Ana Sayfa Genel Antik Dönem’de özel bankalar

Antik Dönem’de özel bankalar

2131

Antik Dönem’de bankacılık alanında faaliyet gösteren kişi ve kurumlar, bu faaliyetlerini üç tür bankacılıktan birinde yapmışlardır: Tapınak bankacılığı, devlet bankacılığı veya özel bankacılık. Daha önceden yayımladığım iki makalede tapınak bankacılığı ve devlet bankacılığını ayrıntılı bir şekilde ele aldım. (1) Bu makalede ise Antik Dönem özel bankacılığı incelenecektir.

Eski Yunan’da özel bankacılık

Pek çok Eski Çağ toplumunda olduğu gibi Eski Yunan toplumunda da faizle borç vermenin geçmişi şüphesiz oldukça eskilere uzanmaktadır. Ancak Eski Yunan toplumunda MÖ 5. yüzyılın sonu 4. yüzyılın başlarında, sıradan sarrafların emanetçilikten bankerliğe uzanan mesleki dönüşüm sürecinin kökeninde yatan prototipler, eski Doğu toplumlarında, özellikle de Mezopotamya’da bulunmakta idi ve oradan gelmişti. Ancak Eski Yunan’daki özel bankaların diğer örneklerden farkı, sadece kendi sermayeleri ile çalışıyor olmamaları, mevduat almaları ve bunları başkalarına kredi olarak vermeleriydi. (2) Bu önemli bir farktı. İnsanlığın ekonomik evriminde, para ekonomisinin gelişmesinin yanı sıra parasal birikimlerin, mevduat- kredi ilişkisi halinde para piyasalarında yer almasının da büyük önemi vardır. Eski Yunan toplumu bu gelişmede itici rol oynamıştır.

Bu itici role ve önemine R. Bogaert de işaret eder: “Bana daha da önemli gelen bir husus, çoğu köle kökenli olan basit Yunanlı para değiştiricilerin MÖ 5. yüzyılda para ticaretinin tekniklerini bulmuş olmalarıdır. Tapınaklar ve özel kişiler bankalardan çok daha önceden borç para vermişlerdir, hatta Mezopotamya’da 3. binyılın sonundan itibaren; ancak bu paralar dini veya özel sermayedarlardan gelmekteydi, mevduat kaynaklı değildi. Trpezites’ler (yani bankerler) ilk olarak parayı, kendilerine kâr sağlamak üzere, hizmet veya ücret karşılığı temin etmişler ve acil para ihtiyacı olanlara borç vermişlerdir. Bu teknikler Eski Çağ’daki diğer ülkelere, örneğin Güney İtalya’daki Yunan kolonilerinden Roma’ya, Ptolemaioslar Dönemi Mısır’ına daha sonradan gelmiştir.” (3)

Atina’da MÖ 4. yüzyıl başlarında en azından 8 özel banka eşzamanlı olarak faaliyet göstermekteydi.

Eski Yunan bankacılığının kökeni sarraflık yani para bozuculuk ve sikke ayar kontrolörlüğü idi. Çok çeşitli sikkenin darp ediliyor olması, bunların farklı kaynaklardan gelmesi ve hali hazır durumları, ağırlıkları, bunların kontrolünün yapılmasını ve birbirlerine karşı değerlerinin iyi bilinmesini gerektirmekteydi. (4) MÖ 6. yüzyılın başlarından MÖ 5. yüzyılın sonlarına kadar uzanan süreçte trapezites’ler (τραπεζιτης) sarraflıktan bankerliğe uzanan bir dönüşüm geçirdiler.

İki ünlü banker:

Pasion ve Phormion

Para hareketlerinin en fazla olduğu yerler doğal olarak yoğun ticaretin gerçekleştiği liman kentleriydi. Bu çerçevede Byzantion, Delos, Atina, Korinthos, Thebai ve Orkhomenos ilk akla gelen yerlerdir. Tapınak bankalarının yanı sıra özel bankalar özellikle MÖ 2. ve 1 yüzyıllarda en yüksek noktasına çıkmıştır. (5) Atina’da MÖ 4. yüzyıl başlarında en azından 8 özel banka eşzamanlı olarak faaliyet göstermekteydi. (6) Banka işletmeye Eski Yunanca’da kataskeuazesthai [tarpezan] (κατασκευαζεσθαι [τραπεζαν]) denmekteydi. Atina’da bankacılık günlük yaşamın bir parçası haline gelmişti.

Atina’da MÖ 4. yüzyılda bankacılık yapmış olan Pasion ve halefi Phormion, hatiplerin söylevleri nedeniyle haklarında ayrıntılı bilgi bulunan iki büyük bankerdir. Pasion’un doğum tarihi ve yeri tam olarak bilinmiyor; ancak ölümü 370. Mesleğe girişi 390’lı yıllar olması nedeniyle, daha eski değilse bile en azından Peloponnesos Savaşları’nın başlarında doğmuş ve 60 yaşlarında ölmüş olmalı. Genel olarak Akharnai’lı olduğu kabul ediliyor. Attika ya da Atina’da doğmadığı, buraya köle olarak başka kölelerle birlikte getirildiği sanılıyor.

Fakat ilk başlarda Pasion’un köle olduğu kesindir, hatta Atinalı Arkhestratos’un kölesidir. (7) Arkhestratos ise Atina yurttaşı Antisthenes ile para ticareti ve sarraflık işinde ortaktır. Görünen o ki, bu işte öğrendikleriyle gösterdiği başarı nedeniyle azat edilmiştir. Azat edildikten sonra efendilerinin sahip olduğu bankayı olasılıkla önce kiralamış, sonra da sahibi olmuştur. (8) Pasion, özellikle Pontos’taki çalışmalarından sonra MÖ 394 civarında önemli bir banker haline gelir; Pontos’ta olasılıkla metoikos (9) konumunda bulunmuştur. İsokrates’in, Pasion ile Pontos’lu bir yabancı arasındaki davadan bahsettiği söylevinde, kentteki bir yabancı, servetinin bir bölümünü Pasion’a emaneten teslim etmiş; ancak daha sonra bu konuda bir uyuşmazlık ortaya çıkmış, mevduatı zimmetine geçirmekle suçlanmıştır. (10)

Pasion, aralarında komutan (strategos) Timotheos ve hatip Demosthenes’in babasının da bulunduğu çok zengin iş ve arkadaş çevresi nedeniyle kısa sürede Atina’nın en önde gelen bankeri olur. (11) Bu konumundan ötürü MÖ 390 veya 376’da kendisine Atina yurttaşlık hakkı verilir. (12) Attika yurttaşı olarak Pasion, Akharnai Demos’unda görülür. (13) Ancak hangi sebeple olduğu bilinmemekle birlikte ikamet yeri Atina değil Pire’dir (Piraeus). (14) MÖ 372’de hâlâ işinin başında olduğu anlaşılıyor. (15) MÖ 372-370 arasında Pasion hastalığı nedeniyle bankasını ve kalkan atölyesini kendi azatlı kölesi Phormion’a bir yıllığına 2 talent 4000 drakhme bedelle kiralar.

