Ana Sayfa Bilim Gündemi Müziğin kökeninde, ebeveynin ilgisinin çocukta olduğunu çocuğa gösteren şarkılar mı var?

Müziğin kökeninde, ebeveynin ilgisinin çocukta olduğunu çocuğa gösteren şarkılar mı var?

341
0
Müziğin evrimi çocuk şarkıları

Bebekler ve çocuklara yönelik ninnilerin, müziğin daha derin kökleri olabileceğine dair yeni bir teori geliştirildi. Harvad Üniversitesi Eğitim Fakültesi doktora öğrencisi Samuel Mehr ve Psikoloji Bölümü’nden Yard. Doç. Max Krasnow tarafından yapılan çalışmada, ebeveynler yiyecek arama veya diğer çocuğun bakımıyla ilgilenmek gibi görevleri yerine getirirken, bir yandan da ihtiyaçlarının karşılanması gereken küçük çocuklara yönelik şarkılar söylediklerinden söz ediliyor. Çalışmaya göre, bu şarkıları söylemelerinin nedeni, çocuklara işaret göndermek için bir yol sunması. Müziğin evrimsel kökeninde bu davranışın yattığını düşünüyorlar. Küçük çocuklara yönelik ebeveyn şarkılarının, bugün dünyada kulak verdiğimiz daha karmaşık bir müzik biçimine doğru geliştiğini düşünüyorlar. Çalışma Evolution and Human Behavior isimli dergide yayımlandı.

Müzik evrim bilimi için hileli bir konu: Birçok farklı bağlamda, dünya çevresindeki birçok kültürde ortaya çıkmıştır, fakat hiç kimse neden insanların müzikle ilgilenen tek tür olduğunu bilmemektedir. Psikolog Prof. Steven Pinker, müziğin üreme başarısı ile bilinen hiçbir bağlantısı olmadığı kaydederek, How the Mind Works isimli kitabında bunu “işitsel cheesecake” olarak nitelendiriyor.

Krasnow, “Müziğin nereden geldiğine yönelik sorulara çok fazla dikkat edilmiştir, fakat hiç bir teori, müziğin veya müzikal davranışın özelliklerini tahmin etmede başarılı olamamıştır,” diyor ve ekliyor “Bu çalışma ile bizim yapmaya çalıştığımız şey, müziğin evrimsel biyolojiye, insan hayatının tarihine ve memeli ekolojisinin basit özelliklerine dayandırıldığı bir teoriyi geliştirmektir.”

Krasnow, teorilerinin özünde, ebeveynler ve bebeklerin, çok değerli bir kaynak -ilgi- üzerinden bir çeşit “silahlanma yarışı”na girişmelerinin yattığını belirtiyor. “Yırtıcıların ve tehlike oluşturan diğer insanların varolduğunu, hangi gıdaların zehirli olup olmadığını, hangi faaliyetlerin tehlikeli olabileceğini bilmeyen küçük çocukların olduğu, geçmişe ait bir dünyada, bir bebek ancak özenli bir ebeveyn tarafından korunabilir” diyor Krasnow. “Fakat ilgi sınırlı bir kaynaktır.”

Söz konusu kaynak (ilgi) için yapılan savaşta, bazı işbirlikleri olurken, -küçük çocukların ağlamaları yırtıcıların ilgisini çekebileceği için ebeveynler onların ilgiye yönelik iştahlarını doyurmak isterken, çocuklar da ebeveynlerinin, yiyecek arama gibi diğer etkinlikler için zamanları olduğundan emin olma ihtiyacı duyar-, ortak menfaatler sadece bir yere kadar gidebilmiştir.

Ebeveyn-çocuk çatışması teorisi, ilk olarak 40 yıl önce, evrim biyologu Robert Trivers tarafından, daha sonra Harvard’daki bir öğretim üyesi tarafından ileri sürüldü. Trivers, söz konusu kaynakların dağılımı olduğunda, çocuklar ve ailelerin hemfikir olmadığını öngörüyor. “Teori, ebeveynle ilgili yatırım olarak sınıflandırılabilecek her şeyi içeriyor” diyor Krasnow ve devam ediyor, “Bu, bir ebeveynin bir çocuğuna yardım amacıyla verdiği bir şey veya kendisi ve diğer çocukları için geri durmak isteyeceği herhangi bir şey de olabilir.”

Eşeyli üreme, her insanın her iki ebeveyninden de gelen genlerin yarısını taşıması anlamına gelmektedir. Fakat söz konusu bu genler, tüm kardeşler arasında dahi farklılık gösterebilmektedir. Bu şu anlama gelmektedir; bebeğin genetik bakış açısından, bebek kaynaklarının, annesinin veya kardeşinin genetik bakışlarıyla istediğinden daha fazla olmasını isteyecektir örneğin.

Mehr ve Krasnow ebeveyn-çocuk çatışması fikrini aldılar ve bunu “ilgi” konusu üzerine uyguladılar. Çocukların ebeveynlerinin ilgilerini, ebeveynlerinin onlara vermek istediği ilgiden çok daha fazla istemeleri gerektiğini tahmin ediyorlar. Fakat çocuk ebeveynin bu ilgisine sahip olduğunu nasıl bilebilir? Krasnow’un dediğine göre yanıt, ebeveynlerin çocuklarına onların ihtiyaçlarını karşılayacaklarına dair işaret vermek için bazı metotlar geliştirmeye mecbur kalmalarıdır. “Kolayca kendi çocuklarıma bakıyorum ve benim onlarla ilgileneceğime dair bir güvenceleri var gibi duruyor” diyor Krasnow ve ekliyor, “Fakat ben onlara baktığımda ve başka bir şey düşündüğümde veya onlara baktığımda ve cep telefonum ile ilgilendiğimde, aslında tam anlamıyla onlarla ilgileniyor olmuyorum. Onlara bundan daha iyi bir işaret gerekli.”

Bu işaret neden bir şarkı biçiminde olsun?

Mehr ve Krasnow, bu sinyalleri daha dürüst kılan şey nedir diye düşünüyorlar, cevap onlarla ilişkili maliyettir – yani bir bebeğe bir işaret göndererek, bir ebeveyn bunu başkasına gönderemez, aslında gönderir, ama yalan söylüyor demektir. “Küçük çocuklara yönelik şarkılar, bu masrafların birçoğunu içeriyor. Sana şarkı söyleyemem ve başkasıyla konuşamam” diyor Krasnow. “Kaçmam mümkün değil, çünkü şarkı söylemek için sesimi kontrol etmeliyim. Bana bakmadan bile, başımın yönünü, ne kadar uzak olduğumu söyleyebilirsin.”

Mehr ve Krasnow bu gibi işaretleri neyin daha güvenilir hale getirdiğini düşündüler. Küçük çocuklara yönelik şarkıların, ebeveynlere ilgilerini çocuğa yönlendirdiklerine dair işaret vermek amacıyla birçok imkân sağladığını belirten Mehr, “Ebeveynler şarkılarını, melodiyi, ritmi, tempoyu, ses tonunu ve söyleyiş biçimlerini değiştirerek, el hareketleri ekleyerek, zıplayarak, dokunarak, yüz ifadeleriyle ve benzeri şeylerle gerçek zamanlı olarak uyarlarlar. Tüm bu özellikler, bebeğin duygusal durumuyla çok iyi bir biçimde uyumlu olabilir de, olmayabilir de. Bebeğin davranışı ve ebeveynin şarkı söylemesi arasındaki uyum veya uyumsuzluk, ebeveynin çocuğa ilgi gösterip göstermediği konusunda bilgilendirici olabilmektedir.”

