Ana Sayfa Dergi Sayıları 146. Sayı En eski insan genom dizisi, insanlık tarihini yeniden yazabilir

En eski insan genom dizisi, insanlık tarihini yeniden yazabilir

434
0
Sima de los Huesos iskeletlerinden biri. © Javier Trueba, Madrid Bilimsel Filmleri.

Şu ana kadar, birleştirilen ve dizilenen en eski insan çekirdek DNA’sı,  Neandertalleri açıklamaktadır ve kendi kökenimizin yeniden yazılma ihtiyacını doğurmaktadır. 430 binyıllık bu DNA, İspanya’nın Sima de Huesos’ta (kemik mağarasında) bulunan ve gizemini koruyan ilk insan fosillerinden geliyor.

Fosiller, bu tarihten 100 binyıl sonra evrimleşen kimi  Neandertallerin atalarından gelmiş gibi gözükmektedir. Ancak, 2013’deki bir çalışma, fosillere ait olan mitokondriyal DNA’ların (mtDNA), Güney Sibirya’da kendilerinden binlerce kilometre uzaklıkta ve daha sonraki bir tarihte yaşamış olan Denisovan mtDNA’sına daha çok benzediğini göstermiştir. Öyleyse, Sima insanları kimlerdi ve bizimle ne gibi bir ilişkileri vardı?

Bu soruyu yanıtlamak için, Max Planck Enstitüsü’den Evrimsel Antropolog Matthias Meyer, bu insansıların, bir diş ve bir uyluk kemiğinden alınan örneklerdeki çekirdek DNA’ların parçalarını bir araya getirdi.

Sonuçlar, Sima insanlarının Denisovanların atalarından ziyade,  Neandertallerin ataları ile daha yakından ilişkili olduklarını gösteriyor.  Neandertal ve Denisovanlar, 430 binyıl önce birbirinden ayrılmış olmalıydılar. Bu durum, genetikçilerin öngördüğü tarihten daha eskiye dayanmaktadır.

Kemik mağarasında hangi sırlar var? © Javier Trueba, Madrid Bilimsel Filmleri.

Bu sonuçlar bizim kendi tarih çizgimizi de değiştiriyor. Denisovanların ve  Neandertallerin, modern insan soyundan ayrılmış olan ortak bir atayı paylaştıklarını biliyoruz. Meyer’in ekibi, yeni çekirdek DNA kanıtı ışığında hareket edildiğinde, bu ayrılmanın en az 765 binyıl kadar önce gerçekleşmiş olabildiğini ileri sürüyor.

Tubingen Üniversitesi’nden Katerina Harvati-Papatheodorou, önceki DNA çalışmaları incelendiğinde, bu ayrılmanın yalnızca 315 ila 540 binyıl öncesinde gerçekleştiğini dile getiriyor.

Ancak 765 binyıl önceki tarih, aslında  Neandertallerin ve Denisovanların ataları ile modern insanların ataları arasındaki ayrılmanın daha eskiye dayandığını ortaya çıkarmıştır. Bu tarih, bu DNA kanıtının günümüzdeki bazı fosillerin yorumlamaları ile aynı doğrultuda bulunduğu sonucunu doğurmuştur.

Fosil araştırmaları ile uğraşan George Washington Üniversitesi’nden Aida Gómez-Robles, eski DNA’ya ve fosil kayıtlarının anatomik çalışmalarına dayalı olan ayrılma hakkındaki fikirlerin birleştiklerini görmenin, oldukça memnuniyet verici olduğunu belirtiyor.

Yeniden çizilen ağaç?

Böyle bir ayrılma gerçekten bilinenden daha eski bir zamanda gerçekleşmişse, evrimsel ağacın parçalarını yeniden çizmek zorunda kalabiliriz. Geleneksel düşünce, modern insanlar,  Neandertaller ve Denisovanların tamamının Homo heidelbergensis adında eski bir insansıdan evrimleştikleridir. Ancak bu tarih, modern insanlar,  Neandertaller ve Denisovanlar arasındaki ayrılmadan neredeyse 65 binyıl sonrasına denk gelmektedir. Bir başka deyişle, Homo heidelbergensis 700 binyıl öncesine kadar henüz daha evrimleşmemişti. Bunun yerine, anlaşılamayan bir tür olan Homo antecessor, ortak atamız olduğu çerçevesinde değerlendirilebilir. Londra Doğa Tarih Müzesi’nden Chris Stringer, bu türün ilk olarak bir milyon yıldan daha öncesinde ortaya çıktığını ve görünüşünün modern insana oldukça benzediğini dile getiriyor.

Diğer bilmeceler

Chris Stringer, araştırmanın 400 ila 800 binyıl öncesindeki fosillere yeniden odaklanması gerektiğini savunuyor. Bu sayede, hangi türlerin  Neandertaller, Denisovanlar ve modern insanların ilişkili atasal soy çizgileri üzerinde olduğunun belirlenmesi gerçekleştirilebilir.

Başka bir bilmece daha var. Bu çalışma, Sima insansılardaki mtDNA’nın,  Neandertallerde bulunanlardan ziyade, Denisovan mtDNA’sına daha çok benzediğini gösteriyor ve bu sonuç da, bir önceki keşfi doğrulamıştır. Fakat kimse nedenini bilmemektedir.

Belki de,  Neandertallere evrimleşmiş özel bir insansı grupları değil de, her ikisinin atalarıyla karışmış Avrasya’daki insansıların tanımlanmayan başka bir atasal soy çizgisi mevcuttu. Veya, Meyer’e göre, belki de böyle bir mtDNA, ilk  Neandertallere ve Denisovanlara özgüydü. Bu mtDNA,  Neandertallerin sadece bir Afrika popülasyonu olan ilkel Homo sapiens türündeki farklı mtDNA’yı kazandıktan daha sonraki haliydi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz