İnsanlığın “kültürel evrim” serüveninin, ilk maddesel aracını yontarken aynı zamanda kafasında onun simgesel karşılığını kurmasıyla başladığı söylenebilir. Kültürel evrimi boyunca hem maddesel araçlarını (teknolojiyle) hem simgesel araçlarını (bilgi edinmeyle) geliştirme yolunda çeşitli yöntemlere başvurmuştur. Simgesel araçlar edinmenin belli başlı yöntemleri olarak pratik, somut düşünüş, soyut düşünüş, sezgi ve onun dinsel biçimi olan “vahiy”, dinsel olmayabilen biçimi “spekülasyon” ile “gözlem ve deney” sayılabilir.
Günlük tekil olaylardan somutun bilgisini edinmek
Her insanın başvurup, zanaatçıların ustası oldukları pratikten elde edilen bilgiler, yani, nesneler, olgular, olaylar hakkında somut bilgiler bilgi edinmenin ilk yoludur. Sovyet bilgini V. P. Alekseyev, insan bilincinin geliştiği üç alandan söz etmektedir. Birincisi “ampirik deneyim alanı” (ki somut bilgiler edinilen dönemle bağlantılandırabiliriz). İkincisi “ampirik deneyimin sonuçlarının genelleştirildiği alan” (bunun da soyut düşünüşün başlatıldığı dönemle bağlantılı olduğu söylenebilir). Üçüncüsü, “soyut düşünce alanı”.
Genellemelerle kafada soyut düşünceler geliştirmek
İnsanlığın soyut düşünce üretme yöntemlerinde az çok kronolojik bir sırayla vahiyden, spekülasyondan, gözlem ve deney evrelerinden geçildiği söylenebilir. Dinsel düşünüşte geliştirilen, ilk örneğiyle (Musa’nın olduğuna inanılan) Pentatuk kutsal kitabında (Kutsal Kitap’ın ilk beş bölümünde) karşılaşılan, İsa’nın havarilerince (elçilerince) kaleme alınan İncil’lerde de karşılaşılan, Muhammet’de doruğuna ulaştırılan “vahiy” (bir tür sezgi) yoluyla edinildiği söylenen bilgiler “kutsal” denilen kitapları doldurmaktadır. İkincisi, felsefi düşünüşle (MÖ 6. yüzyıl İyonya’sında) başlatılan, Platon ile (MÖ 4. yüzyılda) doruğuna ulaştırılan, Hegel’in idealizminde son anlatımını bulan “kafadan bilgi çıkarma” demek olan (felsefede “rasyonalizm” olarak bilinen) salt “spekülasyon” yöntemidir.
Bundan sonra, üçüncü evrede, yükselen burjuva dönemi düşünürlerince geliştirilen ve gözlemden, yaşam pratiğinden, deneyden elde edilen bilgilerin gerçeklik değerinin “bilimsel” düzeyde olacağı söylenen “ampirik” bilgi edinme yöntemi bilinçli olarak izlenmiştir.
Sezgi, vahiy gibi öteki uçuk yöntemler
Felsefede nesnel gerçeklik dünyası diye bir şeyin bulunmadığı, gerçeğin ancak birey insanın kafasının içinde bulunup kişiden kişiye değişeceği görüşünün savunulduğu “solipsizm” uçuk bir gerçek anlayışıdır. Sürekli bir devinim içinde bulunan gerçekliğe, gözlem, düşünce gibi “onu durdurduğu” (?) ileri sürülen yollarla değil, bilincin, evrensel “oluş süreci” içine katılıp, gerçeğin bir anda kafaya dank etmesiyle, yani kişinin aydınlanıvermesiyle ulaşılacağı savunulan sezgicilik (entüvizyonizm) gibi bilimsel açıdan hiçbir değer taşımayan bilgi anlayışlarına dayanan bilgi edinme yöntemleri vardır.
Tüm bu bilgi edinme yöntemlerinin altında farklı gerçek anlayışları yatmaktadır. Onlara bakılarak da bilimsel olup olmadıkları, ne derecede bilimsel oldukları konusunda bir görüş edinilebilir. Söz konusu gerçek anlayışları ise “mutlak gerçek”, “pragmatik gerçek”, “pratik gerçek” başlıkları altında sınıflandırılabilir.
Dipnot: (1)V. P. Alekseyev, İnsan Türünün Kökeni ve Gelişimi, Çev. Alâeddin Şenel, Sosyal Yayınları, İstanbul, 1993, s.239.
Kaynak: Ed. Alâeddin Şenel, 50 Soruda Bilim ve Bilimsel Yöntem, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 2012, s.19-21