Ana Sayfa Antropoloji İkiayaklılığın insana özgülüğü, evrimin olmadığını mı kanıtlıyor?

İkiayaklılığın insana özgülüğü, evrimin olmadığını mı kanıtlıyor?

2519

Yaratılışçıların iddiası: İkiayaklılık insana özgülüğüyle, evrimin olmadığının kanıtıdır.

Bilimin yanıtı: İkiayaklılığın evrimi net bir biçimde izlenmektedir.

“İkiayaklılık insana özgülüğüyle insanın evrimleşmediğinin kanıtıdır. İkiayaklılığın evrimi hiçbir zaman gerçekleşmemiştir, gerçekleşmesi de mümkün değildir. Bir canlıyı ya tam dik, ya da tam dört ayağı üzerinde yürüyebilir.” (Harun Yahya, Yaratılış Atlası 1, s.637, 635)

Bu iddia da oldukça saçma ve gerçekdışı. Tipik bir yaratılışçı bilgisizliği ve had safhadaki kabalaştırması burada da karşımıza çıkıyor. İkiayaklılık (bipedalizm) kronolojik olarak tanımlanabilen, evrimi iyi gözlenebilen bir süreçtir. Kuyruksuz maymunlarla (şempanze, goril gibi) insan ve insansı türler (insan, Homo habilis, Homo erectus) arasındaki en önemli anatomik farklardan biri, insansıların ikiayaklı ve dik yürüyebilmesidir. Bu durumun, elbette yaşayan en tipik örneği insandır. Ancak, hem Homo habilis hem de H. erectus açısından, hem de erectus-modern insan açısından iki ayaklılığın evrimleşmesi net biçimde gösterilmiştir.

Kuyruksuz maymunlarla insansılar arasındaki ikiayaklılık farkı, kuyruksuz maymunlarda insanlardakine zıt bir pelvis ve kol-bacak gelişiminin gerçekleşmiş olmasıdır. İnsansılardaki gelişim ikiayaklı ve dik duruşa olanak veren kemik düzenlenimi ve yapılanmasına yol açmışken, insansıların yakın akrabası olan kuyruksuz maymunlarda ikiayaklılık, zıt gelişim ve düzenlenim nedeniyle, meydana gelememiştir.

Kuyruksuz maymunlarla insansılar arasındaki ikiayaklılık farkı, kuyruksuz maymunlarda insanlardakine zıt bir pelvis ve kol-bacak gelişiminin gerçekleşmiş olmasıdır. İnsansılardaki gelişim iki ayaklı ve dik duruşa olanak veren kemik düzenlenimi ve yapılanmasına yol açmışken, insansıların yakın akrabası olan kuyruksuz maymunlarda iki ayaklılık, zıt gelişim ve düzenlenim nedeniyle, meydana gelememiştir. İnsansılardan, örneğin insanın (Homo sapiens) bir önceki atası sayılabilecek Homo erectus, arkaik Homo sapiens olarak adlandırılan çok sayıdaki ara formlara ayrılabilir ve bu ayrım ikiayaklılığın insan için söz konusu olan tam haline evrimleşmesi açısından da gözlenebilir. Şu an yalnızca insan ikiayaklı form olarak gözükmesine karşın habilis ya da erectus gibi kronolojik açıdan önceki formların ikiayaklılığı su götürmez gerçekler durumundadır. Hem modern plaeontoloji hem de biyomekanik bilimlerinin gösterdiği bu durum, olasılıkla, kuyruksuz maymunlar ile insansılar arasındaki uyumsal bir farklılaşmayı ifade eden bir durumdur. Konuya ilişkin güçlü bir bilimsel hipotez, ikiayaklılığın ön uzuvları serbest kollar haline getirdiği, sosyal bir birim içinde yaşayan insan ve insansıların böylece birime -özellikle birlikte olunan eşe ve yavrulara- yiyeceği kolayca taşıma, alet yapabilme özelliklerini kazandırdığıdır. Yiyecek paylaşımı şempanzelerde dahi gerçekleşen, dişiye-anaya bağımlı gruplarda belirgin ve hatta bir tür “arkadaşlık” ayrımı da içeren karmaşık bir sosyal yapıya sahiptir. Böyle bir yapının, artan beyin büyüklüğü ile birlikte, dik ayaklılıkla kazanacağı karmaşıklık ve tamlık, insansıların ve insanın evriminin tipik özellikleri arasındadır.

Bir canlının “ya dik ya da dört ayağı üzerinde yürüyebileceği” iddiası, bipedalizmi (ikiayaklı hareketi) yalnızca yürüme eylemini sağlayan durum olarak gören, bipedalizmin sağladığı karmaşık sosyal yapılanma ve avantajları ve bunların evrimsel gelişimini göz ardı eden bilgisizliğin niteliksiz bir popüleştirmesinden başka bir şey değildir.

Önceki İçerikDünyanın etrafında fırıl fırıl: İda Laura Pfeiffer
Sonraki İçerikEn iyi iletişim güvenliğini kuantum şifreleme sağlıyor!