Doğanın Diyalektiği, Marksizmin iki büyük kurucusundan biri olan Friedrich Engels’in tamamlanmamış eseridir. Kitap, Engels’in ölümünden uzun yıllar sonra notlarının başkaları tarafından toparlanıp bir araya getirilmesiyle ortaya çıkıp yayınlanabilmiştir.
Marksizm’in kurucuları Marx ve Engels, yaşamları boyunca doğa bilimleriyle yakından ilgilendiler; bütün bilginin temelini, bilgiyi ortaya çıkaranı hep bilim olarak görüp buna uygun davrandılar. Bununla birlikte, Engels doğa bilimleriyle daha da yakından ilgilendi. Doğa bilimlerindeki her gelişmeyi coşkuyla karşılayıp oldukça yakından izledi. Ancak bu ilgi ve yakınlık düzeyi yalnızca okuma ve dışarıdan izlemeyle sınırlı değildi. Doğa bilimlerinin herhangi bir alanında akademik düzeyde bir eğitimi olmamasına karşın, bilim, bilim tarihi, bilim felsefesi, bilimin toplumdaki yeri ve işlevi ve bilimi çevreleyen felsefi tartışmaları ele alacağı, -kolay kolay cesaret edilemeyecek- çok kapsamlı bir çalışma planladı. Ancak bu çalışmasını tamamlama fırsatını hiç bulamadı. Çalışması, Duhring’le polemiğe girdiği Anti Dühring gibi dev bir eser yanında Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu ve Ailenin, Özel Mülkiyetin, Devletin Kökeni gibi iki önemli kitap daha yazmak; Marx’ın notlarını toparlayarak Kapital’in ciltlerini tamamlamak; uluslararası komünist hareketin günlük pratik sorunlarıyla yakından ilgilenip onu bizzat yönetmek; dünyanın her yanından gelen heyetleri kabul edip çalışmalarına yardım etmek vb gibi araya giren diğer pek çok işle sürekli kesintiye uğradı. Öteki işlerinden fırsat bulur bulmaz yine bu ana çalışmasına döndü. İşte Doğanın Diyalektiği Engels’in bir türlü tamamlayamadığı; önemli kısmı daha sonra geliştirmek üzere aldığı notlarından oluşan dev çalışmasıdır.
Engels’in, her ne kadar çalışmasını tamamlayamamışsa da, bilim ve doğaya ilişkin görüşleri oldukça netti. Bu netlik Doğanın Diyalektiği’nde açıkça görülür. Kitapta tam bir tutarlılık vardır. Engels’in temel amacı, Marksizmin temeli olan diyalektik ve tarihsel materyalizmin doğada ve doğa bilimlerinde nasıl hayat bulduğunu göstermekti. Bunu da, yazılarının çoğu ham halde, işlenmemiş, henüz geliştirilmemiş notlar halinde olsa da, mükemmel bir biçimde gerçekleştirmiştir. Zira doğanın diyalektik işleyişi, başından sonuna kitapta fışkırır adeta.
Doğanın Diyalektiği’nde Engels, fizikten kimyaya, jeolojiden biyolojiye, Newton’un kuramlarından Darwin’in evrim kuramına dek doğa bilimlerinin, o zaman bilinen her alanını ve tartışılan hemen her kuramı ve konusunu ele alıp incelemiş, geniş değerlendirmelerde bulunmuştur. Bunlara bakıldığında bazı yanılgıları olmakla birlikte çoğu değerlendirmelerinde büyük bir öngörü göze çarpar. Engels’in yaklaşık 140 yıl önce, o zamanın çok sınırlı bilgileri ışığında yaptığı bu öngörülerin çoğunu bugünkü bilimsel bilgi ve bulgular ortaya çıkarıp kanıtlamıştır. Ancak burada önemli olan, Engels’in döneminin bilgileriyle söylediklerinin ne kadarının doğrulanıp doğrulanmadığı değildir. Bunun önemi de yoktur. Çünkü Engels ne laboratuarda doğrudan araştırma yapan bir araştırmacı – bilim insanı ne de bir kâhindir. Bu yüzden öngörülerinin çıkıp çıkmadığının bir çetelesinin tutulması anlamsızdır. Önemli olan doğa ve bilime olan temel yaklaşımının doğruluğu ve bilimde yerinin olup olmamasıdır. Kaldı ki Engels’in kitaptaki temek amacı ve çabası da bu yaklaşımı ve doğanın çalışma biçimi ve yasalarının ortaya koyulmasıdır. Bunu da fazlasıyla yapmıştır.
Tek tek bilim dalları ve konularında söyledikleri bir yana bırakıldığında, Engels’in kitapta esas olarak şunları ortaya koyduğunu görürüz:
1) Doğanın çalışması diyalektiktir. Diyalektik sadece doğayı anlayıp açıklayabilmenin bir yol ve yöntemi değildir, bütün doğanın işleyiş biçimidir. Bu yüzden diyalektiğin yasaları doğanın her alanında, her olay ve olgusunda gözlenir. Doğayı daha iyi ve doğru anlamanın yolu ona bu gözle bakmaktır.
2) Doğanın bir tarihi vardır. Doğadaki her şey doğar ya da oluşur, büyür, gelişir, değişip dönüşür, belli bir olgunluğa erişip ölür. Doğadaki her şey bir süreçtir. Durağanlık yoktur, sürekli bir değişim, dönüşüm vardır. Bu yüzden, doğada esas olan hareket ve değişimdir.
3) Doğada, birbirleriyle en ilgisiz görünen görüngülerin arasında bile bir biçimde bir bağlantı vardır.
4) Doğa ve doğanın değişik görüngüleri yalnızca bilinen ya da gözlenen olgu ve bulgularla açıklanamaz. Bu nedenle sadece bulgu ve mevcut gözlemlerle yetinen pozitivizm doğayı anlamada bilimin temel yolu olamaz. Henüz gözlenemeyen doğa olaylarını anlamak için “trans-ampirik” ya da “deney ötesi” düşünsel spekülasyonlar da yapmak gerekir.
Engels Doğanın Diyalektiği’ni tamamlayabilmiş olsaydı, doğanın anlaşılma çabasından öte bir şey olmayan bilimin gelişimine muazzam bir katkı yapacaktı. Ama tamamlayamadı. Bu tamamlanmamış haliyle bile kitap, bilime ciddi katkılar yapmıştır. Bu nedenle Doğanın Diyalektiği aktif araştırma içindeki bilim insanı için bulunmaz bir olanak; mevcut bilimsel çalışmaları bambaşka bir yere götürecek yepyeni bir bakış; çok farklı dünyalara açılan bir kapıdır. Çok ciddi incelenmeli.
Ana Sayfa Dergi Sayıları 107. Sayı Doğanın Diyalektiği / Friedrich Engels Doğanın işleyişi diyalektiktir