Ana Sayfa Dergi Sayıları 116. Sayı Çorakyerler Fosil Yatağı: Çankırı’da tarihten kalma bir hayvanat bahçesi

Çorakyerler Fosil Yatağı: Çankırı’da tarihten kalma bir hayvanat bahçesi

1127
0

 

Zürafagillerden gergedangillere, et yiyicilerden kuyruksuz büyük maymun benzeri hominoidlere kadar şimdiye kadar çok farklı türleri temsil eden fauna topluluğuna yaşam alanı oluşturmuş olan Çorakyerler, dünyada eşine az rastlanan çok önemli bir lokalite halini almıştır. Günümüzde Çankırı ve çevresinde nesli tükenmiş, ancak Geç Miyosen dönemde Çorakyerler’de yaşamını sürdürmüş olan hayvanların fosilleri burada yapılan kazılardan bol miktarda ele geçmektedir.

Çorakyerler Omurgalı Fosil Yatağı, Çankırı ilinin Yapraklı yolu üzerinde, şehir merkezinden yaklaşık 4-5 km uzaklıkta, Fatih Mahallesi’nde yer almaktadır. (Burası, MTA Genel Müdürlüğü araştırmacıları ile Alman Linyit Araştırma ekibinin birlikte 1970’li yıllarda yapmış oldukları araştırmalar esnasında keşfedilmiş olup, o dönemde buradan ele geçen fosillerin akıbeti konusunda herhangi bir bilgimiz olmamakla birlikte Almanya’da bir müzede olduğuna ilişkin duyumlar alınmaktadır). Çorakyerler fosil lokalitesindeki çalışmalara 1997 yılında Çankırı Müzesi Müdürlüğünün başkanlığında, Dr. Ayla Sevim’in bilimsel danışmanlığında kurtarma kazısı niteliğinde başlanmıştır. 1997-2000 yılları arasında yapılan çalışmalar sırasında buranın zengin bir fosil yatağı olduğunun anlaşılması üzerine, 2001 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Çorakyerler, Bakanlar Kurulu kararlı bir kazıya dönüştürülerek Prof. Dr. Ayla Sevim Erol’un başkanlığındaki ekiplerle birlikte bugüne kadar kazı çalışmaları devam etmiştir.

Kazı çalışmaları yapmamızdaki temel amacımız öncelikle yok olmak üzere olan bir fosil yatağını korumaya almak ve kurtarmak, daha sonra buradaki fosil buluntulardan fauna çeşitliliği, dağılımı, morfolojik değişim ve yayılımı araştırmaktı.

Çorakyerler Fosil Yatağı buluntuları tarihlendirmeye yönelik çalışmalardan anlaşıldığı üzere 8-7 milyon yılları arası döneme denk gelmektedir, bu da Geç Miyosen döneme karşılık gelmektedir.

Çorakyerler’in yer aldığı Çankırı-Çorum havzası, Tetis denizinin çekilmesiyle oluşmuş ve 16 milyon yıldan itibaren karasal omurgalılar bu havzada yaşamaya başlamıştır. Başlangıçta ormanla kaplı olduğu bilinen bu havzada, Geç Miyosen dönemle birlikte kurak/yarı kurak bir iklim ile savana tipi bitki örtüsü hâkim olmaya başlamıştır. Bu dönemde havzada bir iç deniz görünümünde olan Mesiniyen denizinin kurumasıyla birlikte başlayan kuraklık krizi bölgede yaşayan canlıları da etkilemiş ve bu dönem başlangıcında bölgedeki canlılar kendilerine daha uygun yaşam alanları bulmak için yer değiştirmeye başlamışlardır. Bu durum, doğuya doğru gidildikçe o dönemlerde yaşamış olan canlılara ait ele geçen fosil buluntulardan anlaşılmaktadır. Çorakyerler mevkiinin jeolojik, stratigrafik ve paleocoğrafik yapısı da bu bilgileri destekler niteliktedir.

