Ana Sayfa 185. Sayı Kitapçı Rafı

Kitapçı Rafı

347

Kozmoloji- Çok Kısa Bir Başlangıç
Peter Coles, Çev.Füsun Limboz, İKÜ Yayınevi, 2019, 145 s.
Astrofizik profesörü Peter Coles, bu kitapta kozmoloji çalışmalarının tarihini anlatırken kozmologların en güncel sorularını da okurlarla paylaşmayı hedefliyor. Kozmoloji, insanın evreni ve evrenle ilişkisini anlama çabası olarak görülebilir mi? Var olan her şeyi konu edindiğine göre, neden olmasın? Galaksiler ve yıldızlardan temel taneciklere kadar uçsuz bucaksız bir araştırma alanında evren hakkında bugüne kadar öğrenebildiklerimiz veya hâlâ belirsiz kalan noktalar nelerdir? Büyük Patlama sırasında ne oldu? Galaksiler nasıl şekillendi? Evren hızlanıyor mu? “Karanlık madde” nedir? Kozmik mikrodalga zemindeki dalgalanmalara yol açan nedir? Yazar, bu ve benzeri soruların yanı sıra uzayın genişlemesi, zamanın başlangıcı ve yönü, kuantum fiziği, her şeyin teorisi, çoklu dünyalar, büyük çöküntü ve daha birçok konuda merak edilenlerle birlikte herkesin anlayabileceği benzetmeler kullanarak olura ulaşmayı amaçlıyor.

Psikanaliz ve Göç
Kolektif, Der. Nesli Keskinçz Bilen, İthaki Yayınları, 2019, 304 s.
İstanbul Psikanaliz Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Derneği (Psike İstanbul) tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nde geçen sene düzenlenen 11. Psikanalitik Bakışlar Sempozyumu’nda sunulmuş tebliğlerin derlendiği bu kitap, küreselleşmenin ve savaşların beraberinde getirdiği etkiler sonucunda insanlar için günden güne daha yakıcı bir gerçeklik haline gelen göç meselesine psikanalizin hassas merceğinden nasıl bakılabileceğine dair çeşitli örnekler sunuyor. Her biri alanlarının uzmanı olan kişilerce kaleme alınmış yazılardan oluşan bu derlemede, göçün ruhsallık üzerinde doğurduğu sonuçlar sadece bireysel veya toplumsal bir düzlemde ele alınmıyor. Aynı zamanda, psikanalizin kendisine yönelik etkileri de göz önünde bulunduran düşünümsel bir çerçevede irdeleniyor.

Bilinç-Bilincin Kaynağını ve Zihin ile İlişkisini Daha İyi Anlamak için Çizgibilim
David Papineau-Howard Selina, Çev. Sinan Köseoğlu, Say Yayınları, 2019, 173 s.
Çizgibilim dizisinin bu kitabında, çoğu kişinin genellikle bilimin dayandığı sınır olarak gördüğü bilinç konusuna pek çok açıdan bakılıyor. Zihin ile madde arasındaki ilişki felsefi planda ele alınıyor; sinir mekanizmaları, korteks etkinliği ve kuantum mekaniği yoluyla bilinci açıklamaya yönelik bilimsel kalkışmalar değerlendiriliyor. Bilinç nasıl bir şey? Bilinç ile zihin arasında nasıl bir ilişki var? Hayvanların da bilinci olduğunu söyleyebilir miyiz? Gibi soruların yanıtları aranıyor.

 Kütleçekim-Ağır Bir Konu Üzerine Kısa Gezinti
A. Zee, Çev. Tonguç Rador, Ginko Bilim, 2019, 181 s.
Kütleçekim kitabı, Einstein’ın kütleçekim kuramı üzerine yazılmış bir kitap.Einstein’ın yüzyıl önce öngördüğü kütleçekim dalgalarının keşfiyle başlayan A. Zee, okura Einstein’ın kütleçekim kuramının derinliğini tanıtmadan önce fiziğin önceki köşe taşlarının, özellikle Newtoncı kütleçekimin ve elektromanyetizmanın özetini sunuyor. Yazar kitabına mizah unsuları da katarak bu kavramların daha iyi anlaşılmasını sağlamayı amaçlıyor.

 Bilimin Anlamı
Tim Lewens, Çev. Kerem Kaynar, İletişim Yayınları, 2019, 256 s.
Kara deliklerin var olup olmadığından saçlarımızın neden uzadığına kadar akla gelebilecek neredeyse her soruya açıklamalar getiren bilimin başarılı olup olmadığı ya da insanlığa ne denli yararlı olabildiği söz konusu olduğunda, bu sorulara nasıl yanıt vermek, hangi yolu izlemek gerekir? Bu noktada, Bilimin Anlamı bilim felsefesini işaret ediyor. Tim Lewens, başlıca bilim felsefecileri Karl Popper ve Thomas Kuhn’un teorilerinden yola çıkarak, bilimi, bilim felsefesinin büyüteci altında inceliyor, bilimdeki etik ve ahlâki sorunların izini sürüyor. İnsanların karar alma mekanizmalarından, bilimin gerçeklerine ve mitlerine; siyasi tartışmalardan, bilimsel incelemelerdeki önyargılara kadar uzanan geniş bir yelpazede bilim felsefesinin yadsınamaz rolünü tartışıyor.

Neden Ortaklıklar Kurarız?
Michael Tomasello, Çev. Bahar Tunçgenç, Alfa Yayınları, 2019, 134 s.
Binlerce yıldır doğamızın kökenleri üzerine yorumlarda bulunmakta ve cevaplar aramaktayız. Eski zamanlarda insan doğası tanrıların yansıması olarak görülüyordu. İnsanlar kendi yarattıkları tanrılara verdikleri insani özellikleri geri yansıtarak, kendilerinde tanrıların doğasını görmekteydi. Darwin’le birlikte doğanın bir parçası olduğumuzu anladık. Peki etrafımızdaki doğada insani özellikler var mı? Ya da insan doğasının özellikleri diğer hayvanlarda var mı? İşte uzun süreden beri askıda duran bu temel sorunun cevapları nihayet verilebiliyor. Bu kitabın, toplumsal ilişkilerin, toplumsal bilişin ve insana özgü ortaklık kabiliyetlerinin gelişimsel ve evrimsel süreçlerini anlamamıza büyük katkıları olacak.

Neşriyât-ı Mûsıki: Osmanlı Müziğini Okumak
Gönül Paçacı Tunçay, VakıfBank Kültür Yayınları, 2019, 1020 s.
Hayatını Türk müziğine vakfetmiş olan büyük müzik bilginimiz Rauf Yektâ Bey, meşgalesi “havaya düğüm atmak”tan farklı olmayan mûsıkişinasların geniş bir boşluk içinde çalışmak mecburiyetinde olduğunu söyler. Bu ironik ve latif ifade, bugün Türk mûsıkisi alanında araştırma yapan herkes için ziyadesiyle geçerlidir. Zira Osmanlı’nın en meşhur bestekârlarından biri olan İsmail Dede Efendi’nin kayıtlı iki bin eserinden yalnızca beş yüzünün günümüze intikâl edebildiği bir tarihsel seyir içinde, mûsıkimizin geçmişteki izlerini sürmek, gerçekten “havaya düğüm atmak” kabilinden bir çabayı gerektirir. Gönül Paçacı Tunçay, kırk yılı aşkın bir süredir bu olağanüstü çabayı sarf ederek benzerine az rastlanır miktar ve çeşitlilikteki malzemeyi derleyip tasnif etmeyi ve bütün bu birikimi tek bir kitaba sığdırmayı başardı. El yazması ve matbu notalar, güfte mecmuaları, nazariyat kitapları, biyografiler, dergiler, konser programları ve boş nota defterlerine varıncaya kadar her türlü malzeme Neşriyat-ı Mûsıki adlı bu kitapla Osmanlı Müziğini Okumak niyetinde olanların ilgisine sunulmakta… Kitapta her türden belge tanıtılmış, evrakın büyük bölümü çeviri yazısıyla verilmiş, tespit edilen repertuarın tamamına yakını “Ekler” bölümünde listelenmiştir. Neşriyat-ı Mûsıki adlı bu kitap, içerdiği malzemeler araştırmacılar tarafından ele alındığında, tezlere konu olduğunda, literatüre eklendiğinde kırk yıllık bir emek maksadına ulaşmış olacaktır.

