Ana Sayfa Antropoloji Modern insan ve Neandertalin son ortak atasının sanal fosili

Modern insan ve Neandertalin son ortak atasının sanal fosili

163

Görsel açıklaması: Üstte: 19. yüzyıl Güney Afrikası’ndan modern insan kafatasına bir örnek. Cambridge Üniversitesi’ndeki Leverhulme İnsan Evrimi Çalışmaları Merkezi’nde bulunan Duckworth Koleksiyonu’nun bir parçasıdır. Ortada: Son ortak atamızın “sanal fosili”. Altta: Fransa, La Ferrasie’de bulunan ve 53-66 binyıl öncesine tarihlenen Neandertal kafatası.

 

Nesli uzun zaman önce tükenmiş, tarihöncesi dönemden yakın akrabalarımız Neandertaller ile ortak bir atamız olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte soyağacının ayrıldığı dönem olan orta pleistosenden kalma fosillerin sayıca az ve parçalar halinde olmasından dolayı, bu ortak atanın neye benzediği gizemini korumakta.

Yakın zamanda araştırmacılar her iki türe ait kafataslarına dijital morfometri ve istatiksel algoritma yöntemlerini uygulayarak Homo sapiens ve Neandertallerin ortak atası olabilecek kafatasını 3D ortamda oluşturmayı başardılar.

Bu “sanal fosil”in tasarımında Homo türünün iki milyon yıllık tarihsel birikiminden yararlanıldı. Kullanılan fosiller arasında 1,6 milyon yaşındaki Homo erectus; Avrupa’da bulunan bir Neandertal kafatası ve Cambridge’deki Duckworth koleksiyonuna ait 19. yüzyıldan kalma kafatasları da vardı. Bu parçalar üzerinde 797 farklı noktadan ölçü alınarak son şekle ulaşılmıştır.

Söz konusu örnekler üzerindeki girinti ve çıkıntıların ölçülmesi; araştırmacılara, atalarımızın zaman içindeki kafatası gelişimi veya “morfoloji”si hakkında bilgi vermiştir. Dijital ortamda taranmış modern bir kafatası da bu zaman çizelgesine eklenerek, tarih boyunca kemikler üzerinde süregelen değişimler saptanmıştır.

Bu çalışma sayesinde, her iki türün morfolojisinin orta pleistosende (günümüzden yaklaşık 800-100 binyıl öncesi) yaşamış olan ortak atanın kafatasında nasıl birleştiğini çözmeye bir adım daha yaklaşılmış oldu.

Araştırma grubunun yöntemi ilkönce, soy atası olabilecek üç farklı kafatası şekli ortaya çıkarmak olmuştur. Sonrasında her bir kafatası için, iki türün birbirinden ayrıldığı birer zaman çizgisi belirlemiştir. Dijital ortamda taranan tüm şeklindeki kafatasları, pleistosen döneme ait az sayıdaki orijinal fosil ve kemik parçasıyla karşılaştırılmıştır. Böylece oluşturulan sanal kafatası havuzu daraltılmış ve hangi tipin Neandertallerle paylaştığımız son ortak ataya daha uygun olduğu düşüncesiyle bakılarak, bu atanın hangi zaman aralığında yaşamış olduğuna dair bir sonuç çıkmıştır.

DNA’ya dayalı önceki araştırmalar, son ortak atamızın 400.000 yıl önce yaşadığını öngörmekteydi. “Sanal fosil”den edinilen bilgiler sayesinde, soyağacındaki ayrılığın 700.000 yıl öncesinde gerçekleştiği ve bu süre içerisinde atalarımız Avrasya’da varlık gösterse de, son ortak atanın büyük olasılıkla Afrika kökenli olduğu öne sürülebilmektedir. Çalışmanın sonuçları Journal of Human Evolution dergisinde yayımlanmıştır.