1997-2000 yılları arasında yapılan çalışmalar sırasında zengin bir fosil yatağı olduğu anlaşılan Çorakyerler Fosil Yatağı, 2001 yılında kazı alanı haline getirilir.

Çorakyerler mevkiinde yapılan çalışmalardan da anlaşılacağı üzere, Geç Miyosen dönem sonlarına doğru (yaklaşık altı milyon yıl) başlayan kuraklaşmadan dolayı yörede yaşayan fauna topluluğunun oldukça zor bir süreç geçirmiş olduğu ve bugün kazı çalışmalarından çıkarılan fosillerin ait olduğu canlıların da o dönemde yaşanmış olan bir takım doğa olayları sonucunda yaşamlarını yitirmiş oldukları kazı çalışmalarından anlaşılmaktadır. Geç Miyosen dönemle birlikte en eskisi sekiz milyon yıldan başlayarak yedi milyon yıla kadar uzanan bir süreci kapsayan dönem içerisinde yaşamış olan Çorakyerler fauna grubu, bu dönemin canlı topluluğunu temsil etmektedir. Yapılan çalışmalardan kitle halinde öldükleri anlaşılan bu faunaya ait fosil buluntuların çoğunluğunu bebek ve genç bireylerin oluşturması ve bazı kemiklerdeki et yiyicilere ait diş izleri, bunların etçil hayvanların beslenme alanını oluşturmuş olabileceğini de düşündürmektedir. Zürafagillerden gergedangillere, et yiyicilerden kuyruksuz büyük maymun benzeri hominoidlere kadar şimdiye kadar çok farklı türleri temsil eden fauna topluluğuna yaşam alanı oluşturmuş olan Çorakyerler, dünyada eşine az rastlanan çok önemli bir lokalite halini almıştır. Günümüzde Çankırı ve çevresinde nesli tükenmiş, ancak Geç Miyosen dönemde Çorakyerler’de yaşamını sürdürmüş olan hayvanların fosilleri burada yapılan kazılardan bol miktarda ele geçmektedir. Bu fauna topluluğu bize Anadolu’daki canlı hareketliliği/göçler hakkında önemli kanıtlar sunmaktadır.

Çorakyerler kazısından her yıl yeni türlere ait son derece önemli buluntular ele geçmektedir. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda elde edilen yeni türlere ait bulgularla daha da önem kazanan Çorakyerler, 1970’li yıllarda yapılan çalışmalarda ele geçen bulgulara göre 9-10 milyon yıl eskiye tarihlendirilirken (Sickenberg, 1975; Lunkka ve diğ., 1999), bizim çalışmalarımızın başlamasıyla; farklı zamanlarda yapılan faunal karşılaştırma ve magnetostratiğrafik tarihlendirmeye göre MN11-12 zonlarında yer aldığı anlaşılmıştır ve yaklaşık sekiz milyon yıl öncesinden başlayarak yedi milyon yıla kadar olan bir süreç içerisinde yaşamış olan faunaya ilişkin fosiller buradan ele geçmektedir. (Kaymakçı ve diğ., 2004; Ünay ve diğ., 2006; Sevim ve diğ.,2001)

 

Çorakyerler fosil buluntuları hangi türleri temsil etmektedir?

Çorakyerler lokalitesindeki fosil buluntularını en çok bulunanlardan en az bulunanlara doğru sıralarsak şu tablo ortaya çıkar: Tek tırnaklılar, çift tırnaklılar, hortumlular, kemiriciler, etçiller (yırtıcılar ve leş yiyiciler), kaplumbağagiller ve en önemlisi kuyruksuz büyük maymun benzeri hominoidler (Sevim ve Kiper, 2002; Sevim ve Pehlevan, 2004; Sevim ve diğ. 2006-2007; Sevim ve Yiğit, 2008-2009). Bu gruplar aile dağılımı açısından değerlendirildiğinde; gergedangiller, atların atalarına ait fosiller, öküzgiller, zürafagiller, antilop türü canlılara ait fosiller ile domuzgillere ait fosiller olmak üzere 3000’nin üzerinde fosil buluntu ele geçti.

