Çin tarihi her zaman, doğan, yükselen ve çöken hanedanların birbirini izlediği, çeşitli bölgelerde egemen olan derebeyleri ve savaş ağalarının hâkimiyet mücadelesi olarak anlatılmış. Burada, Çin tarihinin satır aralarında anılan halk hareketlerine dikkat çekecek, önemli birkaç tanesini çeşitli kaynaklardan derleyerek bilginize sunacağız
Türkçede Çin tarihi üzerine en önemli kaynaklardan biri olan dünyaca ünlü sinolog Wolfgan Eberhard’ın Çin Tarihi’nde, Qin hanedanın yıkılması ve Han hanedanının kuruluşu şu sözlerle anlatılıyor: “…İmparator Shi Huang ti’nin ölümü reaksiyonun doğmasına vesile olmuştur. İllerde bulunan eski asilzadeler nüfuzlarını tamamen kaybettiklerinden ayaklandılar. Bazı generaller, merkezin tazyikinden ve denetleyiciler tarafından devamlı olarak kontrol edilmelerinden hoşlanmadıkları için, münferit şahıslar da eskisinden fazla mecburi hizmete tabi olduklarından ve bu mükellefiyeti memleketlerinden uzaklarda yapmak zorunda kaldıklarından ayaklandılar. Birkaç ay zarfında 6 muhtelif isyan çıktı. Ch’in’e (Qin) karşı ve kendi aralarında savaşan 6 ayrı ‘kral’ vardı.… MÖ 206’da asilerden Liu Pang hükümet merkezine girerek imparatoru tahttan indirdi.” (1)
En yüzeyde görüneni anlatmaktan ibaret bu tarih yazımında, siz de görüyorsunuz, daha doğrusu göremiyorsunuz ki, halk yok. Eserin önceki sayfalarında Qin döneminde Çin’in siyasi ve ekonomik yapısı üzerine önemli şeyler anlatılıyor elbette. Ancak bu siyasi ve ekonomik yapı içerisinde ezilen ve sömürülen geniş kitlelerin tarihin akışı içerisinde oynadıkları rol söz konusu olunca, mesele “münferit şahıslar”ın ayaklanmasına dönüşüyor.
Elimizin altında Eberhard’ın eseri olduğu için onu örnek verdik, yoksa Çin tarihi üzerine Türkçe ve İngilizcedeki pek çok kaynağın yaklaşımı da farklı değil. Çin tarihi her zaman, doğan, yükselen ve çöken hanedanların birbirini izlediği, çeşitli bölgelerde egemen olan derebeyleri ve savaş ağalarının hâkimiyet mücadelesi olarak anlatılmış. Evet, yüzeyde görünen bu; ama neredeyse bütün bu mücadelelerin arka planında, hem de hiç kendini gizleyip saklamadan, yıkıcı büyük kuvvetler olarak halk hareketleri, emekçi köylü isyanları var olmuş. Kurucu olamamış ve yeni bir düzenin temellerini atamamış olmalarının nedenleri ayrıca tartışılabilir. Ama hiçbir durumda, tarihin çarkını döndüren adsız kitleleri görmezden gelmenin bir mazereti olamaz.
Tarihi büyük insanlar, krallar, saltanatlar üzerinden okuyan yaklaşımın Çin’e özgü olmadığını biliyoruz. Ancak söz konusu olan bu kadar “uzak” (neye, kime?) bir coğrafya olunca, bu yaklaşım daha da belirginleşiyor. Neredeyse son zamanlarda revaçta olan yüksek bütçeli Çin tarihi filmlerinden daha öteye gitmeyen egzotik bir Çin tarihi karşımıza çıkıyor.
Antik Çin tarihine “sol” bakış da, elbette ki bu düzeyde olmamakla beraber, bu yaklaşımdan sıyrılmış değil. Batı merkezci bir tarih anlayışı, ister soldan ister sağdan baksın, Çin’de ve bütün doğuda yalıtılmışlık (nereden?), Asyatik gelişmezlik ve atalet (hangi ölçüye göre?), “despotik” merkezi devlet boyunduruğu altında kıpırtısız kalmış kitleler görüyor. Çin dediğimiz coğrafyanın, bu dosyanın diğer makalelerinde incelediğimiz isyanların yayıldığı Avrupa ve Yakındoğu coğrafyasının toplamından daha geniş bir yüzölçümüne sahip olduğunu hatırladığımızda, bu saptamalarla ilgili soru işaretleri daha da büyüyor.
