Bristol Üniversitesi Tıbbi Araştırmalar Konseyi (Medical Research Council-MRC) Bütüncül Epidemiyoloji Bölümü’nden biliminsanları, dünyanın çeşitli yerlerindeki meslektaşlarıyla birlikte, ROBO2 geni yakınındaki genetik değişimlerle dil gelişiminin erken evrelerinde çocukların söyleyebildiği kelime sayıları arasında önemli bir bağlantı keşfettiler.
Bizler 10-15 aylıkken kelimeleri söylemeye başlarız ve kelime hazinemiz bizimle birlikte büyür. 15-18 aylıkken 50, 18-30 aylıkken 200, altı yaşındayken 14.000 civarında kelime biliriz. Ortaokuldan ayrıldığımızda ise dağarcığımız 50.000’in üzerinde kelimeye sahiptir.
Araştırmacılar konuşmayı öğrenmeyle genetik yapı arasındaki bağlantıyı, iki kelimeyi birleştirmeye ve daha karmaşık grametik yapıları kurmaya başlamamış, sadece birer kelimeyle iletişim kuran 15-18 aylık çocuklarda buldular.
Nature Communications’da yayımlanan araştırmanın sonuçları yakın zaman önce disleksi ve konuşma bozukluklarıyla ilgili araştırmalarda incelenen “kromozom 3” üzerindeki belirli genetik bölgelere ışık tutuyor.
ROBO2 geni, ROBO2 proteinini yapmak üzere talimatlar taşır. Bu protein, bebeklerde dil gelişimiyle birlikte ses üretimini de sağlayan beyin hücreleri ve diğer nöronal hücre yapılanmalarındaki kimyasalları yönlendirir. Aynı zamanda ROBO2 proteini, okumayla ve konuşma seslerinin depolanmasıyla bağlantılı olduğu bulunmuş diğer ROBO proteinleriyle sık sık etkileşimde bulunur.
Araştırmayı, MRC Bütüncül Epidemiyoloji Bölümü’nden Profesör Davey Smith ile ortaklaşa yürüten Dr. Beate St. Pourcain, “Bu araştırma, sağlıklı çocuklarda dil gelişiminin erken evrelerinde, özellikle sadece birer kelime ile konuşulan dönemde etkili olabilecek genetik faktörlerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor ve ROBO proteini ile insanlardaki dilsel yeteneklerin çeşitliliği arasındaki bağı güçlendiriyor” diyor.
Warwick Üniversitesi’nde görev yapan, çalışmanın başyazarlarından Dr. Claire Haworth ise sonuçları şöyle yorumluyor: “Bu araştırmada DNA kullanılarak elde edilen sonuçların, dil gelişiminde genetik etkilerin önemine ilişkin yaptığımız ikiz çalışmalarının sonuçlarını doğruladığını bulduk. Bu iyi bir haber; çünkü dil gelişiminin erken evrelerinde etkili olan pek çok genetik faktörün yakalanmasında, yürütülmekte olan DNA bazlı araştırmaların kullanılabileceği anlamına geliyor.”
10.000’i aşkın çocuğun verilerinin kullanıldığı araştırma, Erken Genetik ve Yaşam Seyri Epidemiyolojisi Birliği’nde (EArly Genetics and Lifecourse Epidemiology Consortium; EAGLE) çalışan biliminsanlarının oluşturduğu uluslararası bir takım tarafından yapıldı.