Ana Sayfa Dergi Sayıları 162. Sayı Ayrımcılığın biyolojik halleri! Yüzümüz zengin mi yoksa yoksul mu olduğumuzu açığa mı...

Ayrımcılığın biyolojik halleri! Yüzümüz zengin mi yoksa yoksul mu olduğumuzu açığa mı vuruyor?

725
0

“Mutlu bir ifade takının, başarınız buna bağlı olabilir.” Toronto Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi’nden psikoloji araştırmacılarının yaptığı çalışma bunu öneriyor.

İlk izlenimler üzerine yeni bir çalışma gösterdi ki, insanlar bir başkasının ortalamadan daha zengin ya da daha fakir olduğunu ifadesiz haldeki yüzlerine bakarak söyleyebiliyor.

Doç. Dr. Nicholas Rule ve doktora adayı Thora Bjornsdottir, Journal of Personality and Social Psychology’de yayımlanan makalelerinde, insanların bu izlenimleri önyargılı biçimlerde de kullandığını, örneğin işe alımlarda zengin yüzlerin fakir yüzlere göre daha olası değerlendirildiğini ifade ediyor.

Bjornsdottir’e göre veriler şunu gösteriyor; hangi sınıfa ait olduğunuza dair yüzünüzün verdiği işaretler, onu daimi hale getirebiliyor. Bu ilk izlenimler kendi kendini doğrulayan kehanetler haline gelebilir. Ayrıca gireceğiniz etkileşimleri ve sahip olacağınız fırsatları da etkileyebilir.

Araştırmacıların bulgusuna göre, ilginç bir şekilde, insanların toplumsal sınıfını yüzlerinden okuyabilme yeteneği sadece ifadesiz yüzlerde uygulanabiliyor, gülümserken ya da duyguları gösterirken uygulanamıyor.

Çıkarılan sonuç ise şu; basmakalıp olarak varlıklı ve hoşnut olmak ile özdeşleştirilen devamlı mutluluk gibi, geç ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde dahi yüze işlenen ifade alışkanlıkları, duygular tarafından maskelenebiliyor.

Rule, yüzümüzün zamanla tecrübelerimizi yansıtan ve açığa çıkaran bir hale büründüğünü; bir şey ifade etmediğimizi düşünürken dahi duyguların kalıntılarının orada olduğunu ifade ediyor.

Araştırmacılar, öğrencileri ailesinin yıllık geliri 60.000 doların altında olanlar ve 100.000 doların üzerinde olanlar şeklinde iki gruba ayırdı. Ardından ifadesiz yüzlerinin fotoğrafları çekildi. Daha sonra, ayrı bir gruptan, fotoğraflara bakıp sadece içgüdülerini kullanarak kimlerin zengin kimlerin fakir olduğunu tahmin etmeleri istendi. Yüzde 53 isabet oranı ile kimlerin zengin, kimlerin fakir gruba dahil olduğu belirlendi ve bu da rastlantısal ihtimali aşan bir oran. Rule, görülenlerin 18-22 yaş arası öğrenciler olduğunu, ama buna rağmen şimdiden yüzlerini sosyoekonomik durumlarını gösterecek kadar görünür şekilde değiştirecek hayat tecrübesi edindiklerini söylüyor.

Sonuçlar yüzlerin hangi cinsiyete ya da ırka ait oldukları tarafından ve insanlara incelemek için ne kadar süre verildiği gibi etkenler tarafından belirlenmedi. Bunların tümü sözsüz davranışlara dair bilinenlerle tutarlıydı.

“Beyinde yüz tanıma için özelleşmiş nöronlar bulunur. Birisine baktığınızda ilk fark ettiğiniz şey onun yüzüdür” diyor Rule. “Bulutlarda yüzler görürüz, tostlarda yüzler görürüz. Yüz benzeri uyaranlara bakmak üzere donanım kazandığımız söylenebilir. İnsanlar bunları kolayca seçer ve tutarlıdırlar, bu da konuyu istatiksel olarak önemli hale getirir.”

“İnsanlar yargıda bulunurken hangi ipuçlarını kullandıklarının tam olarak farkında değil. Neden olduğunu sorarsanız, bilemeyeceklerdir. Tüm bunları nasıl yaptıklarının farkında değiller” diyor Bjornsdottir.

Rule’a göre, psikolojide ve davranışta toplumsal sınıfları çalışmanın gizli etkisi artık daha fazla kabul edilir oluyor. Küçük bir alanda yoğunlaşan 43 kasla birlikte, yüzle ilgili işaretler bu alandaki en ilgi çekici alanı oluşturuyor. Bir sonraki adımın ise daha yaşlı insanlarla çalışıp, yüzle ilgili işaretlerin zamanla daha belirgin hale gelip gelmediğini gözlemlemek olduğu söyleniyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz