Richard Lewontin külliyatı, yaklaşık 400 civarında; evrimsel biyolojik makaleler, kitaplar, kitap eleştirileri, ekonomi-politik makaleler, yarı-popüler makaleler ve polemiklerden oluşan devasa bir üretimi kapsıyor. Lewontin’in klasik ve devrim niteliğindeki evrimsel biyolojik çalışmalarını, kitaplarını okuyucuyu ileri okumalar için yönlendirebilecek oranda gösteren bir seçilmiş bibliyografya hazırladığımızı düşünüyoruz.
Richard Lewontin için açıklamalı bibliyografya hazırlamanın zorlu iki yönü var. Birincisi, yaklaşık 400 civarında; evrimsel biyolojik makaleler, kitaplar, kitap eleştirileri, ekonomi-politik makaleler, yarı-popüler makaleler ve polemiklerden oluşan devasa bir üretim. İkincisi ise, bu büyük birikim içinden -tamamını vermek bu yazı kapsamı açısından birincil olmadığından- hangilerinin seçileceği. İkinci zorluğun içerdiği ona ekli bir diğer zorluk ise seçilen makalelerden hangilerinin kısaca açıklanacağı. Bununla birlikte, Richard Lewontin’in klasik ve devrim niteliğindeki evrimsel biyolojik çalışmalarını, kitaplarını okuyucuyu ileri okumalar için yönlendirebilecek oranda gösteren bir seçilmiş bibliyografya hazırladığımı düşünüyorum. Bu düşüncem, Lewontin’in yapıtlarını 15 yıl kadardır düzenli olarak izlemem ve 1950’li yılların başından itibaren yaptığı çalışmaların kâğıt üzerine dökülmüş olanlarının önemli bir bölümünün arşivimde olmasıdır. Seçtiğim makale ya da kitapların bazıları için yazdığım açıklamaların sorumluluğu bana ait olmakla birlikte, bu açıklamaların, Lewontin’in eserlerine ilişkin, uluslararası ölçekteki pek çok yazar ve bilimci tarafından kabul görmüş saptamalarla örtüştüğünü ifade etmek isterim.
Doğal seçilimin mekanizmalarına ilişkin
1) 1955. The effects of population density and composition on viability in Drosophila melanogaster. Evolution 9: 27-41.
Populasyon yoğunluğu ve bileşiminin hayatta kalışı nasıl etkilediğini gösteren klasik makale. Doğal seçilimin karmaşıklığına dair derinlikli bir öncü çalışma örneği.
2) 1956. Estimation of the number of different classes (T. Prout ile birlikte). Biometrics 12: 211-223.
3) 1956. Studies on homeostasis and heterozygosity. I. General considerations. Abdominal bristle number in second chromosome homozygotes of Drosophila melanogaster. Am.Nat. 90: 237-255.
4) 1957. The adaptations of populations to varying environments. Cold Spring Harbor Symp.Quant.Biol. 22: 395-408.
5) 1958. A general method for investigating the equilibrium of gene frequency in a population. Genetics 43: 419-434.
Kuşaklar boyunca değişmeyen uyum şartı kaldırıldığında, bir populasyondaki gen frekansı (evrimleşme) değişimine bağlı olarak doğal seçilimi hesaplama yöntemi öneren klasik çalışma.
6) 1958. Studies on homeostasis and heterozygosity. II. Loss of heterosis in a constant environment. Evolution 12: 494-503.
7) 1959. The goodness-of-fit test for detecting natural selection (C. C. Cockerham ile birlikte). Evolution 13: 561-564.
Doğal seçilimle değişen bir Hardy-Weinberg populasyonunda, seçilimi saptama sınırlarının istatistiksel testin gücüne bağımlı olduğuna ilişkin önemli çalışma.
8) 1959. On the anomalous response of Drosophila pseudoobscura to light. Am. Nat.93: 321-328.
Kantitatif yaklaşımda çığır açan çalışma
9) 1960. Quantitative Zoology, 2nd edn (G. G. Simpson ve A.roe ile birlikte).New York: Hartcourt Brace.
Genelde zooloji, özelde de sistematik sorunsalına kantitatif yaklaşım konusunda çığır açmış olan kitap. Lewontin kitabın ikinci baskısında yazar kadrosuna dahil olmuştur ve (istatistik yöntemlere hakim bir evrimsel genetikçi olarak) varyans analiz tekniğini kullanıp kitabın klasik-tanımsal zooloji perspektifinden, biyolojiye uygun istatistiksel yaklaşımla, değişkenlik analizi çerçevesine taşınmasını sağlamıştır. Kitap, zooloji ve sınıflandırma bilimindeki klasik yöntemlere tutku derecesinde bağlı olan bir kuşağın kemikleştirdiği kuramsal çerçevede derin bir çatlak yaratmış ve denilebilir ki, biyolojinin “kutsal” metinlerinden biri olan Sokal ve Rohlf’ın Biyometri’sinde de vücut bulan, derinlikli kantitatif kavrayışa giden yolu açmıştır.
