Ana Sayfa 144. Sayı Gağanê sıma bımbarek bo! Gağanınız (ya da Noeliniz) kutlu olsun!

Gağanê sıma bımbarek bo! Gağanınız (ya da Noeliniz) kutlu olsun!

1964

Miladi takvime göre 14 Ocak (ya da başka kaynaklara göre 8 Ocak) Dersimli Alevilerin halk takvimine göre “yıl dönümüdür/yeni yılıdır.” Khal Gağan bu evreyi ortalayacak şekilde Aralık ayının son iki haftasından Ocak ayının ilk iki haftasına kadar süren dönemdeki dini-sosyal ritüeller toplamını kapsar.

 

Dünya genelinde, özellikle mevsimsel geçişlerin belirgin olarak yaşandığı orta kuşak kültürlerinde, tarım ve hayvancılık temelli geçim etkinliklerimizle şekillenmiş sosyo-kültürel yaşayışımızın binyıllara yaslanan derinliğinden günümüze, yani sanayi toplumlarının gündelik hayatına devşirdiğimiz bazı önemli “günler” ve “haftalar” vardır. Şimdilerde bunlardan bazıları, ayinler (ritüeller) ve dini bayramlar gibi, din yahut gelenek bağlamında karşımıza çıkar. Kutsal yeni yıl dönümleri, bahar festivalleri gibi… Diğerleri ise törenler ve ulusal günler/bayramlar vb. gibi, kapitalizm ve uluslaşma olguları sonucunda hayatımıza giren görece yeni olgulardır. Ulusal kurtuluş günleri, ulusal bayramlar gibi…

İnsanlığın avcı-toplayıcı göçebe sürü hayatından bitki devşirmeye ve hayvan evcilleştirmeye dayanan tarımcı yerleşik toplumlara dönüşümünden sanayi toplumlarına geçişi yaklaşık olarak 10-12 bin yıl sürmüştür. Sanayi toplumlarının tarihsel varlığı ise ancak 150-200 yıllık bir tarihsel derinliğe sahiptir. Mevsimsel döngülere doğrudan bağımlı tarımcı ve hayvancı bir yaşam tarzının kültüre işlediği takvimsel öğeler, bu nedenle günümüzde hayli kuvvetlidir. Özellikle yıl dönümlerinde çoğunlukla dini-sosyal bağlamıyla karşımıza çıkan ritüellerde olduğu gibi… Örneğin, tarihten güncele Ortadoğu toplumları hakkında yapılacak yüzeysel okumalarda bile eski ve yeni yıl dönümlerinin genellikle kış ve bahar, ölüm ve yeniden diriliş, kıtlık ve bereket gibi zıtlıklarla sembolize edildiği görülebilir. Kutsal metinlerde, efsanelerde, ritüellerde sıklıkla bu temalar karşımıza çıkar. Eski yıl uğurlanmakta, bilinmezliklerle dolu yeni bir yıl yaklaşmakta ve ölümün/kıtlığın/soğuğun en karanlık olduğu anda yeni bir yıl, yeni umutlarla doğmakta, güneş yeniden yükselmekte, doğa yeşermekte, hayvanlar yavrulamaktadır…

Bu yazıda kısaca değineceğimiz mevsimsel çevrim ritüeli, Ortadoğu’nun kadim ve zengin kültürel dokusunun Türkiye’deki en özgün temsilcilerinden olan Dersim’e ait. Yerel halk kültünde önemli bir yeri olan ve Khal Gağan olarak bilinen yıl dönümü ritüelleri hakkında kısaca duracağız. Fakat öncelikle “Dersim” kavramıyla ne kastettiğimizi açıklamak gerek. Dersim, bugün Cumhuriyet’in en az 8 ilinde (Tunceli, Erzincan, Sivas, Elazığ, Malatya, Maraş, Bingöl, Muş) geleneksel yerleşim alanlarında yaşayan Alevi Kürt toplulukları kapsayan bir kültür alanıdır. Bunlar arasında “Tunceli”, Alevi Kürt (Kırmancki [Zazaca][1] ve Kurmanci konuşan) toplulukların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu mekân olarak benzersizdir. Üstelik buradaki Alevi Kürt topluluklar diğer Alevilerden ve Kürtlerden etno-kültürel anlamlar, semboller evreni itibariyle de ayrılır. Ayrıca Batı Avrupa’yla yoğun şekilde temas eden Dersimlilerin oluşturduğu ciddi bir diaspora da vardır. Bu bakımlardan, Aleviler yahut Kürtler için yürütülen tartışmalarda, Dersim hep kendine özgü, benzersiz bir kültürel varlık düzlemidir. Çok boyutlu tartışmaların odağında, siyasal bağlamı kuvvetli popüler bir kavramdır. Çoğunlukla da “anlaşılması zor”, “karmaşık” örüntüler sergilediği kabul edilir.

Khal Gağan

Bugün yaygınlıkla Zazaca diye bilinen Kırmancki’de, Gağan, aslında miladi takvime göre Aralık ve Ocak ayını kaplayan zaman dilimini adlandırmada kullanılan bir kelimedir. Gağan’ın Dersim’deki adı, yöresel farklar gösterse de genellikle Khal Gağan’dır. Buradaki Khal sıfatını, “yaşlı-bilge” ya da “kâmil” anlamında Türkçeye çevirebiliriz. Asıl olarak kastedilen, çevrimsel/döngüsel bir zaman algısına sahip Dersimli Alevilerin teolojisinde (özgün adıyla Raa Haqi inanç sisteminde) biten ve yeniden başlayan yılın kutsanmış tekrarıdır/dönüşümüdür. Eskiyen yılın uğurlanması ve yeni yılın birtakım bereket, bolluk, kolektif aidiyet temsilleri içeren kültlerle karşılanmasıdır.

Miladi takvime göre 14 Ocak (ya da başka kaynaklara göre 8 Ocak) Dersimli Alevilerin halk takvimine göre “yıl dönümüdür/yeni yılıdır.” Khal Gağan bu evreyi ortalayacak şekilde Aralık ayının son iki haftasından Ocak ayının ilk iki haftasına kadar süren dönemdeki dini-sosyal ritüeller toplamını kapsar.

Bilindiği üzere Aralık ayının sonu kuzey yarı küre için en uzun günlerin son bulduğu kış gündönümünü barındırır. Birçok tarımcı ve göçer hayvancı kültür, binlerce yıldan beri süzülen deneyimleriyle bu evreyi ölüm ve yeniden doğuş metaforuyla ele almıştır. Hıristiyan teolojisinde de bu, İsa’nın ölümü ve yeniden dirilişiyle bağdaştırılmıştır. Gağan, Dersimli Alevilerde, Sünnilerde ve Hıristiyanlarda çok açık biçimde “yıl dönümünü” anlatan kutsanmış bir zaman ismidir.

Gağan, birçok alt bölümden oluşur. Bunlar arasında üç günlük oruç / arınma / yeniden canlanma / yiyecek toplama ve kolektif paylaşım ya da hediyeleşme unsurlarını içeren alt bölümleri kısaca ele alabiliriz.

Gağan, üç günlük oruçla başlar. Salı günü başlayan oruç Dersimli Alevilerde kutsal gün kabul edilen Perşembe akşamı sonlandırılır. Orucun son gününde mutlaka civarda bulunan ve kutsiyet derecesi yüksek mekânlara gidilir. Bu mekânlarda ateşler yakılır ve kanlı ya da kansız kurban uygulamaları olabilir. Mekânların büyük kısmı Dersimli Sünnilerin ve Ermenilerin de uğrak yerleridir. Benzer zaman dilimlerinde, ortaklaşmış kült örnekleri pekâlâ bulunabilir.

Arınma, buğday ve suyla sembolize edilir. Yılın son gününün haşlanmış buğdayı eve, ahıra ve civar çeşmelere serpilir. İpe dizilip duvara asılır. Hane halkına yemesi için verilir. Ayrıca çeşmeden alınan su, yeni yılın ilk günü evin iç ve dış mekânlarına, ahıra serpiştirilir.

