Ana Sayfa 157. Sayı Abu Dabi’de Marawah Adası’nda 7000 yıllık bir neolitik yerleşme bulundu

Abu Dabi’de Marawah Adası’nda 7000 yıllık bir neolitik yerleşme bulundu

323

Arkeologlar, Basra Körfezi için fazlasıyla dikkate değer ve nadir olarak tanımladıkları iyi korunagelmiş üç odalı ve 7500 yıllık bir ev bulduklarını açıkladı. Kazının yapıldığı yer Abu Dabi’nin açıklarında yer alan ve bölgenin en büyük Taş Devri yerleşmelerinden birinin bulunduğu Marawah Adası.

Abu Dabi Turizm ve Kültür Müdürlüğü Başkanı Mohamed Al Mubarak keşif hakkındaki düşüncelerini, “Bu buluntular Abu Dabi’nin neolitik dönemdeki gelişmiş inşa tekniklerini ve uzun mesafeli deniz yolculuklarındaki etkisini göstermesi açısından önemlidir. Takımımızdaki uzman arkeologlar, Abu Dabi’nin bilinen en erken yerleşmecileri hakkında bilgi toplayarak, emirliklerin gelişimi ve tarihine ilişkin bir çizelge oluşturmamıza imkân sağlıyorlar” sözleriyle dile getirdi.

Müdürlük’te arkeolog olarak çalışan Abdulla Al Kaabi, evin yaşını bulunduğu tabakanın radyokarbon tarihlemesiyle saptadıklarını belirtti.

Paleontoloji ve Kıyıların Kültürel Mirası Bölümü’nün başında olan Dr. Mark Beech, Taş Devri’ne ait “yapı planı hakkında tam bir veri sağlayacak kadar iyi korunagelmiş” bir buluntunun “fazlasıyla ender” ve “Basra Körfezi’nde başka örneği olmayan bu evi bulmanın çok heyecan verici” olduğunu belirtiyor. “Yapının arka bahçesine baktığınızda, geleneksel Arap evlerinde olduğu gibi yemeğin pişirildiği küçük duvar çıkıntılarını görebiliyorsunuz” diyor.

Evin duvarları 70 cm kalınlığa ulaşmakta, ki bu da taşların, birbiri üzerine bindirilmesi tekniğiyle oluşturulacak bir kubbeyi taşıması için elverişli bir ölçü. Dr. Beech, adada 7 büyük tepecik olduğunu ve içlerinden en küçük olanını kazdıklarını belirttikten sonra, daha fazla yapı bulmayı beklediklerini sözlerine ekliyor.

Adadan ele geçen buluntular, arkeologlara o günün köy yaşantısı hakkında fikirler sunuyor.

Koyunla keçi güttüklerini ve ceylan gibi hayvanları avlamakla derilerini yüzmeye yarayan taş aletler kullandıklarını biliyoruz. Denizkabuğu ve küçük köpekbalıklarına ait dişler üzerindeki özenli delik izleri ise arkeologlara, bunların takı olarak kullanıldığını düşündürüyor.

Kazının geçmiş sezonlarında ele geçen ve Irak kökenli olan bezemeli seramik kap, bölgedeki deniz ticaretinin en erken evresini yansıtıyor.

Dr. Beech, son yıllarda yapılan kazıların akıllarındaki pek çok soruyu aydınlattığını söylerken, “Taş Devri’ndeki yaşam biçimleri hakkında bilgi ediniyoruz, ayrıca insanların evcilleştirilmiş hayvanları olduğunu ve bunun yanı sıra denizciliğe önem verdiklerini de öğrendik” diyor. “Beslenmeleri çeşitliydi, seramik buluntulardan anladığımız kadarıyla uzak mesafelerle ticaret yapılıyordu. Bu adalardaki yaşam biçimi hiç de fena değil. Besin kaynakları, içme suyu ve ticaretin yanı sıra, hava şartlarının da günümüzde olduğundan daha iyi olduğunu söyleyebiliriz” diye ekliyor. Köylüler, tatlı su göllerinin ve yoğun bitki örtüsünün olduğu bir alanda yaşıyorlardı.

Abu Dabi Turizm ve Kültür Müdürlüğü’nde çalışan arkeolog Abdulla Al Kaabi, Marawah Adası’ndaki en erken yerleşimcilerin yaşantısı ve alışkanlıkları hakkında bilgiler sunan 7000 yıllık ev kalıntısını belgelerken. ©Abu Dabi Turizm ve Kültür Müdürlüğü.

Kazının sürdürüldüğü ada askeri bölge olduğu için halkın ziyaretine açık değil, ancak ele geçen bazı buluntular adanın dışındaki müzelerde sergilenebilir. Dr. Beech buluntuların sergiye açılmasından önce yayına hazırlık çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. “Bir alanın belgelenmesi, çok dikkatli bir şekilde, haritalar çizerek, kayıtlar tutularak yapıldığı için uzun yıllar alabiliyor. Marawah’daki kazılar, toprağın altından çıkan her şeyin çizilmesi ve toprağın elenmesi gibi uzun süreler gerektiren işlemler nedeniyle yıllarca sürecektir.”

Abu Dabi’nin yaklaşık 130 km güneybatısındaki Baynunah’da yeni başlayan kazıların da emirliklerdeki geçmiş yaşam biçimleri hakkında bilgiler sunması beklenmekte. Müze yetkilileri, alanın bulunduğu çöl yüzeyinin 6500 yıl önce avlanıp öldürülen vahşi develere ait kemiklerle kaplı olduğunu söylüyor. Böylece Ortadoğu’daki en erken vahşi deve katliamına tanık oluyoruz. Neredeyse bütünüyle korunagelmiş olan kemikler üzerinde devam eden çalışmaların, uzmanlara vahşi develerin biyolojileri hakkında bilgi sunması bekleniyor.

KaynakThe National
Önceki İçerikKuantum bilgisayara bir adım daha yaklaştık
Sonraki İçerikAntik dünyanın Titanik’inden yeni buluntular