10) 1960. Interaction between inversion polymorphism of two chromosome pairs in the grasshopper Moraba scurra. Evolution 14: 116-129.
11) 1960. The evolutionary dynamics of a polymorphism in the house mouse (L. C. Dunn ile birlikte). Genetics 45: 705-722.
12) 1960. The evolutionary dynamics of complex polymorphisms (K. Kojima ile birlikte). Evolution 14: 458-472.
13) 1961. Evolution and theory of games. J.Theor.Biol. 1: 382-403.
14) 1962. Interdeme selection controlling a polymorphism in the house mouse. Am.Nat. 96: 65-78.
15) 1963. Interaction of genotypes determining viability in Drosophila busckii (Y. Matsuo ile birlikte). Proc.Natl.Acad.Sci. USA 49 : 270-278.
16) 1963. Relative fitness of geographic races of Drosophila serrata (L. C. Birch, T. Dobzhansky ve P. O. Elliot ile birlikte). Evolution 17: 72-83.
17) 1963. Models, mathematics, and metaphors. Synthese 15: 222-244.
18) 1963. Cytogenetics of the grasshopper Moraba scurra.VII. Geographic variation of adaptive properties of inversions (M. J. D. White ve L. E. Andrew ile birlikte). Evolution 17: 147-162.
Seçilim birimi olarak kromozom
19) 1964. The interaction of selection and linkage. I. General considerations: heterotic models. Genetics 49: 49-67.
20) 1964. The interaction of selection with linkage. II. Optimum models. Genetics 50: 757-382.
Bu iki makalede Lewontin, tek tek genlerin değil de aralarında genetik bağlantı olan genlerin oluşturduğu kromozomun seçilim birimi olarak davranabildiğini ortaya koymuştur. Makalelerin bir diğer önemi, genlerin birlikte kalıtılarak evrimleşmesine ilişkin kullanılan parametrelerin klasikleşecek oranda -tüm yaygın kullanım cephesiyle- ilk kez tanımlanmış olmasıdır.
21) 1965. The robustness of homogeneity tests in 2 x N tables (J. Felsenstein ile birlikte). Biometrics 21: 19-33.
Modern moleküler evrimsel genetiğin doğuşu
22) 1966. A molecular approach to the study of genic heterozygosity in natural populations. I. The number of alleles at different loci in Drosophila pseudoobscura (J. L. Hubby ile birlikte). Genetics 54: 577-594.
23) 1966. A molecular approach to the study of genic heterozygosity in natural populations. II. Amount of variation and degree of hetrozygosity in the natural populations of Drosophila pseudoobscura (J. L. Hubby ile birlikte). Genetics 54: 595-609.
Peş peşe yayınlanan bu iki makale öncesinde, evrimsel biyoloji ve genetiğin en önemli sorunsalı, bir populasyondaki değişkenlik miktarının saptanmasıydı. Zira genetik değişkenlik üzerinden doğal seçilimle evrimleşme senaryoları hazırlanabilirdi. Yaygın olarak kullanılan genetik değişkenlik belirteçleri olarak kromozomal varyantlar ön plandaydı. Patolojik etkileri nedeniyle kolaylıkla tanınan ve genellikle bir ya da birkaç gen tarafından kontol edilen “morfolojik mutasyonlar” da gözde belirteçler arasındaydı. Bu iki makalede ilk kez, genin alternatif formlarını genin hemen hemen doğrudan ürünleri olan proteinler düzeyinde tanımlamanın bir yolu önerilmekte, daha da önemlisi, bir elektrik alanının oluşturulduğu ayrıştırıcı bir ortam (jel) kullanılarak gözlenen bu genetik değişkenlik, evrimsel genetik argümanlar çerçevesinde kolayca ele alınmaktaydı. Moleküler evrimin miladı sayılabilecek çalışmaları içeren bu makalelerin yayımlanmasının ardından, evrimsel genetiğin “klasik” dönemi büyük oranda sona ermiştir. Moleküler evrimin doğal seçilimle değil de aralarında seçilimsel avantaj farkları olmayan “nötr” mutasyonların genetik sürüklenmesiyle oluştuğunu söyleyen nötral alel teorisi de asıl kuramsal gelişimini bu iki makalede önerilen elektroforetik-protein değişkenliği üzerine kuracaktır. Evrimsel genetiğin DNA dönemine (başlangıcı 1983) dek evrimi en yaygın çalışma biçimi olan bu protein değişkenliği metodolojisi hâlâ kullanılmakta ve önemli evrimsel sorunların çözülmesine yardımcı olmaktadır. Özetle söyleyecek olursak; bu iki makalenin yayınlanmasının ardından Kuhnvari bir paradigma değişimi ile modern moleküler evrimsel genetik doğmuştur.
24) 1966. On the measurement of relative variability. Syst. Zool. 15: 141-142
Sınıflandırma amacıyla bir zamanlar yaygın biçimde kullanılan “varyasyon katsayısı”nın, yani bir örneklem üzerinden elde edilen standart sapmanın örneklem ortalamasına bölünerek standardize edilmiş biçiminin, istatistiksel açıdan sınıflandırma işine uygun olmadığının ilk kez ortaya konduğu çalışma.
25) 1966. Hybridization as a source of variation for adaptation to new environments (L.C. Birch ile birlikte). Evolution 20: 315-336.
Ekolojinin klasik, kutsal metinlerinden “Distribution and Abundance of Animals”ın iki yazarından biri olan Birch ile yapılmış, iki farklı türün oluşturduğu hibridleşme ile yeni çevrelere adaptasyonların olabileceğini gösteren ilk çalışma. Çalışmanın kuramsal önemi, tür-tür hibritleşmesinin genellikle uyumu düşük bireylere yol açacağı yönündeki kabule ters düşen kanıtları ekolojinin ve genetiğin güçlü çerçevesini kullanarak sunmasıdır.
Bilim felsefecileri için yoğun bir tartışma alanı
26) 1968. The effect of differential viability on the population dynamics of t alleles in the house mouse. Evolution 22: 262-273.
27) 1969. On population growth in a randomly varying environment (D. Cohen ile birlikte). Proc. Natl. Acad. Sci. USA 62: 1056-1060.
28) 1970. The units of selection. Annu. Rev. Ecol. Sys. 1: 1-18.
İlk sayısı 1970 yayımlanmaya başlayan yıllık ekoloji ve sistematik (Annual Reviews of Ecology ans Systematics) ciltleri, evrimsel biyoloji, ekoloji ve modern sistematik konularının işlendiği, yaklaşık 40 yıldır çıkan prestijli iki seriden biridir (diğeri Evolutionary Bioloy; ilk yıılarında büyük evrimci Theodosius Dobzhansky’nin editörlüğünde çıkmaya başlayan klasik yıllık). İlk cildin ilk makalesi ise Lewontin tarafından yazılmıştır. Lewontin bu makalesinde, seçilimin hangi düzeylerde ele alınabileceğini göstermektedir. Organel, hücre, birey, populasyon ve daha üst düzey biyolojik organizasyon düzeyleri için ele alınan seçilimin Darwinyen seçilim açısından ne anlama geldiğinin analiz edildiği bu çalışma, bilim felsefecileri (özellikle evrim felsefecileri) için yoğun bir tartışma alanını açmıştır.
Genetik ırkçılığa karşı mücadele
29) 1970. Race and intelligence. Bull. Atom. Sci. 26 (Mar): 2-8
30) 1970. Is the gene unit of selection? (I. Franklin ile birlikte). Genetics 65: 707-734.
31) 1972. Testing the theory of natural selection. Nature 236: 181-182.
32) 1972. The apportionment of human diversity. Evol. Biol. 6: 381-398.
İnsan toplumlarının ırklara ayrılması ve onunla tarihsel ilişkili ırkçılık sorunu, sömürgeciliğin yarattığı yıkımı besleyen önyargıların kristalize olduğu ideolojik bütünlük içinde ilk kez 19. yüzyılda karşımıza çıkar. Lewontin’in 20. yüzyılın son çeyreğine girerken yayınladığı bu makalesinde ise bu önyargının bilimsel kisveye bürünmüş halinin genetik iflasının kanıtları ilk kez sunulmaktadır. Makale, insanların “geleneksel” biçimde, yani kafatası ölçüleri, ten vb. rengi türünden morfolojik olarak ırklara ayrılmasının genetik temeli olmadığını, dahası genetik açıdan insan için ırk tanımlamasının yapılamayacağını gösterir. Makalenin çarpıcı bulgusu, insan tütündeki genetik varyasyonun yüzde 94 kadarının gruplar-içinde bulunduğu, geri kalan yaklaşık yüzde 7’lik varyasyonun gruplar-arasında olduğudur. Bunun anlamı, örneğin, “beyaz ve siyah ırk” arasındaki genetik farkın, “siyah” ya da “beyaz” ırk içindeki toplumlar arasındaki genetik farktan çok daha düşük olduğudur. İnsanın kültürel tarihinin yarattığı grup-içi toplumsal tabakalanma az çok genetik farklılığı olan alt-populasyonlar yaratırken, gruplar arasındaki fark insanın evrimsel tarihinin ortaya koyduğu yoğun karışma ve kaynaşmanın sonucunda düşük kalmıştır ve kalmaya devam etmektedir. 200 yıllık siyasi coğrafya algısı insanları sınırlar içine hapsetmeye devam ederken, 150 bin yıllık kaynaşma ve yayılma tarihimiz bizi yine de bir arada tutmaktadır. Lewontin’in biyolojik ırk algısını yıktığını söyleyebileceğimiz bu makalenin tüm çarpıcı sonuçları DNA düzeyinde de (Lewontin çalışmasında protein çeşitliliğini kullanmıştır) defalarca doğrulanmıştır. Bununla birlikte, son zamanlarda ırkçı çıkışına tanık olduğumuz James Watson gibi -DNA keşfindeki rolüyle ünlü ve keşfin yapıldığı 1953’ten bu yana ciddi bilimsel üretimi olmayan biri olarak- kötü genetikçi ve evrim bilgisizi olanların yer aldığı ideolojik “saf”, akademik uzantılarıyla birlikte, hâlâ etkin durumdadır.
