Ana Sayfa 165. Sayı Doktora öğrencileri önemli zihinsel sağlık sorunlarıyla karşılaşmakta!

Doktora öğrencileri önemli zihinsel sağlık sorunlarıyla karşılaşmakta!

483

Son yapılan çalışmanın sonuçlarına göre, doktora öğrencilerinin yaklaşık üçte biri depresyon gibi yaygın bir psikiyatrik bozukluğa sahip olma veya bu hastalıkları geliştirme riski altında bulunuyor. Bu sonuçlar Belçika’nın Flandre’deki üniversitelerinde okuyan 3659 öğrenciden oluşan küçük bir örneklemden gelse de -katılımcıların yüzde 90’ı fen veya sosyal bilimleri okuyor- akademik çevrede zihinsel sağlık sorunlarının yaygınlığı konusunda giderek artan bir literatüre önemli katkılar sağlıyor. Çalışmanın ortak yazarları Ghent Üniversitesi’nden Katia Levecque ve Frederik Anseel’in Science Careers’e gönderdikleri e-postada, bu zorluklarla mücadele eden öğrenciler için önemli bir mesaj var: “Yalnız değilsiniz!” Bunun ötesinde, yazarlar doktora öğrencilerinin kendilerine bakmalarının ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Araştırmacılar, “Zihinsel sağlık sorunları bir kişinin refahına ve kariyerine ciddi tehdit oluşturabilir ve uzun vadede zararlı sonuçlar doğurabilir. Bundan dolayı, eğer bu sorunlarla mücadele ediyorsanız, geçici bir şey olduğunu düşünüyorsanız dahi, kişisel çevreniz ya da profesyonel kişilerden bir yardım aramanız önemlidir” diye belirtiyorlar.

Anketlerine göre, katılımcıların yüzde 51’i son haftalarda psikolojik soruna işaret eden, kötüleşmiş zihinsel sağlığa dair en az iki semptom yaşamış. Dahası, yüzde 32’si yaygın psikiyatrik bozukluk riski taşıyan en az dört semptom bildirmiş. Bu sonuç, yüksek eğitim görenlerden oluşan karşılaştırma grubunda gözlemlenen orandan iki kat daha fazla. En yaygın olarak bildirilen semptomlar; sürekli gerginlik hissi, mutsuz ve depresif olma, endişe kaynaklı olarak uyuyamama ve zorlukların üstesinden gelememe ya da günlük aktivitelerin tadını alamama gibi faktörler. Zihinsel sağlık sorunlarının yaşanıyor olduğuna dair en büyük öngörü ise; çelişen iş yükümlülüklerinden dolayı aile ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor olmak. Ayrıca, yüksek iş talepleri ve düşük iş kontrolü de artan semptomlarla ilişkilendirilmiş.

Olumlu yanından bakmak gerekirse, ilham veren bir süpervizör olması kısmen bu riskleri dengeliyor. Böylece, sonunda başarma şansının çok az olduğuna inanan öğrenciler arasında bile akademiye olan ilgi artıyor. Doktora eğitimini, akademik olmayan bir kariyere güzel bir hazırlık ve işverenler için artı bir değer olarak görmek de yararlı oluyor. Yazarların açıklamasına göre, insanlar geleceğin ve içinde bulundukların yolun vizyonunu güzelce kavrarlarsa, bu bakış açısı anlamlılık, ilerleme ve kontrol hissi sağlar ve bunlar da zihinsel sağlık problemlerine karşı önleyici faktörlerdir.

Lexington’da Kentucky Üniversitesi’nde akademik gelişim dekan yardımcısı ve aynı zamanda akademik personelin zihinsel sağlığı konusu üzerinde çalışan Nathan Vanderford, Science Careers’e gönderdiği bir e-postada, “Çalışma, uzun süredir öngörülen bir şeyin altını çiziyor; çalışma koşulları ve kariyer endişesi doktora öğrencilerinin zihinsel durumunda önemli bir rol oynamaktadır”  diyor. “Enstitüler, bölümler ve sorumlu araştırmacılar, doktora öğrencileri arasındaki sistematik zihinsel sağlık sorunlarını uzun süre göz ardı ettiler. Bu gibi veriler konunun tartışılmaz olmasını sağlamalı ve etik ve ahlaki nedenlerden ötürü bu kurumları, doktora öğrencilerine Ph.D. kazanımının stresli yolculuğunda ihtiyaç duydukları desteği vermeye zorlamalıdır” diyor Vanderford, Levecque ve Anseel. İş hayatı dengesini iyileştirmek veya doktora öğrencilerine akademi içindeki veya dışındaki iş ve kariyer beklentileriyle ilgili açık ve tam bilgiler vermek gibi, küçük adımların olumlu etkiler yaratabileceği de ayrıca araştırmacılar tarafından belirtiliyor.

Araştırmacılar sorumlu araştırmacılara öneri olarak , “Kendi liderlik yetkinliklerine yatırım yapmak gerçekten doktora öğrencileri için bir fark yaratabilir” diyorlar. “Sorumlu araştırmacılar, kendilerini izole eden, endişeli ve içine kapalı görünen, son teslim tarihlerini kaçıran öğrenciler için dikkatli olmalı. Hiç kimse sorumlu araştırmacıların, zihinsel sağlık sorunlarını teşhis etmesini beklemiyor; ancak öğrencilerdeki değişiklikleri fark edebilmeli ve destek için onları yönlendirecek bilgiye sahip olmalılar” diye yazıyor Science Careers’e yolladığı bir e-postada, makalenin hakemlerinden İngiltere’nin Bedfordshire Üniversitesi’nden Prof. Gail Kinman.

Anket Flandre’lere özgü olsa da, yazarların savunduğuna göre, doktora çalışmasının özelliklerinden birçoğu dünya çapında benzerlik gösteriyor ve bu da bulguları genelleştirilebilir hale getiriyor. Twitter’da da tartışma başlatan çalışmanın, akademik çevredeki zihinsel sağlık sorunları konularındaki sessizliğin ortadan kalkmasına yardımcı olacağı umuluyor. Yazarlara göre, damgalanma, misilleme ya da kariyer üzerindeki olumsuz etkisinden korkma, zihinsel sağlık sorunlarından mustarip kişilerin, bunları kamuya açmasını engelleyen faktörlerdir.

Yazarlar, “Akademinin şeytanileştirilmesinden ziyade harekete geçilmelidir. Akademisyenler olarak mücadelelerimizi ve zorluklarımızı bu sorunların üstesinden gelmek için paylaştık, ancak yine de bunun birinin sahip olabileceği en ödüllendirici ve anlamlı mesleklerden biri olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla, bir sorun varsa bunun için bir şeyler yapalım ve herkes için akademiyi tekrar çalışılabilinecek harika bir yer haline getirelim” diyorlar

KaynakScıence Mag
Önceki İçerikÇinli biliminsanları, klonlanmış insan embriyolarında genetik bozukluğu düzeltti!
Sonraki İçerikBitkisel hayattaki hastanın “bilinci”, sinir implantlarıyla yenilendi!