Görsel: “Aztek Başkenti Tenochtitlan’da Canlı Bir Pazaryeri” [1987, H.Tom Hall (1932-2010), National Geographic sanatçısı]
Gezegenin en kalabalık metropollerinden biri olan Mexico City, 15. yüzyıl Aztek başkenti Tenochtitlan’ın kalıntıları üstünde yükseliyor. Bu iki şehrin pek de ortak noktası yokmuş gibi dursa da, yeni bir çalışmaya göre bu şehirler aynı matematiksel formüle uyuyor. Biliminsanları, temelde kültürel, yönetimsel ve teknolojik olarak büyük farkları olmasına rağmen, hem antik hem de modern kentin üretkenliğinin popülasyonundan daha hızlı büyüdüğünü buldu. Bulgu, bugünün şehir merkezlerinin üretkenliğinin geliştirilmesinde rehberlik edebilir.
Çalışma dışından, Boston Üniversitesi’nden David Carballo, “Bunun büyük bir çalışma olduğunu düşünüyorum” diyor. “Burada yerleşimin nasıl iyi olacağı konusunda günümüz şehir planlamacılarına mesaj olacak bazı eğilimler var.”
Biliminsanları modern kentlerde bu örüntüyü gözlemledikten sonra, arkeologlar bu eğilimin antik kentler için de geçerli olup olmadığını merak etti. Colorado Üniversitesi’nden arkeolog Scott Ortman’ın öncülüğündeki araştırmacılar, günümüz Mexico City’sini çevreleyen havza içerisinde 2000 yıldan daha uzun bir süre boyunca var olmuş binlerce antik kenti tasvir eden arkeolojik verileri taradılar. Bu bölgenin sakinleri, pek çoğunun kalıntısı günümüze ulaşan muazzam piramitleri ve tapınakları inşaa eden becerikli mimarlardı. Kentli halkın maddi mülkiyetinin çağlar içinde yok olmasından dolayı, araştırmacılar her bir yerleşimin verimliliği için bir temsil -abidelerin ve şehirlilerin evlerinin sayısı ve boyutları gibi- kullandılar.
Büyük antik kentlerde, ekibin Science Advanced’e belirttiği üzere, kişi başına düşen abide sayısı daha fazlaydı, evler ve abideler daha genişti; bunun anlamı şehir işçi sayısındaki artıştan öte bir üretkenlik artışına erişmiştir. Bu eğilim, birkaç yüz insanın yaşadığı kasabalardan yüz binlerin yaşadığı başkentlere pek çok farklı ebatlarda yerleşim yerinde belirgindi.
Yüzeysel olarak, antik kentler bügünün teknoloji tabanlı metropolleriyle çok az ortak noktaya sahiptir. Tenochtitlan’ın nüfusu 200.000 civarındaydı, işlek bir pazar yeri, ızgara biçiminde yoğun yollardan ve kanallardan oluşuyordu. Ancak modern teknolojileri ve yük hayvanları yoktu ve ekonomileri ağırlıklı olarak tarım üstüneydi. Ne var ki, insanın sosyal hayatının mutlak resmi görünüşte çağlar boyunca aynı kaldı. Çağlar arasındaki uçsuz bucaksız farklılıklara rağmen, araştırmacılar modern ve antik kentlerin yüksek verimliliğini aynı matematiksel denklemle modelleyebildiler. Bu belki de, büyük şehirde sosyalleşmek için uzağa gitmek zorunda kalmamak ve ona mahallelerden ulaşabilmek içindi.
Ortman “New York gibi yerleri oluşturan temel işlemlerin aynısının dünyanın başka bir yerindeki antik çiftçi kasabalarının yapılaşmasında kullanılması inanılmaz” diyor.
Arizona Devlet Üniversitesi’nden araştırmaya dahil olmayan arkeolog Micheal Smith ise “Araştırmanın esası sebebiyle, şehirleri daha önce yaptığımızdan daha temel bir yolla anlamaya çok yakınız” diyor.
Araştırmacılar şehirlerin nasıl işlediğinin anlamanın onları geliştirmekte bize yardımcı olacağını söylüyor. Örneğin, farklı tiplerde antik şehir merkezleri üzerine çalışmak mimarlara insanların daha kolay sosyalleşeceği toplumsal alanları ve şehir içi hareket akışını kolaylaştırıcı altyapıyı inşaa etmelerinde yardımcı olabilir.
Çeviren: Nazan Mahsereci
Bilgi Ünv. Matematik Blm Doktora
Kaynak: http://news.sciencemag.org/archaeology/2015/02/ancient-and-modern-cities-obeyed-same-mathematical-rule