Nikola Tesla, Edison gibi para hırsına kapılmamış, tüm birikimini bilimsel çalışmalarına harcamıştır: “Para, insanların kendine biçtiği kıymeti haiz değildir. Benim bütün param deneylere yatırılmıştır. Bunlarla yeni keşiflerde bulunup insanoğlunun, yaşamını biraz daha kolaylaştırmasını sağlıyorum.”
Nerede okuduğumu şu an çıkaramıyorum; ancak SSCB için “yarının dün olduğu ülke” nitelemesinin kullanılması oldukça ilgimi çekmişti. Tarihe, hayallerimizden bir demet bırakan bu devlet hakkında dile getirilen sözler, bir biliminsanını, Nikola Tesla’yı düşünürken yeniden aklıma geldi. Kimilerine göre “Çağdaş Prometheus”, kimilerine göre “Yıldırımların Efendisi”; ama her durumda “Zamanımızın Ötesinde Bir Dahi” ve yarının dün olduğu usta.
Tesla, 10 Temmuz 1856 (1) Hırvatistan doğumlu; o zamanki sınırlar temel alındığında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı. Kendisini Sırp olarak tanımlaması veya Sırp asıllı Amerikalı şeklinde biyografilerde anılmasını tartışma konusu yapmayacağız. Bizim için o, insanlığa sayısız armağan sunmuş bir biliminsanı. Son derece özgün bu beynin, üzerinden şüphelerin eksik olmadığı ölüm tarihi ise 7 Ocak 1943.
Kara deliği doldurmak
Nasıl Marx’ı tek başına iktisatçı, sosyolog, filozof, hukukçu, vb. sıfatlarla anlamaya çalışmak yetersizse, Tesla için de aynısı geçerli. Elektrik ve mekanik mühendisi, fizikçi, mucit, fütürist… Liste uzatılabilir; ama o, parçaların toplamından daha fazlası.
Kendi döneminde imkânsız gibi görünen, elektriğin evrensel iletimi ve dağıtımını mümkün kılan AC (alternatif akım) indüksiyon motorunu icat eden, henüz ampül keşfedilmemişken dünyayı aydınlatmanın yollarını arayan ve bulan kişi olması, herhalde onu tanımayanlar için dikkat çekici bir bilgi olacaktır. Çalışmalarına Graz Politeknik Okulu’nda fizik ve matematikle başlayan Tesla, daha sonra Prag Üniversitesi’nde felsefe dersleri alır. Elektrik mühendisi olarak Macaristan, Fransa ve Almanya’da görev yapar. 1884 yılında Amerika’ya doğru yola koyulur; zamanla meşhur rakibi hâline gelecek olan Edison için çalıştığı yere yani. Akım savaşlarının henüz başlamadığı o dönemde, Edison DC (doğru akım) taraftarı olarak karşımıza çıkar, sonrasında ise Tesla’nın hırslı patronu ve CEO rolünde. Tesla ise, çocukluk hayalinin peşindedir; Kuzey Amerika’nın doğusunda, ABD-Kanada sınırındaki Niagara Nehri üzerinde bulunan ve üç büyük parçadan oluşan Niagara Şelaleri’nden yararlanacak şekilde, AC jeneratörlerin tasarımına kafa yormaktadır. George Westinghouse tarafından AC indüksiyon motorunun patentinin alınması ve bugünkü modern elektrik endüstrisinin temelini oluşturan Westinghouse güç sisteminde kullanılması, kuşkusuz tarihi değiştiren gelişmelerden biridir. Firma desteğiyle dünyanın ilk hidroelektrik santrali burada inşa edildikten sonra 1896’da, üretilen enerji, önce 40 km uzaklıktaki Buffalo şehrine ulaştırılır, birkaç yıl sonra ise New York’un aydınlatılması sağlanır. Edison en sonunda pes eder ve alternatif akımı kabullenmek zorunda kalır, Lord Kelvin de öyle. (2)
Prestij adlı filmi izleyenler veya Tesla müzesini gezenler, onun elektrik üzerinden yaptığı gösterileri hatırlayacaktır. Boşuna değil “Yıldırımların Efendisi” denmesi. Yüksek voltaj elektrik akımı ve kablosuz iletişim çalışmalarıyla, Columbia Fuarı aydınlatma ihalesini kazanarak şehirdeki on binlerce sokak lambasını, geliştirdiği yöntem sayesinde tek seferde aydınlatmasıyla, Tesla kim bilir kaç kişiye korku salmıştır. Hadi bunlar bir yana; New York’taki laboratuvarında kendi yarattığı yapay deprem (HAARP teknolojisinin temeli olarak kabul ediliyor.) ile birkaç kilometre uzaklıkta bile hissedilen sarsıntılara ne demeli? Nereye baksak o var sanki; faks, radar, röntgen, radyo güdümlü mermi/füze, hava araçları… Yazı boyunca kullandığım temel iki kaynaktan biri olan kitabın (3) girişinde, onun için; “Elektrik Çağının Tanınmamış Gerçek Peygamberi” deniyor. Editörün notu ise şöyle: “Onsuz radyo, otomatik ateşleme, telefon, alternatif akım güç üretimi ve dağıtımı, televizyon… bunların hepsi imkânsız olabilirdi.” J. R. H. Penner, Tesla’nın kamusal erişimden uzak hayatı ve çalışmalarından dolayı, “bilgi uzayında bir kara delik” olduğunu düşünüyor, ki eseri de ciddi bir boşluğu doldurma hedefiyle yayımlamış.
Şimdi Tesla’nın çalışmalarına daha yakından bakmayı deneyelim, devamında ise gündelik hayatına eğileceğiz.
Ne yana dönsek o!
Gençlik yıllarından itibaren bilimle iç içe olan Tesla, 9 dil (4) konuşabilen, son derece güçlü bir hafızadır. Görsel zekâsının ne denli gelişmiş olduğuna gelince, sözü ona bırakalım: “Alternatif akım için ürettiğim ilk motor, zihnimde canlandırdığımla aynıydı. Zihnimde gördüğüm resimleri ürettim ve tam beklediğim gibi çalıştı.” (5, s.62)
Tesla, yenilenebilir, sınırsız enerji üretebilme hayaliyle yaşamıştır. Elektriği atmosferde kablosuz olarak iletme çabası, yıldırım deneyleri, fosil yakıt kullanımı konusundaki sert tavrı dikkat çekici. Bugün hâlâ geriye dönüp onun projelerinin getirebileceği çözümlerin peşindeyiz. “1890 yılında elektriği kablo kullanmadan ileterek ampülleri yakmayı başardı. Dokuz yıl sonra yaptığı başka bir deneyde 40 kilometre uzaklıkta bulunan 200 adet ampül ve bir elektrik motorunu aynı yöntemle çalıştırmıştı. 2007 yılında dünyanın en ünlü üniversitelerinden MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) büyük dehalar olarak kabul edilen bir grup biliminsanı, tıpkı Tesla gibi elektriği sadece birkaç metre öteye kablosuz aktarmayı deneyip başarısız oldular. Her ne kadar günümüz teknolojisi böyle bir şeyi başarmak için yeterliymiş gibi görünse de, ellerinde Tesla’nın bunu nasıl yaptığına dair en ufak bir bilgi bulunmuyordu. Nikola Tesla, deneylerinin tüm detaylarını çizimlerine dökmez, bir kısmını mutlaka zihninde korurdu. Özetle, hâlâ kimse bunu nasıl başardığını bilmiyor.” (5, s.64) Bir başka gün ise yanlışlıkla üzerinden 3,5 milyon volt elektrik akımı geçmiştir. Bilinçli yaptığı çalışmalarında 10.000 volta maruz kalması onun için sıradan, hatta sonrasında eline bir ampul alıp aydınlatması gerçek bir şov. (6)
Uygulamalarıyla hayranlık uyandıran Tesla, robotiğin de atası olarak kabul edilir. New York’ta bulunduğu sırada bir oyuncak tekneyi, radyo alıcısı ve 1 metrelik anten yardımıyla uzaktan hareket ettirmiş, kontrolünü sağlamış ve yüzdürmüş olmas ile insansı robot fikirleri kayda değer. Şu sözünü o zaman gazetede okuyanlar neler düşündüler acaba: “Bu, robot ırkının ilk örneğidir; insanların yorucu işlerini yapacak mekanik aletler bunlar.” (5, s.65) Yaşasaydı, Mars’a “Curiosity” gibi bir robotu gönderme birikimine erişmiş insanlığın, banka gişelerinde kameralar tarafından izlenerek ihtiyaçlarını gidermeye bile fırsat bulamadan aynı işi günde yüzlerce defa yapıyor oluşuna, bir an önce robotlara devredilebilecek pek çok yorucu işin hâlâ insan gücü ile yapılmaya devam edişine çok şaşırırdı kuşkusuz.
