Ana Sayfa Bilim Gündemi Yaşlandıkça yaralar neden daha geç iyileşiyor?

Yaşlandıkça yaralar neden daha geç iyileşiyor?

735

Görsel açıklaması: Genç farelerde deri ( maviyle gösterilen) yaralanmalarından 5 gün sonra yeni deri hücreleri (yeşille gösterilen) yarayı doldurur (üstte). Araştırmacılar, daha önce bağışıklık sistemi hücreleri ve komşuluğunda bulunan deri hücrelerinin protein yanıtını engellediklerinde, yeni deri hücrelerinin hedefe varma sürelerinin uzamış olduğunu izledi (altta). © Rockefeller Üniversitesi.

 

Yaşlanmış bedenler, iyileşmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyar. Bu gerçeklik 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşlı askerlerin yara iyileşmeleri üzerinde yapılan araştırmalarda defalarca kanıtlanmıştır. Ancak şimdiye kadar araştırmacılar, nasıl bir mekanizmayla bu aksaklık ve gecikmenin olduğunu açıklığa kavuşturamamışlardı.

Yakın zamanlarda Rockefeller Üniversitesi’nde yapılan deneylerde, yaşlanan fare deri hücrelerinde moleküler düzeyde oluşan fizyolojik bilmece çözüldü. Sonuçlar, Cell dergisinde 17 Kasım 2016’da yayımlandı.

Çalışmayı yürüten Elaine Fuchs, yaralanmadan sonraki günler içinde deri hücrelerinin yaralı bölgeye göç ettiğini, bu sürece bağışıklık sistemi hücrelerinin de komşuluk ve yardım ettiğini; yaptıkları deneylerde ise yaşla birlikte, bu komşuluğun bozularak iletimin aksadığını ve iyileşmenin geciktiğini gösterebildiklerini söylüyor.

Fuchs ayrıca, bu bulgu sonucunda yaşlı bireylerin yara iyileşmelerini hızlandırabilmek için ayrıca yeni tedavi yaklaşımları getirmek gerektiğini de ekliyor.

 

Deri hücrelerinin dönüşü

Fuch’la birlikte çalışmayı yürüten Brice Keyes, yara iyileşmesinin, insan vücudunda meydana gelen en karmaşık süreç olduğunu belirtiyor. Yara oluştuğunda vücut hızla, bunu tamir edecek bir deri bariyeri oluşturur. Çok sayıda değişik tipte hücre, moleküler yolaklar, uyarı sistemleri zaman içerisinde devreye giriyor. Bu çalışmada, oluşan değişikliklerin yaşlanmayla ilintisi, sürecin her basamağında incelenmiştir.

Hem deri hem de bağışıklık sistemi hücreleri, bu sürecin ince ayrıntılarına katkıda bulunur. Bu katkı yara kabuğu oluşumu ile başlar. Keratinosit olarak bilinen yeni deri hücreleri kabuğun altından yarayı adeta bir çarşaf gibi sararak dolduracak şekilde bölgeye göç eder.

Ekip bu sonuncu basamağa odaklanarak, yaşları 2 ay ile 24 ay olan fareler üzerinde yara iyileşmesini izledi. Ki bu insanlarda yaklaşık olarak 20 yaşla 70 yaşın kıyaslanması gibi kabul edilebilirdi. Daha yaşlı farelerde keratinositlerin bölgeye daha yavaş göç ettikleri ve yaranın kapanmasının çok daha fazla zaman aldığı gözlemlendi.

Yara iyileşmesinde deriye özelleşmiş bağışıklık sistemi hücrelerinin de yardımına ihtiyaç olduğu bilinmektedir. Yeni deneyde, yaralanmayı takiben, yara sınırındaki keratinositler, skints adı verilen bir proteini salgılayarak bu bağışıklık sistemi hücrelerini uyarıp onlardan etrafta kalıp yara boşluğunun doldurulmasına yardımcı olmalarını isterler. İşte yaşı daha ileri farelerde bu proteinin üretimi bozulmuştur.

 

İşi tersine çevirmek mümkün mü?

Yaşlı derisinde skint proteinini arttırarak bağışıklık sistemi hücrelerinin daha fazla olaya katılmasının mümkün olup olmadığını görmek önemliydi. Bu nedenle çalışmayı yapan ekip bir petri kabında hem genç hem de yaşlı deri hücrelerine bu proteini uyguladılar. Keratinosit göçünün arttığına ve bunun daha çok yaşlı deri hücrelerinde izlendiğine tanık oldular. Hatta etkileyici olarak yaşlı keratinositler daha da fazla gençlikle dolup taşmıştı.

Biliminsanları bu sonuçların, yaş bağlantılı diğer iyileşme gecikmelerine karşı yeni tedavi yaklaşımları geliştirmeye yardımcı olmasını umuyor.

Fuch, çalışmalarının ilerde, deri hücreleriyle komşuluğundaki bağışıklık sistemi hücrelerinin bağlantı yolağını aktifleştirecek bir ilaç üretmek suretiyle, yaşla birlikte giderek azalan bu bağlantıyı kuvvetlendirebilecekleri umudunu verdiğini belirtiyor.

 

Çeviren: Dr. Ebru Oktay

Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2016/11/161117151059.htm

 

 

 

 

 

Önceki İçerikBeyin içinde ağrı kesmekte en etkili plasebo noktası tanımlandı
Sonraki İçerikKimi canlılar ışığı tadıyor: İnsan gözünden 50 kez daha etkili fotoreseptör türü hayvanlarda keşfedildi