Ana Sayfa 122. Sayı “Kimse gorilleri daha fazla sevmedi”: Dian Fossey ve gorilleri

“Kimse gorilleri daha fazla sevmedi”: Dian Fossey ve gorilleri

685

Nazan Mahsereci

Dian’in gorillerle ilişkisi biçim değiştirmeye başlamıştır. Her biri bir isimle birlikte karakter kazanırlar. Goriller Dian’in bilimsel nesneleri değil, ne pahasına olursa olsun koruyacağı ailesi haline gelir, ilk ve tek ailesi. Dian tüm hayatının, tüm varlığının can noktası gibi, bildiği tek aileyi vahşice korur. Bulduğu tüm yöntemler Dian’in ilkel tarafından çıkma gibidir. Sanki yabanda yaşadığı onca zaman içinde, gorillerde gördüğü kendi doğasıdır; insanın vahşi, ilkel doğası.

Digit, Digit, Digit… Sevgili arkadaşının ardından, Dian Fossey’in not defterine defalarca melankoliyle karaladığı isim. Bu karalama, Dian’in Grup 4’ün nöbetçi gorilinin katledilişinin acısını katlanılabilir kılmak için bir yol arayışının resmi. Onun aslında ne kadar kırılgan olduğunun delili. Bu yazıyı hazırladığım süre içinde, odasında yalnız, not defterinin başında dalgın oturan kızıl saçlı kadın, Dian Fossey’in hikâyesinin bendeki imgesi haline geldi; onu gözümde bir araştırmacıdan çok kötülükle canhıraş savaşan bir savaşçı, zavallı bir fani haline getirdi.

Gücünü “çocuk Dian’ın” vicdanından alır

Dian’i anlamak, onun tabiri caizse sevgisiz geçen çocukluğunu anlamaktan geçiyor, sevgisiz ve yalnız. 1932’de San Francisco’da dünyaya gelişinin ardından anne ve babasının boşanması, okuduğum bütün metinlerde son derece ilgisiz ve yüzeysel olarak tasvir edilen anne ve aşırı disiplinli, kendisini bir türlü kabullenemeyen üvey baba Dian’in çocukluğunun odak noktaları. Onu çalışmalarında başarıya, daha sonra da deliliğe sürükleyen tutkusu bu odak noktalarından büyüyor.

Pek çok çocuk gibi Dian de hayvanlara karşı oldukça ilgili; ancak onun ilgisinde, o pek çok çocuğunkinden ayrılan bir taraf var. Evcil hayvanlar bizi karşılıksız sevmez, onlar için güvenli bir yuva, yemek ve sevgi sağlayıcısıyızdır. Dian’in hayvanlara ilgisinin boşluğunu duyduğu sevgi ihtiyacından kaynaklandığını, en azından böyle başladığını söylemekte bir sakınca görmüyorum; yine de o çocukluğunun eksikliklerini kendi için gidermektense, başka canlılar için sağlamaya çalışmış diye düşünüyorum. Onda kırılgan, incinmiş ve güvenli bir kucağa özlem duyan çocuğun vicdanı vardı. Dian Fossey efsanesini oluşturan şey onun kırılganlığı değil vicdanıdır, kırılganlığına rağmen onu tamir etmek için seçtiği ve sonunda kendisini paramparça eden yoldur.

İlk evcil hayvanı biricik Japon balığı. Biricik, çünkü üvey babasının katı kuralları altındaki evde bir ikinci balığı olamıyor, ama bu açığı seneler sonra Karisoke’de köpekten tavuğa, gorilden file birçok farklı türde edindiği onlarca “evcil” hayvanın koruyuculuğunu yaparak kapatacak küçük Dian.