Antik Dönem’in ünlü hatiplerinden Demosthenes. Aralarında Demosthenes’in babasının da bulunduğu pek çok zengin ve politikacı, banker Pasion’un müşterileri arasında yer almaktaydı.

Pasion’un işi bir yönüyle, yabancıların gelirlerinin ve servetlerinin yönetimiyle ilgilidir; (16) örneğin bunları borç vererek değerlendirmektedir. (17) Her türlü borç verme işini yapar. Pasion’un bankası, mevduat kabul eder ve nakde dönüştürülebilecek kıymetli şeyleri rehin alarak bu mevduatı borç verir ya da işletir. Mevcut bilgilere göre MÖ 400-372 yılları arasında Attika’nın pek çok önemli şahsiyeti onunla iş ilişkisine girmiştir. Peloponnesos Savaşı’ndan kısa bir süre sonra önde gelen siyasetçi Agyrrhios, ünlü hatip Demosthenes’in babası Demosthenes (18) ve aynı dönemin sonlarına doğru Timotheos ondan borç almışlardır; yaklaşık MÖ 373-72’de komutan Timotheos’a birçok defa borç vermiştir, ayrıca Korykyra’ya karşı bir donanma hazırlanmasını da desteklemiştir. (19)

Pasion’un hem evi (20) hem de işyeri (21) Pire’de bulunmaktaydı; burada olması, belki de pek çok yabancıyla iş ilişkisinde olması nedeniyleydi. Örneğin Bosphoros’tan (Kırım) I. Satyros’un komutanlarından Sopaios kendi oğlunu tahıl gemileri ve parayla Atina’ya göndermiş ve parayı faiz karşılığı Pasion’un bankasına yatırmıştır.

Para simsarı olarak hem içerde hem de dışarıda ünü çok yaygındı; bu yüzden Pasion’un oğlu Apollodoros, daha sonra gururlanarak, Pasion’un ilişkilerinin tüm Yunanistan’da böylesine yaygın ve güçlü olması nedeniyle hiçbir güçlükle karşılaşmadan borçlanabileceğini öne sürmüştür. (22) Pasion’un siyasal yaşama katıldığı pek bilinmez. Gönüllü sorumluluk almak anlamında trierarkhos’luk (üç sıra kürekli savaş gemisi sponsorluğu) görevini üstlendiği Demosthenes’in söylevlerinden bilinir. Bunun dışında kendi atölyesinde (ergasterion -εργαστηριον) ürettirdiği 1000 adet tunç kalkanı da şehir yönetimine hediye etmiştir. (23)

MÖ 330-320’ye ait, ön yüzünde Demeter betimi bulunan gümüş Olbia sikkesi (stater). Karadeniz’in kuzey sahilindeki ticaret kenti Olbia’da canlı bir bankacılık piyasası vardı.

Hans Schaefer’e göre Pasion, kalkan imalatından yılda 1 talent kazanmakta, bankadan da 100 mina gelir elde etmekteydi. (24) W. Sontheimer, Pasion’un bankacılıktan 10.000 drakhme, atölyeden ise 6000 drakhme geliri olduğunu belirtir. (25) August Böckh ise, Pasion’un sarraf dükkânı için Phormion’dan yıllık 160 mina kira bedeli aldığını ifade eder. (26) Bu farklı rakamlara rağmen Pasion’un önemli bir gelire sahip olduğu açıktır. Pasion’un servetinin büyüklüğünü aynı dönemdeki diğer para simsarlarıyla kıyaslama imkânına sahip değiliz. Bankerliğin yanı sıra özellikle ticaret ve sanayi ile de uğraşan dönemin bankerlerinin, büyük servet edindikleri kesindir.

Pasion MÖ 370-69’da öldüğünde geride 20 talentlik bir servet ve borç olarak verilmiş en azından 39 veya 40 talentlik (27) bir alacak bırakır. (28) Vasiyeti gereği azatlısı Phormion, Pasion’un karısı Arkhippe ile evlenir ve onun genç oğlu Pasikles’in vasisi olur. Kalan miras da büyük oğlu Apollodoros’un talebi üzerine paylaştırılır; buna göre kalkan atölyesi Apollodoros’a, banka ise Pasikles’e kalır. (29)

MÖ 4. yüzyılda Atina’daki önemli bankacılardan biri de Phormion’dur. Phormion, kendisi de bir zamanlar köle olan banker Pasion’un kölesi olarak dünyaya gelmişti. Pasion, “işlek zekâsı, tutumlu oluşu ve dürüstlüğünden ötürü” Phormion’a özgürlüğünü bağışlar ve onu kendi bankasında veznedar olarak görevlendirir. MÖ 372’de Pasion hastalanınca bankasını ve kalkan atölyesini güvendiği dostu (socius) Phormion’a iki yıllığına kiralar. (30) Çok geçmeden vefat eden Pasion’un miras işlerinin hallinden sonra MÖ 362’de kendi bankasını kurar ve 361/60’ta vatandaşlık hakkını elde eder; bu sırada itibarının zirvesindedir.

Phormion’un bankası çok güçlüydü ve dünya çapında parasal bir saygınlığa sahipti. Atina kentine ve yabancı devletlere borç para vermekteydi. Karadeniz kıyısındaki Pontos’a düzenli seferler yapan trieres’ler (3 sıra kürekli gemi) çalıştırmaktaydı. Byzanion ile ticari ilişkileri vardı ve Kırım’dan tahıl ithalatı da yapmaktaydı.

MÖ 340-320’ye ait gümüş hemidrakhme Byzantion sikkesi. Günümüzdeki İstanbul kentinin yerinde MÖ 7. yüzyılda Megaralılar tarafından kurulan koloni kenti Byzantion’da MÖ 4. yüzyılda pek çok banker faaliyet göstermekteydi.