Doğrusu, uykusunu alamadığı için ağlayan bir bebeğe, mutlu, şen şakrak bir şarkı söylemek garip olabilir. Krasnow bu fikre katılıyor, “Tüm bu şeyler, adeta küçük çocuklara yönelik seslendirmeyi dikkate ait iyi bir ipucu haline getiriyor” diyor ve devam ediyor, “Ve bunu, karşılıklı gelişen ‘silahlanma yarışı’nın içine koyduğunuzda, küçük çocuklara yönelik şarkı gibi bir sonuç elde ediyorsunuz. Bu, bir tür ilkel seslendirme gibi, yavaş yavaş daha da küçük çocuklara yönelik hale gelen ve melodiler şeklinde detaylanan bir şey ile başlayabilir.” Ekliyor: “Eğer ebeveynlerde bunu daha hızlı ve daha iyi yapmalarına izin veren bir mutasyon gelişirse, başka şeyler için daha fazla bütçeleri kalırdı ve bu yayılırdı. Küçük çocuklar daha da seçici hale gelirler, ebeveynlerini daha iyi olmak ve benzeri konularda zorlarlardı. Bu, donuk renkli kuşlar ile başlayan ve abartılı dişi tavus kuşları ve seçici erkek tavus kuşlarıyla sonuçlanan süreçle aynı türdedir” diye ekliyor.  Krasnow işaret işeyaradığı sürece, bu melodilerin son derece güçlü olduklarını ispatlayabileceklerini belirtiyor. “Bu makaleyi dayandırdığımız fikir, küçük çocuklara yönelik şarkıların ve onların özelliklerini paylaşan şeylerin mızmız bir çocuğu sakinleştirmede çok iyi olması gerektiğidir ve buna dair bazı kanıtlar var” diyor ve ekliyor “Biz burada bu tip bir seçimden Rock-a-Bye Baby’e (e. n. bir Amerikan ninnisi) geçmekten bahsetmiyoruz. Bu teori şarkı sözleri veya belirgin melodiler hakkında değildir; bu teori, çocuklara yönelik şarkının akustik özelliklerinin diğer müziklere göre bebeği sakinleştirmek konusunda daha iyi olması gerektiğini söylemektedir.”

Peki müzik gerçekten genlerimizde mi?

“Dil için güzel bir karşılaştırma” diyor Krasnow, “Genlerimizde dil için kapasite olması gibi dile yönelik güçlü bir genetik kısım var ve biz aynı şeyin müzik için de geçerli olabileceğini düşünüyoruz.”

Peki müziğin diğer türleri? Mehr, bu çalışmanın gelecekte bu soru için bilgilendirici olabileceği konusunda iyimser. “Bir saniye için teorinin doğru olduğunu varsayalım. Peki o zaman ninnilerden, Duke Ellington’a nasıl ulaştık?” diye soruyor. “Müziğin evrimi karmaşık ve farklı nedenlerle gelişen farklı özelliklerle beraber, çok aşamalı bir süreç olmalıdır. Teorimiz, bebek yönelimli şarkının başlangıç noktası olması olasılığını yükseltiyor; diğer müzikal davranışların ya bebeğe yöneltilen şarkının ya da diğer uyarlamaların yan ürünleri olarak doğal seçilim yoluyla geliştiğini söylüyor.”

Pinker için bu çalışma, müziğin evrimsel olarak mantıklı bir şekilde nasıl geliştiğine ilişkin diğer teorilerden önemli bir şekilde farklılık göstermektedir. “Eskiden insanlar, müzik için, grupları birleştirmek için geliştiği gibi yarım yamalak ve dolaylı teorileri geliştirdikleri, uyarlanabilir bir açıklama yapmaya çok hevesliydiler” diyor ve devam ediyor “Bu en azından evrimsel olarak anlamlı ilk açıklamadır; müziğin kimi özelliklerinin uyum gücünde avantaja neden olduğunu göstermektedir. Tek başına doğru olduğunu kanıtlamaz, ancak en azından kulağa anlamlı geliyor!”

Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2017/02/170224160626.htm

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz