Modern insanın evrimi üzerine düşünürken her zaman başvurulan birkaç kilit unsur vardır. Homo sapiens’in ve kuzenlerinin ellerini kullanma şekli bunlardan biri. İnce hareketleri yapabilecek kadar hünerli, nesneleri kavrayabilecek kadar güçlü ve alet yapabilecek kadar esnek… Robotların insanlara bezetilmesi uğraşında da aynı inceliği ve esnekliği yakalamak önemli. İtalya’daki Sant’Anna Biorobotik Enstitüsü ile Avustralya Robotik Vizyon Merkezi’nin ortaklaşa yürüttüğü araştırma tam da bu hassasiyeti mümkün kılmak üzere yola çıktı.
Science Robotics’in 13 Şubat sayısında yer bulan çalışmayı farklı kılan robotların nesneleri kullanma biçiminin değil, bu nesneleri kavrama ve insana uzatma hareketinin doğallaştırılmasını amaçlıyor olması. Çünkü insanlarla robotlar arasındaki etkileşimin mümkün olan en doğal zemine oturtulması bu tür ayrıntılarda gizli. Nesne alışverişi iki kişi arasında gerçekleştirilen ve işbirliğine dayalı diyebileceğimiz bir hareket biçimi. Hangi tutma biçimini benimseyeceğimiz ise bağlama göre değişiyor. Dolayısıyla bu iş robotlar açısından hiç de kolay değil. Nitekim araştırmacılar çalışma kapsamında 5.202 farklı kavrama biçimi tanımlamışlar. Bunun için 17 çifte ayrılan katılımcılardan, şarjlı tornavidadan oyuncak ayıya uzanan çeşitlilikteki 17 farklı nesneyi bir masadan almaları, bunlarla kendilerine söylenen hareketi gerçekleştirmeleri ve sonunda nesneyi karşısındakine uzatmaları istenmiş. Bu yolla inceleme altınan alınan nesneleri kavrama ve elin nesne üzerine yerleştirilme biçimlerinden çeşitli şablonlar çıkarılmış ve bunlar robotik sisteme yüklenecek talimatlara dönüştürülmüş. Mesela nesneyi birine uzatırken karşıdaki kişinin nesneyi tutacağı kol ya da alanın boş bırakılması, böylece kavramanın kolaylaştırılması gerekliliği bizim için düşünmeden uygulanan, otomatik bir bilgi. Oysa söz konusu bir robot olduğunda tespit edilmesi, kodlanması ve aktarılması gereken bir talimat. Veya insan olguların %73’ünde görülen bir tutuş biçimi: parmakların ucunu ve üst yarısını kullanmak. Nihayetinde ortaya çıkan bu insan hassasiyetine yakın robot eller sanayiideki üretim bantlarında, tarımda, evlerde ve hatta hasta bakımında kullanılacak kadar güvenli ve doğal olacak.
Böylece robot elin evrimini tamamladık diyelim. Robotumuz mesela kahve dolu bir bardağı insanların kavradığı gibi tutmayı öğrendi, koltuğa tırmandı ve yine insan gibi tutmayı başardığı TV kumandasıyla bir kanal açtı. Sıradaki insansı hareket geliyor: dizi bağımlılığı! Edge Hill Üniversitesi’nde geliştirilen robot Robbie bu aşamaya geçebildi. Kendisi ilk dizisever robot!
Robbie İngiliz yapımı Emmerdale dizisinin hayranı. Dizide Ashley Thomas isimli demans hastasının öyküsü anlatılıyor. Diziden 13 bölüm seyreden Robbie artık demansın ilk işaretlerinden olan depresyon ve agresif davranış bozukluğu gibi durumlara dair işaretleri ayırt edebiliyor. Zaten üniversitenin bilgisayar bilimleri bölümü araştırmacılarının hedefi tam da buydu: Robbie aracılığıyla demans sorunu yaşayan kişilere yardım edebilmek. Çalışma kapsamında, Alzheimer Derneği tarafından hastalığın gerçekçi bir portresini sunduğu belirtilen dizinin 35 dakika uzunluğundaki her bir bölümü 65.082 resme ayrılmış, böylece Robbie’nin hastalıkla ilgili yüz ifadelerini ve vücut dilini öğrenebileceği bir veri tabanı oluşturulmuş. Halihazırda bu işaretleri doğrudan gözlemlemek ve tespit etmek zaman, emek ve para bakımından maliyetli. Fakat Robbie’nin görselliğe dayalı tanıma kapasitesi sayesinde agresif, depresif, mutlu ve nötr ifadeler, hastalık daha başlangıç aşamasındayken kolaylıkla ayırt edilebilecek. Dahası Robbie, hastanın olumsuz ruh halini değiştirebilecek uyaranlar da sunabilecek. Mesela müzik çalacak, bir video açacak ya da biraz muhabbet edecek! Bu durumun sadece hastaya değil, yakınlarına da yarayacağı kesin…
Peki elinin kavrayışından yüzünüzdeki ifadeyi okuma becerisine, davranışları, algılama biçimi ve düşünceleri bakımından insanı çok andıran bir robotla karşı karşıya olduğunuzu düşünelim. Bunun size pek çok faydası olduğu açık da robota ne faydası var? Bunun da cevabını Hollanda’daki Radboud Üniversitesi ile Almanya’daki Ludwig-Maximillians Üniversitesi araştırmacıları veriyor: İnsanlar, insanlaştığı ölçüde, robotu, hiç tanımadıkları bir insanın çıkarları uğruna feda etme düşüncesinden giderek uzaklaşıyor. Sözün özü insan benzeri bir robotun hayatı, bir yabancınınkine tercih ediliyor!
Social Cognition dergisinin Şubat 2019 sayısında yayımlanan çalışmada antropomorfik, yani insan biçimli görünüm ve özelliklerin, insanların karar alma süreçlerini nasıl etkilediği ölçülmüş. Bu çerçevede katılımcılardan temelde şu soruya cevap vermeleri istenmiş: Bir grup yaralı insanı kurtarmak için tek bir kişiyi riske atmanız gerekse bunu yapar mıydınız? Faydacı düşüncenin sınırlarını tartan bu kurgusal ahlaki ikilem aslında yeni değil. Yeni olan, riske atılacak ya da feda edilecek özneler arasına insandan başka iki yapının daha girmiş olması: İnsansı özelliklere ve görünüşe sahip bir robot ile makine olduğu açıkça görülen ve hissedilen bir robot. Bu potansiyel kurbanlar için insansı ya da nötr nitelikte bir de arkaplan çizilmiş. Sonuçlar tuhaf: Makine benzeri robotlar kolayca gözden çıkarılıyor çıkarılmasına da iş insansı görünüme ve özelliklere sahip robotlara gelince, katılımcıların kararı daima türdeşlerinden yana olmuyor. Öyle ki robotun duygusal özelliklerine ilişkin açıklamalar zengineştirildikçe katılımcıların kararı yaralı insan grubunun aleyhine dönmeye başlıyor. Buradan ne sonuç mu çıkıyor? Robotları haddinden fazla insanlaştırmak pek iyi bir fikir olmayabilir. Ne de olsa robotlara değil ama, insanlara pek güven olmaz!
Kaynak
1) “Human-robot interaction: ground-breaking study reveals guiding principles that regulate choice of grasp type during a human-robot exchange of objects”, Sant’Anna Magazine News, 13 Şubat 2019.
2) “Robbie the Robot becomes soap fan after watching Emmerdale to learn about dementia”, Edge Hill University News, 8 Şubat 2019.
3) “Robot saved, people take the hit”, Ludwig-Maximillians Universität München News, 8 Şubat 2019.