Ana Sayfa Astronomi Engizisyon’da yargılanırken Galilei’nin avukatı Campanella’ydı

Engizisyon’da yargılanırken Galilei’nin avukatı Campanella’ydı

2656
Campanella, Roma’da Galilei davası başladığında 17 yıldır engizisyon zindanındadır ve daha 10 yıl yatacaktır. Bu koşullar altında 1616 yılında “Galileo Savunusu” (Apologia pro Galileo) adında bir kitap kaleme alır.

Bilimsel devrimin simge ismi, fiziğin babası olarak anılan Galileo Galilei (1564-1642), aynı zamanda Güneş-merkezli sistem için sürdürdüğü mücadele ile düşünce özgürlüğüne de öncülük etmiştir.

Galilei aslında astronom olarak yetişmemişti, ama Dünya-merkezli tanrısal evren modeline ilk darbeyi vuran Kopernik’in geliştirdiği Güneş-merkezli sistem onu gençliğinden beri ilgilendirmekteydi. Teleskopun icadı ona sistemin doğruluğunu kanıtlama fırsatı verdi. Kendi geliştirdiği nispeten güçlü teleskopla gözlemler yapmaya başladı. Bazı bilim tarihçileri, Galilei’nin teleskopunu gökyüzüne çevirişini bilimsel devrimin kalk borusu olarak simgeleştirirler.

Galilei’nin teleskopla yaptığı gözlemler Kilise’nin tepkisini çekiyordu.

Jüpiter’in uydularını, Ay’ı, Venüs’ü ve Güneş’i gözlemleyen Galilei, Dünya’nın evrenin merkezinde olduğunu ve tüm gökcisimlerinin onun etrafında döndüğünü savlayan resmi öğretinin yanlışlığını somut olarak gördü. Ayrıca Ay sanıldığı gibi pürüzsüz değildi; Güneş üzerinde de bazı lekeler vardı. Bu gözlemler, “tanrısal düzen” diye bakılan gökyüzünün hiç de kusursuz ve yetkin olmadığını gösteriyordu.

Kilise artık sessiz kalamazdı. Galilei’nin bir şarlatan, teleskopun şeytanımsı bir araç ve böyle bir araçla gökyüzünü incelemeye kalkmanın büyük bir günah olduğu söylentileri yayılmaya başladı. Sonunda 1616 yılında Galilei Engizisyon önüne çıkarıldı ve fikirlerinden vazgeçmeye zorlandı.

Avukatlığı Campanella üstleniyor

Ülkemizde ünlü ütopik eseri “Güneş Ülkesi” (Civitas Solis) ile bilinen Tommaso Campanella (1568-1639), yaşamının 27 yılını ağır işkenceler altında İspanyol Engizisyonu’nun zindanlarında geçiren fakat düşüncelerinden en ufak taviz vermeyen büyük bir Rönesans düşünürüdür.

Campanella, Roma’da Galilei davası başladığında 17 yıldır engizisyon zindanındadır ve daha 10 yıl yatacaktır. Bu koşullar altında 1616 yılında “Galileo Savunusu” (Apologia pro Galileo) adında bir kitap kaleme alır. Olağanüstü bir Galilei savunusu ve çok önemli bir belge olan bu eser ne yazık ki henüz Türkçeye çevrilmiş değil.

Campanella savunmasını şu eksende kurar: “Önümüzde duran soru şudur: Galileo tarafından savunulan felsefi görüş Kutsal Kitap’ın içeriğiyle uyumlu mudur yoksa onlara ters mi düşmektedir?” Campanella, bütün entelektüel gücüyle, Kopernik ve Galilei’nin önerdiği Güneş-merkezli evren modelinin Kutsal Kitap’a aykırı olmadığını kanıtlamaya çalışır. Kilise’nin Galilei karşıtı argümanlarını tek tek ele alarak yanıtlar geliştirir.

Engizisyon zindanlarının ağır koşullarında ve kişisel olarak büyük bir risk göze alınarak yazılan “Galileo Savunusu”, Galilei’nin Kilise’yle çatışmasının özgünlüklerinin çok ötesinde düşünce özgürlüğü için bir çığlık niteliği de taşır.

‘Doğa ile kutsal kitap çelişirse hangisini kabul edeceğiz?’

Galilei’yi Engizisyon’un pençesinden kurtarmak için bir uzlaşı geliştirmeye çalışan bu büyük filozof, eserinin sonunda şunu da söylemeden edemez: “Galileo’nun gözlemleri Kutsal Kitap’a aykırı olursa ne olur ki?” Ve kritik soruyu sorar: “Aykırıysa hangisini kabul edeceğiz? Doğayı mı, kitabı mı?”

Bilimsel devrimin temel sorusudur bu! 17. yüzyıl Avrupa’sında çekilen acılardan ve verilen mücadelelerden söz ediyoruz ama bu soru tüm yakıcılığıyla günümüz Türkiye’sinde de gündemdedir: Gerçeği nerede arayacağız? Kutsal kitaplarda mı, olgularda mı?

Çok yaşa Campanella!

(Daha geniş bilgi için bkz. Bilim ve Gelecek, Nisan 2009, Sayı: 62)

Önceki İçerikKanser aşısı farelerde tümörü ortadan kaldırdı
Sonraki İçerikEvrenle söyleşiler 4: Bir karadelikle söyleşi