Okumak, görece modern ve insana özgü bir yetenek. Bu yüzden, kelimelerin görsel olarak nasıl tanındığı sinirbilimciler için bir bilmece olageldi. Çünkü okumaktan sorumlu olan sinir sistemi bu amaca yönelik evrilmiş olamazdı.
Pittsburgh Üniversitesi Sinirbilim Cerrahisi Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Avniel Ghuman’a göre, beynin okumaya ayrılmış bölümleri yaklaşık 200 yıldır şiddetli bir tartışmanın konusuydu. 19. yüzyılın önde gelen sinirbilimcilerinden Wernicke, Dejerine ve Charcot, beyinde kelimeler için bir görsel merkez olup olmadığı üzerine tartışıyordu.
Son yıllarda, tartışmalar kimileri tarafından “görsel kelime alanı” olarak anılan sol orta fuziform girus üzerine yoğunlaştı. Pittsburgh’dan sinirbilim araştırmacılarının yeni bir çalışması bu tartışmalara işaret ediyor ve okumanın nörobiyolojisini kavrayışımıza ışık tutuyor.
Ulusal Bilimler Akademisi Tutanakları (Proceedings of the National Academy of Sciences) dergisinde 19 Temmuz’da yayımlanan çalışmada, Pittsburgh Öğrenme Araştırma ve Geliştirme Merkezi’nden Ghuman, Elizabeth Hirshorn ve Psikoloji Bölümü ile Bilişim Sinirsel Temelleri Merkezi’nden çalışma arkadaşları “görsel kelime alanı”nın rolünü çalışabilmek için dört epileptik hastanın sinirsel kayıtlarını ve beyin uyarımlarını incelediler. Hastalar ilaca dirençli epilepsileri için cerrahi tedaviyi tercih etti ve araştırmaya katılmak için gönüllü oldu. Beyin cerrahları, cerrahi müdahalenin parçası olarak hastaların görsel kelime alanına elektrotlar yerleştirdi. Bu da beynin yazılı kelimeleri nasıl tanıdığını anlamak için eşsiz bir fırsat sunmuş oldu.
Öncelikle, hastaların kelimeleri okuma yeteneğine ters etkide bulunuldu ve görsel kelime alanının olağan işlevini engellemek için elektrotlar vasıtasıyla acısız elektriksel beyin uyarımı kullanıldı. Hastalardan biri harfleri önemli ölçüde yanlış algıladı. Bir diğeri ise aslında okuduğu metnin içinde bulunmadığı halde, bazı kelime ve kelime parçalarının orada bulunduğu hissine kapıldı. Bu alanın uyarımı, nesnelerin ve yüzlerin adlandırılması üzerinde ise bozucu bir etkide bulunmadı (Uyarım hakkında kısa bir video şuradan görülebilir: https://youtu.be/N4FYG7UW-vM).
Elektrotlar vasıtasıyla uyarımın yanı sıra, ilgili alanın aktivitesi de hastalar kelimeleri okurken kayda alındı. Birkaç yüz milisaniyede yayılan beyin aktivitesinin, makine öğrenimi teknikleri kullanılarak analizi yapılırsa, hastaların belirli bir anda hangi kelimeleri okuyor olduğu araştırmacılar tarafından söylenebilirdi. Bu da gösteriyor ki, ilgili alanın sinirsel aktivitesi görsel kelimeler hakkındaki bilgiyi kodluyor ve sadece bir harf farklılık içeren kelimeleri dahi ayırt etmek için kullanılabiliyor (“keten” ve “kefen” gibi).
“Bu çalışma gösteriyor ki, görsel kelime alanı, yazılı kelimelerin ince detaylarına zarifçe ayarlanmış ve bu alanın okuduğumuz şeylerin beyindeki temsilini işlemek üzerinde önemli bir rolü var. Uyarım sonucunda kelime ve harflere dair algının bozulmuş olması, görsel kelime alanının okuma üzerinde özel bir rol oynadığına doğrudan kanıt oluşturuyor” diyor Hirshorn. “Bu sonuçlar, ayrıca, okuma bozukluklarının anlaşılması ve tedavisi hakkında önemli imalarda bulunuyor. Görsel kelime alanının aktivitesi, dilin işlenmesinde rol alan diğer beyin bölgeleriyle girdiği etkileşimle birlikte, ileri okumanın işareti olabilir. Bu sinirsel sistemin daha iyi anlaşılması, okuma bozukluklarının teşhis edilmesi ve hedeflenen terapilerin geliştirilmesi için önemli olabilir.”
Ghuman’a göre, modern beyin kaydetme teknikleri ve ileri analiz yöntemleriyle birlikte sonunda beyin ve zihin hakkında yüzyıllardır sorulan sorulara cevap vermeye ve okuma bozukluklarının anlaşılmasına katkı koymaya kadiriz.