Ana Sayfa Bilim Gündemi Tuhaf denizyosunu, yeşil bitkilerin tarihini yeniden yazıyor

Tuhaf denizyosunu, yeşil bitkilerin tarihini yeniden yazıyor

150

Okyanusun gizemli derinliklerinde yaşayan bir denizyosunu, var olan yeşil bitki ailelerinden yaklaşık 540 milyon yıl önce ayrılmıştır. Bu ayrılma, bütün diğer deniz ve kara bitkilerinden bağımsız olarak, kompleks yapılı büyük bir gövdenin gelişmesiyle gerçekleşmiştir. Denizyosunlarının yakın akrabaları, tekhücreli planktonlardır.

Scientific Reports dergisinde yayımlanan bulgular, bitkiler âleminin erken evrimi hakkında geleneksel bilgileri altüst etti. Ghent Universitesi’nden Frederik Leliaert, “İnsanlar her zaman bitki soy çizgisinin de dahil olduğu yaşam ağacının bütün erken dalların tekhücreli olduklarını varsaymışlardır. Bunlar arasında makroskobik bir denizyosununun ortaya çıkması oldukça şaşırtıcıdır” açıklamasında bulunuyor.

Palmophyllales olarak bilinen deniz yaşamının bu tuhaf takımında, açıklanmış yalnızca birkaç tür vardır. Bunların tamamı, deniz yüzeyinin genellikle 80 m’den daha derin yerlerinde yaşamaktadır. Beş yıl önce Leliaert, bu takımın genetiğini ilk araştıran ekibin içindeydi. Ancak, denizyosunları birçok yeşil alge yüzeysel olarak benziyor olmalarına karşın, onların herhangi diğer makroskobik yeşil alg veya kara bitkileriyle çok uzaktan ilişkili oldukları anlaşılmaktadır. Bu noktada biliminsanları, bu türün çok farklı olduğu konusunda görülenden biraz daha fazlasını yapabilmiştir.

Günümüzde araştırmacılar, 2010 petrol sızıntısından sonra, Meksiko Körfezinden tarakla temizlenen bir numuneyi kullanarak, tuhaf deniz yosununun yaşam ağacındaki yerini haritalamıştır. Çalışma, Palmophyllales kloroplast genomunu yeni nesil dizileme teknolojisiyle detaylı incelemenin yaklaşık 8000 dolara düşmesi ile daha mümkün hale gelmiştir.

 

Yeşil genler

Biliminsanları, yeşil alglerin sürekli büyüyen gen koleksiyonuyla Palmophyllales’leri daha iyi karşılaştırabilmiştir. Ayrıca Palmophyllales, ilişkili olduğu bitki türlerinden dallara ayrıldığında, araştırmacılar bunların yerlerini belirlemek için filogenetik yazılım kullanabilmiştir. Palmophyllaleslerin, var olanlardan 540 milyon yıl önce ayrıldıkları ortaya çıkarılmıştır. Bundan öncesinde ise, yeşil bitkiler ilk türemelerinden itibaren geriye doğru gidildiğinde, yalnızca iki ana soy çizgisine ayrılıyordu.

Kaliforniya Üniversitesi’nden Brent Mishler, “İlişkili oldukları kesinleşti. Yeşil bitkiler, tek hücreli planktoniklerden sekoya ağacına kadar boyutsal çeşitlilik gösteren yarım milyon türle, yaşam ağacı üzerindeki en çeşitli dallardan bir tanesidir. Bu yayın, bu muazzam ve önemli soy çizgisinin başlangıcının nasıl olduğunun çözümüne olağanüstü katkı sağlamıştır” yorumunda bulunuyor.

Ancak Palmophyllalesler diğer bitkilerden erken zamanda ayrılmış olmalarına karşın, sahip oldukları makroskobik boyuta evrimsel sürecin daha sonraki aşamalarına kadar ulaşmış olamaz. Leliaert hücrelerin farklılaşmamasında ötürü bu denizyosununa “çokhücreli” denilmesinin mahsuru olmayacağını düşünüyor. Leliaert tam bir bitkinin kök benzeri bir destek, bir sap ve yaprakları içeren farklı bir yapıya sahip olduğunu ifade ediyor. Ancak, bu bitkinin kendi hücrelerinin birbirleriyle nasıl iletişim kurduğu bilinmemektedir.

Maryland Üniversitesi’nden Charles Delwiche, “Yeşil Alglerin Yaşam Ağacının Oluşturulması” adlı projenin temel araştırmacılarından. Delwiche için sonuç, yeşil alglerin bütün karasal bitkilere köken olduğu gerçeğine karşın, onlarla ilgili hâlâ çok az şey bilindiğini gösteriyor. Delwiche, “Biz halen bunların soy çizgilerinde yer alan örneklerin çok daha fazlasına ihtiyaç duymaktayız. Yaşam ağacının çalılığa çok daha benzer olacağı kanısındayım” açıklamasında bulunuyor.

 

Şekil 1. Palmophyllales takımında bulunan denizyosunları çok derinlerde yaşamaktadır.

 

Çeviren: Yusuf Sürmeli

İTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Böl. Doktora Öğr.

 

Kaynak: http://www.nature.com/news/strange-seaweed-rewrites-history-of-green-plants-1.19863

Önceki İçerikDünya üzerindeki yaşam kozmik zamanda erken bir doğum olabilir mi?
Sonraki İçerikGalaksiler yıldız üretmeyi neden durduruyor?