Ana Sayfa Dergi Sayıları 143. Sayı Savaşı aşağılayan savaş ustası

Savaşı aşağılayan savaş ustası

856
0

Say Yayınları da Çinli bilge Sun Tzu’nun Savaş Sanatı’nı yayımladı. Böylece elimdeki Savaş Sanatı kitapları üçe çıktı. Öncekiler Anahtar Kitap ve Kırmızı Kedi’den yayımlanmıştı sanırım. Olsun, yine basılsın, onu da alırım.

Savaş Sanatı doğurgan bir kitap. Farklı dönemlerde okuduğunuzda farklı noktalar dikkatinizi çekiyor ve yeni düşüncelere dalıp yeni şeyler öğreniyorsunuz. Hâlâ okumayan varsa bu kadim eseri, işte yeni bir fırsat. Okunası, üstüne düşünülesi bir eserdir.

Sun Tzu, MÖ 4. yüzyılda yaşadığı ileri sürülen Çinli bir general. Bir kargaşa dönemi olan “Savaşan Devletler Dönemi”nin arifesinde yaşamış ve yazdığı kitap bu dönemin sonlanmasında büyük rol oynamış.

Sun Tzu’nun son derece başarılı -yenilmez- bir asker olduğu söylenir, hakkında pek çok efsane de mevcuttur. Fakat Savaş Sanatı gibi derin bir eseri “yenilmeyen” bir komutanın yazma olasılığı çok düşük. Ancak yengiler kadar yenilgiler de alan bir askerin elinden çıkabilir böyle bir eser. Daha doğrusu şöyle söyleyelim: “Yenilmez” olmanın yolu çok sayıda yenilgi tatmaktır.

Sun Tzu -belli ki birçok acı deneyimden sonra- yenilmezliğin formülünü bulmuş: Savaşmadan yeneceksin! Savaşarak dedem de yener; marifet savaşmadan yenmekte. İşte bunun yolu gösterildiğinde, ortaya çıkan eser sadece bir “savaş” kitabı olmuyor, “savaş sanatı” kitabı oluyor. Yani bir “sanat eseri” oluyor.

Savaş Sanatı aslında sıcak savaşı aşağılayan bir eser. Şöyle demiş usta: “Mükemmellik her muharebeyi kazanmakta değil, düşmanı savaşmadan yenmekte yatar. Savaşın en soylu biçimi stratejiye saldırmaktır” (s.27).

“Stratejiye saldırmak”… yani, “orduya saldırmak” değil. Orduya saldırdın mı, sonuçta yensen bile sen de ciddi bir kayıp verirsin. Sun Tzu’nun stratejisi, en az kayıpla, mümkünse hiç kayıp vermeden yenmek üzerine kurulu. Savaş Sanatı’nda bu noktaya döne döne vurgu yapılır; zaten eserin ana fikri de budur.

Aynı stratejiye eski Çin’den kalma, ilgili bütün klasiklerde rastlanır. Kadim savaş ustalarının şöyle bir sıralaması vardır: En üstün konuma yerleştirilen, “strategem” yoluyla (yani savaşmadan) yenmektir. “Strategem” sözcüğünün tarihten süzülüp gelen daha derin anlamları var ama, Türkçeye “savaş hilesi” olarak çevrilmiş. Sun Tzu da bu noktayı vurgular: “Savaşın temeli hiledir; hile yapan kazanır” (s.54). Tabii “hile” kavramı Çin’de, bizde ve Batı’da olduğu gibi olumsuz bir anlam taşımaz. Tam tersine “üst düzeyde zekâ ürünü” anlamındadır.

İkinci sıraya ise “diplomasi yoluyla yenmek” konur. Bu da “savaşmadan yenme” yöntemidir.

Üçüncü ve en aşağı konum ise “savaşarak yenmek”tir. Pek matah bir yol değildir, ancak zorunlu kalınırsa uygulanır. Savaşılırken bile daima en az kayıp taktikleri aranır. Savaş Sanatı’nın önemli bir bölümü buna ayrılmıştır. Hatta düşmanın bile az kayıp vermesi gözetilir. “Düşmana bir kaçış yolu bırak,” der Sun Tzu ve ekler: “Köşeye sıkıştıysa üzerine daha fazla gitme” (s.57). Çünkü bilir ki, çaresiz düşman ölümüne savaşacak ve yenilse bile çok kayıp verdirecektir.

