Depresif insanların yaşadığı hafıza kaybı ve odaklanma problemleri onların özel ve iş yaşantılarını etkiler. Her ne kadar depresyonla mücadele eden insanlar, bilişsel sorunlarının oluşturduğu sonuçları bildirse de, geçmiş çalışmalarda bu sorunlar laboratuvar ortamında gözlemlenememiştir. Teksas Üniversitesi Beyin Sağlığı Merkezi tarafından yapılan çalışmalarda, depresif insanlardaki hafıza kaybına dair eksiklikler ilk kez tespit edilebildi.
Çalışmalarda, depresif düşüncelerin varlığının, depresif olan ve olmayan insanların hafıza kaybına etkisi araştırılmış ve depresif insanlarda yüzde 12’ye kadar kayıp tespit edilmiştir. Depresifken depresif düşünceye sahip bireyler, depresif olmayan ve depresif düşünceye sahip olmayan bireylerle kıyaslandığında sonuçlar benzer çıkmıştır. Sonuçlara göre depresif olan ve olmayan bireylerin hatırlama becerileri genellikle yakındır; fakat depresif düşünceler oluştuğunda bu düşüncelerin kafadan uzaklaştırılması depresif bireylerde zor olduğundan birtakım hafıza kayıpları yaşanmaktadır.
Araştırmacılar, negatif düşünceler etrafında uzun uzadıya düşüncelere dalmanın, bir insanın düşünme yeteneğini olumsuz yönde etkilediğini belirterek, depresyonun içerdiği karşıtlıktan söz ediyorlar. Bu durumu açıklayan hipoteze göre, depresif insanlar anlamlı bir şarkı veya mekân gibi bir sinyalle karşılaştıklarında, beyin bu noktaya sabitlendiği için, telefon konuşması, yemek listesi gibi çok temel şeylere odaklanamıyorlar. Geleneksel bir laboratuvar ortamında, depresif düşüncelere sebep olacak ve bu yüzden bilişsel davranışları etkileyecek faktörler elenir; fakat yeni çalışmada bu faktörler birleştirilip, bunların hafıza üzerine etkilerinin incelenmesi başarıldı.
Çalışmada 157 üniversite öğrencisi kullanıldı. Katılımcılar bilgisayarla bir depresyon testi yaptılar, böylelikle önceki iki haftayı içeren depresif semptomlar ölçüldü. Buna göre 60 kişi depresif, 97 kişi de depresif değil çıktı.
Katılımcılardan “Mutsuzum” ya da “İnsanlar beni sevmiyor” gibi depresif yargı cümleleri ve “Pek çok insan pazartesi gününün haftanın en kötü günü olduğunu düşünür” gibi daha tarafsız cümleler içeren yargılara doğru/yanlış şeklinde cevap vermeleri istendi. Daha sonra bir sayı dizisini hatırlamaları istendi. Depresif insanlar, depresif olmayan insanlara göre daha fazla numarayı unuttu. Bu unutkanlık, negatif cümlelere verdikleri cevaplarda daha fazla olup, tarafsız cümlelere verdikleri cevaplardaysa hatırladıkları sayılar daha fazla çıkmıştır.
Depresyon dünya çapında 151 milyon kişiyi etkiliyor ve verimsizleşme gibi sonuçlarla ciddi ekonomik kayıplara neden oluyor. Depresyondaki hafıza kaybını anlamak ve doğru bir teşhis koymak, faydalı teröpatik yaklaşımlar geliştirmek için en önemli adımdır. Üniversitedeki araştırmacılar, hatırlamaya yardımcı yöntemleri öğretmek, depresif düşünceleri zihinden atmaya yardımcı olmak gibi teröpatik yaklaşımların depresyondaki bilişsel eksiklikleri gidermede önemli bir faktör olduğunu belirtmiştir. Bu yeni çalışma yöntemiyle, araştırmacılar depresyon tanısı konan bireyler üzerinde çalışmayı umuyor. Geçmişte yapılan çalışmalarda depresif olan ve olmayan bireyler arasındaki beyin görüntülerine bakıldığında farklılıklar saptanmış, ancak bunlar bilişsel testlerle paralellik göstermemişler. Fakat şimdi laboratuvarda bilişsel eksiklik koşulları da sağlanabildiğinden, sinirsel görüntülere bakılarak daha sağlıklı sonuçlar elde edilebileceği düşünülüyor.
Çeviren: Selen Özkan
İTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2015/01/150106130516.htm
Dergi referansı: “Depressive thoughts limit working memory capacity in dysphoria”, Cognition and Emotion, 2015.