Ana Sayfa Bilim Gündemi İnançlardaki azalma ahlaki azalma anlamına gelmiyor

İnançlardaki azalma ahlaki azalma anlamına gelmiyor

242

Manchester Üniversitesi’nden Dr. Ingrid Storm’un araştırmasına göre, ahlakın dini kökleri yok ve günümüzde dinin ahlaki değerler üzerindeki etkisi 30 yıl önceye kıyasla daha zayıf.

Dr Storm’un Avrupa saha araştırmalarından elde edilen verilere dayanan bulguları dindarlıktaki azalmanın ahlaktaki azalmaya denk olmadığını gösteriyor.

Politics and Religion dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bir dine mensup olmanın ahlak anlayışı üzerinde yarattığı en büyük farklılık, en dindar ülkelerde meydana gelirken, dinin ahlaki değerler üzerindeki öneminin 1980’lere göre daha zayıf olduğuna işaret ediliyor.

Dr. Storm bu konuda “Din birçok Avrupa ülkesinde keskin bir düşüş yaşadı. Her yeni jenerasyon öncekilerden daha az dindar. Bunun üzerine mevcut durumun ahlakta azalmaya yol açacak herhangi bir etkisinin olup olmadığı meselesini incelemeye yöneldim” diyor.

Önceki araştırmalar dinin toplumsal değerler ve normlar üzerinde etkili olan ahlaki bir otorite algısı oluşturabileceğini ve bu durumun politik ve ekonomik anlamdaki azgelişmişlikle ilişkili olduğu gösterilmişti. Bu durum, dinin devletin otoritesine alternatif bir ahlaki otorite sunmasına bağlanıyordu. Dr. Storm’un çalışması önceki analiz sonuçlarıyla paralellik gösterecek şekilde, dinin daha çok dindar ülkelerde, insanların kendi devletlerine güvensizlik duyduğu koşullarda ve sadece bazı ahlaki değeler üzerine etkili olduğunu ortaya koydu.

1981-2008 arasında 48 Avrupa ülkesinden katılımcılara Dr. Storm’un ahlaki anlamda 2 kategoriye ayırdığı tartışmaya açık davranışlarla ilgili fikirleri soruldu. İlk kategori kürtaj, homoseksüellik gibi geleneklere ters sayılabilecek konularla ilgiliydi. İkinci kategori ise daha çok yalancılık, kopyacılık ve hırsızlık gibi hem yasalara aykırı, hem de diğer insanlara zarar veren davranışları kapsıyordu.

Dr. Storm araştırma sonuçlarıyla ilgili olarak, “Bugün daha çok Avrupalı geleneklere aykırı davranışları savunma eğilimindeyken, yasalara aykırı veya diğer insanlara zararlı olan davranışlarla ilgili tutumlarında bir değişiklik gözlenmedi. Avrupa’da dindarlığın azalmasıyla birlikte cinsel eğilimler ve aile hayatıyla ilgili konuların kişinin kendi özgürlük alanına giren meseleler olduğu yönündeki görüş kuvvetlendi. Her yeni nesil bu gibi konularda bir öncekine göre çok daha özgürlükçü. Diğer yandan ahlaki değerlerin daha çıkara dayalı veya anti-sosyal bir hal aldığına dair bir kanıt bulunamadı” diyor. Yani dindarlıktaki azalma ile geleneksel değerler karşısında bireysel özgürlükleri destekleme eğilimi artış göstermekle birlikte, buradaki “bireycilik” çıkarcı ve toplum karşıtı nitelikte değil. Dr. Storm “Dini inanç ve ibadet en büyük farklılığı en dindar ülkelerde meydana getiriyor. Dinin etkili olabilmesi için, dini normların dindar aile üyeleri, arkadaşlar ve sosyal ve politik kurumlar tarafından onaylanması gerekiyor” diye ekliyor.

Ek olarak araştırma sonuçları dindar insanların ortalamada küçük bir farkla daha az çıkarcılık eğilimi gösterdiğine işaret ediyor, fakat bunun sebebinin dinden ziyade daha çok yaş ortalamasıyla ilişkili olduğu düşünülüyor. Bu durum dindar deneklerin yaş ortalamasının dindar olmayanlarınkinden daha yüksek olmasından ve yaşlı insanların -nerede doğarlarsa doğsunlar– çıkarcı davranışları daha az onaylama eğiliminde olmalarından kaynaklanıyor.

 

Hazırlayan: Cem Oran

Barselona Ünv. Astrofizik ve Uzay Bilimleri Blm YL

 

Kaynaklar:

 

Önceki İçerikModern insan ve Neandertalin son ortak atasının sanal fosili
Sonraki İçerikGüneş Sistemimizin sınırlarında dokuzuncu bir gezegen olabilir!