İhtiyacı olanlara yardım edebileceği bir meslek

Eğitim hayatı da, baskılardan sıyrılan, kendi yolunu bulan bir genç kadının hikâyesinin kronolojik okuması gibi. Üvey baba baskısıyla başladığı Marin Junior Colloge’da işletme dersleri alıyor. 19 yaşından itibaren yaz aylarında bir aile dostlarının Montana’daki at çiftliğinde çalışıyor. 6 yaşından beri at binen Dian için bu iş biçilmiş kaftan. Eğitimi için çalışmak zorunda kalan, böylece kendine güvenmeye başlayan Dian’in hayvanlara olan tutkusunun burada tekrar alevlendiğini düşünebiliriz. Çalışma hayatı bir başkaldırıya sebep oluyor ve Dian ailesiyle olan son bağlarını da koparmak pahasına Kaliforniya Üniversitesi’ne veterinerlik eğitimi almak için başvuruda bulunuyor. Ailesinden gelen cüzi desteği de kalmayınca, zorlu bir çalışma hayatına başlıyor. Zaman zaman ağır işlerde çalışıyor; o, zayıf ciğerleriyle, kırık kemikleriyle tırnaklarını ve dişlerini mevzuya geçiren bir kadın.

Veterinerlik Fakültesi’nde işler pek yolunda gitmiyor, en başından beri her açıdan örnek bir öğrenci olan Dian kimya ve fizik gibi bazı temel bilim derslerinde zorluk yaşamaya başlıyor. İkinci sınıftan sonra San Jose Devlet Üniversite’sinde meslek hastalıkları eğitimi almaya karar veriyor. Dian için düşünülebilecek tek meslek, ihtiyacı olanlara yardım edebileceği bir meslek. Mezuniyetinden sonra çeşitli hastanelerde çalışan, veremli hastalarla ve otistik çocuklarla ilgilenen Dian, daha sonra buradaki deneyimlerini gorillerle çalışmalarında kullanacaktır. Sadece ileride kullanacağı deneyimleri değil, onu Afrika’ya götüren tanışıklıkları da bu hastanelerden birinde gerçekleşir.

National Geographic, Dian’ın gorillerle olan çalışmalarını birkaç kere kapak yaptı.

Afrika ve goril düşleri yeşerten Leakey tohumları

Mesai arkadaşları Mary White- Michael J. Henry’den dinlediği Afrika hikâyeleri ve gördüğü fotoğraflar sayesinde Afrika yaşamı Dian için çekici bir düş haline gelir, ne pahasına olursa olsun gidip yaşayacağı bir düş.

Sonunda banka kredisi alarak 7 haftalık ilk Afrika gezisine çıkar, daha sonraları evi olacak kıtaya 1963 Eylül’ünde ilk defa ayak basar. Bu gezide iki de önemli durağı vardır; Louis Leakey ile tanıştığı Tanzanya ve Amerikalı zoolog George Schaller’in 1959’da dağ gorillerini incelemek için bulduğu Kongo’daki Mikeno Dağı. Dian’in aklında Afrika’ya geri dönüp dağ gorilleriyle çalışma fikrinin, kendi deyimiyle tohumları, bu gezi sırasında atılıyor. Sisteki Goriller kitabında bu ilk heyecandan şöyle bahseder: “Büyük maymunlarla bu ilk karşılaşmanın çarpıcı etkisinden geriye kalan çekingen davranışlarıyla birleşen karakterleriydi. Gönülsüzce Kabara’dan ayrıldım ama, bir şekilde, sisli dağların gorilleri hakkında daha çoğunu öğrenmek için geri döneceğimi biliyordum.”

