Ana Sayfa Bilim Gündemi Fasulye sırığı ve Jack

Fasulye sırığı ve Jack

833
Rhizobium bakterilerinin oluşturdukları kırmızımsı nodüller.

Fasulye sırığı masalında Jack, satmak için yola koyulduğu ineğin karşılığında fasulye tohumları alır. Eve gelince annesi “Yavrum paralar nerede? Üç fasulyeye mi sattın ineğimizi? Yemek falan yok sana bu akşam, aklın başına gelsin (?)” diye kızdığında üzülen Jack tohumları bir hışımla bahçeye atar ve olaylar gelişir.

Hatırlarsanız masalda dev “sırıklar” oluşuyordu. Bu sırık dediğimiz yapılar aslında tendriller ve fasulyenin bulunduğu aileye has morfolojik bir özellik. Dünya’nın en büyük çiçekli bitki aileleri Orchidaceae ve Asteraceae ile birlikte yayılım gösteren Fabaceae ailesi eş-evrim (co-evolution) için verilebilecek şahane örneklere sahip zira tozlaşmayı entomofil, ornitofil ve kiropterofil mekanizmalarıyla gerçekleştiriyor. Yani, bu çiçekleri birçok böcek, kuş ve yarasa ziyaret ediyor. Bu şahane bir şey ve apayrı bir yazının konusu. Bana kalırsa bu ailedeki Pulvinus yani eklem mekanizmaları da bir o kadar ilginç. “Küstüm çiçeği”ni tanıdığınızı düşünüyorum; bilimsel ismiyle Mimosa pudica. Fabaceae ailesine ait bu çiçeğin hızlı gözlemlenebilen eklem mekanizmaları ayrı bir yazı konusu.

Jack o kocaman fasulye bitkilerinin (Phaseolus) köküne baksaydı ne görecekti? Dev nodüller. Dev kırmızımsı nodüller. Bu ailenin hemen hemen her üyesinin köklerinde simbiyotik bakteriler vardır: rhizobium (antik yunanca, rhizo: kök, bios: yaşam) bakterileri. Bu bakteriler azot döngüsüne büyük katkı sağlıyorlar.

Atmosferimizdeki azot gazından bitkiler doğrudan faydalanamıyorlar. Bildiğiniz gibi azot bitki için bir ihtiyaç. Azottan faydalanmalarının birkaç yolu mevcut. Yağmur bir seçenektir; şimşek sayesinde yağmur suyuyla birlikte toprağa nitrat düşer. Böcekle beslenen bitkiler de bu sorunu çözmüşlerdir. Bir diğeri aminizasyonla başlayan toprak mikroorganizmalarının yönettiği toprak altındaki bedenlerle, dışkılarla ilerleyen süreçtir. Türkiye’deki mezarlıklarda maalesef kontrollü bir yeşillendirme yok. Belki de kayıplarını ziyaret edenlerin mezarlıktan çıktıktan sonra “üzerime bir ağırlık çöktü” demelerinin sebebi budur. Toksik bir gazı solumanın yarattığı sarsıntıdır belki.

Azot fiksasyonuyla devam edelim. Yukarıda bahsettiğimiz dev nodüller olarak kolonileşen bu simbiyotik aerobik bakteriler bitkinin kök hücresini enfekte ederek çoğalmaya başlıyor. Kırmızımsı olmasının nedeni ise kırmızı kan hücrelerimizdeki hemoglobinle benzer yapıda bulunan leghemoglobin pigmenti.

Karşılaştığınız bir tür yonca, fasulye, bezelye ya da bu aileye ait bir çiçek olursa bu güzel bakterileri inceleme fırsatını kaçırmamalısınız.

Önceki İçerikBilimin Öncüleri: Archimedes (Arşimet) (MÖ 287-212)
Sonraki İçerikErkekler kadınlara binlerce yıldır şiddet uyguluyor