Ana Sayfa 158. Sayı Sahra Çölü’ne insan mı yol açtı?

Sahra Çölü’ne insan mı yol açtı?

478

Yeni araştırma, Yerküre yörüngesindeki değişikliklerin Sahra’nın çölleşmesini tetiklediği fikrine meydan okuyor. Bu yeni araştırma, Sahra’nın 10.000 yıl önceki verimli, yeşil tabiatından bugünkü çorak haline dönüşümünü konu almakta; aynı zamanda, insan etkisinin çölleşme üzerinde belirgin bir rol oynadığı fikrini önermektedir.

Sahra’nın çölleşme sürecinin iklim ve çevresel faktörleriyle birlikte anlaşılabilmesi, biliminsanları açısından uzun zamandır hedef bir konu olmuştur. Yerbilimlerinde Sınırlar dergisinde, Seul Ulusal Üniversitesi’den (Seoul National University) arkeolog Dr. David Wright tarafından henüz yayımlanan bir makale, bugüne kadar, Dünya yörüngesindeki değişimleri veya bitki örtüsünde meydana gelen farklılıkları ana itici güç olarak gösteren pek çok araştırmanın sonuçlarını eleştiriyor. Wright, Doğu Asya’da, Neolitik toplulukların kalıcı şekilde çevreyi değiştirerek, Musonların iç bölgelere nüfuz etmesini nasıl engellediklerini ortaya koyan, kabul görmüş teorileri hatırlatıyor.

Ayrıca, insan kaynaklı çevresel ve iklimsel değişikliklerin Avrupa, Kuzey Amerika ve Yeni Zelanda’da belgelendiğine ilişkin verilere çalışmasında yer verip; ardından da benzer bir senaryonun Sahra için geçerli olabileceğine dair inancını paylaşıyor.

Wright, hipotezini test etmek amacıyla Sahra bölgesi genelinde pastoral yaşamın ilk izlerini belgeleyen arkeolojik kanıtları gözden geçirmiş ve bu kayıtları da çöl florasını andıran koşullarda yetişebilen maki bitkisinin yayılımıyla karşılaştırmıştır. Yaklaşık 8.000 yıl önce Nil Nehri’ni çevreleyen bölgelerde kırsal topluluklar görünür olmuş ve bunlar batıya doğru yayılmaya başlamıştır. Bu göçle birlikte, her seferinde bodur çalılıklardan meydana gelen bitki örtüsünde artış yaşanmıştır ki, Wright’ın öngörüsü böylece doğrulanmaktadır.

Büyüyen tarımsal bağımlılık bölgelerin ekolojisi üzerinde ciddi bir etki bırakmıştır. Hayvancılığın da yaygınlaşmasıyla yeşil alanların gitgide yok olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum bir taraftan arazinin aklık/beyazlık (albedo) derecesinin artmasına yol açmıştır (albedo: güneşten gelen ışınların doğal bir yüzeyden yansıtılan/yansıyan yüzdesi). Böylelikle de atmosfer koşullarının, Muson yağmurlarını azaltacak kadar etkilendiği kaydedilmiştir. Musonların zayıflaması daha fazla bitki örtüsü kaybına ve çölleşmeye neden olmuş; nihayetinde bugünkü Sahra’nın tamamını etkileyerek, bahsi geçen dönüşümün gerçekleşmesini sağlamıştır.

Her ne kadar hipotezdeki boşlukların doldurulması için daha fazla çalışmak gerekse de Wright kayda değer bilgilerin yüzey altında saklı kaldığına inanıyor: “O dönemlerde Sahra’nın her tarafında göller bulunmaktaydı. Bu göller floranın değişimine dair veriler barındırıyor. Dolayısıyla, ilk etapta yerin altına delgiler yordamıyla inerek eski göl yataklarına ulaşmak ve oradan gelen bulguları ise arkeolojik açıdan inceleyerek, insanların mevcut ortamlarında ne yaptıklarını öğrenmeyi amaçlıyoruz. Bu bağlamda, bitki örtüsünün iklim sistemlerine etkisini modellemek fazlasıyla zordur. Fakat arkeologlar ve çevrebilimciler olarak uğraş alanımız, bu dataları edinerek çok yönlü modellerin oluşmasına katkı sağlamaktır.”

Binlerce yıl önce meydana gelmesine rağmen, insan varlığının çevresel ve iklimsel bozulmalardan sorumlu olabileceği yadsınamaz bir gerçektir. Wright Dünya nüfusunun takriben yüzde 15’inin çöl sahalarında yaşadığına dikkat çekerek, kendi keşfinin önemini şöyle vurguluyor: “Ekolojik düzeni değiştirmemizin sonuçları, insanın kurak ortamlarda süresiz olarak hayatta kalıp kalamayacağı yetisiyle doğrudan ilişkilidir.”

İleri Okuma:David K. Wright, “Humans as Agents in the Termination of the African Humid Period”, Frontiers in Earth Science (2017); 5 DOI: http://dx.doi.org/10.3389/feart.2017.00004.

KaynakScience Daily
Önceki İçerikOtorite isterse, suçsuz bir insana elektrik şoku verir misiniz?
Sonraki İçerikKorkutucu olaylarda, anı ve duygusal tepki ayrı işleniyor