Pasion’un MÖ 394 civarında doğan oğlu Apollodoros, babası öldüğünde henüz 24 yaşındaydı. (31) Babasının mirası, varis olarak Apollodoros ile kardeşi Pasikles’e kalmıştı. (32) Apollodoros, MÖ 370’ten sonra Atina’nın en zengin yurttaşlarından biriydi. Apollodoros trierarkhos’luk yaptığı sırada MÖ 369’da Sicilya’ya gitti. Atina’ya döndüğünde üvey babası Phormion’a karşı dava açtı, fakat davayı geri çekti. (33) Pasion’un ölümünden 8 yıl sonra MÖ 362’de Apollodoros ve kardeşi Pasikles, o güne kadar Phormion’un yönettiği mirası, ki bu mirasta bir banka ve bir de kalkan imalat atölyesi de vardı, paylaştılar. Apollodoros kalkan atölyesini aldı. (34) MÖ 360’ta annesi Arkhippe’nin ölümünden sonra Apollodoros ile Phormion arasında meydana gelen bir anlaşmazlık üzerine yeniden bir dava başladı. (35) MÖ 350’de açtığı davada üvey babasından 20 talent istedi. Bu davada Phormion’u Apollodoros’a karşı Demosthenes savundu. (36)
MÖ 4. yüzyılda Atina’da trapezitai (τραπεζιται) olarak adı geçen diğer bazı bankerler ise şöyledir:
Sokrates: Köle iken azat edildi, tanınmış bir banker; Satyros bankasının yönetimini Sokrates’e bırakırken, bu sektörde benzer örneklerde olduğu gibi, karısını da eş olarak ona verdi.
Sokles: Önceleri Sokrates’in (oğlu Blepaios) kölesi iken sonradan onun işini sürdürdü.
Timodemos da karısını eş olarak verdi ( MÖ 352) ancak daha sonra iflas etti.
Strymodoros: Aigina’da banker; kölesi Hermaios’a karısını eş olarak verdi, daha sonra karısı ölünce de kızını verdi.
Aristolokhos: Kharidemos’un oğlu ( MÖ 350 civarı), iflas edince çiftliğini banka alacaklıları arasında paylaştırdı.
Sosinomos: Timodemos’un kader arkadaşı.
Theokles: tote trapeziteuon (τραπεζειτης της πολεως), birkaç içki kabını ve bir altın çelengi teminat alarak karşılığında 1000 drakhme borç veriyor.
Pylades: Bankasının adı, 600 drakhme borç veren olarak Pasion’un bankasının adıyla birlikte geçiyor.
Herakleides: MÖ 342 civarında tanınmış bir banka.
Epigenes ve Kanon: trapezitai (τραπεζιται). Demosthenes’in önergesiyle kendilerine vatandaşlık hakkı bağışlandı MÖ 326.
Philios: Bankasının adı Lys. 9, 5’te geçiyor.
Kittos: Önce Pasion Bankası’nda memur olarak çalıştı; eğer Dem. 34, 6’da geçen Kittos ile aynı şahıs ise, daha sonra olasılıkla kendi başına çalıştı.
Kharmolas: Aiskhines’in mektubunda, pek güvenilmeyen Atinalı bir banker olarak geçiyor. (37)

Demosthenes de bir söylevinde, bankacılığın pek çok risk taşımasına ilişkin olarak, servetini kaybetmiş birçok bankerin adını sayar. (38)

Liman girişinde antik dünyanın 7 harikasından biri olan devasa heykelin yer aldığı Rhodos’un temsili çizimi. Rhodos Adası antik dönemde bankacılık ve ticaret merkezi olarak büyük öneme sahipti.

Çeşitli yerlerdeki özel bankacılık faaliyetleri
Bugünkü İstanbul’un yerinde kurulmuş eski Byzantion şehri de önemli bir ticaret kentiydi ve Eski Yunan bankacılığına ait en eski kayıtlar (MÖ 6. yüzyılın sonları) buraya ait olanlardır. Byzantion’daki bankaların işlevine ilişkin Aristoteles’te bazı bilgiler yer alır. Buna göre, para değiştirme hakkı bir bankaya kiralanırken bir diğerine ne sikke satma ne de üçüncü bir şahıstan satın alma hakkı tanınmıştır. Byzantion’da MÖ 4. yüzyıldaki para değiştirme tekeline ilişkin bu bilgiler göstermektedir ki, bu kentte daha önceleri para bozma işi yapan gereğinden fazla banka bulunmaktaydı. (39)

Karadeniz’in kuzey sahilindeki ticaret kenti Olbia’da da canlı bir bankacılık piyasası vardı. Bu önemli emporion’da devlet, iş hayatını belirli bir düzene koymuştu. Darp edilen tüm altın ve gümüş sikkeler kente sokulabilmekte ve çıkartılabilmekteydi. Ancak bankalar tarafından bu sikkelerin ticareti, yani değişimi halk meclisinin (ekklesiasterion) bulunduğu alanda merkezi bir yere dikilen yazıtta yer alan temel sikke kurlarına göre yapılmak zorundaydı. (40) MÖ 4. yüzyılda Olbia’da alınan bir karar, bankacılık faaliyetlerine bir düzenleme getirmekteydi. “Bu kararname dört temel kuralı ortaya koymaktadır: 1) Şehir içindeki işlemlerde sadece Olbia gümüşü kullanılacaktır; 2) Elektron ve yerel gümüş sikkeler arasındaki değişim oranı devlet tarafından belirlenecektir; 3) ‘Her iki tarafın anlaşması durumunda, taraflar ne karar almışlarsa’ sikke değişiminde de bu esas olacaktır ve 4) Her türlü sikkenin ithali veya ihracında sınırsız hak tanınmıştır. Elektrona ilişkin güç durumlara müdahale edilmesinin dışında kanun, devleti para meselelerine hiçbir şekilde karışmıyor, siyasi durumun korunması için de yerel sikkelerin kullanılmasını öngörüyordu. Olbialılara, yabancılara giden ve ülkeye yabancı sikkeyle dönen bir Olbialı ile aynı tür parayla Olbia’ya gelen bir yabancının getirdiği sikkeyi sarraf aynı orandan işleme alıyordu.” (41)

Delos’ta bankacılığın odağında tapınak bankacılığı yer alsa da burada özel bankalar da faaliyet göstermekteydi. Sikke ticareti yapan bankerlere (MÖ 4. yüzyıldan itibaren ergazestai – εργαζεσται) Delos’ta ergazomenoi tes trapezes (εργαζομενοι της τραπεζες) denmekteydi; daha sık kullanılan deyiş ise ergasia tes trapezes (εργασια της τραπεζης) idi. (42) Adı geçen bazı özel bankalar şunlardı: Syrakousai’lı Timon, MÖ 200 civarında Delos’ta kendi bankasını kurmuştu. MÖ 190’da oğlu Nymphodoros bankanın yönetimine geçti ve bu şahıs daha sonra kendini Tarent’li Herakleides olarak adlandırdı. Delos’ta “Hellen ve Mantineus bankası” adlı bir başka özel banka daha vardı. Hellen’in kim olduğu bilinmemekte, fakat Mantineus Tenos’lu Satyros’un oğlu idi ve Delos’taki Proksenos’ta faaliyet göstermekteydi. “Paktyas ve Philophon bankası”nda adı geçen Paktyas’ın Kythnos’lu olduğu sanılmaktadır. MÖ 192’ye tarihlenen Theon bankasının sahibi olasılıkla Theon adlı şahıstı ve bu Byzantion’lu Meniskos’un oğluydu; banka Delos’taki Proksenos’ta faaliyet göstermekteydi. (43)

Antik Dönem’in deniz ticareti ve bankacılık yönünden önemli bir diğer adası ise Rhodos’tu. Bu ada uzun bir süre bankacılığın merkezi olmuştur. Buradaki bankerlerden adı geçenlerden bazıları şöyleydi: Abdera’lı Python, İstros’lu Aristagoras, Olbia’lı Nikeratos. Bunlar aynı zamanda zahire, yağ ve köle ticareti de yapıyorlardı. Dört bir yana gemiler ve kervanlar sevk ediyor, malları toptan alıp satıyor, bir yandan mevduat alırken öbür yandan faizle borç veriyorlardı. (44) David Magie de Rhodos’un bir bankacılık ve ticaret merkezi olarak önemine işaret eder: “MÖ 3. yüzyılın başlangıcında Rhodos, Argos’a faizsiz 100 talent borç verebilecek ve Priene’ye kredi açabilecek kadar zengin idi.” (45)

