Ana Sayfa 143. Sayı Hoşgeldin Kitapçıl!

Hoşgeldin Kitapçıl!

336

Bilim ve Gelecek başlangıçtan bugüne kitaplara hep yakın duran bir dergi oldu. Kimi zaman tek bir kitabın meselesini olduğu gibi kapağına taşıdı, tartıştı, sordu, soruşturdu; kimi zaman “Doğabilimlerinin Başyapıtları”, “Sosyalbilimlerin Başyapıtları” gibi geniş dosyalarla çıktı okurlarının karşısına. Okurlarını bilmedikleri kitaplarla tanıştırmaya, yazarlarının önüne yeni sorular koyarak onları belki de bildikleri bir kitaba farklı açılardan bakmaya, daha derin düşünmeye davet etti. Her sayısına dikkatle bakıldığında bir kitaptan veya bir yazardan hareketle yola çıkılan birkaç önemli makaleye rastlanacaktır.

Böylesine “kitapçokseverliğin” yanında yetmiyormuş gibi bir de “Yayın Dünyası” sayfaları vardı derginin. Genç yaşımda Bilim ve Gelecek personeli olarak çalışmaya başladığım günlerde görevlerimden biri kitap sayfalarını hazırlayan Nalân’ın seçtiği kitapları yayınevlerinden teker teker toplamaktı. Bir gün Cağaloğlu-Kadıköy hattındaki yayınevlerini dolaşırdım, ertesi gün Beyoğlu-Beşiktaş turu yapardım. Her ay yaklaşık 20-25 kitap topladıktan sonra, haklarında birer paragraflık yazılarla liste hazırlardık dergi okurları için. Sizlerin de bildiği gibi, aralarından önemsediğimiz, eleştiriye değer gördüğümüz, okumaktan ve hakkında yazmaktan keyif alacağımız kitapları seçip tanıtım veya eleştiri yazıları yazardık. Benim de dergi içeriğine bilfiil katkım ve okurluktan okuryazarlığa adım atma çabalarım bir iki istisna haricinde genellikle bu yazılarla olmuştur. “Neydi o eski günler” diyecek değilim; çünkü Bilim ve Gelecek isminin de gerektirdiği gibi hep ileriye doğru yol almaya, “Yayın Dünyası” sayfaları da belli bir düzey tutturarak bu yolculuğunda ona eşlik etmeye devam etti.

Zaman içinde dünya değişti, Türkiye değişti, yayıncılık, kitapçılık, dergicilik değişti. Kitaba dair yayıncılık da değişti. Bugün artık pek çok günlük gazetenin haftalık veya aylık kitap eki var. Yanı sıra bağımsız kitap dergileri, portallar, bloglar, televizyon ve radyo programlarıyla birlikte kitaptan hayli bahsedilir oldu. Kimi kitap ekleri yanında verildikleri gazeteden fazla ilgi gördü; gazeteler kapandı, ekleri kapanmadı. Lakin doğabilim ve sosyalbilim kitapları, hele doğrudan ülkenin dar çerçeveli politik gündemine dair bir şeyler söylemiyorsa, yüzeysel tartışmalara lojistik destek sağlamıyorsa, satış konusunda iddialı olamadıkları için bu kadar sayfa içinde hâlâ kendilerine kolayca yer bulamıyor.

Son yıllarda üniversite sayısının, dolayısıyla genç biliminsanı adayı sayısının artması, yayına yönelik burs ve teşvikler, bununla birlikte yayın yapmaya dair akademik kriterlerin oluşturduğu baskı, en azından nicelik olarak sosyalbilimler alanını epey hareketlendirdi. Bilimsel toplantıların, üniversitelere bağlı ya da bağımsız akademik dergilerin sayısı arttı. Pek çok araştırma, yüksek lisans, doktora tezi, ayrıca kitap olarak yayımlanması ihtimali de düşünülerek hazırlanıyor. Nitekim yayınevlerinin dikkatini çeken çalışmalar kitap olarak basılıyor da. Diğer yandan doğabilimlerine dair popüler yayıncılık alanında 90’ların sonlarından başlayarak zengin içerik, iyi çeviri ve kaliteli baskıyla çok uygun fiyata satış yaparak özellikle genç okurların, öğrencilerin ilgisini çekmiş, kendi okurunu yaratmış Tübitak Popüler Bilim Kitapları vardı. Çok da iyi dağıtılamamasına rağmen yüz binlerce satışa ulaşarak başarılı bir yayıncılık örneği sergiledi. Türkiye’de “popüler bilim okuru” denebilecek bir kitlenin varlığını tartışmaya yer bırakmayacak biçimde ispatladı. TÜBİTAK yönetiminin tamamen iktidarın kontrolüne girmesinden sonra, bu dizinin neredeyse “bilim karşıtlığı” olarak görülebilecek siyasal nedenlerle hızının kesilmesi, bazı kitaplarının yeni baskı yapmaması, bazılarının dağıtımdan geri çekilmesi hepimizi üzdü. Bu durum, züğürt tesellisi saymak istemeyeceğimiz başka bir hayırlı olaya vesile oldu. Daha önce TÜBİTAK’la rekabet etmeyi göze alamadığı için bu alana giremeyen bazı yayınevleri popüler bilim yayıncılığına başladı. TÜBİTAK’ın telif haklarını serbest bıraktığı kitaplar yeniden basılma şansına sahip olurken, yepyeni kitaplar da çevriliyor, yayımlanıyor.

Günü geldi, biz de yine kendimize yetmemeye başladık. Doğabilimlerine dair popüler yayıncılık ve sosyalbilimler yayıncılığı alanlarında ciddi faaliyetler başlamış olmasına rağmen, bu kitapların okurlarıyla tanışabilmeleri için özgün mecraların yaratılabilmiş olduğunu söyleyemeyiz. Yayımlanmasına, Türkçeye kazandırılmasına çok sevindiğimiz telif ve çeviri kitapların hak ettikleri ilgiyi göremiyor, okurlarıyla buluşamıyor oluşu Bilim ve Gelecek ve yakın çevresi olarak bizleri de meşgul ediyordu. Sonunda sızlanmayı bırakıp işe koyulmaya karar verdik. Derginin içinde “Kitapçıl” başlıklı bir bölümle, akademik ve popüler bilim kitaplarına, yayınevlerine, yazarlara, dergilere, özetle bilim yayıncılığına daha fazla sayfa ayırmak; kitaplar hakkında hazırladığımız içeriği, röportajlar, tartışmalar, soruşturmalar, köşe yazıları, sürekli bölümlerle  zenginleştirmek ve niteliği yükseltmek; okurluğu, okuryazarlığı özendirmek üzere yola çıktık. Bilim ve Gelecek’e yakışır biçimde bu sayfalarda da bilimsel düşüncenin yaygınlaşmasına, bilim kültürünün oluşmasına aracı olmayı; bilimin yanında saf tutarak bilimdışılıklarla mücadele etmeyi amaçlıyoruz. Önereceğimiz, tartışacağımız, eleştireceğimiz kitapları buna göre seçeceğiz. Okurlarımızı sorularıyla, önerileriyle ve tabii ki eleştirileriyle “Kitapçıl” sayfalarına sahip çıkmaya, destek olmaya davet ediyoruz.

Dostlukla kalın ve kitapsız kalmayın.

Önceki İçerikBüyükçekmece Temsilciliğimiz aylık seminerlerine başladı
Sonraki İçerikGalaksimizin merkezindeki kara deliğin manyetik alanı ortaya çıkartıldı