Ana Sayfa Dergi Sayıları 163. Sayı Kitapçı Rafı – 163

Kitapçı Rafı – 163

352
0

Yaratılış mı, Evrim mi?

– Biliminsanları Yaratılışçılığı Tartışıyor, Ed. Andrew J. Petto, Laurie R. Godfrey Çev. Şeyma Eren, Çağatay Tarhan, Önder Kılıç, Ayrıntı Yayınları, 2017, 448 s.

Bu çalışma, Kevin Padian, John R. Cole ve Wesley Elsberry gibi kendi alanlarının önemli savunucuları tarafından kaleme alınmış on altı parlak denemeyle, evrim karşıtlığını inceliyor.

Yaratılışçılığın tarihini gözler önüne sermeyi de amaçlayan bu seçki, evrim karşıtları tarafından kullanılan en yeni taktikleri boşa çıkarmakta, evrim karşıtı itirazlarına dini ve politik temeller bulan bu kişilerin fikirlerini çürütmekte ve okurlara evrim bahsinde bilimsel kanıtlar sunuyor.

Evrim kuramının yeni biyokimyasal ve moleküler biyolojik verilerle desteklenmesi yaratılış düşüncesini savunan bilim insanlarını yeni ve inandırıcı kuramlar geliştirmeye yöneltti. Bilim insanlarını artık, “Dünya altı günde yaratıldı” diyerek inandırmak mümkün değil. Akıllı Tasarım düşünürlerine karşı evrim yanlıları bilimsel deliller sunuyorlar. Bu kitap bilimsel deliller ışığında Evrim ve Akıllı Tasarım düşüncelerinin irdeliyor.

Bilim Felsefesi

– Philipp Frank, Çev. Dilek Kadıoğlu, Say Yayınları, 2017, 512 s.

Viyana Çevresi adıyla ünlenen topluluğun üyelerinden olan Philipp Frank, bu kitabında bize Bilim ile felsefenin  birbirlerinden bağımsız alanlarmışçasına varlıklarını sürdürdüklerini ama  durumun hiç de öyle olmadığını anlatmaya çalışıyor. Frank’tan öğrendiğimiz kadarıyla, fizik veya geometri, kısacası genel olarak bilim, felsefi olmayan bir uğraş değildir. Bilimin çeşitli alanlarındaki büyük değişimleri değerlendirerek bize  tarihsel bilgiler sunan Frank, bilim ile felsefenin aslında birbirleriyle iç içe geçmiş alanlar olduğunu anlatıyor. Bu iki büyük alan, zamanla ayrı ayrı uğraşlar gibi görünmeye başlamış olsa da aralarındaki bağ yok olmamış, yalnızca görünmez bir hal almıştır. Bilim ile felsefe arasındaki bağı anlamanın yolu ise bilim felsefesinden geçiyor.

Dostoyevski ve Nietzche

– Trajedinin Felsefesi, Lev Şestov, Çev. Kayhan Yükseler, Notos Kitap, 2017, 226 s.

Trajedi ve felsefe nasıl bir araya gelebilir? Trajedi yaşamın çelişkilerinin, acı ile neşenin, doğru ile yanlışın, kötü ile iyinin iç içe geçtiği gerçek dünyayı anlatırken felsefe çelişkisiz, acısız, doğru, iyilikten ibaret ideal bir dünya kurmayı amaçlar. Şestov Dostoyevski ve Nietzsche – Trajedinin Felsefesi’nde bu iki düşmanı, felsefe ile trajediyi yan yana, kafa kafaya getiriyor. Soyutlamalardan değil hayatın ta kendisinden gelen trajedinin felsefesini öne sürüyor Dostoyevski ve Nietzsche’nin yaşamını ve düşüncesini iç içe okuyarak.

Şestov için onlar ruh ikizi. Şestov’a göre, Dostoyevski ve Nietzsche’nin yaşamında ve eserinde trajik düşünce modern ifadesini buluyor. Ona göre “Dostoyevski ve Nietzsche’nin yapıtları yanıt değil, soru içerir: Trajedinin felsefesi mümkün müdür?”

Merak

– Alberto Manguel, Çev. Kutlukhan Kutlu, Yapı Kredi Yayınları, 2017, 376 s.