Rhinocerotidae ailesi (gergedangiller): Çorakyerler’de en fazla sayıda ele geçen fosiller gergedangillere ait olanlardır. Bunlar Ceratotherium, Chilotherium, Aceratherium olmak üzere üç farklı cinsle temsil edilmektedir. Bu cinslere ait fosil bulgulardan Ceratotherium neumayri, Chilotherium kowalevskii ve Acerorhinus sp. türlerine ait fosillerin varlığı anlaşılmıştır (Pehlevan 2005). Ceratotherium’un Türkiye’de Geç Miyosen lokaliteleri içinde en yoğun buluntulardan biri olduğu ve Geç Miyosen boyunca yaşamış olan bu türün Turoliyen sonunda ortadan kalktığı belirtilmektedir (Pehlevan,2005). Rhnocerotidae ailesine ait fosiller, son beş yıl buluntuları içerisinde en çok sayıda ele geçen fosillerdir.

Bovidaeler, çift toynaklı, geviş getiren bir ailedir; bu aile içerisinde 140 türün varlığından söz edilir.

Bovidae ailesi (koyun, keçi ve sığırların ataları, kısaca öküzgiller: Boynuzlugiller olarak isimlendirilen Bovidaeler, çift toynaklı geviş getiren bir ailedir ve bu aile içerisinde 140 türün varlığından söz edilmektedir. Bunlar arasında sığır, koyun, keçi, manda, bizon, antilop ve ceylan vb, insanların uzun zamandır av ve ev hayvanı olarak faydalandığı birçok tür sayılabilir. Çorakyerler kazısından son beş yıl içerisinde ele geçen buluntular değerlendirildiğinde, Bovidae ailesine ait fosil buluntuların yoğunluk açısından ikinci sırada yer aldığı görülmektedir. Çorakyerler Bovidae buluntuları içerisinde, bu aileyi temsil eden en az dokuz farklı türe ait fosil bulgudan söz etmek mümkündür. Bu türler içerisinde; Tragoportax gaudryi, cf Prostrepsiceros sp, Paleoreas cf P. elegans, Protoryx sp., Gazella sp., Oioceros rothi, Oioceros sp., Plesiaddax sp., Criotherium sp. Bovid gen. et. sp. indet sayılabilir.

Antilop atalarına ait bir boynuz da, Çorakyerlerden çıkarılan fosiller arasında.

Equidae ailesi: Çorakyerler atgilleri olarak tanımlanan Equidae ailesi: Hipparion sp. A, Hipparion sp. B ve Hipparion sp. C olmak üzeri en az üç türle temsil edilmektedir. Atın filogenetik evrim sürecindeki ilk temsilcileri Hyracotherium’dur. Bu türün ön ayağında dört, arka ayağında üç parmak ve ön ayakta bir, arka ayakta iki körelmiş parmak bulunması, atların ilk temsilcilerinin beş parmaklı bir atadan köken aldığının kanıtıdır. Bunların, bugünkü atlardan farklı olarak ormanlık alanda ve çevresinde yaşamaları nedeniyle, dişlerinin taç kısmı kısa, kök kısmı uzundur. Atlar iki ayrı evrimsel çizgi göstermiştir. Birincisi, daha sonra ortadan kalkan Hipparion, diğeri ise Pleistosen’de bugünkü atların cinsini meydana getiren Equus’dur. Hipparion Avrupa ve Asya’da Miyosen-Pliyosen sınırının belirlemesinde tip fosil olarak kullanılmaktadır. Çorakyerler’de de bulunan Hipparionlar Afrika’da Pleyistosen döneme kadar yaşamlarını devam ettirmişlerdir. Çorakyerler atlarının bazı türleri yine Geç Miyosen döneme tarihlendirilen Ankara-Kazan-Sinaptakilere benzerlik göstermektedir (Koufos, 2000).

Giraffidae (Zürafagiller) ailesi: Zürafagiller olarak bilinen bu aile, alçak taçlı buruşuk mineli yanak dişlerine sahip türlerdir. Bunlar basit yapılı deriyle örtülü ossicone olarak değerlendirilen boynuzlara sahiptirler. Giraffidae ailesi, Anadolu Geç Miyoseninde paleotragus, samoterium, bohlinia ve giraffa cinsleriyle temsil edilmektedir. Oldukça nadir ele geçen Çorakyerler’deki zürafagillere ait fosillerin Paleotragus cf P. ve Samotherium’a ait fosiller olduğu düşünülmektedir.

Suidae (domuzgiller) ailesi: Domuzgillerin mensup olduğu aile olarak bilinen Suidae ailesi geviş getirmeyen ve bir çift toynağa sahip canlılar olarak bilinmektedir. Bunların her ayaklarında parmakları bulunmaktadır. Toynaklaşmış olan üçüncü ve dördüncü parmaklar diğerlerinden daha büyüktür. Daha küçük olan ikinci ve beşinci parmaklar daha yüksekte durur ve yere değmez. Giraffidae’lerde olduğu gibi Suidaeler’e ait fosiller de Çorakyerler lokalitesinde sınırlı sayıda bulunmaktadır ve buradaki Suidae ailesi Microstonyx major cf. türü ile temsil edilmektedir.

Carnivora takımından kılıç dişli kaplangillere ait fosil parçalarının bir araya getirilmiş hali. Carnivora takımına ait diş, çene ve kafa iskeletleri, bölgede 1997 yılından sonraki çalışmalarda ele geçti.

Proboscidea (hortumlular/filgiller) takımı: Diş, çene ve bazı vücut parçaları bulunan Proboscidea takımına ait fosiller Çorakyerler’de Choerolophodon pentelici türüyle temsil edilmektedir. Çorakyerler’deki Proboscidea buluntularının 2005 yılına kadar olanları Şahin tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Buna göre Choerolophodon pentelici’nin taşıdığı türemiş karakterler Bulgaristan ve Yunanistan’da bulunan Choerolophodon’larla paralellik göstermekte ve Çorakyerler proboscidleri homojen bir yapı sergilemektedirler (Şahin, 2005).

Carnivora (yırtıcılar ve leş yiyiciler (etçiller) takımı: Bu alanda daha önceki çalışmalarda hiç söz edilmeyen Carnivora takımı, 1997 yılından sonraki çalışmalarda sürpriz bir biçimde ele geçen diş, çene ve kafa iskeletleri; mustelidae ve hyaenidae ve felidae ailelerini temsil eden türlerin bu çevrede yaşamış olduğunu kanıtlamaktadır. İlk yıllarda bu takımın örneklerine hiç rastlanmazken, 2004 yılından sonra her yıl oldukça iyi örnekler ele geçmeye başladı.

Carnivora takımının en büyük ailesi 56 türü olan ve sansargiller olarak bilinen Mustelidae ailesidir. Bu ailenin üyeleri küçük omurgalılar, kuşlar, onların yumurtaları ve omurgasızlarla beslenmektedirler. Gelincik olarak da isimlendirilen bu türün örneklerine Çorakyerler lokalitesinde rastlanmaktadır.

Bu takımının en son ortaya çıkan ailesi ise sırtlan olarak bilinen Hyaenidae’dir. Bunların ilk örneklerine Afrika ve Asya’da rastlanırken, Geç Miyosen dönemle birlikte en fazla çeşitliliğe ulaştığı bilinmektedir. Çorakyerler’de bu türe ait fosil buluntular mevcuttur.

Carnivora takımından kılıç dişli kaplangillere ait fosiller.

Çorakyerler 2007 yılında ele geçen ve şu anda Çankırı müzesinde sergilenen hançer benzeri köpek dişlere sahip et yiyicinin kafatası, bulunan en iyi örneklerden biridir. Testere biçimindeki köpek dişleri, bu canlının avını yakaladığı an öldürmesini sağlamaktadır. Kedigillere dâhil edilen bu türün ilk temsilcileri jeolojik süreç içerisinde en az iki kez evrimleşmiş olmalıdır. Zamanla iri ve ağır hareket eden otçulların yok olması ile hızlı hareket eden antilop benzeri otçulların ortaya çıkması sonucu, ağır hareket eden kama-dişli kediler bu avları yakalamakta zorlandıkları için yok olarak, yerini Pantherinae ailesi üyeleri almıştır. Kedigiller içerisinde yer alan gerçek kama dişliler Machairodontidler ile modern kedilerin son ortak atası Pseudaelurus’tur. Bunlar yaklaşık 18-20 milyon yıl önce birbirinden ayrılmıştır. Machairodus, küçük türlerden aslan boyutundaki türlere kadar çeşitlilik gösteren büyük kama dişlilerden oluşan bir cinstir. 15-2 milyon yılları arasında Avrupa, Asya, Afrika ve Kuzey Amerika’da var olmuşlardır (Turner, A., 1997). Çorakyerler’de bulunmuş olan örneğin de bunlardan birinin içerisinde yer aldığı düşünülmektedir.

Primat palat.

Primat takımı: Lokalitemizin en önemli buluntularından biri olan ve şu an için Ouranopithecus turkae olarak isimlendirilen türe ait buluntular ilk kez 2001 yılında bulunmuştu. 2011 yılı kazı sezonunun sonlarına doğru (isminin belki de ilerde değişmesi muhtemel olan) bu türün en güzel örneği ele geçti. Primat takımı içerisinde yer alan ve 8-7 milyon yılları arasına tarihlendirilen Çorakyerler hominoid buluntusu, şu ana kadar bulunanlardan farklı bir morfolojiyi yansıtmaktadır (Sevim ve diğ. 2001). Primatlar, memeliler sınıfı içerisinde yer alan 18 takımdan zekâca en gelişmişidir. Mezozoik dönem sonunda (65 milyon yıl öncesi) memeliler sınıfında görülen büyük dallanmanın doğal bir sonucu olarak primat takımı da büyük bir çeşitlenme göstermiştir. Özellikle Miyosen dönemde (25-5 milyon yıl öncesi) hominoidler olarak tanımlanan bu grup o dönemin iklimsel koşulları nedeniyle Orta Miyosen’de kuzey yarımkürede yaygınlaşmaya başlamıştır. Anadolu da bu dönemde hominoidlere ev sahipliği yapmıştır. Bursa-Paşalar (Alpagut ve diğ., 1990) Ankara-Çandır (Güleç ve diğ., 2003), Ankara-Sinaptepe (Alpagut ve diğ., 1996. Kapelman ve diğ., 2003) ve Çankırı-Çorakyerler (Sevim ve diğ., 2001) bu aileye mensup kalıntılarının ele geçirildiği alanlardır. Bunlardan ilk ikisi Orta Miyosen dönem yani 16-14 milyon yıllara tarihlendirilirken, Sinap ve Çorakyerler Geç Miyosen döneme tarihlendirilmektedir. Kuzey yarımkürede, dolayısıyla Anadolu’da (Çorakyerler’in bulunduğu Çankırı-Çorum havzasının da içerisinde yer aldığı) giderek soğuyan ve kuraklaşan iklim nedeniyle kuzeye inen bu canlıların tekrar güneye göç ettiği varsayılmaktadır (Begun ve diğ., 2003; Brain, G. R., 1999). Yaklaşık 8 milyon ile 1,7 milyon yılları arasında kuzey yarımkürede hominoid-hominid kalıntılarına rastlanmaması da bu görüşü desteklemektedir.

Primat takımından Hominoidae familyasına ait (kuyruksuz büyük maymun benzeri) bir altçene fosili.

Anadolu’da ilk hominoid örnekleri yaklaşık 16 milyon yıl ile tarihlendirilmektedir. Bu Afrika dışında en erken hominoid örneği olarak değerlendirilmektedir. Çorakyerler’den ele geçen primat fosili şu an için Makedonya’da bulunmuş olan Ouranopithecus’a benzemekle birlikte (Bonis ve diğ.,1990), Pliyosen taksaları olan Australopithecus anamensis ve Ardipithecus ramidus’a da benzerlikleri vardır (Begun, 1996; Begun, 2001). Bu nedenle sadece diş ve çenelerle temsil edilen bu türün vücut iskeleti parçaları bulunduğunda daha kesin bir tanımlama yapmak mümkün olacaktır. Çorakyerler kazısına devam edilmesinin amaçlarından biri de budur. Çorakyerler’de Geç Miyosen dönemde yaşamış olan canlıların bu göçün son halkalarından biri olması nedeniyle, buradan ele geçen her buluntu önemlidir.

 

KAYNAKÇA

– Alpagut, B., P. Andrews & L. Martin, ( 1990) New Miocene Hominoid specimens from the Middle Miocene Site at Paşalar.-J.Human Evolution, 19:397-422.

– Alpagut, B., P. Andrews, M. Fortelius, J. Kappelman, İ. Temizsoy, H.Çelebi and W Lindsay (1996) A New speciman af Ankarapithecus metai from the Sinap Formation of central Anatolia, Nature, v.382 pp. 349-351.

– Begun, D., E. Güleç, & D. Geraads, (2003), “Dispersal patterns of Eurasian homioids: implications from Turkey, in: Reumer, J.W.F. & Wessels, W. (eds.), Distribution and Migration of Tertiary Mammals in Eurasia. A Volume in Honour of Hans de Bruijn – DEINSEA 10: 23-39 Published 1 December 2003.

– Begun, D.R., (2001), African and Eurasian Miocene Homioids and origins of the Hominidae, in: Andrews, P., Koufos, G.D. & De Bonis L. (eds.), Hominoid Evolution and Environmental Change in the Neogene of Europe, pp. 231-253, Cambridge University Pres, Cambridge.

– Begun, D. (1996) “Events in European hominoid evolution, EUROPAL, 10: 16-20; Strasbourg.

– Bonis, L., G. Bouvrain, D. Geraads, G.D. Koufos (1990) “New hominoid skull material from the late Miocene of Macedonia in Northern Greece”, Nature 345:712-724

– Brain, G.R., (1999), “Eurasian Hominoid Evolution”, Evolutionary Anthropology News, pp. 194:196.

– De Bruijn, H., Daams, R., Daxner-Höck, G., Fahlbusch, V., Ginsburg, L., Mein, P. & Morales, J., (1992), Report of the RCMNS working group on fosil mammals, Reisenburg 1990, Newsletters on Stratigraphy 26 (2/3): 65-117.

– Güleç, E., D.R. Begun, & D. Geraads (2003) Geology and Vertebrate Paleontology of the Middle Miocene Hominoid Locality Çandır (Central Anatolia Turkey), Courier Forschungsinstitut Senckenberg CFS 240, E. Schweizerbart’sche Verlagsbuchhandlung (Nägele u.Obermiller) Stuttgart.

– Kapelman, J., B. G. Richmond, E.R. Seiffert, Maga, A. M., Ryan T. M. (2003), Hominoidea (Primates), Geology and Paleontology of the Miocene Sinap Formation, Turkey, Columbia University Pres, New York, pp.90-124.