Beyinden yayılan alfa, beta, teta dalgalarının keşfinin sahibi, yine Tesla’dır. Ses, görüntü ve bilginin uzak mesafelere aktarılabileceği fikri, kendi dönemi için çılgınca olsa da, şu sözü bize ne kadar da tanıdık değil mi: “Dünya her yere yanıt verebilen dev bir beyne dönüşecek.” (5, s.66) Bu öngörüsünü kablosuz iletişim hedefiyle birleştirdiğimizde, internet çıkıyor karşımıza.
Hint kültüründeki “Veda” öğretisi uyarınca zamanın ve mekânın birlikteliği üzerine kafa yoran Tesla, sonraları Einstein tarafından matematiksel olarak doğrulanacak birtakım öncü araştırmalarda bulunur. Öte yandan, meselenin bir diğer boyutu daha var. 1920’lerde, Einstein’ın teorileri hakkında olumsuz görüşlere sahip olan Tesla, enerjinin maddeye içkin olmayıp, uzayda atom parçacıkları arasında yer aldığını ileri sürer. (7) Görelilik kuramına dair eleştirilerinin de olduğu ve haklılığının sonradan anlaşıldığı yazılıyor. “Her şey hareket ediyor, her şey dönüyor ve her yerde enerji var.” (5, s.63) sözü, Engels’in hareket-madde, Einstein’ın kütle-enerji ilişkisi üzerine söyledikleriyle ele alındığında çok daha anlam kazanıyor. Tabii konunun daha kapsamlı, fizik temelli bir araştırmaya ihtiyacı var. Burada, olası bir ciddi bilimsel hata yapmamak adına durup Tesla’nın farklı uğraşlarına geçelim.
Yanlış bilinen gerçekler başlıklı yazı dizileri ve kitaplar çıkar, bilirsiniz. Bir de patentlerle ilgili dosya hazırlansa herhalde Tesla’nın fotoğrafı kapakta yer alır. Elektrik konusunda Edison ile yaşadıkları kapışma ve bugün bile hakkının en azından toplum nezdinde verilmemiş olması dışında bir iki örnekle konuyu açıklamaya çalışalım.
Guglielmo Marconi, radyoyu icat etmesi nedeniyle, 1909 Nobel fizik ödülüne layık görülen kişi. Ancak sonradan anlaşılıyor ki Tesla, bu teknik gelişime yönelik hemen tüm bilginin kaynağı. “Patentlerinin birçoğunun peşinden koşmayan, bu konuda hiçbir hırsı bulunmayan” (5, s.65) Tesla, bakın yakın arkadaşı ve öğrencisi hakkında ne diyor: “Marconi iyi bir dost. 17 adet patentimi kullanıyor. Bırakın devam etsin.” (5, s.65) Bilindiği kadarıyla Tesla, 1895 yılında, dünyanın ilk radyo yayınını yapmaya hazırlanır, 80 kilometrelik bir uzaklığa erişecek sistemi çalışacak durumdadır; ancak laboratuvarındaki bir yangın sadece bu projesini değil, daha pek çoğunu askıya almasına neden olur. Ticari hevesleri Edison ile benzerlik gösteren Marconi ise bu alet sayesinde büyük bir servete kavuşur; ancak Tesla’nın ölümünü takiben Marconi’nin patenti iptal edilerek gerçek sahibine verilir.
Diğer bir örnek ise, 1935 yılına ait bir keşifle ilgili. Radar, Robert A. Watson-Watt’a ait olarak kabul edilse de, 18 yıl öncesinden Tesla bu konuda bir hayli ilerlemiş durumdadır. Henüz varlığı üzerine bilgi sahibi olunmasa da kozmik ışınları kullanan, Alman U-bootlarının yer tespitini dalgalar aracılığı ile yapabileceğini söyleyen Tesla’nın projesi ABD tarafından kabul görse de, heyet başkanı Edison’dan geçer not alamaz. Sonrası, Watson-Watt’ın başarısına kadar süren uzun bir bekleyiş.
Bu kısma dair son bir çalışmadan daha söz edelim. Röntgen cihazları denilince hepimizin aklına X ışınları gelecek ve bir kısmımız bu keşfin Wilhelm Röntgen’a ait olduğunu ekleyecektir; ama durun bir dakika. X ışınları üzerine fazlasıyla bilgi sahibi olan Tesla, verebileceği zararlardan dolayı sağlıkla ilgili projeleri reddetmiştir. Her taşın altından çıkan diğer kahramanımız Edison ise inatla bu konuyu araştırmaya koyulur, uyarıları dikkate almaz. Deneklerle ilgili yaptığı pek çok araştırma sırasında öyle yoğun radyasyona maruz kalır ki sonunda kanser olur. Kendi ölümünü kendisi hazırlamıştır.
