Ana Sayfa 84. Sayı “Kazı Başkanının Karavanası” üzerine: Bir “yaşam coşkunu”nun mutfağından damlayan tatlar ve anılar…

“Kazı Başkanının Karavanası” üzerine: Bir “yaşam coşkunu”nun mutfağından damlayan tatlar ve anılar…

781
Arif Müfid'in Osmanbey'deki konağının yemek salonu. Soldan itibaren pediatri uzmanı Dr. Kenan Aker, Muhibbe Darga, Arif Müfid, arkeolog Akif Dai, Arif Müfid'in kız kardeşi Müfide Hanım, Müfide Hanım'ın gelini ve oğlu Tevfik. Kaynak: Muhibbe Darga arşivi.

Douwe Draaisma, Yaşlandıkça Hayat Neden Çabuk Geçer? adlı, belleğin gizleri üzerine kaleme aldığı enfes kitabının bir bölümünde, koku ve tat duyularının belleği harekete geçirmekte diğer duyulara göre ne denli etkin olduğunu ve bunun nasıl gerçekleşebildiğini anlatır. Bu bölümün arabaşlıklarından biri “Tat ve Kokunun Vefalı İnadı”dır. Yazara, bu arabaşlığı, Marcel Proust’un anılarının peşine düştüğü, koku ve hatırlama arasındaki bağlantıyı bir yazarın gözlem gücüyle kavradığını netlikle ortaya koyduğu edebiyat klasiği başyapıtı Kayıp Zamanın İzinde’nin bir bölümü esinlemiştir: “… eski bir geçmişten, yalnız tat ve koku değimiz o narin fakat uzun ömürlü, o maddesiz ve cisimsiz, o inatçı, o vefalı şeyler (tıpkı hatırlayan, bekleyen, ümit eden ruhlar gibi) uzun müddet, yaşamakta devam ederler…”

Kokular ve tatların anıları canlandırma gücünü, keyifle izleyebildiğimiz bir örnek var elimizde: “Arkeolojinin Delikanlısı” Muhibbe Darga’nın Kazı Başkanının Karavanası adlı keyifli kitabında, yemek tarifleri, tatlara ilişkin yorumlar, aromaları ve canlandırdıkları anılarla birlikte sunuluyorlar.

Tanımak, sofrasına oturmak onuruna eriştiğim Muhibbe Darga, tam bir yaşam coşkunudur. Yaşama hakkını verenlerdendir. Her güzelliği kapısı açıktır: Narin bir çiçek, derin bir kitap, keyifli bir müzik, usta işi bir sanat ve zanaat eseri, lezzetli bir yemek… Baktığı her şeyde güzellik gördüğü gibi, dokunduğu her şeyde de güzellik üretir. Küçüçük balkonunu çiçek cümbüşüne çevirir örneğin; her sabah, evindeki küçüklü büyüklü vazolara, genellikle balkonundan devşirilmiş çiçekler ve yaprakları, öyle alelade değil, son derece zevkli tasarımlarla yerleştirir. Aileden de köklenen kültürüyle, son derece incelmiş zevklere sahiptir. Ama onu mutlu eden, keyif veren her zaman “pahası” ölçülebilir şeyler değildir: Kazılar yönetmek, ören yerlerini gezmek için ya da başka nedenlerle bulunduğu Anadolu’nun en ücra köşelerinde de, yaşama keyfi yaşayacağı/yaşatacağı şeyler arar, bulur, üretir. Merakı sonsuzdur. Herkesten, her şeyden öğrenir. Yaşam enerjisi dolar taşar o minyon bedeninden. Ondaki enerji, etrafına da bulaşır. Sadece arkeolojinin değil, yaşamın kanı deli akanlarındandır o.

Can Yayınları’nın “kıkmerak” dizisi içinde yayımlanan Kazı Başkanının Karavanası da, tam bir Muhibbe Darga kitabı. Samimi, deli dolu, renkli, keyifli. Muhibbe Hanım’ın özenle kurduğu dost sofralarında sunduğu lezzetli yemekleri, mezelerin tariflerini içeriyor elbette. Ama yemek tariflerinin arasına sık sık anılar sızıyor; Muhibbe Hanım o kadar içten ki paylaşımında, “mahrem” sayılabilecek kimi anılarına bile yol veriyor bazen.

Selim İleri’nin kimi yazılarındaki/kitaplarındaki gibi, yemek tariflerinin yanı sıra, eski ve yeni zaman kişileri, mekânları ve yaşantıları da doluşuyorlar Muhibbe Hanım’ın tuşlarına. Çocukluğunda kurulan sofralarda sunulan, Dağıstanlı halalarının kestaneli pilavlarına, Karadeniz kökenli annesinin hamsili omletine, aile dostları Tante Rosette Theodorides’in Fransız usulü buğulama barbunyasına, Auguste Faure Amcası’nın aşçısının rokfor peynirli, çavdar ekmekli kanepesine, İtalya’da tanıştığı Sicilya kökenli evsahibinin sarımsaklı ekmeğine ve yardımcısı Çemişgezekli (Tuncelili) Zahide’nin sebzeli bulgur pilavına kadar bir dolu başlangıç yemeği ve yemeğin tarifi, orijinal hali ve Muhibbe Hanım’ın geliştirdiği versiyonlarıyla birlikte sunuluyorlar. Muhibbe Hanım o kadar vefalı ki, yemeği ilk tattığı yer bir davet ve yemeğin tarifini aldığı kişi bizzat davetin aşçısıysa bile, kitapta bundan söz ediyor mutlaka. Ama yaratıcılığı da kendisi gibi kıpır kıpır bir insan söz konusu. Öyle olunca, Muhibbe Hanım, damak tadına göre denemeler yapıyor ve yeni tarifler geliştiriyor tattıklarından, öğrendiklerinden.

Kazı Başkanının Karavanası’nı şüphesiz, Arkeolojinin Delikanlısı: Muhibbe Darga kitabını okuyanlar, adeta bir devam kitabı gibi, severek okuyacaklardır. Arkeoloji camiasının da kuşkusuz ilgisini çekecektir, malum arkeoloji eksenli anılar ve yaşantılar da söz konusu yer yer. Ama dostlarını güzel tatlarla ağırlamak isteyen birçok insanın ilgisini de çekeceğine eminim. Keyifli okumalar ve sofralar…

  • Kazı Başkanının Karavanası –Arkeolojinin Delikanlısından Yemek Tarifleri-, Muhibbe Darga, Can Yayınları, Kırkmerak Dizisi, Aralık 2010, 123 s.

Yazıda sözü geçen diğer kitaplar:

  • Arkeolojinin Delikanlısı: Muhibbe Darga, Söyleşi: Emine Çaykara, Genişletilmiş Can Yayınları baskısı, Aralık 2007, 369 s.
  • Yaşlandıkça Hayat Neden Çabuk Geçer? –Belleğimiz Geçmişimizi Nasıl Şekillendirir?-, Douwe Draaisma, Çev. Gürol Koca, Metis Yayınları, Kasım 2008, 306 s.
Önceki İçerikYitirdiğimiz hocaların hocası büyük arkeolog Prof. Dr. Tahsin Özgüç
Sonraki İçerikKadın matematikçi olmak…
İÜ Eczacılık Fakültesi mezunu. Eczacı ve popüler bilim yayıncısı. Başta Bilim ve Ütopya ile Bilim ve Gelecek olmak üzere, #tarih, Roman Kahramanları, Papirüs, Aydınlık, Cumhuriyet Kitap Eki, Radikal Kitap Eki gibi dergilerde çok sayıda yazısı, söyleşisi ve çevirileri yayımlandı. "Savaş Emek Kitabı - Gel Ey Seher" adlı biyografik bir nehir söyleşi kitabı ve "Hayal Hızı Çetesi İnsanın Atasını Arıyor" adlı bir çocuk kitabı bulunuyor.