Ana Sayfa 87. Sayı Hakiki 700. yıl 26 Ekim 2013, Manisa’nın Bizans’tan alınışının 700. yıldönümü

Hakiki 700. yıl 26 Ekim 2013, Manisa’nın Bizans’tan alınışının 700. yıldönümü

Forum

206

1999’da birçok yazar Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunun 700. yılını kutlamaya girişti. O zaman da bunun yanlışlığını belirlemiştik.

Osmanlı imparatorluğu nasıl kurulmuştur? Kuruluşu ne belgeliyordu? Osman Bey (asıl adı Otman) bağımsızlığı kimden almıştı? Selçuklu sultanından mı? Karamanoğlundan mı? En önemlisi de Osmanlı tarihi ilk olarak ne zaman yazılmıştır? Hangi belgelerle, hangi kaynaklara dayanarak yazılmıştır? Bu sorular daha da uzayabilir. Doğru dürüst cevapları da yoktur.

Karaman tarihçisi Şikari’den bir alıntı yapalım, “Ravi eyder Keykubat oğlu Alaattinin Osman şıhnesi idi. İnönü’de sürücüsü gezerdi. Koyun, at, deve beslenirdi. Osman müvekkil idi. Ol zaman Alaattin firar eyleyip Karaman oğlu Mehmet bey kendi beylerine velayet tevzi eyledi. Osman gelip hürmet edip sultanın ne kadar sürüsü varsa getirip muhalefet eylemedi. Mehmet bey dahi Osman’a üç pare şehir bağlayup Tabl-u alem virip bey eyledi”

Bu olaydan sonra Osman Germiyanoğlu ile defalarca harp eder. Hep yenilir. Her defasında Karamanoğlunun selamı ile serbest bırakılır.

Gene Şikari’yi dinleyelim: “Sultan (Karamanoğlu) Beyleri cem edip eyder. Osmanoğlu bizim diyarımızda nice gelir. Yarağ görün. Biz dahi onun diyarında ata çiğnetelim, zira biz onu Tabl-u alem sahibi eyledik. Ana ivaz bizim diyarımızı harap eylemek istedi.”

Cem edilen beyler Saruhanoğlu, Aydınoğlu, Menteşeoğlu ve Eşrefoğlundur. Hep birlikte Germiyanoğlu’na giderler. Germiyanoğlu hürmet eder. Beyler Osmanoğlu’ndan şikayette bulunurlar. Şikari’yi dinleyelim” İbni Germiyan eyder. Sultanım bu hususta suç sendedir. Bir çoban iken, bir yürük oğlu iken Tabl-u Alem verdin. Ben dört defa hapseyledim. Muradım helak etmekti. Ben sana bi asıldır dimezmiydim. Sonra cefasını çekersin. Ko helak edeyim didim, komadın”

Evet Metmet beyin verdiği Tabl-u Alem tarihi 1277’dir.

Bir heyetin yazdığı Havvasa göre aşağı yukarı kuruluşu 1300’dür.

Cumhuriyet tarihçileri öncelikle İ. H. Uzançarşılı “Oğuzların en şerefli boyu olan KAYI boyundan olmalarından” bahseder. “ Ertuğrul’un en küçük oğlu olan Osman veya OTMAN bey babasının ölümü olan 1288 olarak veriyor kuruluşu.

Selçuklu sultanı Mesut 1308’de ölüyor. Bağlılığını belirtmek için oğlunun adını verdiği Emir çobanın oğlu Demirtaş Anadolu’ya geliyor.

Hamere gelelim. “Bütün Osmanlı müverrihleri Alaattinin emirlik fermanını Osman beyin 688 (1298)’de olduğu beyanda müttefiktirler”

Tarihçi Kandemir “Hicri 700 11 Şubat (1300)’de ilk Osmanlı hükümdarı unvanını almıştır” diyor.

Hayrullah efendi 683 senesi 7 Ramazan diyor.

Hoca Saadettin kuruluşu 687 diyor.

Oruç bey kuruluşu 689 olarak belirliyor.

Daha başka tarihçilere bakarsak başka başka tarihler çıkar. Şimdi Osmanlının hangi tarihte kurulduğunu anlayabildik mi? Ayrıca bir Tabl-u Alem almakla okuması yazması olmayan çoban olan Osman bir imparatorluk mu kurdu? Osmanlı imparatorluğu bana göre 1453’te kurulmuştur. Ondan evvelki kuruluşlar bir beylik kuruluşlarıdır. Tarihi de belli değildir.

 

Şimdi hakiki bir 700. yıla geliyoruz

26 Ekim 2013 Manisa’nın Bizans’tan alınışının 700. yıldönümü. Bunun hiçbir şekilde yalanı yanlışı yok. Alpogo oğlu Saruhan bey tarafından 26 Ekim 1313’te Bizans’tan alınmıştır.

O zamana kadar ne Selçuklu ve ne de Karamanlılar Manisa’yı Bizans’tan alabilmişti.

Saruhanoğullarının menşei hakkında tarihi belge ve bilgi yoktur. Bütün bilgi İbni Bibi’ye dayanıyor. İbni Bibi’ye göre Harzemşahların Moğol istilası ile kaçan beylerinin içinde bir Saruhan bey var. Saruhanoğullarını kuran Saruhan beyin de bu Saruhan’ın torunu olma ihtimali. Bu hususta M. Çağatay Uluçay hocamız “Diğer beyliklerin tarihini manzum veya nesir şekilde tasvir eden eserler mevcut olduğu halde saruhanoğlulları devrine ait bu nevi eserler görülmemiştir. Saruhan oğullarının karanlık ve karışık tarihini yazmak zordur.” diyor.

Bu yargıyla katılmamak mümkün değil. Buna rağmen eldeki belgeleri, bilgileri sıralayalım. Manisa’yı alan Ege’de hakimiyet kuran Türkmen (oğuz) beyi Saruhan bey hakkında Büyük Yunan Ansiklopedisi bakın ne diyor: “İlkin Anadolu’yu işgal eden Türk Selçukilerin başları arasında bir de Saruhan isimli şef vardı. Bir büyük Türk kabilesinin reisi olarak Lidya civarını işgal edip Manisa’ya mekan kurdu ve orasını payitaht yaptı”.

İbni Bibi’den alıntı yapalım: “O taraflarda asker başbuğluğunu da Sinaneddin Kaymaz’a havale ettiler. Kaymaz o sırada Tatvan civarında Kırhan kumandasındaki Hazim beylerinin oralarda tecavüzlerde bulunduğunu öğrendi. Sultan Keykubat da Harizmlileri emrine almak istiyordu. Kaymaz bu sebepten Kırhan’la görüşür ve Kuran-ı Kerim’i çıkarıp elini üzerine koyarak dedi ki; saltanat büyüklerinin gerek Kırhan ve gerekse diğer Harizm beyleri için hatırlarından hiçbir kötü düşünce yer bulmamıştır ve bulmaz. Hepsinin de niyetleri sizi derbentlikten kurtarmak, emniyetli bir yere yerleştirmektir.” diyor ve onları yemine davet ediyordu. Kırhan’ın yanına Bereket, Yılanboğa Saruhan Keşlüsenküm ve diğer emirlerin hepsi toplandı. Emir Kaymaz’ın teklifi gereğince ant içtiler. Mecliste şarap dağıtıldı. Birkaç kadeh dolaştıktan sonra Saadettin Kaymaz özür dileyerek meseleyi sahip Ziyaettin’e ve öteki emirlere belirtmek üzere geri dönmek için müsaade istedi.

Ertesi gün bu havarzim beyleri Sahip Ziyaettin, Pervane Tacettin ve diğer Selçuklu beyleri önünde tekrar and içtiler. Şölen yapılır, ziyafetler verilir. Kendilerine Erzurum verilir. Ayrıca özür dileyerek şimdilik bu kadarla kanaat etmelerini, ileride Sultanın huzuruna varıldığı zaman daha ziyade memnun edileceklerini Sahip Ziyaettin söylüyor.

Sultan Havarzimlilere iltifat gösterdi. Erzincan’ı Kırhan’a, Amasya’yı Bereket Han’a, Larende’yi Keşlüselküm’e, Niğde’yi Yılanboğa’ya tımar olarak ihsan etti. Burada Saruhan Bey yok. Bu Saruhan Bey’in Saruhanoğullarını kuran Saruhan’ın dedesi olduğu sanılıyor.

İ. Hakkı Uzunçarşılı  “Anadolu Beylikleri” isimli eserinde “ Havarzimlilerin Cengiz istilasını müteakip Küçük Asya’ya yerleştiğini, bundan başka Havarzim Şahlılar Celalettin Mengüberdi ile şark Anadolu’ya gelen Oğuz yani Türkmen boylarının Anadolu’ya dağıldığını söylüyor ve devam ediyor: “İlk zamanlarda Germiyenlere tabi iken sonradan müstakil olan ve Bizanslılardan garbi Anadolu’yu zapt ile beylik kuran Aydın, Saruhan ve Karesi Beylikleri küçük ama mevki ve vaziyetleri ve siyasetteki rolleri itibariyle mühim olan devletlerdir” diyor ve Saruhan Bey’in Foça Nukses ve Sakız’daki Cenevizlileri ve Midilli’yi vergiye bağladığını belirtiyor. “Oğlu Süleyman Küçükçekmece’de hummadan 1344’de öldü. Kendisi de 1345’te öldü” diyor Uzunçarşılı.

 

Anadolu birliği Saruhanoğulları vasıtasıyla kurulabilirdi

Burada Süleyman’ın ölümü üzerinde biraz durmak istiyorum. Süleyman Bey’le Umur Bey Kantakuzınusa’ya yardım için Trakya’ya geçtiler. Kantakuzinusa’nın düşmanı Bulgar Kralı Mumıcılas’ı yendiler. İstanbul’u zaptetmeye yöneldiler. Ne olduysa Çekmece’de oldu. Süleyman Bey ölmeseydi Umur Bey’le birlikte İstanbul’a girip Doğu Roma İmparatorluğu’nun imparatorunu tayin edeceklerdi. Bu nokra çok mühim. İki Türkmen beyliği 2000 yıllık geçmişi olan Roma İmparatorluğunu tayin edecek güçte ve yetenekte idiler. Sanıyorum Süleyman Bey’in de Saruhan Bey’in de akıllarından geçen Anadolu birliğini sağlamaktı.

Süleyman bey hummadan ölür. Saruhan Bey tabutun başından sabaha kadar ayrılmamıştır. İ. Gökçen ve Ç. Uluçay, Saruhan Bey’in en sevdiği oğlunun Süleyman Bey olduğunu söylüyorlar. Süleyman Bey’in mezarını ne yazık ki bulamadık.

Saruhan Bey’in esas maksadı yıkılmıştı. Şayet Süleyman sağ olsaydı Anadolu birliği Saruhanoğulları vasıtasıyla kurulabilirdi. Süleyman Bey ileriyi gören ve bir beyliği yürütecek biriydi. Saruhan Bey ona çok güveniyordu. Bu acıya dayanamadı bir yıl sonra yaşamını yitirdi.

 

Saruhan Bey Üniversitesi ne güzel olurdu

Burada bir parantez açmak istiyorum Saruhan Bey’in ölümü 1345’tir. Bunu bütün tarihçiler söylüyor. Bu duruma rağmen heykelin altındaki ölüm tarihi yanlıştır. Saruhan Bey’in Selçuklu beyi olduğu da doğru değildir. Bunları “Oğuzlardan Yatağan Mahmut Sultan” isimli eseri yazdığımda 1997’de Manisa Valiliğine söyledim. Hatta kitabımı da gönderdim. Maalesef bir ses çıkmadı. Heykelin altındaki yazı da değiştirilmedi. Tekrar rica ediyorum, lütfen gençlerimize yanlış tarih bilgisi verilmesin. Lütfen bu yanlışlar düzeltilsin.

Bir başka konu da üniversiteye verilen isim. Evet, Celal Bayar kuvayimilliye de Akhisar’da çalıştı. Onu küçümsemiyorum. Ama Manisa’yı Bizans’tan alan Saruhanoğlu’yla mukayese edilebilir mi? Üniversiteye Saruhan Bey’in adının verilmesi en doğru olandır. Saruhan Bey Üniversitesi ne güzel olurdu.

Şimdi gelelim 700. yıldönümüne. Bu bir hakiki 700. yıldönümü. 26 Ekim 2013 tarihini unutmayalım. Manisa’nın ileri gelenlerine ve Manisa Valiliği’ne sesleniyorum, bilmem ki şimdiden hazırlanmak acele mi olur.

Mesir macunlarının görkemli kutlandığı Manisa’da inşallah bu 700. yıl da daha görkemli kutlanır.

Önceki İçerikMiller deneyinden “kayıp” örnekler dünyadaki erken yaşama ışık tutuyor
Sonraki İçerikDirac’ ın negatif balıkları