Elbette, burada Çin tarihindeki sınıfsal dinamikleri inceleyip bunlar üzerine bir tartışmaya girmek gibi bir iddiamız yok. Çin tarihinin satır aralarında anılan halk hareketlerine dikkat çekecek, önemli birkaç tanesini çeşitli kaynaklardan derleyerek bilginize sunacağız. Böylece “durağan” denilen antik Çin toplumunun ciddi sınıf mücadelelerini barındırdığını, ölçeği ve siyasi sonuçları bakımından çağdaşı batı uygarlığındaki isyanların gerisinde kalmayan halk hareketlerine sahne olduğunu göstermiş olacağız.
ÇİN’DE İMPARATORLUK ÇAĞI ve DAZE İSYANI
Çin ilk defa yaklaşık MÖ 220’lerde Qin hanedanı döneminde birleşik bir imparatorluk yapısına ulaşmıştı. Diğer altı beyliği alt eden Ying Zheng, Qin Shi Huang namıyla ilk Çin imparatoru oldu. Qin hanedanının Çin’i birleştirilmesiyle ülke yöneticileri imparator tarafından atanan 36 bölgesel yönetime bölündü, soy üstünden devam eden beylerin yönetimi ortadan kaldırıldı. Değişik bölgelerde kullanılan farklı yazıların, uzunluk, ağırlık gibi ölçülerin birleştirilmesiyle, uçsuz bucaksız Çin topraklarında hem ortak bir kültürün yaygınlaşmasının hem de ekonomide hızlı bir gelişmenin de önü açıldı. Merkeziyetçi yönetim böylelikle güç kazandı.
Qin Shi Huang kültür ve düşünce dünyasındaki hakimiyetini sağlamak için Qin tarihi dışında diğer bütün beyliklerin tarih kitaplarını ve Konfüçyüs klasiklerini yaktırdı, bu kitapları koruyup yaygınlaştıranları cezalandırdı. Kuzeyde yaşayan kavimlerin saldırılarını önlemek için, daha önceden parça parça yapılmış setleri restore edip birleştirerek uzunluğu beş bin kilometreyi geçen büyük Çin Seddi’ni inşa eden ve 700 binden fazla köylüyü çalıştırıp çok büyük harcamalar yaparak bugün Dünya Mirasları listesinde yer alan Terra Cotta yeraltı ordusunun bulunduğu dev anıt mezarı yaptıran da odur.
İmparatorluğun bu görkemli günleri yanıltıcı olmasın. Eski ayrıcalıklarını yitirmiş aristokrat sınıf içerisinde, ama daha çok da bu görkemin yükünü omuzlayan yoksul halk arasında hoşnutsuzluk büyüyordu. Örneğin Çin Seddi’nin yapımında, söylenceye göre üç yüz bin askerin gözetimi altında iki milyon köle ve angaryaya yükümlü köylü ölümüne çalıştırılmıştı. Bu ağır yük, toprak bakımından yoksullaşma, köleleşme tehlikesi, haksız vergi ve zulüm, bütün bunlar köylülerin ayaklanmalarına yol açtı.
Büyük Bataklık Köyü ayaklanması
Qin Şi Huang’ın MÖ 209’daki ölümünün ardından, çeşitli bölgelerdeki isyanlar hızla genel bir ayaklanmaya dönüştü. Bunların en önemlisi Daze (Büyük Bataklık) Köyü isyanıdır.
İsyan şöyle gelişir. Kuzey sınırındaki istihkâm çalışmasına katılmak üzere çağrılan 900 kişilik köylü birliği, fırtına ve sel yüzünden mahsur kalır. Qin yasalarına göre askere ya da devlet hizmetine çağrılıp zamanında gitmemenin cezası ağırdır. Zamanında varamayacaklarını anlayan ve zaten hayatlarından bezmiş köylüler, başlarındaki toprak kiracısı bir köylü olan Chen Sheng’in önderliğinde Daze bölgesine çekilirler ve isyan ederler. Birkaç yağma ve hükümet güçleriyle başarılı çatışmadan sonra sayıları hızla artar, on bine ulaşır. Çin’in çeşitli bölgelerindeki isyanlar için bir işaret fişeği ve merkez olurlar.