Lewontin’in opus magnum’u
33) 1973. Distribution of gene frequency as a test of the theory of the selective neutrality of polymorphism (J. Krauker ile birlikte). Genetics 74: 175-195.
Doğal seçilimi genetik varyasyon profilleri üzerinden bulgulamaya yönelik ilk evrimsel genetik testin sunulduğu makale. Testin versiyonları vardır ve hâlâ kullanılmaktadır.
34) 1974. The Genetic Basis of Evolutionary Change. New York: Columbia University Press.
Lewontin’in opus magnum’u diyebileceğimiz kitabı. Kitap, diyalektik metodolojinin kullanıldığı anıtsal bir başyapıttır. Populasyon ve evrimsel genetiğin önemli başvuru kaynaklarından biri olmaya devam etmektedir. Kitabın tipik özelliklerinden biri, evrimsel biyoloji ve genetiğin kuramsal yapısında yer alan, seçilimcilik karşısında nötral varyasyon ile evrimleşme diyebileceğimiz dikotominin taraflarının aslında aynı şeyleri söylediğini ortaya koymasıdır. Yazıldığı döneme dek olan tüm evrimsel genetik tarihin insanı kıskandıran derinlikteki analizini içeren kitap, evrimsel biyoloji ve genetik çalışanlar için olmazsa olmaz kaynaklardan biridir. Zaman zaman Lewontin’e neden kitabın yeni bir versiyonunu -yani DNA varyasyonu üzerinden ele alınanını- yazmadığı sorulmaktadır. Lewontin’in buna yanıtı, kitapta ortaya koyduğu çerçevenin genetik belirteç değiştirmekle değişmeyeceğidir ki -ayni ile vakidir- dikkatli bir okurun bu saptamaya katılmaması mümkün değildir.
35) 1974. Annotation: The analysis of variance and the analysis of causes. Am. J. Hum. Genet. 26: 400-11.
Varyans analizi, populasyon genetiğinin kurucu babalarından biri olan Ronald Aylmer Fisher’in bulduğu istatistiksel bir yöntemdir ve bir parametreye/parametrelere ilişkin değişkenliğin bileşenlere ayrılmasıyla nedensellik tanımı yapan önemli kuramsal bir çerçevedir. Bununla birlikte, varyans analizinin kabulleriyle kurulan modeller ile yapılacak yorumlarda aşırıya kaçmamak gerekir zira bu kabuller -her alanda gerçekliğin çok yönlü ve karmaşık olduğu göz önüne alındığında- olgular ardındaki nedenselliği fazlasıyla basit biçimde tanımlayan önermelerdir. Lewontin’in makalesi varyans analizini kullanırken dikkatli olunması gerektiğine dikkati çeken ilk -içerdiği derinlik açısından hâlâ tek diyebileceğimiz- çalışmadır.
Sosyobiyolojik serbest atışa karşı bilimin savunusu
36) 1974. Darwin and Mendel-the materialist revolution. Heritage of Copernicus: Theories “More Pleasing to the Mind” içinde; syf. 166-183., ed.: J. Neyman. Cambridge, MA: MIT press.
37) 1975. The Heritability hang-up (M. W. Feldman ile birlikte). Science 190: 1163-1168.
38) 1975. Genetic aspects of intelligence. Ann. Rev. Genet. 9: 382-405.
39) 1976. The fallacy of biological determinism. The Sciences 16: 6-10.
40) 1976. Sociobiology-a caricature of Darwinism. Phil. Sci. Assoc. 2: 22-31.
Darwin’in ortaya koyduğu -biyolojik temelleri oldukça sağlam olan- doğal seçilim çerçevesinin, özellikle 1975’te E. O. Wilson’un Sociobiology’sinin yayımlanması ardından başlayan “insan doğasını, tarihini” salt biyolojik temelde açıklama furyasında karikatürleştiğine ilişkin makale. Bu makalede, sosyobiyolojinin kullandığı argümanların tüm zaaflarıyla açık edildiğini görmekteyiz. Darwin ve Evrim’in avamlaştırılıp sosyobiyolojik serbest atışın doruğa çıktığı 1975 sonrasından 80’lerin ortasına dek olan dönemde, Lewontin ve Stephen Jay Gould, evrimsel biyolojinin ağır topları olarak, içlerinde Richard Dawkins ve E.O. Wilson’un da bulunduğu sosyobiyoloji savunucularına karşı hayli sert tonda süren bir bilimsel mücadeleye girmişlerdir.
41) 1977. Biological determinism as a social weapon. Biology as a Social Weapon içinde, syf. 6-18., Minneapolis, MN: Burgess.
Yaratılışçıların çarpıttığı eser
42) 1978. Adaptation. Sci. Am. 239 (3): 212-228.
Genel kavranışıyla adaptasyon, canlıların içinde yaşadıkları çevreye olan “mükemmel” uyumlarının bir ölçüsüdür ve bu uyumu sağlayan “etken” ise doğal seçilimdir. Böyle bir algının doğal sonucu olarak bir organizmanın her bir parçasına sınırları belirgin bir işlev yakıştırılır. Lewontin bu makalesinde, öncelikle adaptasyonların evrimsel gerçekliğine dikkati çekmekte, ancak yapılan adaptasyon tanımının içerdiği biyolojik tutarsızlığı derinlemesine ele alıp doğal seçilimin mutlaka adaptasyonla sonuçlanacak bir süreç olmadığını göstermektedir. Her bir parçaya bir işlev belirlemek ve bu işlevlerin oluşumu için evrimsel hikayeler uydurmak, Darwin’in de özenle vurguladığı çoğulcu biyolojik yaklaşıma terstir ve 17. yüzyıl Hıristiyan doğacı ilahiyatının insan merkezli bakışla dizayndan argüman üreterek yaratıcıya vardığı duruma daha çok uyar. Lewontin’in adaptasyon makalesi, yukarıda kısaca değinilen başlıkların derinlemesine bir ele alınışı olarak, hem uzman evrimciler hem de konuya meraklı okur için vazgeçilmez bir kaynak niteliğini taşımaktadır. İnternette sıkça karşımıza çıkan ve yaratılışçıların Lewontin’in kurduğu bir cümleyi bağlamından koparıp değiştirerek, “işte tanınmış evrimci doğadaki her şeyin mükemmel bir biçimde dizayn edildiğini itiraf ediyor” diye yaygara kopardıkları makale de bu makaledir.
Gould ile birlikte evrimsel biyolojide çığır açan çalışma
43) 1979. The spandrels of San Marco and the Panglossian paradigm: a critique of the adaptationist programme (S. J. Gould ile birlikte). Proc. R. Soc. Lond. Ser. B. 205: 581-598.
Organizmaların işlevleri kesin parçalara ayırılıp evrimsel-biyolojik olarak incelenemeyecekleri, her organizmada adaptasyonla ilgisiz ancak adaptasyonun yan ürünü olarak oluşmuş özellikler bulunduğu, evrimsel akrabalığın ortaya koyduğu yapısal kısıtlamalar üzerine doğal seçilimin işlediğini belirten ünü akademik sınırları dahi aşmış bir başyapıt. Lewontin ve S. J. Gould’un yüksek birikimlerinin sentetik ürünü olan bu çalışma -yazıldığı dönemde- İngiltere ve Amerika’da 40 yıllık bir geçmişi bulunan adaptasyonist programın (organizmanın her bir parçasını işlevsel bir adaptasyonla ilişkilendirip açıklamanın) eleştirisini yapmakta, daha derin genetik bir yaklaşımın organizmaların tarihsel arkaplanı ile birlikte ele alınmasıyla oluşturulacak bütüncül (organizmik) bir metodolojiyi ortaya koymaktadır. Filogenetik yakınlığın belirlediği evrimsel kısıtlama ile yeni işlev ve yapıların ortaya çıkmasının genomik evriminin de önemli bir parçası olduğunun günümüzde ortaya konduğunu, “indirgenemez karmaşıklıkta” olan yapıların daha önceki yapılardan doğal seçilimle evrimleştiğinin pek çok biyolojik sistem için gösterilebildiğini göz önüne aldığımızda, makalenin can alıcı önemi hemen kendini belli etmektedir. Evrim-gelişim biyolojisi ilişkisini (günümüzdeki adıyla evimsel gelişim biyolojisi) tarihsel öncelikle ortaya koymuş, Anglosakson dünyası dışındaki Avrupalı geleneğinin de hakkını teslim eden bu makale, son 30 yılın evrimsel biyolojide etkisi çığır açıcı nitelikte olan çalışmalardan biridir. Biyoloji felesefecileri ve tarihçileri tarafından makalenin 30. yılı olan 2009’da özel bir çalışma yapılacağını da sözümüze ekleyelim.
Radikal bilim makaleleri
44) 1980. The political economy of food and agriculture (World Agricultural Project). Int. J. Healt Sci. 10: 161-170.
45) 1981. Evolution and creation debate: a time for truth. BioScience 31: 559.
46) 1982. Human Diversity. Scientific American Books.
İnsanın kültürel ve genetik çeşitlilik düzlemlerini büyük bir açıklılıkla ortaya koyan, sağlam bir biyolojik nedensellik metodolojisini de bu arada ortaya koyan klasik kitap. Kitabın ikinci baskısı 1996’da çıknıştır.
47) 1985. The Dialectical Biologist (R. Levins ile birlikte). Cambridge, MA: Harvard University Press.
Tanınmış kuramsal ekolog ve radikal bilimci Richard Levins ile birlikte kaleme alınan, Lewontin ve Lewins’in çeşitli dergi ve kitaplarda yazdığı diyalektik metodoloji eksenli radikal bilim makalelerinden oluşan akıl fikir anıtı. Her biyoloğun, mürekkebi şöyle ya da böyle ama ısrarla yalamış herkesin okuması gereken bir başyapıt.
48) 1986. The political economy of hybrid corn (J. P. Berlan ile birlikte). Monthly Rev. 38: 35-47.
IQ eleştirisi
49) 1986. Education and Class (M. Schiff ile birlikte). Oxford. Oxford University Press.
Okullarda verilen eğitimi kavrama ve kabul edebilme açısından öğrenciler arasında ne gibi “doğal” farklar vardır? Dahası bu farklar IQ gibi “zekâ ölçen” indeksler ile sayısallaştırılabilirler mi? Lewontin’in ortak yazar olduğu bu kitapta, eğitimsel kavrayış farklarının ve bu farkların IQ ile ölçülen biçiminin genetik farklar düzeyine taşınamayacağı gösteriliyor. Kaldı ki, IQ’nun ölçtüğü söylenen şey, keskin “doğal sınırları” olan biyolojik farklar olmak yerine, bir eğitim sisteminde içerilen ve genellikle o sistemin hazırlandığı toplumun ideolojik ve sosyal kabullerine uyma düzeyi olduğunu da anlıyoruz. Kitaptaki analitik çerçeve ve IQ eleştirisi Lewontin tarafından uzun zamandır geliştirilen ve sıcak tartışmalar yaratan argümanlar bütününe dayanıyor. Eğer bugün IQ ciddi bilimsel tartışmalarda başvurulmayan, arkaik bir argüman olarak sorumlu akademik gündemin dışına itilmişse bunun Lewontin’e (ve belirli oranda da S. J. Gould’a) borçlu olunduğunu vurgulamak yanlış olmayacaktır.
50) 1986. Breeder’s right and patenting of life forms (J. P. Berlan ile birlikte). Nature 322: 785-788.
51) 1988. On measures of gametic disequilibrium. Genetics 120: 849-852.
Bu makale, genel okur ve bilimci için hayli teknik olmakla birlikte, evrimsel ve istatistiksel genetiğin ağır dilinin kullanılarak, yine bu matematiksel dilin yarattığı soyut, pratik amaca uygun -ancak gerçek durumlara uygunluğu kuşkulu- model dizaynına yapılan eleştiriyi içermekte. Makalede, birlikte kalıtılan genlerin evrimleşmesini ölçen bir parametreye ilişkin çeşitli istatistiksel hesaplardan birinin “her durumda evrensel olan, populasyon tarihinden bağımsız” bir bağıntı olarak sunulmasındaki yanlışlık ortaya konuyor. Makalenin bir başka güzelliği, evrensel ve tarihsiz olduğu iddia edilen ilgili parametre hesabına karşı çıkışın, Lewontin’in 1964 yılında ortaya koyduğu orijinal kendi bağıntısına karşı olması. Ancak burada Lewontin, bu bağıntının orijinal (kendi) kurgusundaki doğruluğa değil, onun bağlam ve olumdan kopuk biçimdeki yeni matematiksel vurgusuna karşı çıkıyor.
52) 1989. Inferring the number of evolutionary events from DNA coding sequence differences. Mol. Biol. Evol. 6 (1): 15-32.
Adli suçlamada DNA kanıtına ilişkin uyarılar
53) 1991. Population genetics problems in forensic DNA typing (D. L. Hartl ile birlikte). Science 254: 1745-1750.
DNA kanıtı kullanılarak adli suçlamada bulunulurken, önceleri, populasyon genetiğinin kuralları yeterli derinlikte uygulanmamaktaydı. Mahkemelerde kullanılacak DNA kanıtının hangi etnik grup ilgisi yoğun tartışma konusu olmaktaydı. Bu makalede Lewontin ve Daniel Hartl uygun populasyon genetik tanımlama konusunda önemli uyarılarda bulunmaktadır. Basitçe siyah, beyaz ya da hispanik diye veri tabanı oluşturmanın ardındaki bilimsel -çoğu kez ideolojik önyargılara dayanan- yanlışlar vurgulanmaktadır. Populasyonların homojen tekil sınıflar biçiminde tanımlanamayacağı, bütünlüklü (homojen) olduğu iddia edilen bir kültürel-demografik kategorinin aslında pek çok karmaşık alt kategorilere (alt-populasyonlara) ayrılması gerektiği yönündeki klasik populasyon genetik vurgu, adli konularda DNA kanıtının yorumlanması açısından burada ele alınmaktadır ve konunun klasikleri arasındadır.
54) 1997. Genetics, plant breeding and patents: conceptual contradictions and practical problems in protecting biological innovation (M. De Miranda Santos ile birlikte). Plant Genetic Resources Newsletter 112: 1-8.
Soğuk Savaş sırasında Amerikan üniversiteleri
55) 1997. The Cold War and the transformation of the Academy. The Cold War and the University Vol 1., syf. 1-34. New York: The New Press.
1997’de yayımlanan ve Türkçe’ye de çevrilmiş bu önemli kitabın yazarları arasında, Noam Chomsky, Howard Zinn, Immanuel Wallerstein gibi ağır toplar ve radikal entelektüeller de bulunmaktadır. Soğuk Savaş’ın Amerika’daki üniversite hayatını nasıl etkilediğinin değişik başlıklarda işlendiği kitabın ilk makalesi Lewontin’e aittir ve Lewontin bu makalede; Soğuk Savaş sırasında Amerikan üniversitelerinin nasıl önemli araştırma kurumları haline geldiğini, o döneme dek mali bakımdan ve itibar açısından sıradan olan öğretim üyelerinin, Soğuk Savaş’la birlikte, itibar ve mali iktidar sahiplerine dönüşerek önemli nüfuz kazandıklarını gösterir. Makalenin bir diğer çarpıcı yanı, Amerikan devletinin zorlaması ya da etkin planlaması ile değil, akademiklerin iktidar mücadelesi sonucunda üniversitelere özgü ekonomi-politik bir sistemin oluştuğunun vurgulanmasıdır.
Richard Lewontin kimdir?
Richard Lewontin, 1929 New York doğumlu bir Amerikalı kuramsal ve deneysel evrimsel genetikçi, evrime ve biyolojiye ilişkin bilim felsefesini derinden etkilemiş radikal bir bilimci. Lewontin’in evrimsel biyolojiye katkısını, belki de en kestirme biçimiyle, çok yönlü ve derinlemesine eleştirel şeklinde tanımlamak mümkün. Teknik açıdan bakıldığında; doğal seçilimin -organizmanın ve onun bir işlevi olan çevresinin karmaşık bir ürünü olduğuna dair- seçilim birimleri kavramını geliştirmiş, çok genli-etkileşimsel-dinamik evrimleşme modelini artık klasikleşmiş matematiksel biçimleriyle ortaya koymuş, 1960’ların ikinci yarısında protein elektroforezini evrimsel aksiyomlara uygulayarak evrimsel biyolojinin yönünü değiştirmiş, dünyanın pek çok yerinden gelip kendisiyle çalışan öğrencileri ve meslektaşlarının birikimlerinde modern moleküler evrimsel genetiğin yapı taşlarını oluşturmuş birinci sınıf bir bilimci Lewontin.
Harvard Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra Columbia Üniversitesi’nde Darwin sonrası en etkili evrimsel biyologlardan T. H. Dobzhansky’nin öğrencisi olarak yüksek lisans ve doktorasını almış olan Lewontin’in, evrimsel genetik, popülasyon biyolojisi ve evrim felsefesine katkıları devrimci nitelikte olmuştur (1). Lewontin’in en çarpıcı özelliklerinden belki de en başlıcası, kuramsal bilgisini “saf bilimsel” olduğu iddia edilen konuların ideolojik ve toplumsal eleştirisini yapmakta kullanarak nitelikli bir diyalektik metodoloji geliştirmiş olmasıdır.
Lewontin’in buradaki en dikkati çeken tarafı, karmaşık ve ister istemez elit bir kitleyi hedefleyen bir bilim dilini çözerken, böyle bir dilin imkânlarını {örneğin matematiksel evrimsel genetiği) ve popüler bilim çerçevesini kullanarak, daha derinde yatan ideolojik ve toplumsal önyargıları, hem uzman için hem de meraklı okur için aynı açıklıkta ortaya koyabilmesidir. Son otuz yıldan geriye baktığımızda, temelinde 1974’te yazdığı Genetic Basis of Evolutionary Change adlı klasiğin bulunduğu dinamik bir süreci Lewontin açısından tanımlamak yanlış olmayacaktır; organizmaları dinamik ve ayakları yere basan bir holizm perspektifiyle ele alması, özellikle gen ve çevre etkileşimlerinin Kartezyen indirgemeciliğin dar anlayışından çıkarılmasındaki etkin rolü, sosyobiyoloji uydurmacasının Stephen Jay Gould’la birlikte ipliğinin pazara çıkarılması, zekâ tanımı için yapılan IQ kavramlaştırmasının genetik ve biyolojik açıdan kof olduğunun ortaya konmasındaki birincil rolü, insan ırklarının genetik açıdan anlamsızlığının gösterilmesi. İşte Lewontin’in son otuz yıla damgasını vurmuş katkılarından belli başlıları.
Lewontin ayrıca, yüksek nitelikli bir popüler bilim yazarı. Ancak onun bilimi popülerleştirmesi, bilinen anlamında olduğu gibi, karmaşık ve uzman işi konuların anlaşılır hale getirilmesi değil, neredeyse bir din olarak algılanan kaba pozitivist bilim algısına ilişkin ideolojik fonun evrimsel biyoloji ve genetiğin somut, dogmatize edilmeyen olgu zenginliğiyle açık edildiği bir popülerleştirmedir. Evrim-bilim-karşıtları tarafından olduğu kadar, akademik rutinlerin inşa ettiği güvenli kariyer basamaklarını tırmanan ve “saf bilim” yaparak “nesnelliklerini” koruyan huzur içindeki akademisyenler tarafından da pek sevilmeyen Richard Lewontin, evrimsel biyoloji ve genetikten felsefe ve sosyal bilimlere uzanan pek çok alanda belirleyici ve etkili olmaya devam etmektedir.
Yukarıda anılan klasik kitabı ve ürettiği yüzlerce makale dışında, Human Diversity, Dialectical Biologist, Not in Our Genes, Biology and Ideology, It Ain’t Necessarily So: The Dream of The Human Genome and Other Illusions, Education and Class gibi yarı popüler kitapların yazarı ve eş-yazarlarındandır. Yine Lewontin, belki de en itibarlı genetik ders kitabı olan Introduction to Genetic Analysis’in 1976’daki ilk baskısından bugüne yapılan geliştirilmiş tüm baskılarının yazarlarından biridir. Sözü yakın zaman önce yitirdiğimiz büyük evrimci John Maynard Smith’in, arkadaşı Richard Lewontin için yazdıklarıyla bitirelim: “Richard Lewontin’in bilime katkısı yalnızca evrimsel teori ve moleküler varyasyon üzerine yaptığı çalışmalardan ve onunla çalışmış pek çok genç bilimciyi etkilemesinden ibaret değildir; o yaptığımız bilim ile yaşadığımız dünya arasındaki ilişki hakkında düşünmeye de bizi sevketmiştir.” (2)
(Ergi Deniz Özsoy’un TÜBİTAK Bilim Kitapları bünyesinde çıkan R. Lewontin’in Üçlü Sarmal adlı kitabına yazdığı Önsöz’den alınmıştır.)
DİPNOTLAR
1) Lewontin onuruna son 7 yılda çıkarılan, çoğu dünya çapındaki çok sayıda öğrencisi ve meslektaşının katkılarını içeren kitaplar: Evolutionary Genetics: From MolecuJes to Morphology (Cambridge University Press, 2000), Thinking About Evolution: Historical, Philosophi-cal, and Poliücal Perspectives (Cambridge University Press, 2001), The Evolution of Population Biology (Cambridge University Press, 2004).
2) John Maynard-Smith, “Attltudes to animal behaviour,” Evolutio-naıy Genetics: From MoJecules to Morphology (R. S. Singh, C. B. Krimbas (editörler), Cambridge Universtty Press, 2000) içinde; s.628-641.