Ana Sayfa 66. Sayı Brecht’i okumak

Brecht’i okumak

37

Çevremizdeki özellikle genç arkadaşlara Bertolt Brecht’in “Galilei’nin Yaşamı” adlı tiyatro oyununu seyredip seyretmediklerini veya oyunu kitap olarak okuyup okumadıklarını sorduk. Ne yazık ki, birkaç kişi dışında, kimse ne seyretmiş ne de okumuştu. Brecht’in hiçbir oyununa gitmeyenler, hatta kim olduğunu bile bilmeyenler çoğunluktaydı. Söz konusu arkadaşlar Bilim ve Gelecek dergisinin okuyucusu olan, bilimle ilgili, toplumsal sorunlara duyarlı kişilerdi. Üstelik Brecht’in birçok eseri Türkçeye çevrilmiş ve Galilei’nin Yaşamı da içinde olmak üzere en önemli oyunları çok değerli sanatçılar tarafından sahnelenmişti. Kapak dosyamızın içeriğini belirlemek için yaptığımız bu küçük anket bile, ülkemizin kültür hayatının nasıl çoraklaştırıldığını, genç kuşakların evrensel sanat-bilim birikiminden nasıl uzak yetiştirildiğini gösteriyor. Bu nedenle, önce, –Bilim ve Gelecek okuru nasıl olsa okumuş veya seyretmiştir deyip- Galilei dosyamızda kısaca değinmeyi düşündüğümüz Brecht’in oyunundan konumuzla ilgili çarpıcı bazı bölümleri yayınlamaya karar verdik. Umarız bu bölümleri okuyan okurlarımız etkilenir ve Brecht’in eserine ulaşmaya çalışırlar. Aslında 2009 Galilei Yılı’nda bu oyun ülkemizin birçok kentinde sahnelense ve öğrenciler toplu halde tiyatroya götürülse ne güzel olurdu. Bir ütopya mı? Neyse; biz bütün Bilim ve Gelecek okurlarını Brecht’in sahnelenen oyunlarını seyretmeye ve eserlerini okumaya çağırıyoruz.

Dergimizin önceki sayılarında doğa bilimlerinin, toplumbiliminin, Aydınlanmanın başyapıtlarını, kapak dosyaları, hatta özel sayılar biçiminde okurlarımıza tanıtmıştık. Uzmanların listelerini yayınlamıştık; bunlar aynı zamanda okuma önerisi listeleriydi. Bunlar oldukça da ilgi çeken sayılardı; hatta kitap fuarlarında hâlâ en çok satan eski sayılarımız arasındadırlar. Bilim alanında yaptığımız bu çalışmayı, edebiyat ve sanat alanında da yapmamız gerekiyor anlaşılan. Bu konuda düğmeye bastık. Kaldı ki, özellikle doğa bilimleri alanında devrim yaratmış çoğu başyapıt henüz Türkçeye kazandırılmamışken (bu da bir başka kültür çoraklığı), hemen her dildeki edebiyat klasikleri dilimize çevrilmiş ve yayınlanmıştır. Önemli olan genç kuşakların bu insanlık birikimini edinmeye teşvik edilmesi, uzmanların hazırladığı okuma listeleriyle yönlendirilmesi. Biz de bu görevi yerine getirmeye çalışacağız. Bu tür geniş dosyaların yanı sıra her sayımızda tanıtım yazıları ve incelemeler yayınlayacağız. Elinizdeki sayıda yer alan Ali Timuçin’in “Rousseau’da toplumsal bozulma ve bozulmaya karşı eğitim” başlıklı makalesi bu tür incelemelere güzel bir örnek.

Galileo Galilei 25 Ağustos 1609’da kendi geliştirdiği teleskopu ilk kez gökyüzüne çevirmişti. Tam tamına 400 yıl önce. Biz de bu nedenle ağustos sayımızı, adı bilimsel devrimle özdeşleşmiş bu büyük bilimciye ayırdık. 20. yüzyılın önde gelen bilim tarihçilerinden ve bilim felsefecilerinden Alexandre Koyre’nin “Etudes Galileennes” adlı eserinden derlenen ilk makale, Galilei’nin bilimde devrim yaratan ve yeni bir bilim anlayışını başlatan fizik ve mekanik alanındaki çalışmalarını özetliyor. Değir çeviri makalede ise Galilei’nin gökyüzü gözlemleri ve Kopernik evren modeli lehine bulduğu kanıtlar ele alınıyor. Dosyamızın ilgiyle okunacağını düşünüyoruz.

Bu yıl aynı zamanda 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin de 10. yıldönümü. Prof. Dr. Haluk Eyidoğan “Deprembilim Marmara’daki büyük deprem tehlikesi için ne söylüyor?” başlıklı makalesinde, beklenen Marmara depremine ilişkin yapılan çalışmaları ve tabii durumun vahametini yansıtıyor.

Dostlukla kalın…

Önceki İçerikDeprembilim Marmara’daki büyük deprem tehlikesi için ne söylüyor?
Sonraki İçerikÇatışmalarla ilerleyen restorasyon süreci