Ana Sayfa Arkeoloji Gemi enkazından çıkan 170 yıllık bira tarifi

Gemi enkazından çıkan 170 yıllık bira tarifi

154

Görsel: Araştırmacılar Arvi Wilpola and John Londesborough, steril bir yöntemle bulunan bira şişelerinden birini açmaya çalışırken. ©VTT

Biliminsanları Baltık Denizi’nde bulunan bir gemi batığından çıkan 4 şişe biranın içeriğini inceledi. Batık 1840 yılına aitti ve Belçikalılar tarafından üretilip bu gemi aracılığıyla Rusya ve İskandinavya’ya gönderiliyordu.
Finlandiya Espoo’da Teknik Araştırmalar Merkezi’nde (VTT) uzman biliminsanı olarak çalışan Brian Gibson’a göre, dalgıçlar tarafından 2010 yılında keşfedilen batıkta bulunan biranın içinde yaklaşık 170 yıldır canlı kalabilen bakteriler bulunmaktaydı. Bu “yaşayan bakteriler” araştırmacılara biranın mayalanmasıyla ilgili yeni bilgiler sağladı. Bugünden farklı olarak, hangi şerbetçiotu türünün kullanıldığı hakkında fikir edinilebildi. Bu tür, bugünküne nazaran daha sertti. Ancak alkol oranına bakıldığında, antik bira yüzde 4,5 alkol oranıyla biraz yumuşak kalıyordu.
Münih Üniversitesi’nden Gibson ve arkadaşları, yaptıkları kimyasal ve mikrobiyolojik analizi içeren çalışmalarını Tarım ve Gıda Kimyası Dergisi’nde yayımladılar.
Her ne kadar bugüne kadar sömürge dönemi, ortaçağ, hatta Mısır bölgesine ait biraların tarifleri çıkarılmaya çalışılmış olsa da, Gibson’a göre buldukları hiç bozulmadan kalabilmiş en eski bira şişesidir. Zamanla deniz suyu tıpadan sızıp şişenin içine girerek yüzde 30 oranında deniz suyu içeriği yaratmıştır. Sonuç olarak bu, Finlandiya’daki büyük bira tadımcıları için biraz fiyasko olmuştur. Bira biraz aşınmıştır ve üzerinde yazan son kullanma tarihine bakılırsa epeyce de eskidir. Analiz için, lezzeti ayırmak epeyce zordur. Bakteriyal bulaşıklıktan dolayı tat, orijinalinden epeyce uzaktır.
Bu durumda biliminsanları, kalan kısmın alkol ve kimyasal içerik analizini yaptılar. Biraya meyvemsi ya da çiçeksi tadını veren organik bileşenlere bakıldı. Burada çok fazla içerik olması bekleniyordu. Meyve yükü günümüz biralarına epeyce benzemekteydi. Yüksek orandaki 2 fenil etanol, gül ve çiçeksi bir aroma sağlıyordu.
Modern el yapımı biralarla karşılaştırıldığında, vahşi şerbetçiotu ile mayalanan amber veya tatlımsı buğday birasıyla benzer mayhoş ve çiçeksi aroması vardı.
Geçmişe bakma ve eskilere ait mutfak alışkanlıklarını bularak, yeniden canlandırma bugün epeyce popüler hale geldi. Biliminsanlarının tek yapması gereken üreticilere mevcut bileşenleri vermeleri. Bundan sonra yapılacak alkollendirme, filtre etme ya da karbonatlandırma üreticiye kalıyor ve onlar da kolaylıkla “geçmişi” soframıza getirebiliyor.
1998’den beri antik biraları, biliminsanlarının verdiği bilgiler doğrultusunda mayalayan bir grubun başı olan Sam Calgione, 2700 yıllık bir Anadolu mezarında bulunan ve içeriği, arpa, safran ve beyaz misket üzümü olan biranın benzerini üretmiş ve bu biraya “Midas dokunuşu” adını vermiştir. Son bulunan şişseden elde edilen bilgiyle üretilen yeni biraya da “1843” adı verildi.

Çeviren: Dr. Ebru Oktay

Kaynak: http://news.discovery.com/history/archaeology/new-recipe-for-19th-century-shipwrecked-beer-150306.htm

Önceki İçerikTesla’nın hayatı ve kardeşlik ilişkileri
Sonraki İçerik“Sözlü ve Yazılı Belgeler Işığında Cılavuz Köy Enstitüsü” Hayatını geleceği yaratmaya adayan devrimcilerin hikâyesi