Bu isyanlardan bir diğeri de köylü sınıfından gelme bir askeri devriye olan Liu Bang’ın başlattığı isyandır. Liu Bang ölen imparatorun dev anıt mezarında çalıştırılmak üzere bir grup mahkûma refakat etmektedir. Mahkûmların bir kısmı kaçar, Liu Bang geri kalanları serbest bırakıp isyan eder. Birliğindeki köylü askerlerin yanı sıra kendisine katılan mahkûmlarla birlikte Mangdang Dağına çıkarak bir isyan ordusu oluşturur.
Gelişen köylü isyanları Qin hanedanını sarssa da askeri disiplinsizlik ve örgütsüzlük yüzünden tıkanırlar. Çin’in profesyonel ordusuyla baş edemezler. Bu durumda Qin hanedanının yerinden ettiği aristokratlara gün doğar, zaten hazırlıklı olan güçleriyle fiilen ayaklanmanın başına geçerler. Bunların başında gelen, Çin’in güneydoğu eyaletlerinin güçlü soylularından Hiang Yu, Liu Bang’la işbirliği yapar ve bütün isyancı güçlerin kontrolünü eline geçirir. Nihayet MÖ 206 yılında Qin hanedanının devrilmesinden sonra başa geçer. Boyun eğmeyen köylü isyanlarını ise ezer. Daze ayaklanmasının önderi Çeng Şeng bu sıralarda bir muhafızının ihaneti sonucunda öldürülmüştür.
Hiang Yu Çin İmparatorluğunu on sekiz krallığa böler ve kendisinin dışındaki on yedi isyancı lidere krallıkları dağıtır. Liu Bang en yakındakilerden başlayarak diğer krallıklara savaş açar ve dört yıl süren çatışmaların ardından Hiang Yu’yu da alt ederek, Çin’i yeniden birleştirir. Halktan bir köylü isyancı olan Liu Bang, Çin tarihine damgasını vuran Han hanedanını, işte böyle bir isyan dalgasının ardından kurmuştur.
WANG MANG’A KARŞI YEŞİL ORMAN VE KIZIL KAŞLILAR İSYANI
Meşhur Han Kitabı (2) MS 1. yüzyılın başlarında Çin’deki köylü halkın durumunu şöyle anlatıyor: “Güçlülerin toprakları binlerce mu’yla (yaklaşık olarak bir mu 0,06 hektar) ölçülüyordu, oysa yoksulların bir çuvaldız batıracak kadar bile toprakları yoktu. Babalar, çocuklar, kocalar, karıları bütün yıl toprakta çalışıyorlar ama emeklerinin karşılığı olan kazançları karınlarını bile doyurmaya yetmiyordu. Zenginlerin köpek ve atlarına verilen darı ve bezelyeler onlara fazla gelirken, yoksullar kepekle idare etmek zorunda kalıyorlardı.” Bunun en büyük sebebi, tüccar sınıfın avucundaki Han hanedanı saraylarının aşırı lüksü ve izlenen dış politikanın ağır yükü nedeniyle ağırlaştırılan vergilerdi. Başka dönemlerde ürünün otuzda ya da on beşte biri vergi olarak alınırken, yine Han Kitabı’na göre bu oran ürünün yarısını aşmaya başlamıştı.
Bu ağır yaşam koşulları karşısında, özgür köylülerle birlikte kölelerin de katıldığı bölgesel ve kısmi ayaklanmalar kaçınılmaz olarak sıklaşmaktaydı. Hükümet bazı reformlarla, örneğin toprak mülkiyetine ve köle sayısına sınırlar koyarak durumu kontrol altında tutmaya çalıştı.
Bu dönemde, MS 9 yılında imparator naibi ve ordu başkomutanı Wang Mang bir saray darbesiyle başa geçti ve “yeni” anlamına gelen Xin hanedanını kurdu. Wang Mang’ın ilk işi köklü reformlara girişmek oldu. Bütün toprakları devletleştirdi. Özel köle sahipliğini yasakladı, kölelerin feodal bir sömürü ilişkisinde çalışan bağımlılara dönüştürülmesini sağlamaya çalıştı. Toprağı köylüler arasında dağıtacak bir buyruk yayınladı.
Wang Mang’ın reformları başta eski soylular ve köylüler tarafından hoşnutlukla karşılansa da, aslında köylülüğü ve köleleri korumak değil tüccarların etkinliğini sınırlayıp devletin vergi tabanını köklü biçimde düzeltmek amacını taşıyordu. Reformlar tüccar sınıfın da direnciyle karşılaşıp uygulanamaz hale geldi. İmparatorluğun bunalımını derinleştirmekten başka bir işe yaramamış oldu. Üstüne bir de aşırı yağışlar yüzünden Sarı Nehir taşkınlarının ve nehir yatağının değişmesinin yol açtığı ekonomik sarsıntılar eklenince, Wang Mang’ın iktidarı sallanmaya başladı.
