Polonyalı besteci Frédéric Chopin 1849’da Paris’te öldü ve burada gömüldü. Fakat o dönem Rusya İmparatorluğu’nun hâkimiyetinde bulunan memleketine romantik bir jest yapılarak, kalbi cam bir kavanoz içinde Varşova’ya kaçırıldı. Daha da ilginci, Varşova ayaklanması esnasında Naziler, Chopin’in kalbinin bir kasada saklanmasına izin verdiler. Ve 1945’den beri bu kalp, kutsal bir emanet gibi, Varşova Kutsal Haç Kilisesi’nin mahzenlerinde bulunmakta.
Sonrasındaysa, Chopin’in salamuraya dönmüş kalbi büyük oranda huzur içinde yatmaya devam etti. Taa ki bir grup biliminsanı kavanoz içindeki kalbi, müzisyenin ölüm sebebini belirlemek amacıyla kısa bir inceleme için izin alıncaya dek. Chopin’in çok yüksek ihtimalle tüberküloza bağlı komplikasyonlardan öldüğü sonucuna varan çalışma, nihayet yayımlandı.
Chopin’in kalbinin bu şekilde saklanmış olmasının birincil sebebi, ölmeden evvel gömülme korkusuydu. Kayıt altına alınan son sözleri, “Beni kesip açmalarını sağlayacağına söz ver, böylece diri diri gömülmediğimden emin olurum.” Tafefobi olarak da bilinen bu korku, 18. ve 19. yüzyıllarda oldukça yaygındı. Mental Floss’un haberine göre, Felemenk yazar Hans Christian Andersen ve İsveçli kimyacı Alfred Nobel, gömüldükleri esnada ölü olduklarından emin olunması adına damarlarının kesilip açılmasını istemişlerdi. George Washington da ne olur ne olmaz diye, ölümünün üstüne tabuta konmadan önce üç gün beklenmesini söylemişti. Yine bu dönemde, olur da uyandığınızda kendinizi yerin iki metre altında bulursanız diye, sözde işlevi hayatta kalmanızı sağlamak olan, zilleri, acil durum hava bacası ve diğer başka tertibatları bulunan güvenli tabutlar tasarlanmaya başladı. Chopin’in ablası, kardeşinin bu isteğini yerine getirdi. Ölümünün ardından bir doktorun cansız bedeni üzerinde otopsi yapmasını sağladı ve bu şekilde kalbi çıkartılıp korunabildi.
Yapılan ilk otopsiye dair kayıtlar kayıptı. Bazı Chopin uzmanları, hayatının büyük bölümünü solunum sıkıntılarıyla boğuşarak geçiren ve 39 yaşında hayata veda eden bestecinin ölüm sebebinin araştırılabilmesi için kalbinin yeniden incelenmesini istediler. Çoğunluk resmi ölüm sebebinde belirtildiği gibi tüberkülozdan öldüğünü varsaymış olsa da, bir kısım kistik fibroz gibi daha farklı bir sebeple ölmüş olabileceğini savunmuştu.
Associated Press’in haberine göre, içinde rahiplerin ve adli tabiplerin de bulunduğu bir grup, 2017 Nisan’ında, mahzeni açma iznine erişti. 19. yüzyılda doku korumada sıkça kullanıldığından büyük olasılıkla konyak olduğunu tahmin ettikleri kehribar-kahverengi sıvının içindeki büyümüş ve gevşemiş kalbi buldular. Grup, organın üzerinde görsel analiz yapabilmek adına yüzlerce fotoğraf çekti.
Polonya Bilim Akademisi İnsan Genetiği Enstitüsü’nden Michal Witt’in önderliğindeki biliminsanları, Chopin’in kronik tüberkülozden mustarip olduğu ve ani ölüm sebebinin perikardit, yani kalbin etrafındaki zarda iltihaplanma olduğu sonucuna vardılar. Witt ve çalışma arkadaşları The American Journal of Medicine’da çevrimiçi yayımlanan bulgularını, nadir görülen bir durum olsa da “ölüm oranı çok yüksek ve en büyük hayati tehlikeye sebebiyet veren tüberküloz komplikasyonlarından biri” diye belirtiyor.
Chopin’in hastalıkları biliminsanları tarafından ilk defa açıklanmaya çalışılmıyor. 2011’de İspanya’daki doktorlar Chopin’in sanrılarını incelemiş ve epilepsi hastası olabileceğini öne sürmüşlerdi.