Khalkek oyununda Khal, Fatık ve Koçeg.

Khalkek (Yaşlı Adam) oyunu

Yeniden canlanma sembolizmi ise Gağan ritüelinin en ilgi çekici teatral bölümünde karşımıza çıkan önemli bir motiftir. Bu aşamada genellikle “Khalkek” (Yaşlı Adam) denilen bir oyun oynanır -ki günümüzde Gağan’ın yeniden kamusal gösterilerdeki temsilinin odak noktasını bu seyirlik oyun oluşturur.

Khalkek, üç erkek oyuncu ve bir çalgıcı tarafından, gün batımından sonra icra edilir. Oyunculardan ilki, Gağan’a Khal sıfatını kazandıran yaşlı kişidir. Bu, beyaz uzun sakallı ve elinde asası olan bir yaşlıdır. Dersim’de bazı yörelerde bu karaktere “Hızır (Xızır)” muamelesi yapıldığı da olur -ki Hızır, Raa Haqi teolojisinde bir nevi Tanrının yeryüzündeki temsilidir. Khal, evlere yaşlı kişi görünümüyle uğrayan Tanrının dünyevi hayattaki vekili muamelesi gören Xızırı çağrıştırır. Khal sırtında bohça taşır ve uğradığı evlerden verilen yiyecek vb. sunuları toplar.

İkinci oyuncu “Fatık”tır. Yani, genç ve güzel gelin Fatma. Böyle olduğu içindir ki sadece gözleri görülebilir. Geri kalan kısımları sıkıca örtülmüştür. Bazı oyunlarda Fatık’ın elinde yün ve kirmen olduğu görülür.

Son oyuncu ise “Arap” ya da “Koçeg” diye tabir edilir. Bu oyuncunun da elinde sopa vardır. Kimi yörelerde elleri ve yüzü siyaha boyandığından Arap dendiği düşünülebilir. Ancak Koçeg daha tanıdık bir kavramdır. Dersim’de kutsal soylara tabi olan pirlerin, taliplerini (müritlerini) yıllık gezilerinde, yanlarına aldıkları genç ve yardıma muhtaç kişidir.

Oyun, bu üçlünün tüm köy evlerini gezmeleri esnasında basit bir kurgunun yeniden ve yeniden ama çevredekilerin katılımıyla birlikte sergilenmesiyle oynanır. Oyun evlerin içinde oynandığı kadar köyün ortak mekânlarında da sergilenir. Gittikleri her yerde, Fatık bakışlarıyla ve çeşitli beden hareketleriyle genç erkekleri kızıştırmaya çalışır. Yani açık bir cinsel provokasyonda bulunur. Sonuç olarak da gençler Fatık’ı kaçırma girişimlerinde bulunurlar. Bu girişimlerden bazıları başarısızlıkla sonuçlanır. Khal asasıyla ve Koçeg de sopasıyla gençleri dövebilir. Ancak bazıları başarıya ulaşır. Fakat en sonunda mutlaka Koçeg gidip Fatık’ı geri getirir. Olay sıklıkla tekrarlanırsa Khal baygınlık geçirir. Fatık gelip Khal’ın başında ağıtlar yakar ve onu uyandırmaya çalışır. Başarılı olmazsa, Fatık Khal’in başına doğru ayaklarını iki yana açarak çömelir ve yüzüne (ya da ağzına) işer gibi yapar yahut yine aynı vaziyette eteğini sallayarak onu ayıltır. Ancak aynı eylemler yine devam eder. Fatık tekrar davetkâr davranışlarda bulunur. Eğer Khal bunu fark ederse Fatık’a vurabilir ya da bazı yörelerde, kaçırma olayları arttığında Khal Fatık’ı kuytu bir köşeye çekerek üzerine oturur. Bu da cinsel birleşme eylemi sembolüdür. Ayılıp bayılma kurgusu, yaşlı bilgenin ölümü ve dirilmesi olarak da okunabilir.

Khalkek oynanarak köyün tüm evleri gezilir ve çeşitli yiyecekler toplanır, en nihayetinde ise köyün en yoksul evinde hepsi pişirilerek yine tüm köye dağıtılır. Ayrıca Dersim’in en bilinen yerel yemeği olan “zerefet” de bu vesileyle yapılır ve bolluk bereketi simgeleyen üç dal parçası da içerisine katılır. Bunları yemek yerken bulanların talihinin yeni yılda iyi olacağı inancı hâkimdir.

Burada kısaca “hediye” uygulamasından da söz etmek gereklidir. Dersim’de bazı yörelerde Gağan hediyesi olarak adlandırabileceğimiz bir uygulama da vardır. Buna göre Gağan süresince komşular arasında ve hane halkı içinde  (özellikle çocuklara) çeşitli yiyecekler ve giyecekler hediye edilir.

Aynı yıllık zamana denk gelen Noel de Hıristiyan topluluklar için oldukça önemli bir ritüeldir. Yıl dönümü olarak kabul edilen bu evre, İsa’nın doğduğu gündür. Batı Hıristiyanlığının 25 Aralık’ta kutladığı bu dönem, Gregoryen Ermeniler için miladi takvimde 6 Ocak’ta gerçekleşir. “Gağant” ritüelleri kapsamında Ermeniler kiliselere yahut önemli kutsal mekânlara giderler. Oruç tutarlar. Diğer topluluklardaki birçok dinsel-sosyal bayramlarda olduğu gibi komşu ve akraba ziyaretleri, aile yemekleri gerçekleştirilir. Paylaşım, dayanışma ve birlik duyguları vurgulanır. Dersimli Alevilere benzer şekilde yüz boyama, aşure pişirme ve kuru yemiş vb. yiyecekler dağıtma pratikleri vardır. Noel’de genellikle çocuklar evleri dolaşır ve yiyecek toplar. “Gağant Baba” sırtında bohçasıyla hediye dağıtır.

Ayrıca Dersim’deki ocak sistemi içerisinde kimi ocakların kurucu efsanelerinde “Ermeni keşiş” ya da “bakire doğum” mitosları da görülmüştür. Özellikle Dersimlilerce de kutsanan Halbori gözelerinde “Halbori Vank” olarak bilinen ve döneminde manastır düzeyinde örgütlü, kurumsal bir yapıya sahip olan yerel Hıristiyanlık ile Dersim Aleviliğini bağlayan birçok efsane söz konusudur. Kesik oğul başları ve burada saklanan Hz Hüseyin’in kesik parmağı gibi…

Günümüzde yerel belediyelerin ve yurtdışındaki derneklerin çabasıyla ritüeller canlandırılmaya çalışılıyor.

Bugüne kalanlar

Gağan ve Gağant’ın günümüzdeki temsilleri elbette buraya kadar aktardığım kısa etnografik verilerin dışında değerlendirilmelidir. Bugün Gağan ritüellerinde sadece oruç tutma, ziyarete gitme ve çeşitli dinsel pratikler kalmıştır. Bu ritüelin en ilgi çekici seyirlik oyunu olarak Khalkêk ya da Khal u Fatık, kırsal yerleşimlerin tahrip edilmesiyle ortadan kalkmıştır.

Fakat Khal Gağan ritüelleri, Alevi uyanışını takip eden süreçte, Dersim üzerinde yoğunlaşan tartışmalara paralel olarak 2000’li yıllarda giderek daha güçlü ifade alanı bulan Dersim etnisizminin kendisini gösterdiği önemli bir kültür öğesi olarak şehir hayatında yer edindi. 2000’lerin ortalarında Khalkek oyunuyla temsil edilerek, Alevilik ve (bu kimlikle anlamlı tutulan) Kürtlük içerimleriyle belirgin bir Dersimlilik kimliğinin kamusal alanda görünür olması sağlanmaktaydı. Günümüzde ise yerel belediyelerin, yurtdışındaki derneklerin daha örgütlü biçimde ele aldığı yılbaşı organizasyonlarında, standardize edilmeye çalışılan içeriğiyle ve politik sunumuyla ayırt edebileceğimiz “Gağan Bayramı” adı altında gelenekselleştirilmeye çalışılmaktadır. Khalkek oyunu, oyuncuları eski kurguya esasen sadık kalsa da sohbetleri ve mesajları kültürel kimliğin politik gündemine göre belirlenmektedir.