Dr. Leakey ile gezileri sırasında paleoantropolog, Dian’e uzun uzun Jane Goodall ve şempanzelerinden bahseder. Jane Goodall gibi Galdikas’ı da büyük maymunlarla çalışmaya ikna eden Leakey’dir. Leakey’e göre insanı anlamak için olmazsa olmazdır büyük maymunları anlamak ve kadınların hayvanlarla aralarına erkeklere göre daha az engel koyduğu, bilimin soğuk yaklaşımındansa, kadınların bu empatik yaklaşımının, yakın akrabalarımızı anlamak yolunda daha faydalı olacağı düşüncesindedir. Yöntemleri birbirinden çok farklı olan bu üç kadının da alanlarındaki benzersiz başarısı, Leakey’in fikrini desteleyecek bir sonuç olarak görülebilir. Dian’in aklındaki o fikir tohumlarının kendi kendine ortaya çıkmadığını, sohbetleri sırasında Leakey tarafından özenle ekildiğini düşünebiliriz. Tohumları eker, yeşermelerini bekler ve yeşeren tohumların toprağa ne kadar sağlam tutunduklarından da emin olur.

Kentuck’ye işine geri dönen Dian, burada yerel bir dergide Afrika gezisi fotoğraflarının ve izlenimlerinin olduğu bir dizi makale yayınlar. İlk buluşmalarından üç yıl sonra Leakey, ulusal konferanslar dizisi kapsamında Louisville’de bir konuşma verir. Bu sırada Dian’le tekrar karşılaşırlar. Kendisine makalelerini göstermek isteyen Dian’e, Goodall’ın şempanzelerle yaptığını dağ gorilleriyle yapmasını teklif eder.

Dian bundan sonraki 8 ayını, banka kredisini geri ödeyerek, Svahili’yi (1) öğrenerek ve daha önce dağ gorilleriyle çalışan Scaller’in alan çalışmasını anlattığı kitabına yoğunlaşarak geçirir. 8 ay sonra, ne kadar zor olacağını bilere,k ama büyük bir kararlılıkla gerçek Afrika ziyaretine çıkar; kısa bir süre önce ziyaretçisi olduğu bu yer onun daimi evi olacaktır. 1966’da Nairobi’ye varır, sonraları “Lily” olacak olan Land-Rover’ı burada alır ve Kongo’ya doğru yola çıkar.

Virunga Dağı’nın Kongo yamacından Ruanda yamacına

Virunga Dağı’nda çalışmak için gerekli izinlerin alınmasından sonra, Shaller’in 7 yıl boyunca kamp kurup çalışmasını yaptığı yaylada çalışmaya başlar. Burada Dian 3 farklı goril grubu belirler ve onların davranışlarını incelemeye başlar. Bu büyük maymunların mimiklerini, hareketlerini, ürkek tavırlarını yeme alışkanlıklarını gözlemler, onların çıkarttıkları seslere aşina olur. İnsan hayvan ilişkisinde çizgiyi hayvanların belirlediği noktada tutmak gerektiğini, onlardan henüz hazır olmadıkları bir hoşgörü beklememeyi öğrenir. Dian’in gorillerin davranışlarını gözlemlerken gösterdiği bu başarı, otistik çocuklarla yaptığı çalışmalarda kazandığı deneyime dayanır.

Dian gorilleri tanımaya başlamıştır, ama henüz onlarla yakın temasta bulunmamıştır; Virunga Dağı gorillerini sadece uzaktan gözlemler. Kongo’da yaşanan iç savaş, sonunda Dian’in kampına da uğrar. 1967’de 10 aylık Virunga çalışmasını ardında bırakıp Kabara’dan ayrılması “kibarca” istenir. İki hafta boyunca Rumangala’da askeri kampta tutuklu kaldıktan sonra kaçmayı başarır. Kigali’de Dr. Leakey’le buluşurlar. Kolay kolay vazgeçecek biri değildir Dian ve gorillerin iç savaştan haberdar bile olmadıklarını, Virunga Dağı’ndaki yaşamlarına devam ettiklerini düşünür. Karar verilmiştir, çalışma dağın Ruanda tarafındaki yamacında devam edecektir. Dian buradaki kampa, Karisimbi ve Visoke Volkanları’nın isimlerini verir: Karisoke.

Dian ve Digit

Karisoke’de ilk goril grubuyla 1967’nin Eylül ayında karşılaşır, onlar artık Grup 4’tür. İlk başlarda Dian grubu uzaktan dürbünle dakikalarca gözlemler. 14 bireylik grubun lideri muhteşem gümüşsırtlı Bert Amca’dır. Dian, burun çizgileri her birinde farklı olan gorilleri birbirlerinden ayırt etmeyi öğrenmiştir, Dian, gözünde her biri ayrı bir birey haline gelen gorillere isim vermeye de başlar. Ailesini korumak için her şeyi yapabilecek devasa muhteşem yaratığa, çocukluğunun tek koruyucu figürü Bert Amcasının ismini verir. Grubun genç erkek üyesinin ne kadar oyuncu olduğu da Dian’in ilk gözlemlerindendir. Goril ailesi tarafından ilk fark edildiğinde Dian’le uzun uzun göz teması kuracak olan genç erkektir bu. Sonraları daha yakın bir temasta Dian onun orta parmağında oluşmuş, bir gençlik yarasından kalma şişliği fark eder; uzun bir arayıştan sonra genç erkek de kendi ismini bulmuştur, Digit (2).

Dian’in Karoseke’de çalıştığı iki ayrı goril grubu daha vardır, Grup 5 ve Grup 8. Uzun süre gorilleri gözlemleyen Dian, sonra yavaş yavaş onlara kendini takdim eder, bu takdim süreci de aylar alacaktır. Sonunda gorillerle ilk fiziksel teması gerçekleşir, Dian daha sonra Fasi Ya Mkoni (Ellerin Mekânı) adını vereceği yerde, kolları açık şekilde yatarken Grup 8’in genç erkek üyesi Peanuts ona yaklaşmış ve bir anlığına onun eline dokunmuştur. Bu muhteşem anı yakalamaya çalışan fotoğrafçı Bob Campbell’in karesi, sanki Dian’nın gördüğü bir rüyaymış gibi bulanıktır.

Dian’in gorillerle ilişkisi biçim değiştirmeye başlamıştır. Her biri bir isimle birlikte karakter kazanırlar. Goriller Dian’in bilimsel nesneleri değil, ne pahasına olursa olsun koruyacağı ailesi haline gelir, ilk ve tek ailesi. Özellikle Digit kendi grubundaki tek yaşıtı olan kız kardeşini başka gruplara kaptırınca, (dişi gorillerin grup değiştirmesi ya da başka gruplar tarafından onlara el konulması olağan bir goril davranışıdır), Dian’i, grubun gözcüsü olma görevini ciddiyetle üstlenene kadar, oyun arkadaşı ilan eder. Dian de onun bu yalnızlığında kendi çocukluğunun izlerini bulur.

Kamptaki diğer gözlemcilerin izlenimlerine göre de Dian ve Digit arasındaki bağ çok özeldir. Başka herhangi bir hayvan ve herhangi bir insan arasında, bir evcil hayvanla sahibi arasında bile kurulamayacak, bütün ihtiyaçlardan bağımsız eşit bir ilişki. Dian ve Digit birbirlerini bulmuş, tanımış ve benimsemişlerdir. Dian’in Digit’ten “arkadaşım” diye bahsetmesi bundandır.

Diğer gorillerin de Dian’le ilişkisi diğer tüm gözlemcilerle olduğundan daha farklıdır. Hiçbir insanla, Dian’le olduğu kadar yakınlaşmayan goriller içinde, Digit ile Dian aralarındaki bağın gücünü ortaya koyacak şekilde birbirlerinin gözlerine bakarlar. Dian’in şansı ya da şansızlığı, insanlarla en yakın ilişkiyi kurabilen bu maymunlarla çalışmasıydı. Şansıydı, çalışması açısından; şansızdı, yaşattığı benzersiz deneyimden. Ancak bu sevgi kelimenin gerçek anlamıyla ölümcüldü. Çocukluğunun incinmiş korunmaya muhtaç kızının yüreğine sahipti Dian ve hiçbir candan savaşmadan vazgeçemezdi. Gorilleri için savaşması vakti geldiğinde de bunu yapacaktı.

Dian’ın savaşı

Dian’in verdiği tek savaş, goriller için olanı değildir. Afrika hayatı en başından itibaren bir mücadele, bir yaşam savaşıdır onun için. Yüksek dağların az oksijenli ve nemli havası astımlı bir çocuk, ağır bir sigara içicisi olan Dian’in ciğerleri için pek de iyi değildir. Yıldan yıla zayıflayan bünyesiyle günlük kamp yaşamı bir meydan okumaya dönüşür. Günlük yürüyüşleri, öğrencilerininkinden çok daha fazla zaman alır, onların rahatlıkla tırmandığı bayırlar Dian’e birer eziyettir. Zorlu dağ tırmanışlarında meydana gelen kemik kırılmaları, eklem zedelenmeleri de cabası. Zorlu bir hayat yaşamıştır Dian ve zorlu bir kadındır. Hastalıklar onu değil yıldırmak, tedavi olmak için kamptan ayrılmasına bile neden olmaz. Taa ki bir köpek tarafından ısırıldıktan sonra kuduz belirtileri gösterene kadar. Kamptan ayrılamaz, çünkü söz konusu kamp ise kimseye, öğrencilerine bile güvenemez. Canı pahasına koruyacağı hayvanları bir anlığına bile terk edemez. Tutkuyu da aşan kendini parçalarcasına üstlendiği bu görevle, her an, her yerden gelebilecek kötülüklere karşı kol kanat gerdiği ihtiyaç sahibi, belki de küçük Dian’den başkası değildir. Tüm bunlar, Dian’in deliliğinin ilk belirtileri olarak görülebilir. Onun paranoyakça beklediği kötülükler gerçekleşmeye başlar.

Yerli kabilelerin avlanmak için kurdukları kapanlara gorillerin de takılmasının üstüne, Batı’nın aç insanlarının her şeye sahip olma isteğiyle, hayvanat bahçelerine yavru bir goril ya da zenginlerin birkaç yüz dolar karşılığı evlerini süslemek için bir goril kafası, sigaralarının küllerini silkelemek için kullanılacak devasa goril elleri talep etmeye başlamasıyla, eskide kalmış goril avcılığı da yeniden başlar. Eti yenmeyen bu hayvanların organları, geçmişte yerel halkın büyücülük malzemesidir; günümüzde ise “uygar” insanın istediği her şeye sahip olabileceğinin bir göstergesi halini alır. Elbette goril avcılığı yasaktır. Gorillerin ulusal park bünyesinde, Ruanda Devleti tarafından korunması gerekmektedir. Ama Afrika’da işler farklıdır, Afrikalılar farklıdır. Bir yavru goril için, Avrupa’daki bir hayvanat bahçesiyle anlaşan yetkililer, grup halinde bir aile gibi yaşayan gorillerin o yavruyu korurken avcılar tarafından topluca katledileceğini bilmezler ya da umursamazlar. Bu noktada iş Dian’e kalır.

Dağın Tanrıçası da gorilleri kurtaramayacaktır

Sevgili Digit’inin de öldürülmesiyle işler çığırından çıkar. Dian kendi yöntemlerini geliştirecektir, bu yöntemler pek çoklarına göre acımasız, aşırı ve yıkıcıdır, üstelik Dian’in kendi sonunu getirecek kadar yıkıcı. Çocukluğunda sıcak bir aile hayatı olmayan Dian’in, kadınca özlemini duyduğu, onun için her şeyden vazgeçerek gorillerle yaşamayı kabul eden, ona eksikliğini bir türlü dolduramadığı yuvayı, kendi öz çocuklarını verecek adam, o birçok talibinin arasından çıkmaz. Ve Dian tüm hayatının, tüm varlığının can noktası gibi, bildiği tek aileyi vahşice korur.