Merak, edebiyat, kültür, din ve siyaset tarihinde, Dante’nin rehberliğinde çıkılan baş döndürücü bir yolculuk. Kitapların, kütüphanelerin, okumanın tarihi ve büyüsü üzerine unutulmaz kitapların yazarı Alberto Manguel, Merak’ta Dante’yi ve İlahi Komedya’sını rehber edinip merak kavramının ve kendi merakının peşine düşüyor. Bu okuma ve yorumlama serüveni boyunca, “Dil nedir?”, “Hakikat nedir?”, “Hayvan nedir?” gibi on yedi soru sorduğu on yedi bölümde adaletsizlikten ekolojiye, paradan ölüme pek çok konuya, Odysseia’dan kutsal metinlere, Don Quijote’den Alice Harikalar Diyarında’ya pek çok kitaba uğruyor ve merakın “daha fazla soru sorma iştahıyla ve başkalarıyla sohbet etme zevkiyle ödüllendirildiğini” gösteriyor.

Postmodern Coğrafyalar

– Edward W. Soja, Çev. Yunus Çetin, Sel Yayıncılık, 2017, 352 s.

Toplumsal bilimlerde “mekân” uzun süre tarihselciliğin gölgesinde kaldı. Düşünürler hep tarihsel olana, süreçlere odaklanıp mekânı yapay, ampirik düşünceye ve diyalektiğe aykırı görürken coğrafyacılar da kendi disiplinlerine saplanıp kaldılar. Postmodern Coğrafyalar’da Edward W. Soja, mekânın eleştirel teoride yeniden boy gösterme sürecini ele alarak, bu süreçteki tartışmaları gözler önüne seriyor. Foucault ve Lefebvre’den Giddens ve Castells’e dek yirminci yüzyılın pek çok düşünürünün coğrafya ve kent planlamasına bakışını inceleyen Soja, postmodern dönemin coğrafi veçhesine odaklanarak tarihi mutlaklaştırıp coğrafyayı geri plana iten yaklaşımların kapsamlı bir eleştirisini yapıyor ve eleştirel toplumsal teoriyi mekânı içerecek bir kapasiteyle donatıyor.

Coğrafya disiplininin sınırlarını aşan bu çalışmasında Soja, Marksist coğrafyacıların mekân konusundaki eksiklerini irdelemenin yanı sıra toplumsal mekâna odaklanan kendi diyalektik düşüncesinin de temellerini atıyor. Mekânın zamanla ilişkisinin kentsel teoriyi ne açılardan derinleştirebileceği ve kent mücadelesinde ne tür perspektifler sunabileceği üzerine düşünenler için.

Dört Gelecek

– Kapitalizmden Sonra Hayat, Peter Frase, Çev. Akın Emre Pilgir, Koç Üniversitesi Yayınları, 2017, 121 s.

Küresel iklim krizi, akıl almaz boyutlardaki gelir eşitsizliği, sosyal medya “beğeni”lerinin yönettiği bir toplumsal hiyerarşi, otomasyonun hızla devreden çıkardığı insan emeği, gittikçe askerileşen polis güçleri, vatandaşlarını gözetleyen devletler, insansız hava araçları, başka bir gezegene taşınma hazırlıkları… Peter Frase, bu çağ manzarasının içinden çıkarılabilecek gelecek senaryoları üzerine düşünürken hem sosyal bilimlerden hem de edebi ütopya ve distopyalardan faydalanıyor.

Yeryüzünün kaynaklarını bütün insanların adil bir şekilde paylaşmasının sağlandığı bir tür sosyalizm mi, bir avuç zenginin daha da zenginleşip büyük insan kitlelerinin daha da yoksullaştığı bir barbarlık düzeni mi? Fredric Jameson, “Bugün dünyanın sona erdiğini hayal etmek, kapitalizmin sona erdiğini hayal etmekten daha kolay,” demişti. Dört Gelecek, ikincisinin o kadar da zor olmadığını gösteriyor.

Thoreau

– Modern Dünya için Transandantal Doğa, Der. Alan Jacobs, Çev. Ece Tuğba Saka, Ganj Yayınları, 2017, 279 s.

Bu antoloji, Amerika’nın en büyük düşünür ve yazarlarından biri ve tüm dünyayı etkisi altına almış bir şahsiyet olarak görülen Henry David Thoreau’nun (1817-1862) zekâsı, albenisi ve bilgeliğini yansıtma amacıyla oluşturulmuş. Derleyen Alan Jacobs, Thoreau’nun yayımlanmış ve yayımlanmamış yazıları, şiirleri ve klasik spritüel eseri Walden’dan özenle seçtiği parçaları bir araya getirerek politik, ekonomik ve çevresel açıdan yeterince zorlayıcı olan günümüzde her şeyden daha fazla gereksinim duyduğumuz bir ilham kaynağı ve izlenimci bir otobiyografi sayılabilecek bu eseri okurlarıyla buluşturuyor.

Yeni Bir Aydınlanma İçin

– Ed. Orhan Gökdemir, Gamze Erbil, Zeynep Ağdemir, Yazılama Yayınevi, 2017, 238 s.