Nazım’ın Harp Okulu ve Donanma Davaları
Hikmet Çiçek, Kırmızı Kedi Yayınları, 2019, 232 s.

Hikmet Çiçek yeni kitabında aşağıdaki soruların yanıtlarını arıyor ve açıklamalar getiriyor.
Bundan tam 81 yıl önce, Türk ordusuna ilk kumpas nasıl kuruldu?
1938 Harp Okulu ve Donanma davalarının, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, vb. tertiplerle benzerliği neydi?
Bu davalarla, Türkiye sosyalist hareketi nasıl hedef alındı?
Nâzım Hikmet’in 13 yıl hapiste kalmasına neden olan gerekçeler…
Harp Okulu’nda kitap okumak nasıl suç oldu?
Bu tertiplerde Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın rolü…
“Milli Şef” yönetimindeki Türkiye…

 Fanon’un Hayaletleri
Kolektif, Ed. Fırat Mollaer, İthaki Yayınları, 2019, 288 s.
“Hayaletler, modern toplumların ayrılmaz parçaları, kurucu çelişkileri veya fark unsurlarıdır.
Ekonomik eşitsizliklerin yanı sıra kültürel eşitsizliklerin üzerinde dolaşan hayaletler. İşte, hiç kimse bu hayaletlere Frantz Fanon’dan daha çarpıcı bir biçimde dikkat çekmemiştir.”
Bu kitap, altbaşlıkta ifade edildiği gibi, Fanon’la konuşmayı sürdürme arzusunun ürünü. Kitabı oluşturan makalelerin anafikri, Fanon düşüncesindeki eleştirel potansiyelleri ortaya koymak biçiminde ifade edilebilir. “…biz onu unutmuş olsaydık da Fanon bizimle konuşmaya devam edecekti. Elinizdeki kitapta bu konuşmaya eleştirel-rasyonel bir biçim vermeyi, ona yeniden siyasal biçim kazandırmayı amaçladık. Hayaletsiz bir gelecek mümkün mü?”
Fırat Mollaer’in editörlüğünü de üstlendiği kitaba yazılarıyla ve çevirileriyle emek verenler: Barış Ünlü, Güneş Ayas, Elçin Aktoprak, Abdurrahman Aydın, Vefa Saygın Öğütle, Ömer Mollaer, Judith Butler, Immanuel Wallerstein, Homi Bhabha, Fırat Mollaer, Andrew Ryder

Biliyorum Çok Kalabalıksınız
Alain Badiou, Çev. Işık Ergüden, Sel  Yayınları, 2019, 64 s.
Alain Badiou, her yaştan gençleri “yoldan çıkarma daveti”ne bu kez odağına öteki ve siyaset kavramlarını alarak Gerçek Yaşam’da kaldığı yerden devam ediyor. “Öteki” üzerine düşünürken insanlığın tüm farklılıklarına rağmen müşterek özelliklere sahip olduğunun altını ısrarla çizerek; hem ırkçılık denen belanın müşterekliklerimizi aşındırma çabasına hem de yüzyılımızda “fark”ın kutsanıp “aynı”nın düşünce sahasının dışında bırakılmasına itiraz ediyor. Birini diğerine tercih etmektense ikisinin birlikte hareketine odaklanan bir düşünce kurmak gerektiğine, özgürlüğe giden yolun ancak bu diyalektik sayesinde inşa edilebileceğine vurgu yapıyor. “Siyaset” üzerine ise günümüzde geçerli on üç tezi yorumlayarak bir rota önerisinde bulunuyor: Sermayenin ayakta kalmak için savaşa nasıl muhtaç olduğunu gözler önüne sererken, olumsuz sloganlara sıkışmış muhalefetin eylem kapasitesini arttırmak için de taktikler geliştiriyor. Giderek düşmanına benzeyen bir siyasal jargonu ve eylem envanterini reddetmek gerektiğini anımsatan Badiou, etkili bir mücadelenin el çekmesi ve gücünü yoğunlaştırması gereken odakları sarih bir biçimde açıklıyor. Çoğunluğun kanaatine karşı, hakikatin zarafetini ve mücadelenin dirayetini hatırlatan bir çağrı…

Mimarlığın Kehaneti
Edoardo Persico, Çev. Nilüfer Uğur Dalay, Janus Yayıncılık, 2019, 112 s.
“Bütün Avrupa’da etkili olan bir mimari akım vardır ve kendini bu akımın dışında tuttuğunu sanan ülkelerde bile beğeniler belli bir doğrultuya yönelmektedir. Acaba İtalyan mimarlar bunun farkında mı?” “İtalya’da yeni mimarlık ülke dışı kaynaklı çağrışımlarla doğmuştu.” “Bize göre İtalyan “Rasyonalizm”i ölmüştür. Suni bir yenilik ihtiyacından ya da yurtdışındaki benzer akımları taklit etme hevesinden doğmuş, sorunun belirtilerini tutarlı bir biçimde tanımlayamamış bir ruhsal huzursuzluk belgesi olmaktan öteye geçememiştir.” …gibi kışkırtıcı soru ve tespitlere dair irdelemeler bu kitabın konusunu oluşturuyor.

Yedi Ucuz Şey Üzerinden Dünya Tarihi
Raj Patel, Jason W. Moore, Çev. Serkan Gündüz, Kolektif Kitap, 2019, 288 s.
Yarım binyıllık sömürgeci kapitalizmin anatomisi sayılabilecek bu çalışma, apaçık ortada durduğundan olsa gerek, çoğunlukla önemsemediğimiz doğa, para, emek, bakım, gıda, enerji ve yaşamın ucuzlatılmasıyla kapitalizmin insanlarla yaşam ağı arasındaki ilişkileri nasıl kontrol ettiğinin izini sürüyor. İlk kapitalist ürün şekerin üretiminden kapitalist sınırların genişlemesine uzanan süreçte doğa-toplum, kadın-erkek ikiliğinin, sömürgeciliğin, ırkçılığın, yerli mücadelelerinin, savaşların, krizlerin, isyanların bu yedi ucuz şeyle ve birbirleriyle nasıl ilişkilendiğini irdeleyen, günümüzün krizlerini ele alan özgün bir neoliberal ekonomi eleştirisi Yedi Ucuz Şey Üzerinden Dünya Tarihi bugün bulunduğumuz yere nasıl geldiğimizin ve daha adil, sürdürülebilir bir medeniyet için nasıl ilerlememiz gerektiğinin ufuk açıcı bir anlatısı. Çoğu insan için gezegenin sonunu hayal etmek kapitalizmin sonunu hayal etmekten daha kolay

Başka Bir Hikaye
Kolektif, Can Yayınları, 2019, 256 s.
Tarihçilerden Başka Bir Hikâye  aynı kuşaktan 14 genç tarihçinin arşiv belgesi, gazete kupürü, günlük, mektup gibi tarihsel bir malzemeden ya da metinden yola çıkarak kurguladığı öykülerden oluşuyor. 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı ve 20. yüzyılın ilk yarısında Cumhuriyet toplumunun sıradan insanlarını, yaşamlarını ve olaylarını merkeze alan öykülerin bir araya getirildiği kitap, tarih ile edebiyat ilişkisini yeniden sorgularken bu ilişkinin hem tarihyazımı hem de edebiyat açısından ilginç örneklerini sunuyor. Katkıda Bulunanlar: Ali Sipahi, Fatih Artvinli, Nurçin İleri, Özge Ertem, Özgül Özdemir, Müge Özbek, Çiğdem Oğuz, Ebru Aykut, Erkan Oruçoğlu, Gamze İlaslan, Barış Zeren, Gülhan Balsoy, Tülin Ural, Ufuk Adak.       

Önceki İçerikRiemann Hipotezi:
160 yıllık problem çözülüyor mu?
Sonraki İçerikÖte-beri: Sultan Komut ile “Öte” kitabına dair söyleşi