Ana Sayfa 86. Sayı ‘David ve Goliath’ virüsleri sıçrama genlerinin kökenini açığa kavuşturdu

‘David ve Goliath’ virüsleri sıçrama genlerinin kökenini açığa kavuşturdu

Bilim Gündemi

277

British Columbia Üniversitesi’nden araştırmacılar, kendinden 100 kat daha büyük virüslere saldıran ve infekte olmuş zooplanktonları ölümden kurtaran küçük bir virüs belirlediler. Bu keşif diğer organizmalarda bulunan bazı sıçrama genlerinin evrimsel kökeni hakkında ipuçları veriyor.

UBC deniz mikrobiyoloğu Curtis Suttle ve doktora öğrencisi Matthias Fischer tarafından yürütülen çalışma, Science Express’in 3 Mart’taki sayısında online olarak yayınlandı. Çalışma, bir deniz virüsü olan Mavirüs’ü ve onun dünyanın en büyük deniz virüsleri olan Cafeteria roenbergenesis ve CroV ile olan etkileşimini açıklıyor.

Suttle; “Mavirüs’ün, Cafeteria roenbergeneis virüsünü önce infekte etmesi ve devamında da onu  CroV tarafından enfekte edilmekten koruması, David ve Goliath hikâyesinin mikrobiyal bir versiyonudur” dedi.

Virüsler çoğalmak için konak hücrelere bağımlıdır. Mavirüs durumunda ise; konak hücre yine başka bir virüstür. Bu da Mavirüs’ü bilinen ikinci virofaj yapıyor. O, çoğalmak için CroV’a ihtiyaç duyuyor ve çoğalma sürecinde CroV’un üremesini engelliyor.

Suttle, “Bu etkileşimin evrimsel biyoloji için önemli olmasının nedeni Mavirüs’ün yakın genetik akrabalarının, tek hücreli ve yüksek yapılı organizmalarda bulunan mobil genetik elementler olmasıdır. Bu durum, evrimsel süreçte organizmaların kendi genomları içinde Mavirüs’ün antik akrabalarından seçilip elenmiş DNA’lara sahip oldukları ve muhtemelen bu yüzden CroV gibi dev virüslere karşı bağışıklık kazanmış olabilecekleri anlamına gelir.” dedi.

Transpozonlar ya da sıçrama genleri, kendilerini organizmanın genomu içinde yeni bir pozisyona taşıyabilen ya da “transpoz” edebilen DNA parçalarıdır. Araştırmacılar, “Maverick transpozonu” denilen transpozonların, kendi DNA dizilimlerinin doğası nedeniyle viral kökenli olduklarından şüpheleniyorlar.

Suttle ve Fischer’ın Mavirüs üzerindeki son çalışmaları bu bağlantının ilk somut kanıtını oluşturuyor.

Suttle, “Muhtemelen organizmalar, genomları içinde virofaj DNA’larına sahip olduklarından dolayı, kendilerini korumak için ikinci bir virüs tarafından enfekte olmak zorunda değiller.” diyor.

Suttle ve Fischer daha önceki çalışmalarında CroV virüsünü, karmaşık genom yapısıyla birlikte konak hücresinden bağımsızlaşan dünyanın en büyük deniz virüsü olarak tespit etmişlerdi.

 

Kaynak: ‘David and Goliath’ Viruses Shed Light on the Orijin of Jumping Genes,

http://www.sciencedaily.com/releases/2011/03/110303163322.htm adresinden 03.03.2011 tarihinde alınmıştır.

Önceki İçerik40 milyon yıldır viral genom taşıyoruz!
Sonraki İçerikEbola virüsü’nün ölümcül sırrı bulundu