Kitabın tespit ve iddiasına göre bilime, sanata, çevreye, kadına düşman bir zihniyet Türkiye’yi tehdit ediyor. Laiklik ilkesi yok edildi, eğitim imamların elinde. Cumhuriyet düşmanları protokolün en ön sırasına yerleşti. Bugünün aydınlanma kavgası ise işçi sınıfı devrimcilerinin elinde yükselecek. Laiklik, cumhuriyetçilik, yurtseverlik; bu değerler geniş bir kesimin ortak paydası ama bugün bu değerler yaşayacaksa, onların neden ayaklar altına alındığı sorusunun yanıtlanması herkes için bir zorunluluk. Kemal Okuyan’ın önsözüyle yayımlanan kitaba Barış Terkoğlu, Okan İrtem, Enver Aysever, Erendiz Atasü, Korkut Boratav, Orhan Gökdemir, Serpil Güvenç, Oğuz Oyan, Ali Rıza Aydın, Serdal Bahçe yazılarıyla katkıda bulunmuş.

Türkiye’nin 1960’lı Yılları

– Mete Kaan Kaynar, İletişim Yayınları, 2017, 1184 s.

Türkiye’de siyasetin renkli yılları olarak bilinen altmışlı yılları anlatan oldukça kapsamlı bu kitapta o yılların farklı açılardan ele alınarak değerlendirilmesi yapılıyor. Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu yönetimi bölümünden Doç Dr. Mete Kaan Kaynar’ın “Türkiye’nin panaromik fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz” dediği çalışmasında, Politik gelişmelerden spora, uluslar arası ilişkilerden sanata, iktisattan müziğe, emek ve kadın hareketlerinden gündelik hayata, görsel sanatlara kadar geniş bir yelpaze sunuluyor. Kitabın bazı başlıklar şöyle:

  • 27 Mayıs, Yassıada, 1961 anayasası…
  • Cemal Gürsel, “İhtiyar Paşa” İnönü, Kıbrıs sorunu, Johnson Mektubu, Talat Aydemir…
  • Fikir Kulüpleri, Devrimci Gençlik, Milli Demokratik Devrim…
  • TİP, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, “Ortanın Solu”…
  • Demirkırat’tan Adalet Partisi’ne, Süleyman Demirel, Ragıp Gümüşpala, Suat Hayri Ürgüplü, Cevdet Sunay…
  • Anti-komünizm, Komünizmle Mücadele Dernekleri, Alparslan Türkeş, milliyetçilik…
  • “Gurbetçiler”, işçi sınıfı, Kürt siyasal hareketi, Doğu Mitingleri, OYAK, Devlet Planlama Teşkilatı…
  • Kadın hareketi, basın, gündelik hayat, müzik, futbol, edebiyat, sanat…

Şeyh Bedreddin ve Manâkıbı

– Abdülbaki Gölpınarlı, Kapı Yayınları, 2017, 408 s.

Özgün bâtıni din anlayışıyla ve etrafında gelişen toplumsal hareketle XV. yüzyılın ilk bölümünde Osmanlı’nın en önemli figürlerinden biri olan Şeyh Bedreddin’in yaşam öyküsüne dair tek birincil kaynak Manâkıbnâme’dir. Abdülbâki Gölpınarlı’nın bu birincil kaynağı aktarırken aynı zamanda Şeyh Bedreddin’in yaşam öyküsünde karanlıkta kalan noktaları da aydınlığa kavuşturduğu Sımanvna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin ve Manâkıbı, bu önemli âlimin şahsiyetinin nasıl şekillendiğini anlamak için anahtar niteliğindedir.

Sımavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Mahmûd, kitaplarını Nil’e döken, “Vâridât”iyle çığır açan coşkun bir mutasavvıf, kendisiyle görüşen bilgin müverrih İbnî Arabşâh’ın özellikle fürû’ı fıkhiyyede “vüs’at-i ilmiyyesini deryâ gibi pâyansız” bulduğu, en önemli bir fıkıh kitâbı olan “Hidâye”ye cevap verilmez bin doksan suâli olduğunu kendisinden işittiği, kendisinin “Câmi’ül-Fusûleyn”, “Teshil”gibi büyük fıkıh eserlerinden yüzyıllarca bilginlerin yararlandığı engin bir hukuk üstâdı ve müctehidi, sosyal mücâdeleler târihinin sayılı olaylarından birinin törebeyiliğe (derebeyliğe) ve taassuba karşı savaşan ve ülküsü uğrunda Sokrates kadar muhteşem bir savunmadan sonra Serez çarşısında çıplak asılarak cân veren kahramanıdır.

