Ana Sayfa 116. Sayı Periyodik cetvele yeni bir üye: Ununpentiyum

Periyodik cetvele yeni bir üye: Ununpentiyum

Bilim Gündemi

558

Biliminsanları, atom numarası 115 olan bir elementin yeni kanıtlarını ortaya koydular. Daha hafif atomlara ayrılmadan bir saniyeden az bir süre varlık gösterebilen element, yüksek derecede radyoaktif.

Yeni bulunan elementin ilk izleri esas olarak 2004’te Rus biliminsanları tarafından keşfedildi. İsveç Lund Üniversitesi’nden ikinci grup ise çalışmayı tekrar ettiler ve elde ettikleri bulgular ilk araştırmanın ölçümlerini onaylıyor.

Almanya’da GSI araştırma tesislerinde yapılan araştırmanın sonuçları Physical Review Letters dergisinde 29 Ağustos’ta yayımlandı.

Lund Üniversitesi Atom fiziği bölümünden Profesör Dirk Rudolph deney için “oldukça başarılı ve bu alanda son zamanlarda gerçekleşen en önemli deneylerden bir tanesi.” diyor. Prof. Rudolph bulguların daha önce gözlemlenen standart ölçüleri aştığını belirtiyor.

Henüz resmen isimlendirilmeyen 115 protonlu elemente, geçici olarak Latince “bir-bir-beş” anlamına gelen ununpentiyum adı verildi. Süper-ağır bir element olan ununpentiyum şimdiye kadar yaratılmış en ağır elementlerden bir tanesi.

Süper-ağır elementler nasıl üretilir?

Doğada bulunan en ağır (en büyük atom numarasına sahip) element, 92 proton ile uranyumdur. Bunun üzerindeki elementler, plütonyum, amerikyum ve aynştaynyum da dahil, sadece füzyon ya da nötron bombardımanı gibi yöntemlerle üretilebilirler. Örneğin, büyük miktarlarda amerikyum ancak, nükleer bir reaktörde uranyum ve plütonyumun nötronlarla bombalanması sonucu oluşabilir. Süper-ağır elementler, laboratuvarda bir parçacık hızlandırıcısında daha hafif elementlerin füzyonu ile üretilir. 115 proton ve 176 nötronluk bir çekirdeğe sahip olan ununpentiyum da amerikyumun elementinin kalsiyum-48 iyonlarıyla bombardımanı ile oluştu.

Neden üretiyoruz?

Biliminsanlarının neden süper ağır elementler ürettikleri sorusunun pek çok cevabı var. Şimdiye dek üretilmiş elementlerin pek çoğu, soğuk savaş döneminde Rusya ile ABD arasında kimin en egzotik elementi keşfedeceği yarışının sonucu. Pek tabii, merak keşiflerde büyük rol oynuyor; çünkü insan ne kadar ileri gidebileceğini görmeyi, evrenin sınırlarını test etmeyi seviyor. En önemlisi ise, bu deneylerden elde edilen bilimsel bilgiler. Keşfettiğimiz her yeni elementle birlikte, periyodik tabloya ve dolayısıyla evrene ilişkin bilgimiz artıyor. Bu yeni ağır elementleri sentezleyebiliyor olduğumuz gerçeği, bu elementlerin evrenin başka bir yerinde bulunduğu olasılığını gösteriyor. (belki ölen bir yıldızın süpernovasında rastlanıyordur ya da bu elementten gelişmiş bir uzaylı ırkı yararlanıyordur.)

Her yeni element aynı zamanda “kararlılık adası” hakkında da küçük bilgiler sunuyor. Kararlılık adası, henüz keşfedilmemiş süper-ağır uranyum-ötesi izotoplardır. Yarılanma süresi süper-ağır elementlerde olduğu gibi saniyeler değil, günler ya da yıllar sürer. Teori, bu elementlere sihirli sayıda proton ve nötron sıkıştırabilirsek, elementlerin birdenbire oldukça kararlı hale geleceğini öngörür. Ne var ki, sentezlenen çekirdeğe yeterli nötron sıkıştıracak teknolojiye sahip değiliz. Eğer kararlılık adasına ulaşırsak, bu kararlı süper-ağır elementler enerji depolanmasında oldukça faydalı olabilirler.

Ununpentiyumun keşfinin resmileşmesi için son bir basamak daha var: Kuramsal ve uygulamalı kimya alanlarının uluslararası birliklerinin üyelerinden oluşan bir komitenin (International Union of Pure and Applied Chemistry – IUPAC) onayını almak. Komite, yeni elementin onaylanması için daha fazla araştırmanın gerekip gerekmediğine karar verecek. Eğer olumlu sonuç alınırsa yeni element yine komitenin belirlediği ismiyle periyodik cetvelde insan eliyle üretilen 114 numaralı flerovyum ve 116 numaralı livermoryumun arasında yerini alacak.

Kaynak: http://www.lunduniversity.lu.se/o.o.i.s?id=24890&news_item=6082, http://www.extremetech.com/extreme/165357-element-115-how-chemists-discovered-the-newest-member-of-the-periodic-table

 

Önceki İçerik2035’te Türkiye’ye enerji uzaydan gelecek… Çılgınlık deyip geçme, tanı
Sonraki İçerikEvrenin nasıl bir arada durduğunu kavramak için…