Ana Sayfa 5. Sayı Akıntıya karşı… Aziz Nesin

Akıntıya karşı… Aziz Nesin

Yayın Dünyası

295
Akıntıya Karşı…Aziz Nesin, A.Şule Süzük, Seyir Yayınları, Temmuz 2004, 208 s.

Bazı adlar vardır. Bu insanların hatırlattığı pek çok anlam, bir ülkenin tarihiyle, dönemeçleriyle örtüşür. Aziz Nesin de, Yeni Ortaçağ olarak tarif edebileceğimiz günümüz dünyasında, bugünün Türkiye’sinde, yaşamıyla, duruşuyla, ilkeleriyle ve mücadelesiyle belleklerimizde iz bırakan, yol gösteren, eyleyen aydına işaret etmektedir.

Yazık ki, tarihi kendiyle başlatan bireyler dünyasındayız. Bu sorunlu bakış aydınları da kuşatmış, onları da nefessiz bırakmış görünüyor. İnsanlığın evrensel birikimlerine sırtını dönmüş, gününü kurtaran ve kendinden menkul bir pratik içinde, kimliğinin gereklerine yabancılaşmış yeni bir aydın tipi bu. İşte bu noktada, Türkiye aydınlarının Aziz Nesin’i bir kez daha hatırlamaya, hatırlatmaya ihtiyacı var.

2 Temmuz ve ardından 6 Temmuz

2 Temmuz, ardından 6 Temmuz, tarihe not düşmek için unutulmaması gereken günlerden. Sivas Katliamı’nın, uzlaşma mesajlarıyla, toplumsal barışla anılması yönünde son yıllarda yoğun bir çaba içinde olunduğu gözlerden kaçmıyor. Aydınlanmacılığın ve Türkiye ilericiliğinin doğrudan hedef alındığı bu tarih, iktidarlarca beslenen gerici düşüncenin, nasıl da kontrolden çıktığının ve kendine zemin hazırlayan düzeni de eylemleriyle tedirgin edebileceğinin görüldüğü bir dönemeç. Bu anlamda, bugün yapılmaya çalışıldığı gibi, kendini bilmez bir güruhun ateşseverliği olarak bir münferit olay değildir Sivas katliamı. Planlı ve organize bir yobazlar topluluğunun güç gösterisi, aydınlanma düşüncesine ve eyleyen aydına ciddi bir saldırıdır. Unutmak, unutturmak ve yok saymak yönündeki kampanyaya karşılık; unutmamak, hatırlamak ve eylemek gerekmektedir.

6 Temmuz 1993 ise, Sivas katliamının ardından, bunca aymazlığı yüreğine sığdıramayan Aziz Nesin’in sekte-i kalbinin tarihi. Kitaptan öğrendiğimize göre Aziz Nesin’i en fazla yaralayan, katliamın ardından “Sivas katliamını lanetliyoruz ama…” ile başlayan ve o amanın ardından Aziz Nesin’i suçlar görünen yazılar, açıklamalar. Tıpkı dönemin başbakanının “Halkımıza bir şey olmamıştır” açıklaması gibi.

Aziz Nesin: Sorumluluk, öncülük ve üretkenlik

Aziz Nesin’in yaşamı, mücadelenin güzelleştirdiği insanın, aydının tarihidir. Kendisini emekçi sınıfa karşı borçlu hissetmeyen, emekçi sınıflardan taraf olmayan, bu mücadeleye katkı ve emek koymayan, bu sorumluluğu yaşatamayan kişi aydın sıfatını omuzlayamaz. Nesin bize bunu öğretmiştir.

Aziz Nesin’in sorumluluk bilincinin en önemli ürünü, öncülüğü ve üretkenliğidir. Doğruda durmanın en ağır bedelinin yalnızlık olduğunu bilmesine rağmen, elini taşın altına koymaktan çekinmemiş, yapılması gerektiğini düşündüğü her eylemin örgütleyicisi ve öncüsü olmayı göze almıştır. Markopaşa, TYS ve Aydınlar Dilekçesi gibi izleri bugün hâlâ belirgin olan bu eylemlerin başını Aziz Nesin çekmiştir. Bütün bu eylemlerde, cesaret ve cüretin izleri vardır. Türkiye aydınının cesarete de, cürete de ihtiyacı sonsuzdur. Bu çalışma, bu cüretin altını çiziyor. Çünkü cüretin ardında kendine güven, durduğu zemine güven, ilkelerine ve ürettiği değerlere güven vardır.

