Ana Sayfa 168. Sayı Armadillo ve tavşan genleri, hamileliğin nasıl evrildiğini ortaya çıkardı

Armadillo ve tavşan genleri, hamileliğin nasıl evrildiğini ortaya çıkardı

1501

Enflamasyon, henüz ilk günlerinden itibaren fetüsü kuşatır, ancak bu saldırılarda meydana gelen ufak değişimler sayesinde embriyo rahime tutunmayı başarır.

İnsanlar, köpekler ve başka 4000 kadar daha plasentalı memeli türü, fetüsü vücutlarının içinde uzun süreler besleyebilmeleriyle diğer hayvanlardan ayrılır. Büyük beyinlerin gelişebilmesi için ihtiyaç duyulan bu yavaş süreç, böylesi hayati bir adaptasyonla sağlanmış olur. Embriyonun rahime yerleştiği erken hamilelik dönemini konu alan yeni bir gen ifadesi çalışması, plasentalı memelilerin, embriyonun maruz kaldığı enflamatuvar (iltihabi) saldırıları kendi avantajına dönüştürecek şekilde evrim geçirdiğini ortaya koydu.

New Haven Connecticut’taki Yale Üniversitesi’nde evrimsel biyolog olarak çalışan Arun Chavan, “Embriyonun yerleşmesinin iltihap gibi görünmesinin sebebi, aslının bir iltihap olmasıdır” diyor. Chavan çalışmasında edindiği bulguları, Tamamlayıcı ve Karşılaştırmalı Biyoloji Derneği’nin 5 Ocak’ta San Francisco, Kaliforniya’da yapılan toplantısında sundu: “Bu çalışmayı yapma amacımız, bu olayın bir implantasyon sürecine nasıl dönüştüğünü anlamaktı.”

Evrimsel biyologlar, tıpkı ornitorenklerin bugün yaptığı gibi, eski memelilerin de yumurtladığını düşünüyor. İçlerinde keseli sıçan ve kanguruların da bulunduğu keseli memeliler daha sonra evrimleşti: Annenin içinde çatlayan ince kabuklu bir yumurtadan fetüs çıkıyor ve kısa süre içinde anne vücudunun dışına atılıyor. Ancak yumurtanın çatlamasıyla beraber, bağışıklık sistemi de tetikleniyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında, Ulusal Bilim Akademisi Raporları’nda Chavan ve çalışma arkadaşları, keseli sıçan (Monodelphis domestica) fetüsünün yumurtadan çıkıp rahim duvarına yapışmasıyla birlikte, bir dizi enflamatuvar geninin aktif hale geldiğini gösterdi. Keseli memeliler üzerine yapılan önceki çalışmalarda da, rahime yapışan embriyonun bağışıklık sisteminden tepki aldığına dair belirtiler bulunmuştu.

Ancak keseli memelilerde embriyo, o kadar da basit bir şekilde rahim duvarına yapışmıyor. Aksine, rahim duvarının yapısını tamamen parçalayıp dokuları ele geçiriyor ve enflamatuvar proteinlerin bir sel gibi akmasına sebep oluyor. Normalde bu proteinler, enfeksiyonlar ve yaralanmalarda işgal kuvvetleriyle savaşır ve yaraları iyileştirir. Proteinlerin bir kısmı, henüz gelişmeye başlamış bir yaşam formu için zararlı olabilse de, çalışmalar bu iltihaplanmanın embriyo için gerekli olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, hamileliğinin en erken dönemlerinde anti-enflamatuvar (iltihap sökücü) ilaç kullanan kadınlarda embriyonun rahime başarılı şekilde tutunamaması yüzünden düşük ihtimali daha fazladır. Üreme biyologları, enflamasyonun bazı sonuçlarının (örneğin yeni damar oluşturmak) embriyonun ihtiyaç duyduğu oksijeni ve besinleri almasına yardımcı olduğunu düşünüyor.

Saldırılara göğüs germek

Chavan, keseli memelilerin hamileliğin ilk günlerindeki bu protein saldırılarına karşı nasıl ayakta durabildiğini anlamak amacıyla, üç farklı türün enflamatuvar tepkilerini analiz etmiş: tavşan (Oryctolagus cuniculus), armadillo (Dasypus novemcinctus) ve kirpi benzeri, tenreg isimli hayvan (Echinops telfairi). Keseli sıçanda yüksek miktarda saptanan enflamatuvar proteinlerinden biri olan interlökin-17, keseli memelilerde aktif halde gözlemlenememiş;  sanki biri şalterleri indirmiş gibi. Bu protein, normalde istilacıları yutan veya enzimleriyle parçalayan beyaz kan hücrelerini işaretleyebiliyor. “Embriyoya zarar vermeden önce bunların kapatılmış olması büyük ihtimalle önemlidir” diyor Chavan.

Chavan’ın ön çalışmaları, keseli memelilerin rahim yüzeyinin, interlökin-17 üretim sürecini baskıladığını ortaya koymuş. Enflamatuvar tepkinin diğer etkileri hamileliğin ilerleyen safhalarında giderek azalıyor, ancak bunu tetikleyen şeyin ne olduğu hâlâ kesin değil. Sonuçlara bakılacak olursa, keseli memeliler hamilelik sürecindeki enflamasyonu zaman zaman artıp azalacak şekilde detaylıca ayarlayabiliyor gibi görünüyor. Yale Üniversitesi’nde evrimsel biyolog olarak çalışan ve çalışmalarda baş araştırmacı olarak görev alan Gunter Wagner’ın açıklaması şu şekilde: “Memeliler, enflamasyonun fetüs için faydalı olacak yanlarını tutup, tepkinin zarar verici kısımlarını durdurmanın yöntemini bulmuşlar.”

Yale’de çalışan üreme immünoloğu Gil Mor, çalışmanın bulgularının büyüleyici olduğunu söylüyor. Doktorların, düşük oranlarını azaltmasına yardımcı olacak ve tüp bebek tedavisi kullanan kadınlarda fetüsün tutunma oranını arttıracak verilerin, çalışmanın ilerleyen aşamalarında ortaya çıkmasını umut ediyor. Her ne kadar implantasyon sürecindeki bu enflamasyon gerekli gibi görünse de, hamileliğin ikinci ve üçüncü üç aylık dönemlerindeki düşüklerin ve erken doğumların da bir numaralı sorumlusu. Mor açıklamasında şunlara da yer veriyor: “Enflamasyonun açık ve kapalı olduğu durumlar arasında, kadınların bebeklerini kaybetmemelerini sağlayacak şekilde geçiş yapmanın bir yöntemini bulmamız gerekiyor.”

 

 

KaynakNature
Önceki İçerikŞizofreni ve bipolar mizaç bozukluğu yaratıcılığı artırıyor mu?
Sonraki İçerikTek yumurta ikizleri, genlerinin ötesinde, moleküler olarak da benziyor