Cambridge Üniversitesi’nde Leverhulme İnsan Evrimi Çalışmaları Merkezi’nde (LCHES) çalışan ve araştırmanın başyazarı olan Dr. Aurélien Mounier, “Neandertaller ile ortak bir atamız olduğunu biliyoruz, ancak neye benzediğini bilmiyoruz. Elimizdeki az sayıdaki fosil parçasının da ortak ata nesline ait olup olmadığı konusundaki şüpheler gibi pek çok belirsizlik, insan evrimiyle ilgili anlaşmazlıkların başlıca sebebidir. Bu nedenle eksikliklerin üstesinden yenilikçi bir çözümle gelmek istedik ve 3D dijital yöntemler ile istatistiksel tahmin tekniklerini birleştirdik. Bu yöntem bize modern insan ile Neandertallerin ortak atasını matematiksel olarak tahmin etme ve görsel olarak yeniden oluşturma imkânı verdi” diyor.

3D olarak tasarlanan ortak atamızın kafatası, her iki türün de erken niteliklerini yansıtmaktadır. Örneğin art kafada, Neandertal kafatasına özgü uzatılmış biçimi kazandıran bir çıkıntı bulunurken, yüz kısmında hemen elmacık kemiklerinin altında, modern insanlarda da bulunan ve yüze daha narin bir ifade kazandıran oyuklar görülmektedir. Neandertallerde bu alan (maxillia), içindeki sayıca fazla hava boşluklarından dolayı kalınlaşan kemikler nedeniyle epeyce dışa çıkıktır. Yüzlerinin öne doğru uzayan bir görünümde olması bu özellikten kaynaklanmaktadır.

New York Üniversitesi’nde yapılan ve yakın zamanda yayımlanan bir araştırma Neandertal çocuklarındaki kemik gelişiminin, yaşamlarının ilk yıllarında da devam ettiğini göstermiştir.

Sanal ortamda oluşturulan ortak ata kafatasındaki kalın kaş hattı, Hominin soyunun karakteristik özelliği olup, Neandertallerde olduğu kadar erken Homo türlerinde de mevcuttur. Modern insanda ise bu hat kaybolmuştur. Mounier, sanal fosilin genel hatlarıyla Neandertalleri daha çok anımsattığını belirtirken, zaman çizelgesine bir bütün olarak bakıldığında, kafatası yapısı bakımından soy çizgisinden sapan türün Homo sapiensler olduğunun görülmesinin bu sonucu mantıklı kıldığını ekliyor.

Makalenin ortak yazarı ve yine Cambridge’deki Leverhulme İnsan Evrimi Çalışmaları Merkezi’nde araştırmacı olan Dr. Marta Mirazón Lahr da, “Edindiğimiz sonuçlara paralel olarak modern insanın soyağacındaki morfolojik değişimler, demografide meydana gelen büyük farklılıklar ile genetik sapmalara denk gelmektedir ki, bu da Afrika’da yalnızca küçük bir nüfus olan türlerin günümüzde yedi milyardan fazla insan haline dönüşümünün tarihidir” diye ekliyor.

Mounier, son ortak ataların muhtemelen Homo heidelbergensis türünün bir parçası olduğunu ve bunların 700-300 binyıl önce Afrika, Avrupa ve Asya’da yaşadıklarını belirtmiştir. Mounier ve ekibi, bir sonraki projeleri olan ve Homo türü ile şempanzelerin son ortak atasını saptamaya yarayacak modelleri üzerinde çalışmaya başlamıştır. “Oluşturduğumuz modeller kesin doğruyu yansıtmasa da, fosillerin yetersizliği, üzerinde çalışılan at veya dinozor olsun, paleontolojik sorulara cevap verebilmemiz için yeni yöntemlerin denenmesini gerektirmektedir” diyerek konu hakkındaki düşüncesini özetliyor.

 

Çeviren: Sevingül Bilgin

MSÜ Arkeoloji Bölümü Doktora Öğr.

 

Kaynak: http://phys.org/news/2015-12-virtual-fossil-reveals-common-ancestor.html

 

Önceki İçerikBazı bakterilerin inatçılığının sebebi kolektif stratejileri mi?
Sonraki İçerikİnançlardaki azalma ahlaki azalma anlamına gelmiyor