Üretmek ise sorumluluğun bir diğer sonucudur. Evet, Nesin hayatını kazanabilmek için, ama daha önemlisi toplumu aydınlatabilmek heyecanıyla üretmiş, zararına da olsa üretmek ilkesiyle Türkiye’nin en çok üreten yazarı olabilmiştir. Nesin’in zamanla sorunu vardır. Hayatına, bu sınırlı zamana sığdırabildiği kadar değer ve ürün sığdırmaya çalışmıştır.

Bunun yanında Aziz Nesin’in pek çok eylemi birer ilktir. Aydınlar Dilekçesi’nin 12 Eylül karanlığının yırtılmasındaki ve toplumsal mücadelelerin örgütlenebilmesindeki önemi, TYS’nin yazar ve aydınlarımızın seslerini bir araya getirebilmesindeki öncülüğü, Markopaşa’nın Türkiye’de muhalif, aydınlanmacı ve yurtsever yayımcılığın önünü açtığı gerçeği nasıl göz ardı edilebilir?

Aziz Nesin belgeseli ve kitabı

İşte, bu onurlu yaşamın bugünün aydınlarına sunduğu olanakları gözden geçirerek, Aziz Nesin’e ve onun gibi bu uzun yürüyüşün bayrağını taşımış pek çok onurlu aydınımıza borcunu ödemek sorumluluğundan yola çıkılarak, SineGöz Film Atölyesi ve A. Şule Süzük’ün hazırlamış olduğu Akıntıya Karşı… Aziz Nesin adlı kitap ve belgesel film ortaya çıkmış ve Seyir Yayınları tarafından basılmış. Temmuz ayında kitapçılarda yerini alacak bu belgesel çalışma, uzun ve özenli bir çalışmanın ürünü. Türkiye aydınları üzerinden, Türkiye tarihinine bakmayı amaçlayan A. Şule Süzük, Güzella Bayındır, Özge Özyılmaz, Onur Küçükarslan ve Gülzerin Kızıler, SineGöz Film Atölyesi’nin bir dizi çalışmasıyla, iz bırakan aydınlarımızın yaşamıyla Türkiye’nin aydınlanma mücadelesinde aldığı karanlık ve ışıltılı dönemeçlerin izini sürüyor.

Akıntıya Karşı… Aziz Nesin kitabı, Onur Küçükarslan’ın kaleme aldığı Önsöz’de aydının tarifini yaparken, Aziz Nesin’in nasıl kavrandığının ipuçlarını sunuyor. A. Şule Süzük’ün yazdığı kurgusal biyografi bölümünde ise, çocukluğundan yaşamının son günlerine değin, Aziz Nesin’in yaşamı, insan Nesin’in gelgitleri, heyecanları, sıkıntıları, gerilimli ve üretken günleri, edebiyatın olanaklarında iz bırakan bir dil ziyafetiyle sunuluyor. Kitapta yer verilen Aydınlar Dilekçesi metni, Aziz Nesin’in savunması, Sivas katliamı öncesi gericilerin dağıttığı bazı bildiriler çalışmanın belge niteliğini öne çıkarıyor. Son bölümde ise belgesel filmin oluşturulma sürecinde yapılmış ropörtajlara yer verilmiş. Oğuz Aral, Vedat Türkali, Tarık Akan, Zeynep Oral, Ali Nesin, Barış Pirhasan, Lütfi Kaleli, Müjdat Gezen, Aydın Engin, Demirtaş Ceyhun, Vakıf çocukları ve çalışanlarının röportajları, Aziz Nesin’i farklı bakışlardan ve farklı hikâyelerle çıkarıyor bu kez de karşımıza.

Önceki İçerikII. Ulusal Antropoloji Kongresi düzenlendi: Gelenekten geleceğe antropoloji
Sonraki İçerikİngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu