Ana Sayfa Bilim Gündemi Futbol kolektivizmi

Futbol kolektivizmi

1646
0

Futbolun kuralları ve koşulları, oyuncuyu hedefe ulaşmak için kolektivizme ve örgütlenmeye zorlar. Hiçbir oyuncu, ne kadar yetenekli ve becerikli olursa olsun, 11 tane rakiple, doğayla, zeminle tek başına başa çıkıp hedefe ulaşamaz.

Üst düzeyde yardımlaşmayı, paylaşmayı, koordineli hareketi beceremeyen, yani kolektif bir örgüt olamayan takımlar, isterlerse en becerikli oyunculardan kurulu olsunlar başarılı olamazlar.

Futbolda topun tek bir hakimi yoktur. Topun hakimi ancak, kolektivizmi hayata geçiren bir takım olabilir. Bu kolektivizmin bileşenlerini açalım.

Farklı yetenekteki oyuncuların işbölümü

Satrançta çok sayıda veziriniz olsa, rakibinizi ezer geçersiniz. Ama bir futbol takımı 11 tane Messi’den bile oluşsa, o takım hiçbir başarı sağlayamaz, yenilgiye mahkûmdur. Futbol birbirlerini tamamlayan farklı yetenekteki oyuncuları ve onlar arasında üst düzeyde bir işbölümünü gerektirir.

Bir futbol takımı 11 tane Messi’den bile oluşsa, o takım hiçbir başarı sağlayamaz. Futbol birbirlerini tamamlayan farklı yetenekteki oyuncuları ve onlar arasında üst düzeyde bir işbölümünü gerektirir.

Başarılı bir futbol takımında dinamik ve çok koşan genç oyuncularla, gençlere ağabeylik yapacak, onları yönlendirebilecek, takımın psikolojisini dengeleyebilecek deneyimli oyuncuların sentezi gerekir.

Savunmaya ve hücuma yatkın oyuncuların; teknik ve yumuşak futbol oynayanlarla dayanıklı, güçlü ve sert futbol oynayan oyuncuların; çeşitli psikolojik yapıda (hırslı ve agresif olanlarla, daha doygun ve olgun olanların) oyuncuların vb. dengeleri gözetilir.

Oyuncuların fiziksel özelliklerinde de bir denge gerekir: Hava toplarına hakim uzun boylu oyunculara da, yere daha dengeli basan normal boylulara da; güçlü ve yapılı oyunculara da, daha ince yapılı ve çevik olanlara da ihtiyaç vardır.

Bu farklı nitelikteki oyuncuların ortak hedef için işbölümü yapmaları, yardımlaşmaları ve güçlerini birleştirmeleri takımı başarıya götürür.

Sahanın paylaşılması

Kolektivizmin bir diğer bileşeni, futbol alanında dağılımda ortaya çıkar. Oyun oynanırken, doğru oyuncu doğru yerde olmalıdır. 11 oyuncu etki alanlarıyla sahayı doldurmalıdır. Futbol alanı öylesine büyüktür ki, sahanın bir bölümünde birikmiş futbolcuların, öteki tarafa atılan bir topa yetişmelerine olanak yoktur.

Oyuncular sahayı paylaşmalıdırlar (organizasyon). Bunun sistemler, stratejiler, taktikler, 2-3-4 kişilik teknik organizasyonlar (markaj, pres, ver-kaç, kapatma, destek vb.) gibi alt unsurları vardır.

Bu işbölümü dayatılamaz. Her futbolcunun yeri, bedensel ve psikolojik yeteneklerine göre belirlenir. Atakta veya savunmada bulunacakları yerler bellidir.

Oyuncuların birbirini tanıması

Bir diğer önemli unsur da oyuncuların uzun süre bir arada oynamaları, birbirlerinin zayıf ve güçlü yönlerini tanımaları, birbirlerinin nerede, ne zaman, ne yapabileceğini bilmeleridir. Üst düzeyde bir yardımlaşma ve kolektivizm bu temelde gelişebilir.

Dünyanın şu anda mevkilerinin en iyisi olan oyuncularını bir araya getirin, iyi bir takım kurmuş olmazsınız; çünkü birlikte oynama deneyimleri ve birikimleri yoktur. Zaman zaman gösteri maçları için böyle dünya karmaları oluşturulur; sıradan ama belli bir düzeydeki sağlam bir takım, eğer kazanmak için oynarsa her zaman bu yıldızlar topluluğunu yerle bir eder.

Tadına ve seyrine doyamadığımız futbol

Futbol kolektivizminde aşırı uzmanlaşma değil, işbölümüyle birlikte bütünü kavrama; rekabet ve bireycilik değil, dayanışma ve paylaşma; yabancılaşma değil, hedefe yönelik irade birliği; tek tipleştirme, sıradanlaştırma, makineleştirme değil, kolektif oyun ile bireysel yeteneğin sentezi; kâr hırsı değil, zevk alma ve verme; tekdüzelik değil, sınırsız coşku, heyecan ve aşk ön plandadır.

Kolektivizmin bir diğer bileşeni, futbol alanında dağılımda ortaya çıkar. Oyuncular sahayı paylaşmalıdırlar.

Futbol kolektivizmi, bireysel yeteneği/yaratıcılığı körelten, futbolcuyu makineleştiren, tek tipleştiren bir kolektivizm değildir. Tam tersine, bireysel yaratıcılık ne kadar gelişirse, o kadar üst düzeyde bir kolektivizme ulaşılabilir. Daha doğrusu böyle olmalıdır; yoksa oyun silikleşir, sıradanlaşır ve ne oyuncuya ne de seyirciye tat verir.

Futbol takımı, klasik müzik çalan bir orkestradan çok, doğaçlama caz yapan bir topluluğa benzer.

Tadına ve seyrine doyamadığımız gerçek futbol budur. Ve bütün bunlar kapitalizmin değil, sosyalizmin değerleridir.

Başlayan Dünya Kupasında bu futbolu bulabilmemiz dileğiyle…

Kaynak

– Halil Halit Toker, Ender Helvacıoğlu; “Futbolun sırrı”, Bilim ve Ütopya, Haziran 2000, Sayı: 72.