MÖ 2. yüzyılda adı geçen bazı özel bankalar da şunlardı: Hephaistion ve Philistos bankası (MÖ 192), Askalon’lu Philostratos’un bankası (bu şahıs Neapolis kenti vatandaşıydı), Philon ve Silenos bankası (önemli bir bankaydı), M. Minatios Sexti f. Bankası (MÖ 153’te faaldi). (46)

Anadolu’da özel bankacılık
Anadolu’da Assos (Behramkale) ve Atarneus’ta faaliyet gösteren banker Eubolos, banka sahibi iken daha sonradan bu şehirlerin yöneticisi olmuştu. Eubolos, Antik Dönem’de kölelikten banka sahipliğine yükselenlerin önde gelenlerindendi. Theopompos, Euboulos’un Atarneus’taki banka işletmesini belirtmek için trapeza argyramoibike (τραπεζα αργυραμοιβικη) sözcüklerini kullanır. Bu tanımlamanın tam karşılığı “değişim tablası ya da değişim bürosu (döviz bürosu)”dur. Bu ifadeden, Euboulos’un basit bir sarraf olduğu anlamı çıkarılmamalıdır, çünkü sözcük daha kapsamlı bir içeriğe sahiptir. (47) MÖ 387’de Antalkidas Barışı’ndan sonra banker Eubolos kendini Assos’un ve Atarneus’un, Pers Kralı Artakserkses’ten bağımsız olarak, hâkimi ilan eder. Bankerlik geçmişinin, hükümdarlığı sırasındaki kararlarında nasıl etkili olduğunun güzel bir örneğini Aristoteles anlatır: “Autophradates, Atarneus’u kuşatmaya geldiği zaman, bu şehrin egemeni Euboulos ona şehri tümüyle almasının ne kadar süreceğini sormuş ve bu sürede bir savaşın kendisine kaça mal olacağını hesaplamasını önermiş. ‘Çünkü’ demiş, ‘bundan çok daha az bir para karşılığında Atarneus’u bırakmaya hazırım’. Euboulos’un bu sözleri üzerine, Autophradates yeniden düşünmüş ve (önceki kararından cayarak) kuşatmayı kaldırmış.” (48)

Eubolos’un Hermias adlı bir hadım kölesi vardı. Bazen Hermeias şeklinde yanlış yazılan Hermias, Bithynia kökenli bir filozoftu. Eubolos tarafından azat edildikten sonra Atina’ya giden Hermias, Platon’un okuluna girdi, genç Aristoteles ve Ksenokrates’le sıkı dost oldu. Atarneus’a döndükten sonra önce Eubulos ile ortak hükümdar, daha sonra da onun ardılı oldu. Platon’un ölümünden sonra her iki dostunu da Assos’a davet etti ve onları burada üç yıl misafir etti. (49)

Liman girişinde antik dünyanın 7 harikasından biri olan devasa heykelin yer aldığı Rhodos’un temsili çizimi. Rhodos Adası antik dönemde bankacılık ve ticaret merkezi olarak büyük öneme sahipti.

İstanbul Üniversitesi’nden Hamdi Şahin, Anadolu’nun Kilikia (Çukurova) Bölgesi’ndeki meslekleri incelediği doktora çalışmasında, 11 lahitte trapezites (para bozucu) adlarına rastlandığını belirtir. Lahitlerde genellikle “para bozucu …..nın lahdidir” şeklinde bir ifade yer almaktadır. Söz konusu trapezites’lerden ikisi Anastasios, ikisi de Iohannes adını taşımaktaydı; diğerlerinin adları ise şöyleydi: Paulos, Basilios, Indios, Danielos, Barsymos, Antiokhos, Elephas Romanos ve Synegdemos (lakabı Billos). (50)

Tarihçi David Magie, Anadolu’da trapezites’lerin adının geçtiği kentleri şöyle sıralar: İlion’da (Troia / Hisarkale) trapezitai’dan -ki burada onlar bir gelir sağlama fonunu yönetmişlerdir-; Kyzikos’ta (Erdek) kentin bankerinden (τραπεζειτης της πολεως); Temnos’ta (Menemen Görece Kale) Quattour Mensarii’den; ve Lampsakos’ta (Lapseki) bir trapeziteia’dan (τραπεζιτεια) söz edilmektedir.” (51)

Magie’nin yukarıdaki alıntıda bahsettiği, Geç Roma İmparatorluk dönemine tarihlenen bu Kzykos yazıtında söz konusu edilen bir yapıyı (κανκελλοι= korkuluklar / parmaklıklar) yaptıran kişi olarak adı zikredilen Auksanon, yine yazıtta sözü edilen Bakkhos kült grubunun üyesi olduğu derneğin grammateus’u (γραμματευς), kentin ise trapezeites’idir (τραπεζειτης). (52)

Anadolu’da ayrıca antik Alabanda (Çine / Doğanyurt [esk. Araphisan] Köyü), Knidos (Eski Datça), Metropolis (İzmir Yeniköy / Özbey), Ephesos (Selçuk / Efes), İznik, Prusa ad Olympum (Bursa) ve Dorylaion (Eskişehir Şarhöyük) kentlerinde de, içinde “trapezeites”lerden bahsedilen yazıtlar ele geçmiştir.

Mısır’da özel bankacılık
Eski Mısır, Antik Dönem boyunca bankacılık açısından her zaman büyük önem taşımıştır. Hellenistik Dönem’de, bazı sikkelerin her tarafta kullanımda olması nedeniyle para değiştiriciliği mesleğine duyulan gereksinimde bir miktar azalma olsa da Mısır’daki sikke sistemi nedeniyle sarraflık ve bankerlik burada etkin bir meslek olarak mevcudiyetini devam ettirmiştir. (53)

MÖ 3. yüzyılda Mısır’da resmi sikke ayar kontrolörleri (dokimastai – δοκιμασται) ve çok sayıdaki devlet bankasının yanı sıra pek çok da özel banka vardı; fakat devlet, özel banka sahipliğini az sayıda girişimci arasında pay etmişti. Ayrıca yabancı para ticareti yapmak da resmi görevli olmayan şahıslara yasaktı (yani para değiştirme tekeli vardı) ve bunların verdikleri kredilere uygulayacakları sarrafiye (acyo / komisyon) ve faiz oranları da resmi emirnamelerle belirlenmişti. Özel bankalar (idiotikai trapezai – ιδιωτικαι τραΠπεζαι) Mısır’da ilk kez Roma egemenliği döneminde daha iyi koşullara kavuşmuştur.