Sun Tzu’nun Savaş Sanatı’nı, Alman sinolog Harro Von Senger’in Savaş Hileleri – Strategemler adlı üç ciltlik eseri (Türkçede Anahtar Kitaplar’dan Mekin Özbalta ve Efkan Canşen’in çevirileriyle çıktı) ve özellikle Lao Tse’nın Tao Te Ching – Yol ve Erdem Kitabı (Yol Yay., Ömer Tulgan çevirisiyle ve Anahtar Kitaplar’dan Osman Yener çevirisiyle) adlı klasik eseriyle birlikte okumak çok kavratıcı olacaktır.

Senger’in eserinde, Sun Tzu’nun aforizmalar biçiminde yazdıklarının hayatın her alanındaki uygulamalarına ilişkin binlerce örnek bulunabilir. Strategemler Çin kültürünün derinliklerinden süzülüp gelen, hem savaş hem yönetme hem de yaşam ilkeleri. 36 formülasyon olarak derlenmişler. İzlerine Savaş Sanatı’nda da bol bol rastlanır.

Tao Te Ching ise Taoculuğun temel eserlerinden biri. Büyük Usta Lao Tse, olasılıkla Sun Tzu’dan bir veya iki yüzyıl önce yaşamış. Yazdığı kitabı okuduğunuz zaman Sun Tzu’nun esin kaynağı anlaşılabilir. Örneğin şöyle yazar Lao Tse: “uğursuz araçtır silah / yakışmaz eline kutlu kişinin / ancak başka çare yoksa kullanır onu / huzur ve barıştır en yüce ona / zafer kazanınca sevinmez / kim sevinirse buna / cinayetine sevinir demektir / cinayetine sevinen kimse / hedefe erişemez yer yüzünde” (Yol Yay., Ömer Tulgan çevirisi, s.49).

“Usta olan savaşta sonuç alınca durur” (s.48) diyen Lao Tse, şu müthiş öneriyi yapar muzaffer olanlara: “savaşta zafer kazanan taraf / ölü evi gibi davranmalıdır” (s.49).

Peki, neden sıcak muharebeden bu kadar kaçınıyor bu büyük savaş ustaları? Çok mu barışçılar? Hayır, her toplum gibi Çin’in de geçmişi savaşlarla dolu. Zaten başka türlü yazılamaz ki böyle damıtılmış eserler. Çok mu pısırık, korkaklar? Hele bir bulaşmayı dene! Bütün birikimini üzerinde uygular ve sana yenilmeyi öğretirler.

Ancak güçlü olanın ve o gücü kontrol etme yeteneğine sahip olanın uygulayabileceği bir stratejidir Sun Tzu’nunki. Bir “uygar stratejisi”dir. Sadece “yıkıcı” olanın değil, “kurucu” ve “koruyucu” da olanın stratejisi…

Aynı bölgede yerleşik, yüzlerce yıl süren üstün bir uygarlık kuran Çin hanedanlarının generalleri sadece savaşmayı bilmekle yetinemez. Uygarlığı ve düzenin sürekliliğini korumakla da yükümlüdürler. Barbar savaşçılardan farkları budur.

Çin içlerine sürekli akınlar düzenleyen Orta Asya kavimlerinin şeflerinin bugüne dek gelen kahramanlık söylencelerinden, birer “savaşarak yenme” üstadı oldukları anlaşılıyor. Ama Sun Tzu gibi “savaşmadan yenme” üstatları da ancak uygar Çin’den çıkabilirdi.

Bilim ve Gelecek’te bu konu hakkında geniş bir dosya hazırlığı içindeyiz; bu kadar ipucu yeter.

Savaş Sanatı, Sun Tzu, İngilizceden çeviren ve Önsöz: Sinan Köseoğlu, Say Yayınları,  2015, 104 s.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz