Ana Sayfa 47. Sayı İnternet grubumuzda “bayram” tartışması

İnternet grubumuzda “bayram” tartışması

Forum

232

Bayram konusunu dergide ele alalım

Hepsi de laik, çoğu solcu, epeycesi de sosyalist olan ve yine çoğu İslam dinine ve Hanefi mezhebinin (Sünni) tahakkümüne muhalif olup tüm dinlere ve inançlara eşit uzaklıkta olunması gerektiğini düşünen arkadaşlarım, cep telefonu ve internet üzerinden yoğun
bir kurban bayramı kutlaması telaşı içindeler. Bunu iletişimsizlik çağında elimizde kalan birkaç nedenden biri olarak görenlerin çok olduğunu biliyorum ama; en azından tüm bayramlar kadar eşit uzaklıkta olmamız gereken bir bayramı kutlayıp diğerlerini neden es geçtiğimizi pek anlamıyorum. İletişim için neden olabilecek başka bayramlarımız veya bayram dışı nedenlerimiz yok mu? Toplumumuzun bayram düşüncesi ve çeşitleri konusunda bilgisiz olduğunu düşünüyorum. Yaşamın İslamlaştırıldığı şu günlerde bu bir mahalle baskısı mı, ihtiyaç mı? Yoksa alışkanlık mı?
Bilim ve Gelecek’e bayramları (yerli ve yabancı) ve özellikle değişik ülkelerde bayramların kutlanmasını (sivillik ve bayrama halkın katılımı ve coşkusu açısından) inceleyen bir dosya yapmasını öneriyorum. Bizde bayramlar niye karnaval havasında kutlanmaz? Bayramlar neden pek çok birey ve aile için bir zul veya tatil olanağı oldu? Eşlerin her ikisinin de çalışmasının (eşlerin bayram ziyareti yapmaktan, gelenleri ağırlamaktan kaçınmaları ve tatil istemeleri) bunda bir payı var mı? Neden eski bayramları özlemle anıyoruz? Değişik dinlerde dini bayramların kutlanışı nasıl? Bayramları ve toplumu din mi yoksa ekonomik yapılar mı dönüştürür vb.? Zengin Müslümanlar nasıl bayram yapıyor; yoksullar nasıl? Eskiden bizde ve diğer ülkelerde böyle bir ayrım var mıydı? Bayramların ekonomik, sosyal ve felsefi yönlerini inceleyen derlemelere ihtiyacım var doğrusu.
Umur Gürsoy

 

Arkaik uygulamaları sürdürmenin faydası var mı?

Umur Gürsoy güzel bir konuya değinmiş. Bu konu benim de bir süredir zihnimi meşgul ediyor. Belki her biri uzun araştırmaların, tartışmaların konusu olabilir ama, bu yazdıklarımı yüksek sesle düşünmek olarak değerlendirebilirsiniz.
Bir yılın 12 aydan oluştuğu bir hayatı yaşayan insanların, “11 ayın sultanı”nı kutlamaları ne kadar tuhaf, hatta şizofrenik bir durum! Ramazan ayının ve bayramının birer tüketim ve gösteriş şölenine dönüşmüş olması bir yana. Hadi, hayat gailesi içinde birbirini ihmal etmiş eş-dost-akraba yılda bir görüşüp bayramlaştılar diyelim (bunun da bir “şükran günü” ya da “noel” uyarlaması olduğundan kuşkuluyum); bu bayramdan hemen bir ay sonra, bir daha aynı merasimin anlamı nedir?
Arkaik uygulamaları bugün sürdürmenin mantığı nedir bilemiyorum. Dahası, Muhammed Peygamber bugün yaşıyor olsaydı, kurban kesmeyi yasaklardı gibi güçlü bir his var içimde. Putları kaldırdıktan sonra, insanlar bunu başka yerde ikâme etmesinler diye, Kâbe’ye gitme ritüelini biçim olarak devam ettirmesi, belki o zamanın bir gerekliliğiydi. Bugün bunun anlamsız bir ticaretten başka ne anlamı olabilir? Cep telefonuyla tarot falına bakmakla, cep telefonuyla bayram kutlamanın ne farkı var? Aydınlanmanın neresindeyiz? Bizler, tüm bu araziye ayak uydurmak zorunda mıyız?
Son günlerde kurban kesmenin felsefi olarak meşrulaştırıldığını düşünüyorum. “Kurban yoksula deva” gibisinden sloganlar görüyorum afişlerde. Yılda bir kez bağış alınan yarım kilo et midir yoksulun devası, şifası? Çok basit işte, bir şeyi olumlayıp, görüntüde bile uyum sağladığımızda; birçok şeyi “yok” etmiş olmuyor muyuz? “Yok” etmeye çalışanlara zemin hazırlamış olmuyor muyuz?
Bari bizler yapmayalım bunu, evet; ben kimsenin bayramını kutlamadım bu bayram, bir tek annemin babamın, ömürlerini çocuklarını okutmaya adamış iki işçi emeklisinin elini öptüm, ama onu da her zaman yaparım.
Mustafa Tüzel
Yitip giden değerleri hatırlatmıyor mu?

Bayramlar saçma mı? Evet, mantık ararsan bir sürü saçmalık bulursun. Ama sadece İslam dinine ait olanlar mı? Hayır değil. Noel de saçma. Peki, sadece dinlere ait olanlar mı? Hayır, milli bayramlar da saçma. Anneler günü de saçma. Kapitalistler olmasaydı da, keşke bunların hiçbirini kutlamasaydık; ne mutlu mesut olurduk o zaman. Ya da belki de derdik ki: “Ah şu adi kapitalizm olmasaydı da, her güne ayrı bir anlam verseydik ve onu kutlasaydık, hatırlasaydık, hatırlatsaydık, birbirimize hediyeler verseydik.”
Tam olarak neye karşı olduğumuzu iyi düşünmemiz lazım. Evet kurban kesmek gerçekten saçma. Temelinde “Tanrılar kurban istiyoooorrr” inancı yatıyor elbet. Ama diğer taraftan bayramlar yitip gitmekte olan bazı şeyleri de bize hatırlatmıyor mu? Eş-dost ziyaretleri, yardımlaşma, yoksullar… İnançsız da olsam herkesin bayramını kutlarım. Mutlu bayramlar.

Gökhan Atila

Önceki İçerikSağlığımız için hangi yağa güvenmeliyiz?
Sonraki İçerikKıyı kenarındaki yaşam biçimi