Ünlü Amerikan gazetesi New York Times’ın internet sitesinin felsefe tartışmalarına ayrılmış forum sayfası “The Stone”un parlak ve üretken isimlerinden Gary Gutting, ‘What Philosophy Can Do’ adlı yapıtını 2015’te yayımlamıştı. ABD’deki Notre Dame Üniversitesi’nin Felsefe bölümünde akademisyenliğini sürdüren Gutting, Michel Foucault üzerine uzman olup analitik felsefe çalışmalarıyla ün yapmış bir isim ve 76 yaşında. Geçtiğimiz Şubat ayında Gutting’in kitabı ‘Gündelik Hayatta Felsefe Nasıl Kullanılır?’ başlığıyla Türkçeye çevrildi. Yazarın daha önce Foucault başlıklı çalışması Dost Yayınevinin Kültür Kitaplığı dizisinde yayımlanmıştı. Onun ardından yazarın Türkçedeki ikinci kitabı olma özelliğindeki eseri maalesef orijinaline sadık kalınmayan bir adla basılmış oldu. Bir kişisel gelişim kitabı edasında, orijinalin ciddiyetinden eksilten bir kapak tasarımı ve adla sunulsa da yayının Türkiye’ye giriş yapmış olması ve tanıtılması ise olumlu bulunabilecek durumlar.
Felsefenin kelime anlamına uygun bir biçimde “bilgelik sevgisi ve istenci”ne pratik bir örnek olan eser, hepimizin üzerine düşünebileceği, bazen yaptığı ya da yapması muhtemel olabilecek birçok problemi ele alıyor. Bu mümkün ve son derece insani problemler karşısında nasıl rasyonel adımlar atılacağı üzerine bir dizi tavsiye sunan kitap, belki de bu yüzden “Türkiye’ye böylesi uygun olduğu” düşünülerek bir satış politikası ile ad değişikliğine uğramıştır. Bu ihtimal şöyle dursun, bu yazının amacı yapımın niteliğini tartışmaktan ziyade eseri değerlendirmek ve tanıtmak olacaktır.
Kendi deyimiyle “okurları kamunun ilgi alanındaki temel konularla alakadar etmeyi ve onları felsefi düşünüş araçlarıyla tanıştırmayı” amaç edinen Gutting bu uğraşının adını ise ‘Kamu Felsefesi’ koymuş. Yazar, ele aldığımız kitabında, politikadan ekonomiye, bilimden magazine, etikten teolojiye birçok konuyu güncel argümanlarla felsefi bir temelde masaya yatırarak bunun veciz bir örneğini sunuyor. Bu saygın çalışma, felsefenin çağdaş dünyanın hızla akıp giden gündemlerine getirdiği (ya da getirebileceği) bakış açısını okuyucuya sunarken tartışma sanatını mantık bilimiyle buluşturuyor.
Felsefenin temel alanlarından p L q, p V q, p Þ q, p Û q işlemleri, bunların kullanılış, geçerlilik, denklik durumları ve kanıtlamaları olarak özetlenebilecek önermeler mantığının gündelik hayata uygulanması felsefe öğrencilerinden tutun meraklı-meraksız herkes için zevkli olabilecek bir zihin egzersizidir. Yazar kitabında bunları kendi bulduğu tartışma ilkeleri, düşünme formülleri, kışkırtıcı sorular ve sonuçlar ile geliştirerek olayı daha da davetkâr bir hâle getirmeyi başarıyor.
Kitapta, iş hayatından ABD’nin günlük siyasi atışmalarına uzanan örneklerin ele alındığı ilk kısım ‘Kamu Felsefesi’ için bir başlangıç seviyesi havasında. Ardından gelen bilim, din ve sanat üzerine tartışmalar ile derinlik sağlanırken kapitalizm, toplum, eğitim, tanrı gibi konular da inceleniyor. Yazar, burada artık düşünce tarzını uygulamalarıyla okuyucuya sunuyor. Kitaptaki her makale, Gary Gutting’in The Stone’daki yazılarından birinin belli ölçülerde genişletilerek kitaba uyarlanmış hali. Gutting kitabı için her bölümün bağımsız olarak bütünlüğe sahip olduğunu ve ayrı ayrı da okunabileceğini söylüyor.
Örneğin, yazarın tabiriyle ‘Principal of Sharity’ (Hayırseverlik İlkesi) kitaptan nadide bir tartışma tekniği. Burada tartışmacı, karşısındakini kırmadan, incitmeden ve en önemlisi onunla bilgisiyle savaşmadan önce onun kendi hatasını fark etmesini sağlıyor. Zira yazar da argümanları “rakipleri mağlup ederek boyun eğmeye zorlayan bir sopa değil entelektüel gelişim için bir araç” olarak düşündüğünü belirtiyor. Gerçekten de bu zor hatta kalmak bilgi ile değil bilgelik ile alakalı olmalı. Kitap en dikkat çekici bölümlerinden birinde ateistler ve inanç/tanrı konularını el alıyor. Buna göre Tanrı’nın varlığı inkâr edilebilir, bunda (ateist olmakta) bir beis yok fakat insana saygın bir nedenden gelmediği söylenemez zira sonsuz bir neden dizisi mümkün değil. Yazar, Tanrı’nın bir ana neden/ilksel neden olarak gördüğü bu yapı ile Descartes ve Spinoza, Leibniz üçlüsüne de göz kırpıyor. Fakat modern felsefenin başlangıcını ifade eden bu isimlerin yaklaşık 500 yıl ilerisinde, bugünün maddeci dünyası, verileri ve bakışlarıyla bu tartışmayı yürütmek eskisinden daha çok risk barındırıyor. Nitekim Descartes, Spinoza ve Leibniz; üçü de felsefenin (bilimlerin) ve inancın alanlarının ayrı tutulması gerektiğini belirtmişlerdi. Bugün ise, bilimsel teorileri inancın hamiliğinde tutmak gibi yanlış ve çarpık bir anlayış gelişebiliyor.
Gary Gutting’in kitabının zihin açıcı bir pusula olduğu hakkını teslim etmek gerekiyor. Bir politikacının ya da bir bilimcinin, hem de onların alanlarında sinirlerini altüst edici derecede ‘tutarlı’ olmaya –aynı zamanda hep centilmen kalmaya- var mısınız?
Gündelik Hayatta Felsefe Nasıl Kullanılır?, Gary Gutting, Çev. Tuğçe Ayteş, The Kitap, 2018, 304 s.