Gağant ya da Noel ise, Dersimli Ermeniler için kamusal alanda görünürlük kazanmış bir kültürel etkinlik formunda değildir. Dahası Dersimli Ermenilerin Gağant konusundaki etnografik ve kolektif hafızaya dayalı değerlendirmeleri, Dersim etnisizmi aktörlerinden gelen önemli itirazlarla karşılaşmaktadır.

Şunu ifade edebiliriz ki Dersimli Ermeniler, Dersim etnik kimliği için verilen mücadeleyi içeriden deneyimleyerek, benzer tarihsel ve kültürel mağduriyet tecrübelerine dayanarak son birkaç yılda önemli bir çıkış yakaladılar. İstanbul ve Dersim merkezli kurulan iki dernek üzerinden gerçekleştirilen anmalar, kültür-sanat faaliyetleri görünür oldu. Kuşku yok ki Dersimli Ermeniler de Dersimliler gibi, kimliğin yeniden inşasında benzer stratejiler üretmekte ve kullanmaktadır. Sivil toplum örgütlerinde bir araya gelme, belgeseller, çeşitli dini-sosyal ritüellerin yeniden yorumlanmasına dayanan kamusal etkinliklerle görünür olma, uluslararası kamuoyuna ulaşabilecek etkinliklerde bulunma, yazılı ve görsel basın-iletişim ağları üzerinden örgütleme vb. yollarla hak taleplerinde bulunmaktadır.

Fakat aynı zamanda bu popülerlik beraberinde Dersimlilik kimlik alanıyla belirli ortak kültür öğeleri hakkında gerilimler de üretmektedir. Dersimli Ermeniler ile Dersimliler arasında bazı yerel kült öğelerinin “menşei” konusunda tartışmalar söz konusudur. Örneğin “Gağan kimin bayramı?” türünden sorular ve bu ritüelde ortaya çıkan benzerlikler, önemli tartışma konularıdır.

 

Dipnot

[1] Zazaca dili, tartışmalı bir konu başlığıdır. Kürtçe (Kurmanci) ve Kırmancki’nin (Zazaca) iki ayrı dil mi yoksa Zazacanın Kürtçenin lehçesi mi olduğu siyasi bir tartışmayı belirtir. Zazaca konuşan topluluklar iki ana dinsel bölümde toplanabilir: Aleviler ve Şafii Müslümanlar. Bugün Kürt ulusalcılığı her ikisi üzerinde göreceli bir etkiye sahipse de Şafiiler için Aleviler “zındık”tır. Bu topluluklar arasında kanlı bir geçmiş ve belirgin kültürel sınırlar vardır. Esas olarak bu engel dolayısıyla Kurmanci ve Kırmancki’yi Kürtçenin farklı lehçeleri olarak sınıflayan yaklaşımlar ile iki farklı dil (Kürtçe ve Zazaca) olarak tanımlayan görüşler arasındaki ihtilaflı tartışma devam etmektedir. Bu tartışmaların bir yönünü 1990’lı yıllarda Kürt ulusalcılığından ayrışan ve Kırmancki lehçelerini Zazaca olarak tanımlayan akımın gayretleri oluştururken, diğer bir yönünü de çoğunlukla bazı yabancı dil bilimcilerinin öne sürdükleri iddialar oluşturmaktadır.

Önceki İçerikKil tabletlerin efendisi: İlk arkeoloğumuz Hormuzd Rassam
Sonraki İçerik12. yaşımızı zengin bir sayı ile doldurduk
Etnolog Dr. - KHK'yla ihraç edilen barış akademisyeni