Bulduğu tüm yöntemler Dian’in ilkel tarafından çıkma gibidir. Sanki yabanda yaşadığı onca zaman içinde, gorillerde gördüğü kendi doğasıdır; insanın vahşi, ilkel doğası. Avcı Afrikalıları kendi bölgesinden uzak tutmak için onları en zayıf oldukları taraflarından vurur. Her şeyi anlamlı kılan, her şeyi bulanıklaştıran, olayların birbiriyle ilişkisini koparan olabilecek en gerçekle, büyüyle. Bunun için her yol mubahtır; uyuşturucu haplar, korkunç maskeler, ojeyle ağaçlara çizilmiş cadı resimleri; hatta her türlü psikolojik ve fiziki işkence. Dian’in gerçekçi olabilmesi için çok para ödediği maskesinin ardından “Ben bu dağın tanrıçasıyım, siz benim çocuklarımı öldürdünüz, ben de sizi öldüreceğim” tehditleri; haplarla bayılttığı avcıya uyanınca, “Senin aklını aldım, bir daha buraya gelirsen yine alırım, ama bu sefer geri vermem” deyişi; olayların tanıklarının anlattığı en masum hikâyelerdendir.

Dian Fossey’in mezarı Karisoke’de, katledilen gorili Digit ile yan yana. Dian’ın mezar taşında şöyle yazıyor: “NYIRAMACHABELLI” (dağda yalnız yaşayan kadın) / DIAN FOSSEY / 1932 – 1985 / KİMSE GORİLLERİ DAHA FAZLA SEVMEDİ / HUZUR İÇİNDE UYU, SEVGİLİ ARKADAŞIMIZ / SONSUZA KADAR KORUNMALISIN / BU KUTSAL TOPRAKTA / ÇÜNKÜ AİT OLDUĞUN EVİNDESİN”

Sonunda Dian’in hayvanları koruma tutkusu onu insanlardan uzaklaştıracak, deliliği yerel halkı kendisine düşman edecek aşamaya ulaşacaktır. Dian araştırma işini çoktan bırakmıştır; zaten kendini yerden yere vura vura geldiği bu noktada, gorilleri korumak konusunda da bir şeyler yapamayacak durumdadır. Kimilerine göre yanlış seçimler yapmıştır Dian, ama ben onun vicdanının kaldıramayacağı seçimler yaptığını, üstelik bunu bile bile yaptığını düşünüyorum. Benim için Dian’in (1932-1985) hikâyesinin sonu oldukça çarpıcı, deliğin sınırlarında dolaşıp durduğu zamanlarda gece uykusundayken öldürüldüğü ve katili asla bulunamadığı için değil; Kwell, Morchessa, Puck ve onlarca daha arkadaşı ve Digit’le yan yana gömüldüğü için.

Dipnotlar

1) Svahili: Tanzanya, Kenya, Uganda ve Afrika Birliği’nin resmi dili.

2) Digit: İng. parmak.

Kaynaklar

1) http://gorillafund.org/page.aspx?pid=379

2) http://womenshistory.about.com/od/environment/a/dian_fossey.htm

3) Sy Montgomery, Walking with the Great Apes –Jane Goodall, Dian Fossey, Birutè Galdikas-, Chelsea Green Publishing, 2009, 281 s.

4) Gorillas in the Mist: The Story of Dian Fossey filmi (Sisteki Goriller), Yönetmen: Michael Apted, 1988, ABD yapımı. (Oyuncu Sigourney Weaver’in Dian Fossey’i canlandırdığı film, 46. Altın Küre Ödülleri’nde, 1989’da e En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Özgün Müzik Ödüllerini almıştı.)

Önceki İçerikPrimatolojide çığır açan “alaylı” araştırmacı: Jane Goodall ya da nam-ı diğer “Leydi Şempanze”
Sonraki İçerikÜç numaralı “trimat”: Birutè Mary Galdikas ve orangutanlar