Ana Sayfa Bilim Gündemi Eski insanların, mevsimsel kıtlık döneminde çocuklarını emzirdiği ortaya çıktı

Eski insanların, mevsimsel kıtlık döneminde çocuklarını emzirdiği ortaya çıktı

2790

Araştırmaya göre; eski insanlar yiyecekleri sınırlı olduğu zaman anneler, küçük çocuklarını emziriyorlardı.

Ağaçlı bozkırda, yiyecekler azaldığında ve zor zamanlar başladığında; Australopithecus africanus bebekleri, anneleri tarafından emzirilirdi. Nature dergisinde yayımlanan çalışmada fosil kalıntılarının üzerindeki dişlerin incelenmesiyle; yok olmuş bu canlı soyunun annelerinin, bebekleri katı yiyecekler yemeye başladıktan uzun süre sonra onları anne sütüyle besledikleri tespit edildi.

Büyük maymunlarda uzun emzirme dönemleri yaygındır. Goriller, çocukları yaklaşık dört yaşına geldiğinde, şempanzeler ise çocukları yaklaşık beş yaşındayken emzirmeyi bırakırlar. İnsanlar nispeten çocukları erken yaşta sütten keserler, genellikle emzirme dönemi 3 yaşına kadar sürer ancak çocuklarını uzun çocukluk dönemlerinde görmek için onlara başka şekillerde çokça yatırım yaparlar.

Güney Afrika’da 2 milyon yıldan daha uzun bir süre önce yaşamış bir Hominin olan Australopithecus africanus üzerinde emzirmenin incelenmesi; aksi uygulandığında geç olgunlaşan çocukların, bu kısa emzirilme döneminin kökenlerini bulma çabasının bir parçasıdır.

Avustralya’daki Southern Cross Üniversitesi’nden Renaud Joannes-Boyau ve çalışma arkadaşları, Güney Afrika’daki Sterkfontein Mağarası’nın çevresine 2,6 ila 2,1 milyon yıl önce gömülmüş iki bireyden elde edilen dört diş üzerinde incelemelerde bulundular.

Ağaçlar gibi, dişlerde de bir hayvanın hayatının kaydını tutan büyüme halkaları vardır.Ekip; süt ile beslenmeyle daha kolay emilip, gelişmekte olan dişlerde kullanılan bir element olan Baryum’un yoğunluğunu saptayarak, bireylerin emzirme şekillerini çözmeye çalıştı. Durum ise bekledikleri gibi değildi.

Büyük maymunlarda uzun emzirme dönemleri yaygındır. Goriller, çocukları yaklaşık dört yaşına geldiğinde, şempanzeler ise çocukları yaklaşık beş yaşındayken emzirmeyi bırakırlar.

Australopithecus africanus’un emzirilmesinin sıra dışı olduğunu söyleyen Joannes-Boyau, “Şempanze gibi günümüzün büyük maymunlarına benzer şekilde oldukça uzun bir emzirme dönemi bekliyorduk” diye belirtti. Bunun yerine, Australopithecus’un yalnızca altı ila dokuz ay aralığında bir süre zarfı boyunca emzirdiklerini keşfettiler; emzirme döneminin ardından ise çocuklar, katı maddeler tüketmeye başladılar. Yaklaşık bir yaşına kadar, emzirme git gide azaldı ve neredeyse tamamen kesildi. Ancak emzirmedeki yıllık dalgalanma, sonraki dört veya beş yıl boyunca devam etti. Bu döngüsel emzirme modeli, Stronsiyum elementinin seviyeleri ile doğrulandı. Anne sütü tüketimi arttığında; Baryum içerenler gibi, Stronsiyum içeren diğer besin kaynakları da yok olmuş durumdaydı. Bu emzirme stratejisi muhtemelen, mevsimsel gıda kıtlığı dönemlerinin ürünüydü. Joannes-Boyau, “Besinlere ulaşılamadığı zamanda anne, birçok kalori eksikliğini anne sütüyle destekleyecektir” diyor.

Aynı zamanda ekip; Hominin’in, emzirmenin yıl içinde en fazla olduğu dönemden hemen önce belirli bir yiyeceği mevsim dışında tükettiğini ortaya koyan Lityum elementine de baktı. Anne sütü tüketiminin yıllık döngüsü, orangutanlarda görülenden farklı değildi.

Joannes-Boyau, Australopithecus africanus’un yıl boyunca yiyecek temin etmek için bir yerden bir yere taşınmak yerine, daha az avcıyla zorlu koşullara çıktığına inanıyor. “Belki de çok fazla yiyecek sunmayan bu ortam, fazla çocuk sahibi olmak yerine, onları her bir çocuk için biraz daha fazla yatırım yapmaya zorluyordur” diye ekliyor. İki milyon yıldan daha uzun bir süre önce çocuklara yapılan sağlam yatırımın, bir sonraki adımın erken bir işareti olduğunu söylüyor. Ekip, evrimin kendi çocukluğumuzu nasıl şekillendirdiğini ayrıntılı olarak açıklayabilmek için insan soy ağacının diğer soyu tükenmiş üyelerinden alınan dişleri de inceliyor.

Kaynak: https://cosmosmagazine.com/palaeontology/ancient-ancestors-cared-about-their-kids

Önceki İçerikAnksiyete bozukluğu nedir? Nedenleri ve türleri nedir?
Sonraki İçerikAnoreksiya hastalığına genetik bakış