Ana Sayfa Bilim Öyküleri Uçan ilk Türkler

Uçan ilk Türkler

4202
0

Evliya Çelebi’nin Seyahatname’deki anlatımına göre lodoslu bir havada Galata Kulesi’nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak Üsküdar’da Doğancılar’a inen Hezarfen Ahmed Çelebi’yi hepimiz biliriz.

Lagari Hasan Çelebi’nin roketli uçuş denemesini konu eden bir gravür.

Yine Evliya Çelebi’den öğrendiğimize göre IV. Murad döneminde Lagari Hasan Çelebi adlı bir kişi Sarayburnu’ndan kendi yapısı bir roket fişeğe binerek yükselmiş ve salimen denize inmiştir. Evliya Çelebi’nin yalancısıyız!

Fakat nispeten duyulmuş bu iki başarılı denemeden çok önceleri de Türkler bazı uçuş girişimlerinde bulunmuşlardır. İşte günümüze ulaşmış iki örnek:

İlk Türk havacılık şehidi
Farablı İmam İsmail Cevheri (940-1002) literatürde “ilk Türk havacılık şehidi” diye geçer. Dönemin Gazneliler devletinin sınırları içindeki Maveraünnehir bölgesinde Farab kentinde dünyaya gelen Cevheri gençliğinden itibaren seyahati seven bir bilgin kişi olarak tanınır. Arap illerini gezmiş, Arap kültürü ve dili üzerine araştırmalar yapmış ve en büyük Arapça sözlüklerden birini yazmıştır.

İmam Cevheri Nişabur Ulu Cami’nin damında…

Doğa bilimleri, fizik ve matematikle de ilgilenen Cevheri, bu çalışmaları sırasında kuşların kanat çırpmadan yükseklerden süzülerek uçuşlarını dikkatle izler ve çeşitli hesaplar yapar. 1002 yılında bir gün Horasan-Nişabur’da imamlık yaptığı Ulu Cami’nin damına çıkarak halka şöyle hitap eder: “Ey ahali bu dünyada emsali bulunmayan bir eser keşfettim, gelecek insanlar için bir ilmi tasavvuru nasib olmadı.”

Toplanan halk imamı hayretle dinler; aklını yitirdiğini düşünürler. Cevheri bedenine iplerle iki büyük satıh bağlamıştır ve uçacağını ilan eder. Kendini boşluğa bırakır. Fakat kanat satıhları ağırlığı taşıyamaz ve Cevheri yere çakılarak hayatını kaybeder. Bu hareketi zamanında çok garip karşılanmış ama sonraları ilk Türk havacılık şehidi olarak kabul edilmiştir.

Siracettin Doğulu Bizans semalarında
Bir diğer ilginç “uçan Türk” öyküsü de 1159 yılında İstanbul’da (o dönemde Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’te) yaşanır.

Bizans İmparatoru Manuel Komnenos, İstanbul’a konuk olan Anadolu Sultanı II. Kılıçarslan onuruna Atmeydanı’nda bir şölen düzenler. Şölen devam ederken Siracettin Doğulu adlı bir Türk kuleye çıkarak bütün meydanı uçarak dolaşacağını iddia eder.

Siracettin Doğulu’nun Konstantinopolis’teki uçuş denemesini gösteren bir resim.

Gayet uzun ve geniş beyaz bir elbise giymiştir. Etekleri rüzgârdan yelken gibi şişmektedir. Siracettin Doğulu, rüzgârın eteklerini doldurması için bir süre kol ve ellerini açtıktan sonra kendini boşluğa bırakır, fakat kısa bir süzülüşten sonra düşerek ölür. İnce ve hafif kanatları vücudunun ağırlığını taşıyamamıştır.