Erken Modern İslamda Zaman

– Stephen P. Blake, Çev. Ercan Ertürk, Alfa Yayıncılık, 2017, 269 s.

19.yüzyıldan 16. yüzyıla kadar matematikte, astronomide ve astrolojide kaydedilen başlıca gelişmeleri sağlayanlar Avrupalı bilim insanları değil, Osmanlı, Safevi ve Babür imparatorluklarındaki Müslüman astronomlardı. Stephen P. Blake’in bu çalışması bu üç imparatorluktaki İslami zaman kavramını ve bunun taşıdığı tarihi ve kültürel önemi karşılaştırmalı biçimde incelemektedir. Her bir imparatorluk, bir yandan geçmişteki modelleri de göz önünde bulundurarak, yeni bir güneş takvimi, bu takvime uygun zaman dilimleri ve mevcut kültürel kaynaklara dayanarak yeni bir dini törenler dizisi meydana getirmiştir. Bu kitap yalnızca İslami zaman sistemini öğrenmemizi değil, İslam dünyasındaki bilimsel çalışmaların Batı dünyası üzerindeki etkilerini anlamamızı da sağlamayı amaçlamaktadır.

Aydınlanma Tarikatı

– Orhan Gökdemir, Tekin Yayınevi, 2017, 240 s.

Aydınlanma, uzun dinsel kapanışın içinde insanlığın ışığa ulaşmada yeni bir yol arayışıydı. Kurumsallaşmış din her yerde sapkın gördüğü bu arayışı baskılamaya çalışıyordu. Ama insan merakı şahlanmış, dizginlenemez bir hal almıştı. Avrupa’da parası ve sonsuz merakı olan adamlar türedi. Bir ucu İskenderiye’ye dayanan uzun araştırma gezilerini finanse ettiler. Orada bulduklarını düşündükleri metinleri tercüme ettirdiler ve gizli toplantılarda huşu içinde okudular. Okudukça, buldukları bu metinlerin Kilisenin kitabından daha eski olduğuna inandılar. O meraklı adamlar o metinlerde kurumsallaşmış dinin eski orijinal halini görüyorlardı. Orijinal dini ararken bilimi ve felsefeyi buldular. Karanlığı yırttılar.

İçinden geçtiğimiz “Yeni Ortaçağ” da, tıpkı Aydınlanma çağı insanlarının kendilerini içinde buldukları ortam gibi, ışık sızdırmaz bir yoğunlukta… Ama çok şükür merakı sonsuz insanlar hep var. Bir kaza ürünüydü aydınlık. Mevcut, kurumsallaşmış dinle didişip durmanın bir getirisiydi. Tıpkı aydınlıkçıların yaptığı gibi kör inançta gedikler açmaktan başka çıkar yol yok. Aydınlığı çoğaltmanın başka yolunu bilmiyoruz çünkü.

İnsan Varlığının Anlamı

– Edward O. Wilson, Çev. Zeynep Sezer, Olvido Kitap, 2017, 158 s.

“Yaşayan en büyük yirmi bilim adamından biri” kabul edilen (Newsweek) ve Pulitzer Ödülü’ne iki kez layık görülen Edward O. Wilson’ın son kitabı İnsan Varlığının Anlamı, aynı zamanda en felsefi yapıtı olarak da tanımlanıyor. Edward O. Wilson bu kitabında insanın varoluşuna dair en temel sorulara ve onu nasıl bir geleceğin beklediği sorusuna bilimin yöntemi ve verileri ile yanıt arıyor; yeryüzünde insan türünün ortaya çıkışının ve diğer türlerden nasıl ayrıştığının hikâyesini kendine has üslubu ile kaleme alıyor. Kendi deyimiyle “insan denen bulmacayı” çözmeye girişiyor.

Bir Solukta Evren ve Dünya Tarihi

– Ian Crofton-Jeremy Blcak, Çev. Ilgın Yıldız, Say Yayınları, 2017, 272 s.

İnsanın ve uygarlığın doğuşu ile gelişimini iyi anlayabilmek için evrenin nasıl meydana geldiğini, yıldız ve gezegenlerin nasıl oluştuğunu, Dünya’nın neden yaşamın ortaya çıkmasına elverişli koşullara sahip olduğunu kavramak gerekiyor. Bu kitap bir bütün olarak evrenin oluşumundan başlayarak, modern dünyanın oluşumuna kadar geçen süreyi açıklamaya çalışıyor. Kitap aşağıdaki başlıklar ve konulardan oluşuyor; • Evrenin ve Dünya’nın oluşumu • Canlıların ortaya çıkışı • İnsanın dünyaya egemen olması • Uygarlığın doğuşu • Batı’nın yükselişi • Modern dünyanın oluşumu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz