Ana Sayfa Bilim Gündemi Hatıralar acıtır, hele de erkeksen…

Hatıralar acıtır, hele de erkeksen…

3063

Yaşları 18-40 arasında değişen 80 erkek ve kadın bir odaya alınsa, ağrıyı algılama derecelerinde şartlanmanın etkisini ölçmek amacıyla bunlara iki gün süren bir deney düzeneği uygulansa, deneylerin sonunda da hissettikleri ağrıyı derecelendirmeleri istense, beklentiniz ne olur? Sizce hangi grup ağrıyı daha fazla hissetmiş ya da hangi grupta şartlanma ağrının daha fazla hissedilmesine neden olmuş olabilir? Büyük çoğunluk “kadınlar” diyecek şüphesiz. Çünkü kadınlar acıya dayanıksızdır, kadınlar hassastır, kadınlar çiçektir… Current Biology dergisinin 10 Ocak 2019 sayısında yayımlanan bir makale pek öyle demiyor. Neden mi?
Öncelikle ağrının algılanma derecesini, bilhassa da kronik ağrı söz konusu olduğunda, sadece o ağrıyı yaratan etkene bağlayan yaklaşımın çoktan rafa kaldırıldığını hatırlatalım. Yani ağrı aynı zamanda onu nasıl algıladığımızla, dolayısıyla öğrenme süreçleriyle ilgili bir hissiyat. Evet, ağrı bizi dışarıdan gelen ve fiziksel bütünlüğümüzü bozabilecek tehditlerden koruyan biyolojik bir savunma mekanizması, fakat aynı zamanda beklenti, korku, önceki deneyimler, kısaca “ağrı hafızası” denen şeyden etkilenen katmanlı bir süreç. Kanada’daki McGill ve Toronto Üniversitelerinin psikoloji bölümünden araştırmacılar ağrının algılanmasında şartlanmanın rolünü ölçmek amacıyla -ilk defa olarak- hem insanlara hem farelere uygulanan bir deney düzeneği tasarlamışlar. Şartlanmanın varlığını göstermişler. Fakat beklemedikleri bir şeyle daha karşılaşmışlar: Şartlanmanın sadece erkeklere özgü olduğuyla! Üstelik hem insanlarda hem farelerde… Nasıl mı?

İnsan ve farelerde şartlanmaya bağlı ağrı algısı düzeneğini gösteren çizim. Aynı deneyin iki farklı sosyal türe uygulanmış olması bakımından da özel bir çalışma. Kaynak: Martin J.L. ve ark., Curr Bio, (18)31496-9.

İlk gün deneklerin koluna (ya da farelerinkinde arka ayaklarına) önce sıcak uygulama yapılarak düşük düzeyde ağrı hissetmeleri sağlanmış ve hissettikleri acıyı 100 üzerinden derecelendirmeleri istenmiş (farelerde ayak çekme süreleri ölçülmüş). Hemen ardından daha şiddetli bir ağrı hissetmelerini sağlayacak şekilde kollarına giden kan akışı dışarıdan ayarlanabilir bir bant yardımıyla kısıtlanarak 20 dakika egzersiz yapmaları sağlanmış (farelerin payına ise mide kasılmasına neden olan asetik asit yani sirke enjeksiyonu düşmüş) ve derecelendirme tekrarlanmış.
İkinci gün aynı düzenek sadece ısı verme aşamasını içerecek şekilde tekrarlandığında ve deneklerden yeniden derecelendirme istendiğinde araştırmacıların beklentisi hissedilen acının şiddetinin, ilk günkü acı verici egzersiz-sirke şartlanması sebebiyle daha yüksek çıkacağı yönündeymiş. Öyle de olmuş. Düşük düzeyli ağrıyı tetikleyen sıcak uygulaması deneklerin canını ikinci gün daha fazla yakmış. Ama sadece erkek deneklerin canını! Görünen o ki önceki ağrı deneyiminin hatırası erkekleri daha fazla etkiliyor, daha yoğun bir strese sokuyor ve erkekler ağrıdan korktuklarından onu kadınlara kıyasla daha öznel biçimde algılıyorlardı. Üstüne üstlük araştırmacıların deneyler paralelinde yürüttükleri bir dizi biyokimyasal ölçüm de bunu doğruluyordu. Örneğin stres göstergesi olan plazma kortikosteron hormonu erkeklerde ikinci gün çok daha yüksekti. Dahası testisleri alınan erkekler (elbette deneyin bu kısmı sadece farelere uygulanmıştı!) bu şartlanma tepkisini göstermezken yumurtalıkları alınan dişilerde herhangi bir fark görülmüyordu. Demek ki strese bağlı tepki testis hormonu olarak bilinen testosteron ile ilişkiliydi. Son olarak yine farelerde, bellek süreçlerinde etkili aPKC molekülünün faaliyetini durdurarak hafızayı bloke eden ZIP isimli bir madde verildiğinde, erkek fareler şartlanma tepkisi göstermiyorlardı. Bu deneylerden çıkan erkek-testosteron-bellek-stres-[abartılmış]ağrı beşgeninden hoşlanmayanların içine bir nebze su serpecek veriyi saklamayalım: İlk sıcak uygulama sonrasındaki derecelendirmelerde kadınların ağrı puanları erkeklerinkinden yüksek çıkmış. Ancak ne yazık ki istatistiksel açıdan anlamlı olmayan bir oranda…

Kaynak
1) Martin J. Loren ve ark., “Male-specific conditioned pain hypersensitivity”, Current Biology, 10 Ocak 2019 (18)31496-9.

Önceki İçerikHayat kurtaran aplikasyonlar: yeni doktorumuz cep telefonları
Sonraki İçerikLenin’in vasiyetnamesi