– Kaymakçı, N., C. Langeries, H. De Bruijn, E. Ünay (2004) “Basılmamış Analiz Raporları”

– Koufos, G. D., (2000), “The Hipparions of the Late Miocene Locality “Nikiti 1”, Chalkidiki, Macedonia, Greece- Revue de Paléobiologie 19 (1): 47-77.

– Lunkka, P.J., M. Fortelius, J.Kappelman & Ş. Şen (1999) “Chronology and mammal faunas of the Miocene Sinap Formation, Turkey”, in: Agusti, J., Rook, L. & Andrews, P. (eds.), Hominoid Evolution and climatic change in Europe, vol. 1, The evolution of the Neogene terrestrial ecosystems in Europe, pp. 238-264, Cambridge University Pres, New York

– Pehlevan, C. (2005) Çorakyerler (Çankırı) Rhınocerotıdae (Mammalıa) Buluntularının Değerlendirilmesi (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

– Sevim, A., D. R., Begun, E. Güleç, D. Geraads, & C. Pehlevan (2001), “A new late Miocene hominoid from Turkey”, American Journal of Physical Anthropology Supplement 32: 134-135.

– Sevim, A. Y. Kiper, (2002), 2000 Yılı Çankırı/ Çorakyerler Kazısı, Uluslararası 23. Kazı Sonuçları Toplantısı (28 Mayıs-1 Haziran 2001, Ankara), TC. Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi, 1:275-284.

– Sevim, A ve C. Pehlevan, (2004), “2002 Yılı Çankırı Çorakyerler Kazısı”, Uluslararası 25. Kazı Sonuçları Toplantısı (26-31 Mayıs 2003 Ankara), Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 2:317-326.

– Sevim, A., C.Pehlevan, A. Yiğit, P. Gözlük, (2006), 2004 Yılı Çorakyerler Kazısı, 27. Kazı Sonuçları Sempozyumu, Kültür Bakanlığı DÖSİM.

– Sevim A. C. Pehlevan, A. Yiğit, P. G. Kırmızıoğlu (2007) “2005 Yılı Çankırı Çorakyerler Kazısı”, 28.Kazı Sonuçları Toplantısı (29 Mayıs-2 Haziran 2006 Çanakkale), Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 2: 419-437.

– Sevim A., A. Yiğit, (2008), 2006 Yılı Çankırı Çorakyerler Kazısı 29. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli, (28 Mayıs-1 Haziran 2007), 2: 343-359.

– Sevim A., A. Yiğit (2009) 2007 Yılı Çankırı Çorakyerler Kazısı, 30. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu (26-30 Mayıs 2008), Ankara. s.449-470.

– Sickenberg, O. (1975) Die Gliederung des höheren Jungtertiärs und Altquartärs in der Türkei nach Vertebraten und ihre Bedeutung für die internationale Neogen-Gliederung. Geologisches Jahrbuch (Regionale Geologie Ausland), Hannover, Reihe B, Heft 15, 167.

– Şahin, S. (2005), Geç Miyosen Çorakyerler (Çankırı, Anadolu) Proboscıdea Faunası (Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

– Turner, A. (1997), The Big Cats and Their Fosil Relatives, Colombia University Pres, New York.

– Ünay, E., de Bruijn, H. & Sraç, G., 2003, “A preliminary zonation of the continental Neogene of Anatolia based on Rodents”, in: Reumer, J.W.F. & Wessels, W. (eds.), Distribution and Migration of Tertiary Mammals in Eurasia. A Volume in Honour of Hans de Bruijn – DEINSEA 10: 539-548 Published 1 December 2003.

– Ünay, E., H. De Bruijin & F., Alpaslan Suata (2006), “Rodents from the Upper Miocene  Hominoid Locality Çorakyerler (Anatolia), Beitr Palaönt, 30 : 453 – 467, Wien.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz