İngiltere Parlamentosu tarihi bir karar vererek, iki kadın ve bir erkek DNA’sı kullanılarak uygulanan tüp bebek yöntemine onay verdi. Üç ebeveyne izin veren yöntem ve bunun olası etik boyutları İngiliz Parlamentosu ve kamuoyunda hararetle tartışıldı. Yöntemin teknik ayrıntılarını ve tartışmaları derleyen yazıyı sunuyoruz.
Sunuş
Sağlık bilimleri ilerledikçe, genetik hastalıkları önlemek için köktenci adımlar atılıyor. Mitokondriya kaynaklı ve anneyle aktarılan genetik hastalıkları önlemek için, üç ebeveynli bir tüp bebek yöntemi geliştirildi. BBC’nin internet sitesinde, yöntemin teknik ayrıntılarına ve hem parlamentoda, hem kamuoyunda yaşanan tartışmalara yer veren geniş bir haber yer aldı. (http://www.bbc.com/news/health-31069173) adresinde bulunabilecek haberi, Doç. Dr. Sertaç Yazıcı’nın çevirisiyle yayımlıyoruz. Yazının sonundaki kaynaklar, ileri okuma yapmak isteyenler için çevirmen tarafından derlenmiştir. Yazının arabaşlıklarına ufak tefek müdahalelerde bulunduk.
İngiltere Parlamentosu tarihi bir karar vererek, iki kadın ve bir erkek DNA’sı kullanılarak uygulanan tüp bebek yöntemine onay verdi. Böylece Birleşik Krallık, üç ebeveynli bebeklerin yasal olarak önünü açan ilk ülke oldu. Tartışmalar sırasında ilgili bakanlar bu tekniğin karanlık bir tünelin ucundaki ışık olduğunu söylediler ve oylama sonucu anneden çocuğa geçen genetik hastalıkları ortadan kaldıracak bu yeni yöntem kabul edildi. Yasanın Lordlar Kamarası’nda da kabul edilmesi gerekecek ve her şey yolunda giderse üç ebeveynli ilk bebek gelecek yıl içinde doğmuş olabilecek. Yasayı savunanlar bu durumun progresif tıp için iyi bir haber olduğunu söylerken, yasayı eleştirenler çok fazla etik ve güvenlik endişesi nedeniyle bu tekniğe karşı savaşmayı sürdüreceklerini belirtiyor. Tahminlere göre her yıl bu yöntemle 150 bebek doğacak.
Başbakan David Cameron, Tanrıyı oynamadıklarını, sadece sağlıklı bir bebek isteyen ebeveynlere yardımcı olduklarını söyledi.
Hayat kurtarıcı teknik
Newcastle’da geliştirilen bu yöntem Sharon Bernardi gibi mitokondrial hastalıktan yedi çocuğunu kaybetmiş kadınlara yardımcı olacak.
Mitokondriler her hücre içinde bulunan ve enerji üreten küçük gözlerdir. Kendilerine özgü DNA dizilimleri vardır ve fenotip gibi özellikler üzerinde etkileri yoktur. Kusurlu mitokondriler, sadece anne tarafından yavruya genetik geçiş gösterirler. Her 6500 bebekten biri mitokondriyal hastalıkla doğmaktadır. Bu durum beyin hasarı, kas kaybı, kalp yetmezliği ve körlükle sonuçlanabilir.
Yeni geliştirilen teknikte, IVF’in (in vitro fertilizasyon, yani tüp bebek yöntemi) modifiye edilmiş versiyonu kullanılarak iki ebeveynin DNA’sı donör bir kadının sağlıklı mitokondrisi ile birleştirilmektedir. Sonuçta elde edilen embriyo, donör ikinci kadının yüzde 0,1’lik DNA’sını içermektedir ve bu kuşaklar boyunca iletilecek kalıcı bir değişikliktir.
Müzakereler
Sağlık Bakanı Jane Ellison, müzakereler sırasında parlamentonun cesur bir adım attığını, ama bunun düşünülmüş ve bilgilendirilmiş bir adım olduğunu ve bu durumdan etkilenen birçok aile için karanlık bir tünelin ucundaki ışık olduğunu söyledi.
Congleton Milletvekili Fiona Bruce ise, bu durumun kuşaklar boyunca aktarılacağını ve etkileri tahmin edilemeyeceği için yasaya karşı çıktığını belirtti. “Kesin olan tek bir şey var. Bu değişiklik bir kere yapıldığı zaman, yani birilerinin dediği gibi cin bir kere şişeden çıkarsa, bugün onaylamamız istenen bu prosedürler ilerlediğinde toplum için artık geriye dönüş olmayacaktır.”
Parlamentodaki diğer bir tartışma ise yasanın genetik modifikasyonu içerip içermemesi konusundaydı. Stoke-on-Trent Güney temsilcisi Robert Flello, geliştirilen teknikteki belirsizlikler nedeniyle ailelerin trajik bir şekilde hayal kırıklığına uğramasından ve toplumun, yeni tekniğin genetiği değiştirilmiş bireylere yönelik bir öneri olduğunu sanarak ayaklanmasından korktuğunu belirtti. Ancak eski Sağlık Sekreteri Frank Dobson, belirsizliğin tıbbın ve bilimin doğasından kaynaklandığını ve kesin ihtiyaç olmasaydı IVF’in bu kadar ilerleyemeyeceğini iddia etti.