Ferman imparatorunsa dağlar bizimdir
Bu başarısızlık MS 17 ve 18 yıllarında birbiri ardına patlayan büyük köylü ayaklanmalarıyla sonuçlandı. Ayaklanmaların iki büyük merkezi ortaya çıktı. Birincisi, imparatorluk güçleriyle giriştikleri savaşta hem kendilerini düşmandan ayırmak, hem de korkunç bir görünüm elde etmek için alınlarına kırmızı bir boya süren isyancılardan hareketle Kızıl Kaşlılar (Chimei) isyanı olarak anıldı. Diğeri ise adını isyancıların kalesi durumuna gelen Lülin (Yeşil Orman) dağlarından aldı.
Lülin ayaklanmasının liderleri, halk arasında yoksulluk ve açlık yüzünden doğan çatışmalarda hakemlik rolü üstlenen iki doğal halk önderi, Wang Kuang ve Wang Feng’di. Bir vergi münakaşası sırasında ayaklanıp Lülin dağlarına çıktılar, eşkıyalığa başladılar. Birkaç ay içerisinde etraflarında 7-8 bin kişi toplandı. Bir kaç yıl boyunca bölgede yerel hükümet güçlerine karşı mücadele ettiler, köylere baskınlar yapıp zengin toprak sahiplerini yağmaladılar. Sayıları on binleri buldu.
İmparator Wang Mang bu isyanı sonlandırmak için birkaç defa af ilan etti, elçiler gönderdi. Sonunda danışmanlarının da etkisiyle isyancılarla pazarlıktan vazgeçip kuvvet kullanma yoluna gitti. Bu saldırı, isyancıları imparatorluk ordusuyla cepheden mücadele etmek mecburiyetinde bıraktı. Birkaç büyük cephe savaşında başarı kazandılar ve iktidarı ele geçirme gibi bir politik tutkuları olmadığından yeniden dağlara çekildiler. Büyük bir veba salgınında çok fazla isyancı öldü ve geçici bir dağılma yaşandı.
Aynı yıllarda, Çin’in farklı bir bölgesinde, oğlunu haksız yere idam eden yerel yöneticiyi öldürüp dağa çıkan Lü ananın eşkıya çetesi gibi, çok çeşitli nedenlerle patlayan küçük köylü isyanları gelişmekte ve birleşme eğilimi göstermekteydi. Bir başka örnek ise, beraberindeki on binden fazla köylüyle Tai dağında üslenmiş olan, hareketin öne çıkan liderlerinden Fan Chong’du. Bu isyanlar kolektif bir önderliğin yönetiminde birleşecek, sonrasında kızıl kaşlılar diye anılan büyük harekete dönüşecekti. İsyancılar arasında büyük hiyerarşiler ve rütbeler yoktu. Aralarındaki düzen basit kurallara dayanıyordu: Ele geçirdikleri ganimeti eşit olarak paylaşırlardı. Bir başka isyancıyı öldüren ölümle cezalandırılır, yaralayan ise iyileşinceye kadar onun bakımını üstlenirdi. İsyancılar askeri kabiliyetlerine ve başarılarına rağmen, siyasi bir hedeften yoksun, esas amacı karnını doyurmak olan karman çorman bir ordu görünümündeydiler.
Han hanedanının restorasyonu
İmparator Wang Mang bu harekete de tavizsiz yaklaştı. Vergileri artırıp isyancıların üzerine hükümet birliklerini gönderdi. Ancak ordunun disiplinsiz hareketleri ve zulmü ters tepti ve henüz ayaklanmaya katılmamış olan binlerce yoksul köylüyü de isyancıların safına itti. 22 yılında imparatorun dev ordusuyla karşılaşıp bozguna uğrattılar. Wang Mang ordusunu geride bırakıp kaçmak durumunda kaldı.
Bu sırada Han hanedanıyla uzaktan akrabalığı olan eski soylu sınıfın bir üyesi olan Liu Yan, dağılmakta olan Lülin isyancılarını toparlamış ve başkentin üzerine yürümeye başlamıştı. Liu Yan isyancılarla birlikte pek çok bölgeyi ele geçirip yerel yönetimler kurdu ve sonunda 23 yılında başkenti ele geçirip Wang Mang’ı öldürdü. İsyancı köylü liderlerini general rütbesine yükseltti. Bu defa iki isyancı güç, yeni imparator etrafındaki Lülin isyancılarıyla Kızıl Kaşlılar karşı karşıya geldiler. İç savaşın sonunda 25 yılında bu kez Kızıl Kaşlılar başkenti ele geçirdi ve bölgenin soylularından birinin çok uzaktan akrabası olan, isyancı birliklerinde hayvanların bakımından sorumlu bir genci kukla bir imparator olarak başa getirdiler. Ancak devlet yönetmek gibi bir siyasi hazırlığı ve ufku olmayan bu hareket, hakim olduğu süre içinde başkentin zenginliklerini yağmaladı ve yavaş yavaş dağıldı. Sonunda 27 yılında Liu Yan’ın kardeşi Liu Xiu imparatorluğunu ilan etti ve doğu Han hanedanı diye bilinen dönem başladı.
Ayaklanma bastırılmış olsa da, yeni egemenler yoksul halka ödünler vermek zorunda kaldı. Köle olarak satılmış çocuklar azat edildiler ve bazı asiler için af çıkartıldı. Büyük toprak sahiplerine ait olan ekilebilir toprakların bir bölümü köylülerin eline geçti. Kölelik biraz yumuşadığı, sömürü yöntemleri ılımlılaştığı için, ekonomide yeni bir gelişme başladı. Sarı Nehir etrafındaki sulama sistemi onarıldı ve genişletildi, bu da ekilebilir toprakların yüzölçümünün artmasını sağladı. Demir madeni çıkarma ve maden dökümcülüğü yoğunlaştı. Ticaretin boyutları genişledi. MS 1. yüzyılda Çin, Büyük İpek Yolu’nu tekrar ele geçirdi.
Yoksul köylülerin üzerlerindeki dayanılmaz sömürüye karşı başkaldırmasıyla ortaya çıkan Lülin ve Kızıl Kaşlılar isyanları, yeni bir düzen kuracak siyasi bir ufuktan yoksun olsalar da, Han hanedanının restorasyonunda kilit bir rol oynayarak Çin tarihinde yeni bir dönemi açmış oldular.
Han Hanedanı bundan yaklaşık yüz elli yıl sonra Sarı Sarıklıklar adıyla anılan bir başka köylü isyanının ardından yıkıldı. Halkın içindeki Taocu rahiplerin önderliğinde gelişen bu ayaklanma da başarıya ulaşmadı, kanla bastırıldı. Ancak hanedanının sonunu getiren de bu oldu.
Dipnotlar
1) Wolfgan Eberhard, Çin Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1995, s.83.
2) Han Kitabı ya da İlk Han Hanedanı Tarihi; Çin’in MÖ 206 yılından MS 25’e kadar Batı Han hanedanı idaresinde geçirdiği dönemi anlatan, MS 111 yılında tamamlanmış tarih kitabı.
Kaynaklar
1) Barbara Bennett Peterson, Notable Women of China: Shang Dynasty to the Early Twentieth Century, 2000, An East Gate Book, s. 93.
2) Ferenc Tokey, Çin’de “Asyagil Üretim Tarzı”, İlk Sınıflı Toplumlar -Asyagil Üretim Tarzı ve Doğu Despotizmi içinde, Birey ve Toplum Yay, 1985, s. 118, 121,
3) L. S. Perelomov, Red eyebrow maddesi, The Great Soviet Encyclopedia, 3rd Edition (1970-1979).
4) V. Diakov-S. Kovalev, İlkçağ Tarihi, -Ortadoğu, Uzakdoğu, Eski Yunan, C.1, Çev: Özdemir İnce, Yordam Kitap, Haziran 2008, s. 252-253
5) Wolfgan Eberhard, Çin Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1995
6) http://earlyworldhistory.blogspot.com.tr/2012/02/red-eyebrow-rebellion.html
7) http://en.wikipedia.org/wiki/Chimei
8) http://en.wikipedia.org/wiki/L%C3%BClin
9) http://en.wikipedia.org/wiki/Daze_Village_Uprising
10) Çin Uluslararası radyosu CRI Çin Ansiklopedisi, “Çin tarihindeki ilk feodal hanedan Qin” maddesi, internet sitesi, http://turkish.cri.cn/chinaabc/chapter14/chapter140104.htm