Bilimi ve teknolojiyi insanlığın mutluluğu ve daha rahat bir yaşama kavuşması için kullanma isteğini sürekli koruyan Tesla, Amerikan hükümetinin planlarından sonsuza dek kaçamazdı. Onun üretebileceklerinin farkında olanlar, matematikçi ve bilgisayar bilimci John von Neumann ile beraber, görünmezlik üzerine çalışmalarda bulunmak üzere ikiliyi ikna ettiler. 1943 yılında başarılı bir deney yapıldığı söylense de, gizlilik sebebiyle bugün konu hakkında çok fazla bilgi sahibi değiliz. Yine de şurası açık ki, Tesla, tıpkı X ışınları araştırmalarında olduğu gibi, konunun insanlık için tehlikeli bir hâl almaya başladığına kanaat getirerek projeden ayrılmıştır.
Gündelik yaşamında Tesla
Bilim dünyasında sahip olduğu özgün yerin dışında, sosyal yaşamında da fazlasıyla ilginç bir karaktere sahiptir Tesla. Geriye dönüp bakıldığında, biyografisinde dikkat çekici ayrıntılarla karşılaşıyoruz. 5 yaşındayken, abisini kaybetmesinin verdiği büyük üzüntü, sonraki yıllarda geçirdiği depresyon, ailevi problemler ve okulla ilgili sıkıntıları çocukluk ve gençliğini hayli zorlaştırmış. Farklı ülkelerdeki çalışma hayatının ardından Avrupa’yı terk ederek New York’a vardığında, gemiden ayrılırken cebinde yalnızca 4 sentle bir başınadır Tesla. Zorlu bir yılın başlangıcıdır bu, çukur kazarak açlıktan kurtulmaya çalışır. Beraber iş yaptığı arkadaşının bir firma sahibiyle kendisini tanıştırması sonucunda her şey değişmeye başlar. Artık projeler için kaynak bulma ve uygulama olanağına erişmiştir. Zaman zaman sıkıntıları nüksetse de, laboratuvar kurabilecek duruma gelir. Kısa sürede onlarca patent alır, bir rekorun başlangıcıdır bu; 800’ü aşkın sayıyla, en çok patent sahibi kişi sıfatını kazanacaktır. Daha önce dile getirdiğimiz çalışmalarının dışında, neon ışıklar, mikrodalga fırın, elektron mikroskobu diye uzayıp giden bir listenin altına imzasını atar. Yine de, anlaşılmayı, takdir edilmeyi, maddi mükâfatı beklemeden hemen bir sonraki işe koyulur: “Bırakın gelecek gerçeği ortaya çıkarsın ve herkesin değerini göstersin. Şimdiki zaman onlara ait; üzerinde çalıştığım gelecek ise tamamen benim.” (5, s.61)
Para hırsına kapılmamış, tüm birikimini bilimsel çalışmalarına harcamıştır: “Para, insanların kendine biçtiği kıymete haiz değildir. Benim bütün param deneylere yatırılmıştır. Bunlarla yeni keşiflerde bulunup insanoğlunun, yaşamını biraz daha kolaylaştırmasını sağlıyorum.” (5, s.69) Kendisine ait bir evi olmadan otellerde yaşayan Tesla, temizlik ve elbise konusunda son derece takıntılı biridir. Kusursuz giyimlidir ve başkalarının kıyafetlerine eleştirel yaklaşır. Sık sık ellerini yıkar, beyaz bir eldivenle gezinir, tokalaşmaktan kaçınmak için, bir laboratuvar kazasında ellerinden yaralandığını ileri sürer. Çevredeki eşyalara, başkalarının saçlarına dokunmaktan kaçındığı, kilolu kişilere soğuk davranmasının ötesinde şişmanlayan bir sekreterini işten çıkardığı anlatılır. Vejetaryendir, bitkisel yiyeceklerin ve cinsel yaşamdan uzaklığının, zihinsel performasını artırdığını düşünür. Uzun boylu, yakışıklı bir erkek olmasına ve kadınlar arasındaki popülaritesine rağmen hiçbir duygusal ilişki yaşamamış, evlenmemiştir. Kadın haklarını desteklemiş ve onların gelecekte baskın durumuna geçebileceğini öne sürmüştür. Tesla’nın bir başka ilginç yönü ise, mücevher ve takılardan, özellikle inciden hiç hazzetmemesidir.
Günde yalnızca 2-3 saat uyuyan, çok az arkadaş edinen bu güçlü beynin en iyi dostu, kendisini sık sık laboratuvarında ziyaret eden ünlü yazar Mark Twain’dir. Düşmanlarının kendisini bir şair ve hayalperest olarak tanıtmakta cok başarılı olduklarını, bu nedenle çok geçmeden ticari bir şeyler yayımlaması gerektiğini söyler Tesla. Bu şekilde, tasarılarının uygulanabilir ve kabul edilebilir olduğunu kanıtlama çabasına girdiği açık. Hayata geçiremediği projeleri ve fikirlerinin yanında, José Martí’nin “Yapmak en iyi söyleme tarzıdır” sözünü haklı çıkarırcasına, zihninde işlediği ve sonra gerçekleştirdiği tasarılarıyla gerekli yanıtı vermiştir aslında. Öte yandan mistik yanları bulunduğu da şüphe götürmez. Hermann Hesse gibi Hint felsefesinden fazlasıyla yararlanmış, bu amaçla Sanskritçe öğrenmiştir. Kendi zihninin işleyişi hakkında yazdıkları, son yıllarındaki garip davranışları ile ses ve ışığa karşı baş gösteren aşırı duyarlılık, halüsinasyonlar, geceleri yakasını kurtaramadığı ürpertiler… Mistik Alman şair George Sylvester Viereck ile kurduğu dostluk da anılmaya değer. Ev ziyaretleri, sohbetler ve Viereck’e adadığı bir şiir (8) aralarındaki yakınlığı gösteriyor.
Tesla, adımlarını sayan, üçe bölünebilir sayıları tercih eden biri. Son on yılını geçirdiği New Yorker Oteli’nde odasının bulunduğu kat 33, kapı numarası 3327’dir. Son yıllarında röportaj vermesi veya kalabalık önünde görünmesi için sadece doğum günlerini beklemeye başlar. (9) Güvercin sevdalısıdır Tesla, onları besler, yaralı olanları iyileştirir. Onu sıkı takibe alan FBI, yaşamı son bulduğunda, bütün notlarına, makalelerine, belgelere el koyar. Hayata geçiremediği projeleri, öngörüleri ve fikirlerinin günümüzdeki enerji, uzay, robotik gibi alanlarda kaynak olarak kullanıldığına dair genel bir kabul vardır.
Beyaz eldivenleriyle, bir güvercin sadeliğinde uçtu bu dünyanın üzerinden Tesla; ama kanat sesleri bugün bile duyulmaya devam ediyor, ki gelecekte de bizleri yalnız bırakmayacaktır.
Not: Yazının hazırlığı sırasında sundukları kaynak desteğinden ötürü, Hıdır Maral ve Mehmet Ali Öztürk’e teşekkürlerimle…
DİPNOTLAR
1) Bazı kaynaklara göre doğum tarihi 9 Temmuz 1856’dır.
2) Sonradan Tesla’nın anısına, Niagara Şelaleleri’nde, bugün turistlerin ilgi odağında bulunan bir heykel yapılmıştır.
3) Türkçesi olmayan bir Tesla otobiyografisi, “The Strange Life of Nikola Tesla”. Ulaştığı eseri dijital ortama aktaran kişi: John Roland Hans Penner.
4) Sırpça, Çekçe, Macarca, Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Sanskritçe, Latince… son iki dil her kaynakta yok, kimisi Sanskritçe’yi, kimisi Latince’yi eklememiş.
5) Tuna Emren, Yıldırımların Efendisi, Popular Science, Ağustos 2013.
6) Belgrad’taki Tesla müzesini gezen dostlarım, bu tür deneyimleri bizzat yaşamış olduklarını aktardılar.
7) http://www.pbs.org/tesla/ll/ll_poevis.html, erişim tarihi: 12.10.2013.
8) http://www.pbs.org/tesla/ll/pv_gossip_pop.html, erişim tarihi: 12.10.2013.
9) Tesla’s Letters, Jeffrey Stanley, direktör: Nick Bowling, s.17. Buradan, doğum tarihinin 9 değil 10 Temmuz 1856 olduğu sonucunu çıkarabiliriz.
İleri araştırma için:
– http://www.tesla-museum.org/meni_en.htm
– http://www.teslasociety.com/
– In Search of Nikola Tesla, David F. Peat.
– Wizard – The Life and Times for Nikola Tesla – Biography of a Genius, Marc J. Seifer.
– My Inventions – The Autobiography of Nikola Tesla, Ben Johnston.
– Tesla – Man Out of Time, Margaret Cheney (Türkçesi: Zamanın Ötesindeki Deha).
– The Man Who Invented the Twentieth Century: Nikola Tesla, Forgotten Genius of Electricity, Robert Lomas.