Ana Sayfa 145. Sayı Zika virüsü ve küçük kafalılık bağlantısı

Zika virüsü ve küçük kafalılık bağlantısı

659

Brezilya’da yapılan 3 ayrı araştırma ve yayımlanan ortaklaşa raporda,  zika virüsünün mikrosefaliye (baş çevresinin yaş ve cinsiyete göre ortalamanın altında yani küçük olduğu nörogelişimsel bir bozukluk) neden olduğu önemle vurgulandı.

Zika virüs enfeksiyonu, Nisan 2015’te Brezilya’da başladı ve yılın sonuna kadar, çoğu ülkenin kuzeydoğusunda yer alan 19 ayrı yerleşkeye hızla yayıldı. Salgının başlamasından altı ay sonra mikrosefaliyle doğan bebeklerin sayısı da hızla arttı. Serolojik testler, virüs izolasyonu ve PCR (hücre dışı klonlama yöntemi) yapılmadığından pek çok annenin zika virüsüyle enfekte olduğu bilinmiyordu.

İlk rapor, mikrosefalili doğum yapan ve zika virüsünün dolaştığı bölgelerde oturan ya da buralara seyahat etmiş olan kadınlarda yapılan çalışmayı içeriyordu. Burada anne adaylarının yüzde 74’ünün gebeliklerinin 1. veya 2. üç ayında virüs enfeksiyonunun bir bulgusu olan “kızarıklık” belirtisi gösterdikleri belirlenmişti. Çalışma yapıldığı sırada zika enfeksiyonu laboratuvar koşullarında kesin olarak gösterilememiş olsa da, bu tip doğum anomalilerine sebep olabilecek diğer enfeksiyon olasılıkları (sifiliz, toksoplazma, kızamıkçık, CMV ve uçuk virüsü) ekarte edilmişti.

9 Şubat’ta yayımlanan CDC (Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi) raporunda, mikrosefaliyle doğan ve doğduktan sonra 20 saat içinde ölen iki yeni doğanın ve iki düşük olgusunun doku örnekleri analiz edilmişti. Olguların hepsi Brezilya’daki Rio Grande do Norte’dendi (Brezilya’nın kuzeydoğusunda ve Güney Amerika kıtasının en uç noktasında yer alan bir eyalet). Tüm anne adayları gebeliklerinin ilk üç aylık döneminde  zika virüs enfeksiyonuna özgü kızarıklıklar geçirmişlerdi ancak enfeksiyon için ayrıca bir test yapılmamıştı.

Bütün doku örnekleri, PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) yöntemiyle yapılan belirlemelerde zika virüs RNA’sı içeriyordu. Yeni doğanların beyin doku örneklerinin dördünden ikisinde  ve düşükten alınan plasenta örneğinin de ikisinden birinde, viral antijen varlığını gösteren antiviral antikorlar vardı.

Bu konuda 2. rapor, Brezilya Sao Paulo Üniversitesi’nden geliyordu. Burada da zika virüs enfeksiyonu ile karşılaştığı varsayılan mikrosefalili yenidoğanların göz anomalileri izlenmişti. Bu bebeklerin annelerinin 29’undan 23’ü (yüzde 79,3) kızarıklık, ateş, eklem ağrısı, kaşıntı, halsizlik gibi zika virüs enfeksiyonuna işaret eden yakınmalar yaşamışlardı. Bunlardan 18’i (yüzde 78,3) gebeliğinin ilk üç ayında; 4 tanesi (17,4) 2. üç ayında; 1 tanesi ise (yüzde 4.3) 3.üç aylık döneminde bu bulguları göstermişlerdi.

Zika virüs enfeksiyonunu doğrulayacak laboratuvar sonuçları olmamakla birlikte toksoplazma, kızamıkçık, CMV, uçuk virüsü, sifiliz ve HIV gibi olasılıklar elenmişti. Mikrosefalili bebeklerin 29’undan 10’unda (yüzde 34.5) göz anomalileri izlenmişti. Bu anomaliler, retinada yerel renk değişikliği, koryoretinal  körelme, göz siniri anormallikleri, lenste kaymalar, iriste incelme gibi değişikliklerdir.

Son rapor ise tek bir olguya aittir. Brezilya’nın Natal şehrinde 2015 Şubat ayında gebe kalan Avrupalı bir kadın. Gebeliğinin 13. haftasında ateş, kas ağrıları ve göz ağrısı ile kızarıklıklardan yakınır. Slovenya’da yapılan 14-20. hafta aralığındaki USG incelemelerinde fetüs tamamen normal izlenmiştir. Gebeliğin 28. haftasında ise fetusta mikrosefaliyi de içeren anomaliler belirlenir ve gebelik sonlandırılır. Otopsi raporları ağır beyin hasarını gösterirken 42-54 nm boyutlarında çok sayıda virüs parçacığı elektron mikroskobunda izlenir. Çeşitli mikroplara ait olasılıklar zaten elenmiştir. Zika virüs RNA’sı ise PCR yöntemiyle daha sonradan belirlenir ve tanı kesinleşmiş olur.

Son nokta şunu gösteriyor ki; ilk kez nükleotit bazında yüzde 99,7 oranında 2013 yılında Fransız Polinezyası’nda tanımlanan zika virüsü, son olarak da 2015’te Sao Paulo’da izlenmiştir. Bu durum son Brezilya salgınının Asya’dan bir virüs tarafından tetiklendiği hipotezini doğrular görünüyor.

Şimdiye kadar elde edilen veriler az sayıda olsa da zika virüs enfeksiyonu ile mikrosefali arasındaki ilişki epeyce sağlam gibi görünüyor. Tanı yöntemlerinin hız kazanmasıyla ne yazık ki bu onayın da sıklık kazanması, önümüzdeki günlerin sorunu olarak karşımıza çıkacaktır.

Flavivirüslerin doğum anomalilerine neden olmaları bugüne kadar görmediğimiz bir durumdur. Bu virüs grubu sivrisineklerle yayılmaktadır ve dünyanın büyük çoğunluğunda bağışıklık yoktur. Zika virüs salgını, var olan sivrisinek kontrol durumumuzu, tanı yöntemlerimizi, antiviral ilaçları ve aşı üretimini sorgulamamıza neden olacak gibi görünüyor.

KaynakVırology
Önceki İçerikYaşamın fiziği
Sonraki İçerikSavaşa rağmen, savaşa karşı okumak