Bu tekniği geliştiren ekibin lideri, Newcastle Üniversitesi’nden Prof. Douglass Turnbull, söz konusu yeni IVF tekniğinin geliştirilmesinin önemli bir sorun olduğunu ama Lordlar Kamarası’nda durumun halen tartışıldığını ve daha da önemlisinin HFEA (Human Fertilisation and Embryology Authority, İnsan Fertilizasyon ve Embriyoloji Kurumu) tarafından ruhsatlandırıldığını belirtti. “Sonuç olarak, bugünkü tartışmanın kalitesi İngiltere’de IVF tedavilerine yönelik olarak ne kadar bilimsel, etik ve kanuni prosedürlere sahip olduğumuzu göstermektedir. Bu önemli ve gurur duyulacak bir durumdur.” Sağlık Dairesi Başkanı Prof. Dame Sally Davies ise Birleşik Krallık’ın bilimsel gelişmelerde her zaman ön saflarda olduğunu söyledi.
Tasarlanmış kuşaklara doğru bir adım mı?
Mitokondriyal hastalıktan etkilenen aileler ve tüm toplum için, bu çok önemli bir gelişme. İngiltere, üç insanın DNA’sı kullanılarak bir embriyo geliştirilmesine kanuni olarak izin veren ilk ülke olmak üzere. Mitokondriyal hastalıktan etkilenen ailelerin sağlıklı bir bebek sahibi olması için tek seçenek bu yeni teknik. Bazı insanlar mitokondri DNA’sını değiştirmenin kan nakli ile benzer olduğunu düşünüyor, fakat bu tekniğin etkileri çok daha geniş olacaktır. Bu, kuşaklar boyunca devam edecek bir değişikliktir. Ayrıca geleceği de sorgulamaktadır. Bazılarına göre, çocukların genetik modifikasyonlarına kadar gidebilecek kaygan bir zemin üzerindeyiz.
İngiltere’deki Katolik ve Anglikan Kiliseleri, bu tekniğin embriyoların tahrip edilmesini içerdiği için güvenli veya etik bulmadıklarını açıkladılar. HGA (Human Genetics Alert-İnsan Genetiği Alarmı) gibi diğer gruplar ise, bu yasanın gelecekte genetiği değiştirilmiş çocuklara yönelik bir kapı açacağını ve genetik olarak güzelleştirilmiş, zekâ seviyesi arttırılmış veya hastalıksız çocuklar gibi önceden tasarlanmış bebekler ile sonuçlanabileceğini belirttiler. Kampanya grubundan David King’e göre, etik sınırının bir kere aşılması halinde, bir sonraki adımın tasarımlanmış bebekler için olmaması hiç de zor değil. Bununla birlikte üreme etiği uzmanı Dr. Gillian Lockwood, yasada “küçük bir değişiklik” olduğunu, en önemli problemin yeni tekniğin üç-ebeveynli tüp bebek yöntemi olarak tarif edilmesi olduğunu, ama gerçek durumun 2,001 ebeveynli tüp bebek yöntemi olduğunu belirtti. “Genomun yüzde 1’inin sadece onda biri bu teknik ile etkilenecektir. Bizi genetik olarak belirleyen bölüm, bu bölüm değildir. Boy, göz rengi, zekâ ve müzikalite etkilenmeyecektir” dedi.
HFEA’nın Toplum Danışmanı Nuffield Biyoetik Konseyi, üç ebeveynli embriyoların geliştirilmesini etik bulduğunu açıkladı. HFEA kaynaklı üç bilimsel derlemede ise, tekniğin “güvensiz olmadığı” belirtildi. Ancak bazı biliminsanlarına göre bu derlemeler kusurlu.
Sussex Üniversitesi’nden Dr. Ted Morrow’a göre, halen, özellikle güvenlikle ilgili bazı belirsizlikler mevcut. HFEA Eski Başkanı Porf. Lisa Jardine’e göre ise güvenlik konusu, dikkati başka yöne çekmeye yönelik olarak ortaya atılmış bir konu. Jardine, “Bütün bu konular araştırıldı. Bilimsel komiteye göre bu prosedürün güvensiz olduğunu gösteren bir kanıt bulunmamaktadır, ama bütün iyi bilim insanlarının dediği gibi dikkatli bir ilerlemeyi gerektirmektedir” dedi.
Swindon Ppiskoposu Dr. Lee Rayfield’a göre, bu prosedür katışıksız bir adım ve bazı meslektaşlarının, yasa bir kere onaylandıktan sonra uygulamanın nasıl kontrol edileceğine dair endişeleri mevcut. Rayfield, “Eğer gerekli önlemler alınırsa İngiltere Kilisesi bunun arkasında olacaktır” yorumunu yaptı.
Teyzesi mitokondriyal hastalıktan ölen Rachel Kean, yasanın kabulu halinde bu zalim ve yıkıcı hastalığın gelecek kuşaklar için önlenmiş olacağını söyledi. HFEA’nın pek yakında Newcastle’a prosedür için lisans vermesi beklenmekte. İlk denemenin bu yıl olması halinde, 2016 yılında ilk doğum gerçekleşebilir.
İleri okumalar için kaynaklar:
1) Craven L, Tuppen HA, Greggains GD, et al., (2010); “Pronuclear transfer in human embryos to prevent transmission of mitochondrial DNA disease”, Nature, 465: 82-7.
2) Craven L, Elson JL, Irving L, et al., (2011); “Mitochondrial DNA disease: new options for prevention”, Human Mol Gen, 20(2): R168-R174.
3) Holmes D., (2010); “New IVF techniques put mitochondrial diseases in focus”, Lancet Neurol, 9: 829-40.