Ana Sayfa 46. Sayı Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Cemal ve Ahmet öğretmenler

Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Cemal ve Ahmet öğretmenler

Parantez

174
Bilimin Öncüleri
Bilimin Öncüleri

Bilim ve Gelecek Kitaplığı, üç önemli kitap ile yayın hayatına başladı. Cemal Yıldırım’ın “Bilimin Öncüleri” ve “Evrim Kuramı ve Bağnazlık” adlı kitapları ile Ahmet Doğan’ın “Matematik ‘Yaramaz’dır” adlı kitabı. Cemal ve Ahmet öğretmenler, bilimi ve bilimsel yöntemi öğretmeye, gençlere bilimsel refleks kazandırmaya devam ediyorlar. En değerli ve en istenir hediyenin kitap olacağı günleri yeniden yaratmak kararlılığıyla…

Bilim ve Gelecek Kitaplığı, üç önemli kitap ile yayın hayatına başladı. Cemal Yıldırım’ın Bilimin Öncüleri ve Evrim Kuramı ve Bağnazlık adlı kitapları ile Ahmet Doğan’ın Matematik ‘Yaramaz’dır adlı kitabı. Elimizde kısa zamanda yayına hazırlanabilecek daha birçok çalışma var. Ama bu üçü, başlangıç olması bağlamında özel olarak seçildi. İki değerli öğretmenin, Cemal ve Ahmet öğretmenlerin eserleri, Bilim ve Gelecek Kitaplığı’nın uzun süredir kotarmaya çalıştığımız başlangıcına doğrusu çok yakıştı.

Bilimin Öncüleri, daha önce TÜBİTAK Yayınları bünyesinde 23 baskı yapmış. Evdeki kütüphanemin “Her zaman el altında bulunması gerekenler” bölümünde duran kitabın ilk sayfasını açtım; bendeki 5. baskıymış. Bilim ve Gelecek Kitaplığı’nın Yayın Yönetmenliği görevini üstlenen Nalân Mahsereci’de kitabın 14. baskısı varmış. Dergimizde yeni çalışmaya başlayan üniversite 1. sınıf öğrencisi Güner Or’da ise kitabın 22. baskısı bulunuyormuş. Demek ki bu kitap üç kuşağa, bilimi, bilimsel yöntemi, büyük bilimcilerin anıtsal yaşamlarından yola çıkarak anlatmış. Ve bu üç kuşağın birer temsilcisi, bugün Bilim ve Gelecek dergisini birlikte çıkarıyorlar, Bilimin Öncüleri’nin 24. baskısını gerçekleştirmenin onurunu yaşıyorlar.

İşte Cemal Öğretmen’in değeri budur. Bizler ve bizim gibi daha binlerce kişi, hepimiz Cemal Yıldırım’ın mirasıyız. Eminim, bu kitabın 100. baskısı da yapılacak ve Bilim ve Gelecek dergisinin o zamanki yayın yönetmeni buna benzer bir yazı yazacak. Cemal Öğretmen, -bizim için ne büyük onurdur ki bundan böyle Bilim ve Gelecek Kitaplığı’nın kürsüsünden- öğretmeye ve aydınlatmaya devam edecek.

Cemal Öğretmen’den ne öğrendik?

Ben Cemal Yıldırım’ın gerçekte hiçbir zaman öğrencisi olmadım ama, ona “Sayın öğretmenim” diye hitap edebilirim. Çünkü Cemal Yıldırım, bizim kuşağın bilime az-çok ilgi duyanlarının bir şekilde öğretmeni olmuştur. Onun yazıları, popüler bilim ve bilim-düşün tarihi kitapları, bilim ve felsefe sözlükleri bizim gibi aç gençlerin yüreğine bilim ateşini düşürmüştür. Biz 40’ımızı, Cemal Yıldırım da 70’ini epey aştı; ama biliyorum Sevgili Öğretmenimiz yeni gençleri aydınlatmaya devam ediyor hâlâ.

Peki biz Cemal Yıldırım’dan ne öğrendik? Archimedes, Galilei, Newton, Einstein, Curie gibi “bilimin öncüleri”nin düşsel ve imrendirici yaşamlarını mı? Bu büyük bilim insanlarının neler keşfettiklerini ve ne gibi kuramlar oluşturduklarını mı? Bunlar öğrendiklerimizin sadece küçük bir kısmı. Cemal Yıldırım’dan ne öğrendiğimi, yaşam deneyimim arttıkça daha iyi kavrıyorum.

İyi öğretmen esas olarak bilgi değil, yöntem verir; öğrenciyi “kâşif” yapar. Böyle öğretmenler çok az; günümüzün hâkim eğitim anlayışı da bu tarzı dışlıyor. Bu nedenle “Bilgi Çağı”ndayız belki ama, “Bilim Çağı”na giremedik henüz. İşte biz Cemal Yıldırım’dan bilimsel yöntemi öğrendik. Yöntem öğreten hocadır Cemal Yıldırım. Yarınki test sınavında doğru şıkkı işaretlememiz için gerekli olan ama öbür gün unutacağımız bilgiyi değil, bilimsel bilgilere kendi emeğimizle ulaşmamızı sağlayacak yöntemi öğretti bize Cemal Öğretmen. Bize sadece Archimedes’i, Galilei’yi, Einstein’ı öğretmedi; bizi biraz da olsa bir Galilei, bir Einstein yaptı. Bu nedenle yaşamımız boyu “Sevgili Öğretmenimiz”dir Cemal Yıldırım.

Bu kadarı Cemal Yıldırım’ı sadece iyi bir öğretmen yapar; ondan bir şeyler kaptıysak eğer, bizi de iyi birer öğrenci. Ama yıllar geçtikçe ve bilim yayıncılığı biçiminde de olsa bilim etkinliğinin içinde bulundukça, Cemal Öğretmen’den daha fazla bir şey öğrendiğimi seziyorum ve kavrıyorum. Cemal Yıldırım bize, sadece bir yöntem değil, onun da üstüne bir “refleks” kazandırdı. Yöntem, bilgi kadar olmasa da, yine de dışardan edindiğiniz bir şey; ama refleks sizin kişiliğinizin bir parçası oluyor, deyim yerindeyse genomunuza giriyor.

Benim için Cemal Yıldırım adı, “bilimsel refleks”le eşdeğer. Bilimdışılığa, doğaüstülüğe, hurafeye, metafiziğe, dogmaya karşı ani bir tepki vermek… Gelin buna “Cemal Yıldırım refleksi” diyelim. Bu reflekse sahipseniz eğer, bilimi sadece öğrenip öğretmiyorsunuz, yaşıyorsunuz. İşte bunu kazandırdı bize Cemal Öğretmen; bize bir yaşam verdi, yaşamımızı değiştirdi. Bu nedenle sadece öğretmenimiz değil, babamız da sayılır bizim.

Cemal Yıldırım, Türkiye Aydınlanma tarihinin köşe taşlarından biri. Mücadeleci ve tavizsiz bir bilim insanı. Fakat ilginçtir, hiçbir zaman bir “vitrin adamı” olmadı. En önde koşup çabuk yorulanlardan olmadı. Cemal Öğretmen bir 100 metreci değil, bir maraton koşucusu. Hâlâ koşuyor…

Ne zaman kafamız karışsa, ne zaman temel bir konuda sağlam bir tavır almamız gerekse, Cemal Yıldırım’a başvururuz. Onun dediği doğrudur, güveniriz. Öğretmen (bilgi), bilimci (yöntem), bilge (refleks) basamaklarının en üstüne ulaşmıştır Cemal Yıldırım.

El öpmekten hiç hoşlanmadım. Cemal Yıldırım gibi insanlardan öğrendiğim bir tutum da bu. Rahmetli dedem, “El öpenlerden değil, el tutanlardan ol oğlum” demişti, hiç unutmam. Eli öpülesi bir insan değil Cemal Yıldırım, eli tutulası bir insan. Kul olunası bir insan değil, eş olunası bir insan… Aydınlanmanın ve emeğin insanıdır Cemal Yıldırım. Biz ondan bu refleksi öğrendik! Sadece insan olmayı değil, insanlık olmayı da öğrendik!

Ahmet Öğretmen ne öğretiyor?

Ahmet Doğan’ı ise dergimizin okurları yakından tanır. Sadece yazılarından değil; aynı zamanda Bilim ve Gelecek’in abone şampiyonudur Ahmet Öğretmen. Çantasında her zaman birkaç kitap, birkaç dergi, bilimsel bir derginin abone formu, bilimsel bir etkinliğin duyurusu, haftada 7 gün, günde 24 saat koşturan tam anlamıyla bir bilim neferi. Bilim ve Gelecek Kitaplığı’ndan çıkan Matematik ‘Yaramaz’dır adlı kitabı, tanıyanlar için, bir anlamda onun yaşamöyküsüdür.

Matematik öyle bir ders ki, kötü öğretildiğinde öğrencilerin nefret ettikleri bir korkulu rüya, iyi öğretildiğinde ise tadına doyum olmayan bir şenlik olur. Başka hiçbir ders, öğretmenin niteliğine göre bu kadar uçlara gidip gelmez; belki biraz da Felsefe…

Ben oldukça şanslı sayılırım. Babam emekli matematik öğretmenidir. Zamanın Haydarpaşa ve Suadiye Liseleri’nin ünlü “Sıfırcı Doğan”ı. Ama 0’lık öğrencinin peşini, 10’luk yapmadan bırakmadığını da bilirim. Ortaokulda Aydın Hoca’nın, lisede Atagün Hoca’nın öğrencisi oldum. Kadıköy Maarif Koleji’nin bu iki efsane öğretmeni, bana matematikle oynamayı, dans etmeyi öğrettiler. Lise Son’da 13 dersin 11’inden ikmale kalmış (devrimciyiz ya, okul da neymiş!), sadece iki dersten direkt geçmiştim: Beden ve Matematik; onlar sayesindedir. Aydın Hoca’ya en son beş yıl kadar önce elinde file Salı Pazarı’nda alışveriş yaparken rastlamıştım, Atagün Hoca da herhalde Fenerbahçe tribününde bayrak sallıyordur; kendilerini saygıyla ve özlemle anıyorum.

Ama bütün bunlara karşın, Ahmet Doğan’ın Matematik ‘Yaramaz’dır kitabını okuduğumda, yeniden öğrenci olmak ve Ahmet Öğretmen’in dersine girmek istedim. Matematiği bir kez de ondan öğrenmeyi düşledim. Çünkü Ahmet Öğretmen aslında oyun oynamayı öğretiyor; matematik de ekstrası… “Yaramaz” bir öğrenci için bundan daha güzel ne olabilir? Çok önemli bir şey daha öğretiyor: Her şeyin nicelleştirildiği, kâr-zarar hesabının içine çekildiği bir dönemde, “yaramaz”lığın, yani piyasa mekanizmasına sığdırılamayacak denli gelişmiş değerlere sahip olmanın tadını bize anımsatıyor. Çoğu öğrencinin aklından geçmiş olan “Matematik neye yarar?” sorusuna en güzel yanıtı veriyor Ahmet Öğretmen: “Matematik ‘yaramaz’dır”.

Hem matematiği hem de “yaramaz”lığı öğrenmek (veya anımsamak) isteyen her yaştan çocuk için Ahmet Öğretmen’in kitabı bulunmaz bir kaynak.

***

Yeni yetişen kuşakların bilimsel yöntemi edinmesi ve bilimsel refleks kazanması bugün her zamankinden daha önemli. Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar biliniyor. Bu nedenle, Bilim ve Gelecek Kitaplığı’nın bu ilk üç kitabını, en başta genç arkadaşlar olmak üzere tüm öğretmenlere ve anne-babalara öneriyorum. Önümüz yılbaşı. Çocuklarımıza ve sevdiklerimize bundan daha güzel bir hediye verebilir miyiz?

En değerli ve en istenir hediyenin kitap olacağı günleri yeniden yaratmak kararlılığıyla, dostlukla kalın…

Önceki İçerikModern bilime yönelik eleştiriler bağlamında din-bilim ilişkisi
Sonraki İçerikEn hakiki yol gösterici bilim değil mi?