Roma’da özel bankacılık
Roma’ya bankacılık Yunanistan’dan gelmiştir. Bunun kanıtı bankacılıkla ilgili adlandırmalardır. Romalı tiyatro oyunu yazarları Plautus ve Terentus’un eserlerinde bankerlere trapezita denmekteydi; Latince argentarius adlandırması daha sonra kullanılmıştır. Kanıt sadece Yunanca adlandırmalardan ibaret değildir, bankerlerin kendileri de Doğu kökenliydi; (54) örneğin MÖ 1. yüzyılda Roma’daki bankerlerin (nummularii) çoğu Yunan’dı. (55) Bankalar, Güney İtalya ve Sicilya’daki Yunan kolonileri üzerinden Roma’ya gelmişti. M. Voigt, bu geliş güzergâhında Latium’un belirleyici bir rolü olduğu görüşündedir, (56) ancak B. Laum’a göre bu görüş şüpheyle karşılanmalıdır. (57) Plautus’un komedilerinde ve Cicero’nun yazılarında bunlara (argentarii) sık sık değinilmiştir. İmparatorluk Dönemi’nde bunlar birçok eyalette faaliyet göstermişlerdir. Argentarii bazen, devletin sikke kontrolüyle görevli memurları (nummularii) olarak da çalışmıştır ki nummularii daha sonraki dönemlerde bankerlere dönüşmüştür. (58) MÖ 4. yüzyılda Atina’nın, daha sonra Delos’un sermaye ve banka trafiğinin göbeğinde yer almasına benzer şekilde MÖ 1. yüzyıl ve sonrasında da Roma bu konumda olmuştur. Tesserae nummulariae ile ilgili buluntular da bu durumu açıkça kanıtlar. Günümüzün Londra’sına veya New York’una benzer şekilde o zamanki Roma da tüm dünyanın para ticaretine hükmetmekteydi. Bankalar argentaria olarak adlandırılmaktaydı. Bunlara tüm eyaletlerde rastlanmaktaydı. Örneğin Doğu’da Pergamon (Bergama), Mylasa (Milas), Prusa (Bursa), Nikaia (İznik) vd; Batı’da bir tek Arelate’de biliniyor. Ancak J. Marquardt, Roma İmparatorluğu’nda tefecinin (fereratores) veya bankerin (argentarii) bulunmadığı hiçbir şehrin olmadığını belirtir. (59) Sonuç itibariyle en azından bütün büyük şehirlerde bankalar vardı ve yaptıkları iş; mevduat alma, para değiştirme, kredi verme, alış-satışlarda danışmanlık yapma ve destek verme, mudi hesabından havale ve ödeme işlemleri yapma gibi çeşitlilik göstermekteydi. (60)

1.Rabirius Postumus, Cicero’nun söylevleri nedeniyle tanınan bir bankerdir. Rabirius, C. Curtius’un oğluydu ve genç yaşta babasını kaybetmişti. Vasiyet gereği amcası C. Rabirius tarafından evlat edinildi. Süvari sınıfına mensuptu, kültürsüzdü fakat çok zengindi; babası gibi o da bankerlik işini tüm imparatorlukta, Caesar ve Cicero gibi bağlantılarıyla bütün Roma dünyasında sürdürdü. En başarılı olduğu iş bankerlikti. (61)

Hatip ve devlet adamı Cicero, söylevlerinde, Romalı banker C. Rabirius Postumus ile Syracusae’lı banker Pythius’tan söz eder.

Cicero’nun De Officiis’inde adı geçen bir banker de Syracusae’lı Pythius’tur. Cicero, banker Pythius hakkında ilginç bir hilekârlık öyküsü anlatır: “Gaius Canius, bir Roma şövalyesi, hatırı sayılır derecede zeki ve edebi kültürlü bir adam, kendi dediğine göre bir keresinde Syracusae’a iş için değil tatil için gitti. İstenmeyen misafirler tarafından rahatsız edilmeden arkadaşlarını davet edebileceği ve keyif sürebileceği bir sayfiye evi (kır evi) satın almayı düşündüğünü açıkladı. Bu bilgi yayıldığı zaman, Syracusae’lı bir bankacı olan Pythius, Canius’a böyle bir evi olduğunu, satılık olmadığını, ancak isterse kendini orada evinde hissedebileceğini söyledi ve aynı zamanda onu ertesi gün akşam yemeği için bu eve davet etti. Canius kabul etti. Pythius, bir bankerden bekleneceği üzere, her sınıftan insandan yardım isteyebiliyordu; sonradan balıkçıları topladı ve ertesi gün onun evinin önünde avlanmalarını istedi ve ne yapmaları gerektiğini söyledi. Canius yemeğe geldi. Gözlerinin önünde gruplar halinde balıkçı kayıkları vardı ve her balıkçı sırayla yakaladığı balıkları getirip Pythius’un ayakları dibine bıraktı. ‘Dua et, Pythius’ dedi Canius, ‘Bu ne demek oluyor, bütün bu balıklar ve kayıklar?’ ‘Merak etme’ dedi Pythius, ‘burası Syracusae’da bütün balığın olduğu yer; burası tatlı suyun geldiği yer; bu ev ve arazi olmadan balıkçılar yaşayamaz’. Eve sahip olma arzusuyla yanan Canius, Pythius’a evi ona satması için ısrar etti. Pythius önce itiraz etti. Uzun lafın kısası, Canius amacına ulaştı. Adam zengindi ve kır evine sahip olma arzusuyla Pythius’un istediği bütün parayı ödedi; evdeki bütün malzemeleri de aldı. Pythius tutarı defterine işledi ve alışverişi tamamladı. Ertesi gün Canius arkadaşlarını davet etti; kendisi erken geldi. Tek bir ıskarmoz bile görünürde yoktu. Komşusuna o günün bir balıkçı bayramı olup olmadığını sordu, çünkü onlardan tek bir iz bile göremiyordu. ‘Bildiğim kadarıyla yok’ dedi komşusu; ‘ama hiçbiri genelde burada avlanmazlar. Dün olup biten neydi anlayamadım’. Canius çok öfkelendi; ama ne yapabilirdi? Çünkü meslektaşım ve arkadaşım Gaius Aquilius henüz cezai dolandırıcılıkta kullanılan formlarını yayımlamamıştı. Bu formlarda geçen ‘cezai dolandırıcılık’ nedir diye sorulduğunda verdiği cevap: ‘Bir şey gösterip başka bir şey uygulamak’ idi; konusunda uzman birinden bekleneceği üzere mükemmel bir tanımdı bu. Dolayısıyla Pythius ve bir şeyi olduğundan farklı gösteren diğer herkes sadakatsiz, hilekâr ve karaktersizdir.” (62)

