Kadınlar ve erkekler arasındaki farklar herhalde gündelik hayatta dilimize en sık doladığımız konulardan biridir. Oysa gözlemlediğimiz davranış kalıpları ya yanlış bir genellemeye karşılık gelir ya da büyük ölçüde kültüreldir, yani bağlamına göre değişir. Fakat bir fark var ki bu sohbetlere pek konu olmadığı halde, kişisel kanaatlerle değil bilimsel deneylerle sabitlenecek kadar gerçek: Kadınların alkol ve uyuşturucu gibi zevk veren maddelere bağımlılık eğilimi… Bu cümlenin devamını çoğumuz “daha düşük” diye tamamlıyor olabiliriz; oysa çalışmalar açıkça tam tersini gösteriyor. Kadınlar erkeklerden çok daha hızlı ve güçlü biçimde bağımlı oluyor. Sebep daha önce defalarca gösterildiği üzere östrojen! Neuropsychopharmacology dergisinin 23 Ocak sayısında yayımlanan bir çalışma, alkol ve esrar kullanımını ele alan ve benzer sonuçlara ulaşan daha eski tarihli çalışmalara yeni verilerle destek çıktı: Bu seferki keyif verici maddemiz kokain.
Vanderbilt Üniversitesi (ABD) araştırmacıları tarafından, erkek farelerle adet döngüsünün çeşitli evrelerindeki dişi farelerin kullanıldığı bu son çalışmada nispeten basit diyebileceğimiz bir düzenek oluşturulmuş. Hayvanlar biri aktif diğeri pasif konumdaki iki düğmeden oluşan bir kolla baş başa bırakılmış. Tahmin edileceği üzere hayvan kolun aktif düğmesine bastığında kateter aracılığıyla tek doz kokaine maruz kalacağı bir pompaya bağlanmış. Uyuşturucu çalışmalarında ya da klinik deneylerde maddenin kendisi kadar kişiye onu çağrıştıran ortam ya da nesnelerin rolü de önemsenir. Nitekim bu çalışmayı özel kılan ayrıntı tam da bu. Dört kısma ayrılan deneyin ilk aşamasında bağımlılık yaratmayacak düşük dozda kokain aktif düğmeye basan hayvanlara ışık eşliğinde verilmiş. Bazen de tam tersi, hayvanlar kokain olmadan ışık altında bırakılmış. Amaç ışık ile kokain arasındaki Pavlovcu şartlanmanın oturtulması. İkinci aşamada hayvanlara, yine aktif düğmeye bastıkları ölçüde, ışık ya da benzeri herhangi bir işaret eşlik etmeksizin kokain verilmiş. Buradaki amaç ise alışkanlık geliştirmelerinin sağlanması. Ardından sıra deneyin kritik noktasına, yani dişi ile erkek arasındaki, hatta adet döngüsünün değişik evrelerindeki dişiler arasındaki farklılıkların ortaya konduğu üçüncü aşamaya gelmiş. Bu sefer kokain aktif düğmeye her basışta yüksek dozdan alçak doza doğru, ilk iki sefer ışıksız, üçüncü ve dördüncü sefer ışık eşliğinde verilmiş. Diğer bir deyişle hayvanlar başlangıçta aktif düğmeye basmanın yüksek dozda kokain almak için yeterli olduğu bir ortamdan, düğmeye basmanın alınan ödüle değmeyeceği dolayısıyla ödenen bedelin (yani harcanan çabanın) pahalılaştığı bir düzeneğin içine düşürülmüşler. Bu anlamda en yüksek bedeli kimin ödeyeceği, yani alacağı düşük doz kokaine rağmen düğmeye basma zahmetine katlanmaya kimin sonuna kadar devam edeceği bütün bir çalışmanın anlam bulduğu noktayı oluşturmuş. Ve cevap, yukarıda da belirttiğimiz gibi, östrojen seviyesi tavan yapmış evredeki dişiler! Son evrede kokainin kesildiği 1. ve 30. günlerde sadece ışık verilerek hayvanların verdiği tepkilerin gözlenmesine, yani çağrışımın motivasyon üzerindeki etkisinin ölçümüne sıra gelmiş. İlk gün anlamlı bir fark görülmezken 30. gün hepsi daha fazla istek göstermiş, yani çağrışım yapan uyaran aktif düğmeye basma motivasyonunu hepsinde artırmış. Özellikle de bir önceki deney aşamasında kokain ve ışığı östrojeni yüksek seviyedeyken alan dişi farelerde…
Belirttiğimiz gibi östrojenin bizi bizden alan etkilerini ortaya koyan ilk araştırma değil bu. 2018’in Ekim ayında benzer bir çalışma, Cagliari Üniversitesi (İtalya) araştırmacıları tarafından esrar kullanımı bağlamında tekrarlanmış ve yine aynı sonuçlara ulaşılmıştı. Bu haberi okuyanların zihninde, elinde içki bardağı ya da esrarlı sigara tutan binlerce erkek görüntüsüne karşılık bir avuç kadınınki canlanabilir. Fakat sosyo-kültürel bu durumun biyolojik gerçekler açısından bir önemi yok. Aslında erkeklerin cinsiyet hormonlarının da davranışları üzerinde belli bir etkisi var: Testosteronun risk-alma davranışını tetikleyerek beynin ödül sistemini baskıladığı biliniyor. Bu da onları örneğin esrar “denemeye” dört kat daha yatkın hale getiriyor, hem de daha yüksek dozlarda. Gel gör ki denemeye daha az hevesli kadınlar/dişi hayvanlar ilk seferden sonra çok daha hızlı alışkanlık geliştiriyorlar. Bir miktar işin biyolojisine girecek olursak, insan beynindeki, esrarda bulunan kanabinoid isimli kimyasal ile aynı aileden gelen bir hücre ağı, endokanabinoid sistem, cinsiyet hormonlarından farklı biçimlerde etkilenir. Bu sisteme ait reseptörler erkekler ve dişilerde farklı sayılarda ve hassasiyettedir. Östrojen hormonunun direk etkilediği sistemin nihai hedefinde ise zevk ve ödül nörotransmiteri olarak bilinen dopamin bulunur. Sonuçta esrarın içindeki kanabinoid, beyindeki endokanabinoid sistemini direk etkilediğinde ortamdaki östrojen dopamin sisteminin daha hızlı atleşlenmesini sağlar. Bu da alınan zevki artırır.
Aynı mekanizmaya ve benzer sonuçlara İllinois Üniversitesi araştırmacıları 2017’de, alkol özelinde de ulaşmıştı. Bu çalışmada da araştırmacılar beynin ödül merkezi denen, yine dopaminle bağlantılı, ventral tegmental alan (VTA) isimli bir bölgesinden bahsetmişlerdi. Araştırmacıların belirttiğine göre güzel olduğu düşünülen bir maddeye, mesela çikolataya rastlandığında, VTA’daki dopamin salgılayıcı nöronlar aktifleşiyor ve çikolatanın yenilesi olduğu fikrini pekiştiren ödül sistemini uyarıyor. Öyle ki zamanla iyice aktifleşen VTA nöronları öyle bir aşamaya ulaşıyor ki sırf çikolatanın görüntüsü ve hatta düşüncesi bile aynı etkiyi sağlamaya yetiyor. Tüm bu sefa düşkünlüğünün müsebbibi ise hep aynı yapı: östrojen! Araştırmacılar östrojen reseptörlerini bloke ettikleri durumlarda alkole verilen tepkinin belirgin biçimde azaldığını göstermişler. Bu noktada araştırmanın yürütücülerinden gelen ilginç bir uyarı da var: “Alkolün aşırı tüketildiği içki alemlerinin beyinde kalıcı değişimlere neden olduğu biliniyor fakat özellikle kadınlarda, alkol-VTA-östrojen etkileşiminden dolayı bu değişimler daha hızlı ve belirgin olabiliyor. Beynin ödül merkezi çok güçlü cevap verdiğinden kadınlar farkında olmadan aşırı içtiklerinin bilincinde olmalılar.” Sonuçta kim ne kadar içerse içsin denilebilir, fakat ucunda bağımlılık ya da bağımlılığın nüksetme riski varsa tercihimizi masum çikolatadan yana mı kullansak acaba?
Kaynak
1) Johnson R.A. ve ark., “Cues play a critical role in estrous cycle-dependent enhancement of cocaine reinforcement”, Neuropsychopharmacology 2019:1-9.
2) Struik D., “The moldulating role of sex and anabolic-androgenic steroid hormones in canabinnoid sensitivity”, Front. Behav. Neurosci., 26 Ekim 2018.
3)“Higher estrogen levels linked to increased alcohol sensitivity in brain’s reward center”, University of Illinois at Chicago News, 6 Kasım 2017.