Pompeii’li banker L. Caecilius Iucundus’un MS 1. yüzyıldaki faaliyetleri hakkında ayrıntılar, kendisinden günümüze ulaşan belgeler nedeniyle bilinmektedir. 1875’te Pompeii’de banker L. Caecilius Iucundus’un evindeki kazılarda bir ağaç sandık içinde arşivinin bir kısmının yanı sıra kendisinin tunç büstü evinin tablinum’un (63) sağında ve solunda ele geçmiştir. İdealize edilmeden doğal görünümüyle yapılmış olan büstün üzerinde, “Iucundus’un azatlı kölesi Felix tarafından yaptırılmıştır” şeklinde bir kayıt vardır. Ağaç sandıktan çıkartılan 153 balmumlu tabletten arta kalanlar onarılıp okunmuştur; bunların çoğu ödeme makbuzlarıdır. Makbuzlardan biri MS 15 yılına, bir diğeri 27’ye ait iken geri kalanları 52-62 yılları arasındandır. Çok azı tüm olarak ele geçmiştir, ancak belgelerin çok benzer olması nedeniyle genel görünüm anlaşılabilmektedir. Iucundus’un günümüze ulaşan iş makbuzlarından görüldüğü kadarıyla (ki o bankacılığın yanı sıra mezatçılık ve kentin vergi tahsildarlığını da yapmaktaydı) işlemlerinin tutarı oldukça düşüktür. Tek tek işlemlerin tutarı 342-39.079 sestertius arasında değişmekteydi ve birkaç yılın (MS 52-62 arası) toplam işlem tutarı 300.000 sestertius tutmaktaydı. (64)

Eques (atlı, süvari) sınıfından Herodes Atticus, yayın, bankacılık ve tarımsal üretim konularında çalışmaktaydı ve babası da bankacılık yapmıştı. (65) Atticus’un, babasından kalan mirasa ilişkin yine babasının vasiyetnamesi doğrultusunda yaptığı işlemler, Roma Dönemi Atina’sında bankacılığın günlük yaşamın içinde ne ölçüde yer aldığı hususunda iyi bir fikir verir: “MS 2. yüzyıl Roma İmparatorluk Dönemi Attika’sındaki bankacılığa, Herodes Atticus’un babası olan ve MS 134’te ölen Atticus’un vasiyetnamesi güçlü bir ışık tutar. O, her Attika yurttaşına yıllık 1 mina verilmesini sağlayacak, en azından 6 bin yurttaşa ödenecek 6000 drakhmeyi yüzde 5 faiz geliriyle karşılayacak ölçüde asgari 120.000 mina ya da 12 milyon drakhmeye sahip bir vakıf kurulmasını vasiyet etmişti. Oğlu ve varisi Herodes Atticus Atinalılara bir kerede 5 mina ödemeyi ve karşılığını Attika bankalarına yatırmayı önerdi. Teklif kabul edildi ve insanlar paralarını almak için bankaya gittiler. Ancak Atticus iyi hazırlık yapmıştı. Babasından veya dedesinden borç almış olanların borç senetleri herkesin önüne konuldu. Sonuç olarak çoğu az bir parayla yetinmek zorunda kaldı ya da hiç para alamadı.” (66)

Pompeii’li banker L. Caecilius Iucundus’un MS 1. yüzyıldaki faaliyetleri hakkında birçok belge Pompeii’deki evinde yapılan kazılarda ortaya çıkartılmıştır.

Banker L. Aufidius’u, Tenos’ta kent yönetimine, piyasa şartlarına göre daha düşük bir faiz oranıyla verdiği kredi nedeniyle tanımaktayız. Kentin ekonomik sıkıntılardan ötürü bankerin oğlu L. Aufidius Bassus, bu faiz oranını daha sonra daha da düşürmüştür. Hem bu davranışından hem de diğer hayır işlerinden ötürü Tenos yönetimi bu bankeri onurlandırmıştır. (67)

Commadus zamanında bir azatlı iken daha sonra Roma piskoposu (217-222) olan Callistus (Callixtus) da Roma’da Hıristiyanlara yönelik bankacılık yapmış, ancak sonradan iflas ederek güç duruma düşmüş bir bankerdir. Callistus’un ilginç öyküsüne ilişkin Hasan Malay şu bilgileri verir:

“…bankerlik yapan diğer bir azatlının ilginç öyküsü de erken Hıristiyanlık devrinin theologlarından biri olan Hippolytus tarafından anlatılmaktadır: O günlerde bir Papalık seçimi yapılacaktır ve Hippolytus’un rakibi olan Callistus köle kökenli biridir. Karşıtını küçük düşürmeğe çalışan Hippolytus, onun eski bir köle olduğunu söylemekle kalmaz, aynı zamanda onun efendisine sadık biri olmadığını da ileri sürer ve onun geçmişini şöyle anlatır:

‘Bir zamanlar bu adam, imparator ailesine mensup Carpophorus adında birinin evinde köleydi. Güvenilir birine benzediği için, Carpophorus ona büyük miktarda bir parayı emanet etmiş ve bankerlik yaparak bu parayı verimli bir şekilde değerlendirmesini istemişti. Parayı alan Callistus, ‘Resmi Balık Pazarı’ adında bir banka kurdu. Zamanla dul kadınlar ve Hıristiyanlar buraya büyük paralar yatırdılar; çünkü yasal sorumluluk Corpophorus’undu. Ama Callistus bankayı kötü işletti ve durumu çıkmaza soktu. Durum kötüleşince, birileri efendisine giderek durumun kötü olduğunu ve hesapları kontrol etmesinin yerinde olacağını söylediler. Bunu öğrenen Callistus, efendisinden çekeceklerini tahmin ederek ortadan kayboldu. Portus’da yelken açmağa hazır bir gemi buldu ve nereye gideceğine bakmaksızın bu gemiye bindi. Ama kaçamadı; çünkü birisi Capophorus’a durumu anlatmış ve o da hemen limana gelmişti. Efendisi gemiye binemedi, çünkü gemi limanın açığında demirliydi. Ama kaptan da hareket etmekte pek acele etmiyordu. Bu sırada Callistus uzaktan efendisini gördü, kaçamayacağını anlayınca, artık yaşamanın anlamsız olacağını düşünüp kendini denize attı. Limandakilerin feryatları üzerine denizciler kayıklara atlayıp onun boğulmasına engel oldular. Callistus efendisine teslim edildi ve Roma’ya götürüldü. Efendisi onu bir ayak değirmende çalıştırmağa başladı. Aradan bir süre geçince -ki hep böyle olur- bazı Hıristiyanlar Carpophorus’a giderek bu cezayı kaldırmasını istediler. Aslında Carpophorus iyi bir insandı; onlara yitirdiği parayı önemsemediğini, asıl başkalarının parasının batmış olmasına üzüldüğünü, çünkü birçok insanın kendisine güvenerek Callistus’a para emanet ettiklerini söyledi. Ama yine de onların istediklerini kabul ederek Callistus’u ayak milinde çalıştırmaktan vazgeçti. Ancak bu kölenin alacaklılara ödeyebileceği hiçbir şeyi yoktu. Ayrıca, bir nöbetçi tarafından sürekli olarak gözetlendiği için kaçamıyordu da. Bu nedenle kendini öldürmeye karar verdi ve şöyle bir plan uyguladı: Bir cumartesi günü, alacaklıları ile buluşacağını söyleyerek, Yahudilerin ayin yapmak üzere toplandıkları bir synagog’a girdi ve içerde büyük bir yaygara kopardı. Yahudiler buna sinirlendiler ve hakaret ederek dövmeye başladılar. Daha sonra sürükleyerek, onu şehir praefectus’u Fuscianus’a götürerek şu şekilde yakındılar:

– Romalılar bizim ibadet yapmamızı resmen kabul etmiş oldukları halde, bu adam geliyor ve büyük gürültüler çıkararak ve bir Hıristiyan olduğunu haykırarak ibadetimizi engelliyor!

Eques (atlı, süvari) sınıfından Herodes Atticus, MS 2. yüzyıl Roma İmparatorluk dönemi Attika’sında bankacılık, yayın ve tarımsal üretim konularında çalışmıştır.

Yahudilerin bu şikâyetinden dolayı Fuscianus, Callistus’a çok kızdı. Ancak bu arada Carpophorus da olup biteni öğrenmiş ve praefectus’un makamına gitmişti. Carpophorus praefectus’a şunları söyledi:

– Yalvarırım efendim, bu adama inanmayın! Çünkü o kesinlikle bir Hıristiyan değil. Aslında kendini öldürtmek istedi, çünkü benim paramı dolandırmıştı. Bunu size kanıtlayabilirim.

Ama Yahudiler, bunun Callistus’u kurtarmak üzere efendisi tarafından düzülen bir yalan olduğunu düşündüler ve daha da öfkelendiler. Sonuçta Callistus kamçılanmaya ve Sardunia’daki madenlerde çalışmaya mahkum edildi.’ (Hippolytus, Batıl Düşüncelerin Tekzibi, 9.12. 1 ve dev.)

Diğer bazı kaynaklardan öğrendiğimize göre Callistus’un serüveni bununla bitmez: Bu sıralarda Roma imparatoru olan Commodus’un affetmeye karar verdiği Hıristiyanların listesinde onun da adı vardır. Çünkü Commodus’u kandırmıştır. Bu aftan sonra Callistus Roma’ya döner ve Hippolytus’un deyimi ile ‘hiç hak etmediği halde’ Papa seçilir (MS 217-222).” (68)

Bazı kaynaklar Antiochia’daki (Antakya) trapezites’lerden söz seder. Kpel’deki nummularii (MS 404) (69) ve argentarii bir heyet oluşturarak, Iustinianus zamanında iflaslarla ilgili yasa konusunda hükümdarla görüşmeler yapmıştı. Asia eyaletindeki para değiştiriciler ve bankalarla ilgili Ephesos’ta (70) ve Kilikia’daki Korykos’ta kayıtlar vardır. Byblus’ta Photinus adlı bir bankerin adı geçer. İskenderiye’de (Alexandria) ve Mısır’da bankalar her zaman faal kalmıştır. Kartaca’da (Carthago) bir vicus argentariorum (semt bankası) vardı ki bu hırsızlığa karşı özellikle korunaklı hale getirilmişti. MS 3. yüzyılda yaşanan ekonomik kriz sonucu Roma İmparatorluğu’nda, Mısır hariç, bankaların çoğu yok oldu. Ancak 4. yüzyılda bankalar tekrar ortaya çıktı. İtalya’da Roma’da ve Roma dışında da bankerler vardı; Roma kentindekilerden birisi, Büyük Gregorius zamanında yaşamış olan ve Gregorius’un adından söz ettiği Iohannes adlı bir argentarius idi (MS 600). Diğer Geç Roma kaynakları da bankerlerden söz eder. MS 7. yüzyılda Batı’da bankalar bir kez daha kaybolur, ancak Doğu’da varlıklarını sürdürür, özellikle Kpel ve İskenderiye’de. (71)

Daha önce devlet bankacılığının ağırlıkta olduğu Mısır’da ilk kez Roma egemenliği döneminde özel bankalar (idotikai trapezai – ιδιωΠτικαι τραπεζαι) birçok kısıtlamadan kurtulmuş ve daha rahat koşullarda çalışmıştır. Aslında bütün kısıtlanmışlığına rağmen özel bankacılık Mısır’da Ptolemaios’lar Dönemi’nden itibaren hızla gelişmiş ve birçok eyalet şehrinde özel bankalar açılmıştır. Roma Dönemi’nde devlet tekelinin kalkması, özel bankaların gelişmesini hızlandırmıştır. Örneğin Mısır’da MS 2. yüzyıldaki bankacılık konusunda Arsinoe kenti iyi bir fikir verebilir. MS 1. yüzyılın sonlarını takip eden 70 yıl içinde Arsinoe’de yaklaşık 48 özel bankanın faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu bankaların sahiplerinin ya da yöneticilerinin adları da bilinmektedir. Bunlardan ikisi, 18 yıldan fazla bankalarının başında kalmıştır. Bu bankaların çoğu on yıllar boyunca faal olmuştur. MS 147’de Arsinoe’de aynı sırada yedi bankanın, diğer zamanlarda da daha çok 4-5 bankanın yan yana faaliyette bulundukları saptanmıştır. (72)

Sonuç olarak, İmparatorluk Dönemi’nde, Roma kentinde ve tüm eyaletlerde (Mısır da dahil) küçük özel bankalar sisteminin geliştiği söylenebilir. (73)

Süreli ve Standart Yayınlar Kısaltma Listesi
IG: Inscriptiones Graecae.
NP: Der Neue Pauly Enzyklopaedie der Antike.
RAC: Reallexikon für Antike und Christentum.
RE: Pauly-Wissowa-Kroll Real-Encyclopädie d. class. Altertumswissenschaft.

Antik Kaynaklar ve Kısaltma Listesi
Aristot. pol. (= Aristoteles, politika). Kullanılan çeviri: Aristoteles, Politika, (Çev. M. Tunçay), 3. basım, İstanbul 1990.
Cic. Off. (= Cicero, de Officiis). Kullanılan metin ve çeviri: Marcus Tullius Cicero. De Officiis. İng. Çev. Walter Miller. Loeb Edition. Cambridge: Harvard University Press, 1913.
Cod. Theod. (= Codex Theodosianus). Kullanılan metin ve çeviri: Corpus Juris Civilis ii (9. baskı), Ed. P. Krüger, Berlin 1915.
Dem. or. (= Demosthenes, Orationes). Kullanılan metin ve çeviri: Demosthenis Orationes, (Yay. Haz.) S. H. Butcher, Oxford 1985, (Oxford Classical Texts).
Strab. (= Strabon, Geographika). Kullanılan çeviri: Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika: Kitap XII- III-XIV), (Çev. A. Pekman), 5. baskı, İstanbul, 2005.

DİPNOTLAR

1) Bkz. E. Ildız, “Tarihte Tapınak Bankacılığı”, Bilim ve Gelecek, Sayı 72, Şubat 2010, s.52-57; E. Ildız, “Antik Dönem’de Devlet Bankacılığı”, Bilim ve Ütopya, Mart 2010, S. 189, s.63-73.
2) W. Sontheimer, “Banken”, NP, C. 2, s.431-433. Ayrıca bkz. E. Ildız, “Antik Dönem’de Mevduat Bankacılığı”, Bilim ve Gelecek, Sayı 75, Mayıs 2010, s.68-72.
3) R. Bogaert, Grundzüge des Bankwesens im alten Griechenland, Konstanz, 1986, s.27.
4) E. Ziebarth, “Trapeza”, RE, C. 12, s.2194-2207.
5) B. Laum, “Banken”, RE, Ek C. 4, s.68-82.
6) T. Pekary, Die Wirtschaft der griechisch-römischen Antike, Wiesbaden, 1976, s.35
7) Dem. or. 36, 45. Demosthenes zamanında Atina’da yaşamış bir banker. Daha sonradan kendisi de banker olan Pasion, zamanında onun hizmetinde bulunmuştu (Dem. or. 36, 43-48), bkz. “Arkhestratos” maddesi, RE, C. 2. s.458.
8) Dem. or. 36, 43.
9) Kentte yaşayan yabancı.
10) Dem. or. 52.
11) Dem. or. 50,56.
12) Dem. or. 46, 13.15.
13) IG II² 3039; Dem. or. 45, 28.
14) Dem. or. 52, 13.
15) Dem. or. 49, 29vd.
16) Dem. or. 27, 11.
17) Dem. or. 50, 56.
18) Dem. or. 27, 11.
19) Dem. or. 49,6-32.
20) Dem. or. 49, 22.
21) Dem. or. 52, 8.
22) Dem. or. 50, 56.
23) Dem. or. 45, 85.
24) H. Schaefer, “Pasion”, RE, C. 36, s.2067.
25) Sontheimer, a.g.y.
26) A. Böckh, Die Sataatshaushaltung der Athener, 2 cilt, Berlin, 1851, C. 1, s.199.
27) Howgego, Pasion’un bu alacağını 50 talent olarak belirtir. C. Howgego, Sikkelerin Işığında Eskiçağ Tarihi, (Çev. O. Tekin), İstanbul, 1998, s.24.
28) Dem. or. 36, 4 vd.
29) Dem. or. 36, 8 vd. Pasion ile ilgili yararlanılan diğer çağdaş kaynaklar: W. Schmitz, “Pasion”, NP, C. 9, s. 384; E. Ziebarth, “Trapeza”, RE, C. 12, s. 2194-2207; Pekary, a.g.e., s. 37; R. Sedillot, Dünya Ticaret Tarihi, (Çev. E. N. Erendor), İstanbul, 1982., s. 78-79.
30) Dem. or. 36, 4. 37. 45, 31.
31) Dem. or. 36, 22.
32) Dem. or. 36, 8. 9
33) Dem. or. 45, 4
34) Dem. 36, 11. 37. 51.
35) Dem. 36, 14 vd.
36) Phormion ile ilgili yararlanılan çağdaş kaynaklar: J. Engels, “Apollodoros”, NP, C. 1, s.856; “Apollodoros” maddesi, RE, C. 1; Schaefer, a.g.y.; Sontheimer, a.g.y.; Schmitz, a.g.y.; Ziebarth, a.g.y.; Sedillot, a.g.e., s.78-79.
37) Ziebarth, a.g.y.
38) Dem. or. 35,11; 50 vd.; Sontheimer, a.g.y.
39) Ziebarth, a.g.y.
40) İbid.
41) M. I. Finley, Antik Çağ Ekonomisi, (Çev. H. P. Erdemir), İstanbul, 2007, s.201.
42) Laum, a.g.y.
43) Ziebarth, a.g.y.
44) Sedillot, a.g.e., s.86.
45) D. Magie, Anadolu’da Romalılar 3 Batı Anadolu Kent Devletleri, (Çev. N. Başgelen ve Ö. Çapar), İstanbul, 2003, s.196.
46) Ziebarth, a.g.y.
47) R. Bogaert, Banques et banquiers dans les cités grecques, Leyden, 1968, s.38.
48) Aristot. pol. II. 7.
49) Ü. Serdaroğlu, Assos (Behramkale), İstanbul, 1995, s.14; Natorp, “Hermias”, RE, C. 8; Ziebarth, a.g.y.; Strab. XIII.1.57.
50) H. Şahin, Geç Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Dönemlerinde Dağlık Kilikia (Kilikia Trakheia) Bölgesi Yazıtlarında Meslekler, İstanbul 2003, (yayımlanmamış doktora tezi)
51) Magie, a.g.e., s.145-146.
52) B. Öztürk, Yazıtlar Işığında Roma İmparatorluk Devri Küçükasya’sında Dionysos Kültü, (Baskıda), İstanbul, 2008, s. 118-119. Ayrıca bkz. M. Rostovtzeff, The Social and Economic History of the Hellenistic World, C. 2, Oxford, 1941, s.1278-1288.
53) Sontheimer, a.g.y.
54) Laum, a.g.y.
55) R. Herzog, Aus der Geschichte des Bankwesen. Tesserae nummulariae, Abhandlung der Giessener Hochschulgesellschaft I, Giessen, 1919, 16 vd.
56) M. Voigt, Über die Bankiers und Buchführung der Römer, X, 1888.
57) Laum, a.g.y.
58) R. Herzog, “Nummularius”, RE, 34. yarım cilt, s.1415-21.
59) J. Marquardt, Das Privatleben der Römer, 2. baskı, 2 cilt, Hirzel, 1886; Laum, a.g.y.
60) H. Kloft, Die Wirtschaft des Imperium Romanum, Mainz, 2006, s.241.
61) V. Mühll, “C. Rabirius”, RE, 2. seri, C. 1, s.25-27.
62) Cic. Off. III, 14. 58, 59, 60.
63) Roma evlerinde atrium’un arkasındaki büyük arşiv odası.
64) A. Mau, Pompeji In Leben und Kunst, Leipzig, 1908, s.242, 465, 516.
65) Finley, H. Atticus’tan bahsederken şöyle der: “Mesela kusursuz olduğu düşünülen eques -atlı, süvari- sınıfından Attikos, yayın, bankacılık ve tarımsal üretim konularında çalışmıştı”, bkz. Finley, a.g.e., s.46.
66) Ziebarth, a.g.y. H. Atticus’un vasiyeti için ayrıca bkz. P. Graindor, Un milliardaire antique, Herodes Atticus e son famille, Kahire, 1930.
67) R. Bogaert, Grundzüge des Bankwesens im alten Griechenland, Konstanz, 1986, s.19.
68) H. Malay, Çağlar Boyu Kölelik (Eski Yunan ve Roma), Ankara, 1990, s.287-290.
69) Cod. Theod. 16, 4, 5.
70) H. Gregoire, Recueil des inscriptions greques-chretiennes d’Asie Mineur, fasc. 1 (Paris 1922 ve Amsterdam 1968) nr. 96 quarter; aktaran R. Bogaert, “Geld”, RAC, C. 9.
71) Bogaert, a.g.y., s.821, 835, 838, 874-876.
72) Ziebarth, a.g.y.
73) B. İplikçioğlu, Eskibatı Tarihi I Giriş, Kaynaklar, Bibliyografya, Ankara, 1997, s.131.

Kaynak: Bilim ve Gelecek, Sayı:77, Temmuz 2010, s, 52-60

Önceki İçerikDinozorlarda iki ayaklılıktan dört ayaklılığa geçiş!
Sonraki İçerikYüzeydeki buzu suya dönüştürebilen madde, Mars’ta yaşamın önünü açar mı?